- Hamza nın kızının hidânesi

Adsense kodları


Hamza nın kızının hidânesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Tue 5 July 2011, 02:59 pm GMT +0200
3— Hz. Hamza'nm Kızının Hidânesi:

 

Hz. Peygamber (s.a.) Mekke'den ayrılmak istediğinde, Hz. Hamzl'nın kızı onların peşine düşerek: "Ey amca! Ey amca!" diye bağırmaya başladı. Hz. Ali (r.a.) çocuğu alıp elinden tuttu ve Hz. Fâtıma'ya: "Amcanın kızı ya­nında kalsın!" dedi. Hz. Fâtıma da çocuğu alarak devesine bindirdi. Hz. Ali, j Ha. Zeyd ve Hz. Cafer çocuğun konukluğu hakkında tartıştılar. Hz. Ali: "Onu I ben aldım. O benim amcamın kızıdır" dedi. Hz. Cafer: "Benim de amcamın | kızıdır ve teyzesi kanmdır" dedi. Hz. Zeyd de: "Kardeşimin kızıdır." dedi. j Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a.) çocuğun teyzesine verilmesine hükmetti İ ve: "Teyze, anne yerindedir." buyurdu. Hz. Ali'ye: "Ey Ali! Sen benden-! sin, ben de sendenim", Hz. Cafer'e: "Ey Cafer! Sen yaratılış ve huyca bana ; en çok benzeyensin", Hz. Zeyd'e de: "Ey Zeyd! Sen de bizim kardeşimiz ve dostumuzsun." buyurdu. Rivayetin sıhhatinde ittifak edilmiştir. [833]

Bu kıssada fıkhı bakımdan şu hükümler vardır:

(   Hidâne [834] hususunda teyze, anne ve babadan sonra diğer akrabalara tercih edilir.

Hidâne hakkma sahip bir kadının çocuğun bir yakmıyla evlenmesi, onun hidâne yetkisini düşürmez. İmam Ahmed b. Hanbel (r.h.), kendisinden ge­len bir rivayette, hidâne hakkına sahip olan kadının evlenmesinin özellikle kız çocuğu hakkında hidâne yetkisini ortadan kaldırmayacağını belirterek, Hamza'nın bu kızı hakkında cereyan eden hadiseyi delil göstermiştir. Amca oğlu, çocuğun mahremi (evlenmesi yasak olan kişi) olmadığından, bu hususta amca oğlu ile yabancı birisini ayırt etmemiş ve: "Hidâne hakına sahip kadı­nın evlenmesi kız çocuğu hakkında hidâne yetkisini ortadan kaldırmaz." de­miştir. Hasan el-Basrî de: "Hidâne hakkına sahip kadının evlenmesi, çocuk ister erkek ister kız olsun, hidâne yetkisini ortadan kaldırmaz." demiştir. Hi­dâne yetkisinin nikâhla ortadan kalkıp kalkmadığı konusunda dört görüş or­taya atılmıştır:

1—  Hidâne, çocuk ister erkek, ister kız olsun nikâhla ortadan kalkar. Bu, İmam Mâlik, Şafiî, Ebu Hanife ve kendisinden gelen bir rivayete göre Ahmed b. Hanbel'in kanaatidir.

2— Hiçbir halde ortadan kalkmaz. Bu, Hasan el-Basrî ile îbn Hazrh'ın görüşüdür.

3— Eğer çocuk kız ise hidâne yetkisi düşmez, erkekse düşer. Bu Ahmed b. Hanbel'den (r.h.) gelen bir başka rivayettir. Mühennâ'nın rivayetine göre ise şöyle demiştir: "Anne evlendiğinde oğlu küçükse, çocuk anneden alınır." Ahmed b. Hanbel'e: "Kız çocuğu da oğlan çocuğu gibi midir?" diye sorul­muş, o da: "Hayır! Kız çocuğu annesiyle yedi yaşına kadar beraber kalır." diye cevap vermiştir. İbn Ebû Musa, Ahmed b. Hanbel'den, şöyle bir rivayet daha nakletmiştir: "Anne evlenmiş olsa bile, büiûğ yaşma gelene kadar, kız çocuğuna en müstehak olan kimsedir."

4— Eğer hidâne hakkına sahip olan kadın çocuğun soyundan birisiyle evlenirse, hidâne yetkisi ortadan kalkmaz; fakat yabancı birisiyle evlenirse, kalkar. Sonra bu görüşün sahipleri de üç ayrı görüş ileri sürmüşlerdir:

a)  İster mahrem olsun ister olmasın evlendiği erkeğin, sadece çocuğun soyundan olması yeterlidir. Bu görüş, Ahmed b. Hanbel'in arkadaşlarının zahir ve mutlak görüşleridir.

b) Bununla birlikte, evleneceği erkeğin çocuğa mahrem olan akrabadan olması gerekir. Bu da Ebu Hanife'nin görüşüdür.

c) Bu şart yanında, hidâne hakkına sahip kadının evleneceği erkeğin ço­cuğun de.de^i olması suretiyle çocukla o şahıs arasında bir yakınlık bulunma-sı.gerekir. Bu, İmam Ahmed'in mezhebinde olan bazı âlimler ile İmam Mâ­lik ve İmam Şafiî'nin görüşüdür.

Bu kıssada, teyzeyi halaya ve anne tarafından olan akrabalığı, baba ta­rafından olan akrabalığa tercih edenler için hüccet vardır. Çünkü Allah Ra­sûlü (s.a.), Hamza'nın kızı hakkında, halası Safiyye o zaman hâlâ hayatta olduğu halde, çocuğun teyzesinde kalmasına hükmetmiştir. Bu, Şafiî, Mâ­lik, Ebu Hanife ve kendisinden gelen iki rivayetten birine göre Ahmed b. Han­bel'in görüşleridir. Ahmed b. Hanbeî'den bu hususta gelen ikinci bir rivayet ise: "Halanın, teyzeye tercih edileceği" yolundadır. Üstadımızın (İbn Tey-miye) tercih ettiği görüş de budur.

Aynı şekilde, baba tarafından olan kadınlar da, anne tarafından olan kadınlara tercih edilirler. Çünkü çocuk üzerindeki velayet, asıl olarak baba­ya aittir. Annenin, babaya tercih edilmesi, çocuğun faydası ve iyi terbiye edil-

mesi, annenin çocuğuna olan şefkati ve bağlılığındandır. Kadınlar bu işe er­keklerden daha münasiptirler. Şayet iş sadece kadınlara veya sadece erkekle­re havale edilecek olursa, bu sefer baba tarafından olan akrabalık, anne tarafından olan akrabalıktan daha üstün olur. Nitekim baba, kendisi dışın­daki her erkekten daha üstündür. Bu cidden kuvvetli bir görüştür.

Hamza'nın kızının teyzesinin, halasına tercih edilmesine şu şekilde ce­vap verilir: Teyzesinin aksine, halası hakkı olduğu halde hidâne yetkisini is­tememiş, Allah Rasûlü de (s.a.) Cafer'in talebiyle, Hamza'nın kızının teyzesinde kalmasına hükmetmiştir. Çünkü Cafer, hidâne yetkisinin istenme­sinde karısının yerine vekil olmuş, bundan dolayı da Hz. Peygamber (s.a.), karısının gıyabında, çocuğun onda kalmasına hükmetmiştir.

Hem çocuğun akrabalarının, hidâne yetkisine sahip kadın evlendiği za­man onun çocuk üzerindeki hidâne yetkisine mâni olma hakları bulunduğu gibi, kocanın da karısını, çocuğu almaktan engelleme ve zamanını kendisine ayırmasını isteme hakkı vardır. Koca çocuğun alınmasına razı olur da yakın­lığından dolayı yahut bir rivayete göre çocuk, kız olduğundan dolayı kadının hidâne hakkı düşmediği yerde onun çocuğu almasına imkân tanınır. Koca razı olmazsa, hak onundur. Kaldı ki, bu hâdisede koca (Cafer), çocuğun alınma­sına razı olmuş ve diğerleriyle bu hususta çekişmiştir. Safiyye'den ise herhangi bir talep gelmemiştir.

Aynı şekilde, iki görüşten birine göre, henüz şehvet uyandırmayan kız çocuğu üzerinde, amca oğlunun da hidâne yetkisi vardır, hatta kız çocuğu şehvet uyandırsa da, amca oğlunun yine hidâne yetkisi vardır. Bu durumda kız, amca oğlunun seçtiği güvenilir bir kadına veya amca oğlunun bir mahre­mine teslim edilir. İşte tercih edilen görüş budur. Çünkü amca oğlu, kız ço­cuğunun asabesi olan bir akrabadır. Dolayısıyla o, bu işte yabancılardan ve hâkimden daha üstündür. Hele hele kız çok küçükse bu hususta hiçbir müşkil yoktur. Eğer şehvet uyandıran biri ise, teyzesine teslim edilir. Kocasıyla bir­likte teyzesi hidâne yetkisine sahip kimselerdendir. Allah en iyi bilendir.

Zeyd'in, Hamza'nın kızı için "Kardeşimin kızı" demesine gelince, bu­nunla, Allah Rasûlü'nün (s.a.) Muhacirleri birbiriyle kardeş yaparken, ken­disi ve Hamza arasında kurmuş olduğu kardeşliği kastediyor. Zira Allah Rasûlü (s.a.) ashabı arasında iki defa kardeşlik kurmuştur. Birincisinde, hicretten önce, Muhacirleri birbirleriyle hak ve eşitlik üzere kardeş yapmıştı. Burada Ebu Bekir ile Ömer'i, Hamza ile Zeyd b. Hârise'yi, Osman'la Abdurrahman b. Avf'ı, Zübeyr'le İbn Mes'ûd'u, Ubeyde b el-Hâris ile Bilâl'ı, Mus'ab b. Umeyr'le Sa'd b. Ebî Vakkâs'ı, Ebu Ubeyde ile Ebu Huzeyfe'nin azadlı kölesi Sâlim'i ve Sa'd b. Zeyd ile Talha b. Ubeydullah'ı kardeş yapmıştı. İkincisi ise, Medine'ye geldikten sonra Enes b. Mâlik'in evinde Muhacirle, Ensat'ı kardeş yapmıştı. [835]


[833] Buharî, 26/3, 53/6; Ebu Dâvud, 2278.

[834] Hidâne: Anne veya akrabadan herhangi bir kadın veya erkeğin bir çocuğu himayesi altı­na alarak, koruma ve terbiye etmesine denir.

[835] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/421-424.