hafiza aise
Mon 13 June 2011, 11:06 am GMT +0200
33- Haram Nesnelerle Tedavi:
Hz. Peygamber'in (s.a.) haram nesnelerle tedaviyi yasaklama konusundaki tutumu şöyledir:
Ebu Davud, Sünen'inde Ebu'd-Derdâ'dan Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Allah hastalığı ve ilacını yaratmıştır. Her hastalığın ilacını yaratmıştır. Tedavi olunuz. Haram nesnelerle tedavi oima-yınız."[626]
Buharî, Sahih'inde İbn Mes'ûd'dan şunu nakleder: "Allah şifanızı size haram kıldığına vermemiştir."[627]
Sünen'dz Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.) haram ilaçlan yasaklamıştır.'[628]
Müslim'in Sahihinde Târik b. Suveyd el-Cu'fî'den rivayet edildiğine göre, Târik, Hz. Peygamber'e (s.a.) şarabı sormuş, Hz. Peygamber de onu yasaklamış veya yapılmasını hoş görmemiştir. Bunun üzerine Târik: "İlaç için yapacağım" deyince Hz. Peygamber de: "O ilaç değil, fakat hastalıktır." buyurmuştur.[629]
Sünen'de ilaç olarak yapılan şarap sorulunca, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu rivayet edilir: " O, hastalıktır, ilaç değil. "[630]
Müslim'in Sahih*inde Târik b. Suveyd el-Hadramî'den rivayete göre, Hz. Peygamber'e şunu anlatmıştır: "Ey Allah'ın elçisi! Bizim bölgemizde üzümler var, onları sıkıp içecek yapar ve içeriz." Hz. Peygamber: "Hayır, olmaz." cevabını verdi. Bunun üzerine yeniden şunu söyledim: "Hastalar için şifa arıyoruz." Hz. Peygamber: "Bu şifa değil, hastalıktır." cevabını verdi.[631]
Nesâî'nin Sünen'indG yer aldığına göre, doktorun biri, bir hastalığın ilacı konusunda kurbağadan söz açınca, Hz. Peygamber (s.a.), onun kurbağayı öldürmesini yasaklamıştır.[632]
Hz. Peygamber'in (s.a.) şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Şarapla tedavi olana Allah şifa vermez. "[633]
Haram nesnelerle tedavi olmak, aklen ve şer'an kötüdür. Şer'an kötü oluşunun dayanağı, zikrettiğimiz bu hadisler ve diğerleridir. Aklen kötü oluşunun gerekçesine gelince; Yüce Allah onları pis oluşları yüzünden haram kılmıştır. Çünkü, güzel nesneleri Allah bu ümmete ceza olsun diye haram kıl-mamıştır. Halbuki İsraüoğullarına bunları da haram kılmıştır: "Yahudilerin yaptıkları zulüm dolayısıyla, helâl kılınan güzel nesneleri onlara haram kıldık."[634] Yüce Allah bu ümmete haram kıldığını, pis oluşu dolayısıyla haram kılmıştır, böylesinin haram kılınması onları korumak ve kullanımından sakındırmak içindir. Mikrop ve hastalık sebeplerinden şifa aranması uygun düşmez. Çünkü, her ne kadar hastalığın gitmesinde etkisi varsa da, kendisindeki pislik dolayısıyla kalbe daha büyük bir mikrop bırakır. Bunun sonunda da tedavi gören, beden hastalığını giderme uğrunda kalb hastalığını kapmış olur.
Ayrıca, haram kılınması, her yolla ondan kaçınmayı ve uzak durmayı gerektirir. İlaç olarak kullanımında, arzu ve isteği kamçılama sözkonusudur. Bu ise şeriatın maksadına aykırıdır. Bunun yamsıra, şeriat sahibinin ortaya koyduğu gibi, o bir hastalıktır, ilaç olarak kullanılması caiz değildir.
Haramın kullanılması» bedene ve ruha pislik niteliğini nakşeder. Çünkü beden, ilaçtan açık bir şekilde etkilenir. Şayet ilaçta pislik varsa, beden bu ilaçtan pislik alır, hele hele bizzat kendisi pis olan ilaçlarda durum daha da kötüdür. Bu yüzden yüce Allah, nefse pislik şekil ve niteliğini vermesi dolayısıyla, kullarına pis gıda, içecek ve giyecekleri haram kılmıştır.
Ayrıca, haram nesneyle tedavinin mubah kılınması —özellikle şehvet ve lezzet için kullanmaya yol arayan, onun yararlı olduğunu, mikropları öldürüp şifa sağladığını sanan— nefisler için bulunmaz bir nimet olur. Şârî\ mümkün olan her şekilde kullanımına yol vermemiştir. Hiç şüphesiz haramın kullanılmasına yolu kapatmakla açmak arasında çatışma ve çelişme vardır.
Bunun yanısıra, haram ilaçlarda varolduğu sanılan şifadan daha fazlası vardır. Sözümüzü Allah'ın bize asla şifa vermediği kötülüklerin anasına getirelim. O, doktorlar, hukukçular ve kelâmcılara göre akim merkezi olan dimağa şiddetli bir şekilde zarar verir. Hipokrat, ondan şöyle söz eder: "Şarabın başa zararı çoktur. Çünkü şarap hızla oraya yükselir. Onun yükselişiyle bedene hakim maddeler de yükselir. Böylece zihne zarar verir."
Kâ/vir'm yazarı şöyle diyor: nirlere zarar vermesidir."
'Şarabın ayırdedici Özelliği, dimağa ve si-
Şarap dışındaki haram ilaçlar iki çeşittir:
1— Nefsin hoşlanmadığı ve tabiatın hastalığı onunla tedavisine yönelmediği nesneler: Zehirler, zehirli yılan etleri vb. pis nesneler. Her biri tabiatın hoşlanmadığı şeylerdir. Bu yüzden ilaç değil, hastalığa dönüşür.
2— Nefsin hoşlandığı nesneler: Bunun zararı, yararından çoktur. Akıl haram kılınmasını gerektirir. Akıl ve fıtrat bu konuda şeriatle uygunluk gösterir.
Burada, haram nesnelerin ilaç olarak kullanılmaması konusunda ince bir sır vardır. İlaçla şifa bulmanın şartı, onu benimseyerek ve yararına inanarak kullanmaktır. Allah haram nesneye şifa bereketi vermemiştir. Çünkü, yararlı olan bereketlidir. Nesnelerin en yararlısı, en bereketli olanıdır. İnsanların mübarek olanı, nerede olursa olsun helâlden yararlananıdır. Bilindiği gibi müs-lümanın bu nesnenin haram olduğuna inanması, bereketine ve yararına inanmasına, onun hakkında iyi niyet beslemesine ve tabiatının onu kabul etmesine engeldir. Hatta kulun imanı arttıkça, ondan daha hoşlanmaz, ona inanmaz ve tabiatı onu arzulamaz. Bu durumda onu kullandığında, haramhğına inancı, iyi niyet beslemeyişi ve hoşlanmayışı ortadan kalkmadığı surece, kendisi için ilaç değil, hastalık olur. İnancı, iyi niyet beslemeyişi vejioşlanmayısının ortadan kalkması ise imana aykırıdır. Mü'min ise onu sadece vâS dece hastalık olarak kullanır. Allah en iyi bilendir. [635]
[626] Ebu Davud, 3874.
[627] Buharî, 10/68. îbn Mes'ud'un sarhoş edicilerle ilgili sözü şöyledir: "Allah, şifanızı size haram kıldığına vermemiştir." Hafız İbn Hacer şöyle diyor: Aynı eser, Ali b. Harb et-Tâî'nin FevâicTinde şöyle rivayet edilir: "Haysem b. el-Idâ, karın ağrısından şikâyet etti. Şarap içmesi önerildi. îbn Mes'ûd'a danışıp durumu sordu. îbn Mes'ûcTda yukarıdaki cevabı verdi." Ayrıca bk. Ahmed b. Hanbel, Kitabu'l-Eşribe, no: 130; Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebtr, Ebu Vâil vb. tankıyla.
[628] Ebu Davud, 3870; Tirmizî, 2u46; İbn Mâce, 3459; Ahmed b. Hanbel, 2/305, 446, 478. Senedi kuvvetlidir.
[629] Müslim, 1984.
[630] Ebu Davud, 3873; Tirmizî, 2047. Senedi hasendir. Tirmizî der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir. İbn Hibbân (1377) da bu hadisi sahih görmüştür.
[631] Yazar, hadisin bu sözlerle, Müslim'de olduğunu sanıyorsa da, hadis onda olmayıp, Ahmed b. Hanbel (Müsned, 4/311) ve İbn Mâce (35OO)'dedir.
[632] Nesaî, 210; Ahmed, 3/353, 499. Senedi sahihtir.
[633] Süyutî, bu hadisi el-Câmiu's-Sağîr'de: "Şarap gibi haram bir nesneyle tedavi olana Allah şifa vermez." şeklinde verir. Ebu Nu'aym, Tıbb'da bu hadisi Ebu Hureyre'ye nisbet eder ve zayıf olduğunu belirtir.
[634] Nisa, 4/160.
[635] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/372-375.
Hz. Peygamber'in (s.a.) haram nesnelerle tedaviyi yasaklama konusundaki tutumu şöyledir:
Ebu Davud, Sünen'inde Ebu'd-Derdâ'dan Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Allah hastalığı ve ilacını yaratmıştır. Her hastalığın ilacını yaratmıştır. Tedavi olunuz. Haram nesnelerle tedavi oima-yınız."[626]
Buharî, Sahih'inde İbn Mes'ûd'dan şunu nakleder: "Allah şifanızı size haram kıldığına vermemiştir."[627]
Sünen'dz Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.) haram ilaçlan yasaklamıştır.'[628]
Müslim'in Sahihinde Târik b. Suveyd el-Cu'fî'den rivayet edildiğine göre, Târik, Hz. Peygamber'e (s.a.) şarabı sormuş, Hz. Peygamber de onu yasaklamış veya yapılmasını hoş görmemiştir. Bunun üzerine Târik: "İlaç için yapacağım" deyince Hz. Peygamber de: "O ilaç değil, fakat hastalıktır." buyurmuştur.[629]
Sünen'de ilaç olarak yapılan şarap sorulunca, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu rivayet edilir: " O, hastalıktır, ilaç değil. "[630]
Müslim'in Sahih*inde Târik b. Suveyd el-Hadramî'den rivayete göre, Hz. Peygamber'e şunu anlatmıştır: "Ey Allah'ın elçisi! Bizim bölgemizde üzümler var, onları sıkıp içecek yapar ve içeriz." Hz. Peygamber: "Hayır, olmaz." cevabını verdi. Bunun üzerine yeniden şunu söyledim: "Hastalar için şifa arıyoruz." Hz. Peygamber: "Bu şifa değil, hastalıktır." cevabını verdi.[631]
Nesâî'nin Sünen'indG yer aldığına göre, doktorun biri, bir hastalığın ilacı konusunda kurbağadan söz açınca, Hz. Peygamber (s.a.), onun kurbağayı öldürmesini yasaklamıştır.[632]
Hz. Peygamber'in (s.a.) şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Şarapla tedavi olana Allah şifa vermez. "[633]
Haram nesnelerle tedavi olmak, aklen ve şer'an kötüdür. Şer'an kötü oluşunun dayanağı, zikrettiğimiz bu hadisler ve diğerleridir. Aklen kötü oluşunun gerekçesine gelince; Yüce Allah onları pis oluşları yüzünden haram kılmıştır. Çünkü, güzel nesneleri Allah bu ümmete ceza olsun diye haram kıl-mamıştır. Halbuki İsraüoğullarına bunları da haram kılmıştır: "Yahudilerin yaptıkları zulüm dolayısıyla, helâl kılınan güzel nesneleri onlara haram kıldık."[634] Yüce Allah bu ümmete haram kıldığını, pis oluşu dolayısıyla haram kılmıştır, böylesinin haram kılınması onları korumak ve kullanımından sakındırmak içindir. Mikrop ve hastalık sebeplerinden şifa aranması uygun düşmez. Çünkü, her ne kadar hastalığın gitmesinde etkisi varsa da, kendisindeki pislik dolayısıyla kalbe daha büyük bir mikrop bırakır. Bunun sonunda da tedavi gören, beden hastalığını giderme uğrunda kalb hastalığını kapmış olur.
Ayrıca, haram kılınması, her yolla ondan kaçınmayı ve uzak durmayı gerektirir. İlaç olarak kullanımında, arzu ve isteği kamçılama sözkonusudur. Bu ise şeriatın maksadına aykırıdır. Bunun yamsıra, şeriat sahibinin ortaya koyduğu gibi, o bir hastalıktır, ilaç olarak kullanılması caiz değildir.
Haramın kullanılması» bedene ve ruha pislik niteliğini nakşeder. Çünkü beden, ilaçtan açık bir şekilde etkilenir. Şayet ilaçta pislik varsa, beden bu ilaçtan pislik alır, hele hele bizzat kendisi pis olan ilaçlarda durum daha da kötüdür. Bu yüzden yüce Allah, nefse pislik şekil ve niteliğini vermesi dolayısıyla, kullarına pis gıda, içecek ve giyecekleri haram kılmıştır.
Ayrıca, haram nesneyle tedavinin mubah kılınması —özellikle şehvet ve lezzet için kullanmaya yol arayan, onun yararlı olduğunu, mikropları öldürüp şifa sağladığını sanan— nefisler için bulunmaz bir nimet olur. Şârî\ mümkün olan her şekilde kullanımına yol vermemiştir. Hiç şüphesiz haramın kullanılmasına yolu kapatmakla açmak arasında çatışma ve çelişme vardır.
Bunun yanısıra, haram ilaçlarda varolduğu sanılan şifadan daha fazlası vardır. Sözümüzü Allah'ın bize asla şifa vermediği kötülüklerin anasına getirelim. O, doktorlar, hukukçular ve kelâmcılara göre akim merkezi olan dimağa şiddetli bir şekilde zarar verir. Hipokrat, ondan şöyle söz eder: "Şarabın başa zararı çoktur. Çünkü şarap hızla oraya yükselir. Onun yükselişiyle bedene hakim maddeler de yükselir. Böylece zihne zarar verir."
Kâ/vir'm yazarı şöyle diyor: nirlere zarar vermesidir."
'Şarabın ayırdedici Özelliği, dimağa ve si-
Şarap dışındaki haram ilaçlar iki çeşittir:
1— Nefsin hoşlanmadığı ve tabiatın hastalığı onunla tedavisine yönelmediği nesneler: Zehirler, zehirli yılan etleri vb. pis nesneler. Her biri tabiatın hoşlanmadığı şeylerdir. Bu yüzden ilaç değil, hastalığa dönüşür.
2— Nefsin hoşlandığı nesneler: Bunun zararı, yararından çoktur. Akıl haram kılınmasını gerektirir. Akıl ve fıtrat bu konuda şeriatle uygunluk gösterir.
Burada, haram nesnelerin ilaç olarak kullanılmaması konusunda ince bir sır vardır. İlaçla şifa bulmanın şartı, onu benimseyerek ve yararına inanarak kullanmaktır. Allah haram nesneye şifa bereketi vermemiştir. Çünkü, yararlı olan bereketlidir. Nesnelerin en yararlısı, en bereketli olanıdır. İnsanların mübarek olanı, nerede olursa olsun helâlden yararlananıdır. Bilindiği gibi müs-lümanın bu nesnenin haram olduğuna inanması, bereketine ve yararına inanmasına, onun hakkında iyi niyet beslemesine ve tabiatının onu kabul etmesine engeldir. Hatta kulun imanı arttıkça, ondan daha hoşlanmaz, ona inanmaz ve tabiatı onu arzulamaz. Bu durumda onu kullandığında, haramhğına inancı, iyi niyet beslemeyişi ve hoşlanmayışı ortadan kalkmadığı surece, kendisi için ilaç değil, hastalık olur. İnancı, iyi niyet beslemeyişi vejioşlanmayısının ortadan kalkması ise imana aykırıdır. Mü'min ise onu sadece vâS dece hastalık olarak kullanır. Allah en iyi bilendir. [635]
[626] Ebu Davud, 3874.
[627] Buharî, 10/68. îbn Mes'ud'un sarhoş edicilerle ilgili sözü şöyledir: "Allah, şifanızı size haram kıldığına vermemiştir." Hafız İbn Hacer şöyle diyor: Aynı eser, Ali b. Harb et-Tâî'nin FevâicTinde şöyle rivayet edilir: "Haysem b. el-Idâ, karın ağrısından şikâyet etti. Şarap içmesi önerildi. îbn Mes'ûd'a danışıp durumu sordu. îbn Mes'ûcTda yukarıdaki cevabı verdi." Ayrıca bk. Ahmed b. Hanbel, Kitabu'l-Eşribe, no: 130; Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebtr, Ebu Vâil vb. tankıyla.
[628] Ebu Davud, 3870; Tirmizî, 2u46; İbn Mâce, 3459; Ahmed b. Hanbel, 2/305, 446, 478. Senedi kuvvetlidir.
[629] Müslim, 1984.
[630] Ebu Davud, 3873; Tirmizî, 2047. Senedi hasendir. Tirmizî der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir. İbn Hibbân (1377) da bu hadisi sahih görmüştür.
[631] Yazar, hadisin bu sözlerle, Müslim'de olduğunu sanıyorsa da, hadis onda olmayıp, Ahmed b. Hanbel (Müsned, 4/311) ve İbn Mâce (35OO)'dedir.
[632] Nesaî, 210; Ahmed, 3/353, 499. Senedi sahihtir.
[633] Süyutî, bu hadisi el-Câmiu's-Sağîr'de: "Şarap gibi haram bir nesneyle tedavi olana Allah şifa vermez." şeklinde verir. Ebu Nu'aym, Tıbb'da bu hadisi Ebu Hureyre'ye nisbet eder ve zayıf olduğunu belirtir.
[634] Nisa, 4/160.
[635] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/372-375.