- Hamilelik halleri

Adsense kodları


Hamilelik halleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Mon 5 September 2011, 12:41 pm GMT +0200
HAMİLELİK HALLERİ

Ağustos 2010 59.SAYI


Düğündü, nikahtı, mürüvvetti derken insan aklına doğal olarak bunların akabinde “bebek” konusu geliyor.

Hemen hemen bütün sülalelerde genellikle orta yaş gurubuna tekabül eden meraklı bir insan güruhu vardır. Son derece meraklı olan bu güruh soru bankalarını kıskandıracak kadar soru sorma yeteneğine sahiptir ve gelişmelerin de sıkı takipçileridir. Mesela düğün merasimlerinde bekar mümin ve müminelerin yakınlarında konuşlanıp, dirseğiyle dürtmek suretiyle “Senin düğüne ne zaman geleceğiz” gibi sözlü tacizlerde bulunabilirler. Evlendiğinizde de “Oh be! Bu sorudan kurtuldum” diye düşünüyorsanız büyük bir yanılgı içersindesinizdir. Çünkü bu sefer sizi “Bebek ne zaman” sorusu beklemektedir. Evlilikten sonra ilk bebeği gerçekten çok kalabalık bir grup dört gözle bekler.

Bebek, hamilelik süreci olsun, kucağınıza aldığınız an olsun son derece büyülü bir varlıktır. Yüce Yaratan’ın insanlara bahşettiği en değerli hediye ve emanetidir. İnsanın aklını zorlar, mucize gibidir.

PARDON SİZ KAÇ CANLISINIZ?

Hamile, Arapça hamil kökünden gelen taşıyan manasındadır. Hamilelik de zaten bir tür insan taşımacılığıdır. Hamileler için toplumuzda “iki canlı” tanımlaması sıkça kullanılır. Aslında şahsen bu tanımlamanın esnek olduğunu düşünürüm. İkiz bebek bekleyen bir anne adayı için de “üç canlı”, hatta son zamanlarda tüp bebek uygulamasının artmasıyla kanıksanmaya başlanan üçüz bebek bekleyen anne adaylarına da “dört canlı” demek gerekir mi acaba?

Eski toprak kadınlar için hamilelik ve doğum ne kadar olağansa günümüz kadınları için de o derece olağan dışıdır. Hamileyken son derece nazenin bir edaya sahip olan bu hatunlar duygusal olarak hızlı geçişler yaşar. Eskiden güldükleri şeye -ki bu bir TV reklamı dahi olsa- hamilelik sürecinde ağlamaya başlayabilirler. Hasılı kızdıkları şeye gülmeye, ağladıkları şeylere de kahkahalar atmaya varan enteresan bir ruh haline bürünürler. Bu kadar hıza yetişemeyen kocalarda ise çoğunlukla doğum sonrasında bakışlarda melleşme, ani gelişen durumlara intibak sağlayamama gibi geçici bir şaşkınlık hali gözlenir.

Aşerme ise apayrı bir konudur, günün en olmadık zamanlarında, en mevsimsiz gıda maddesine duyulan kriz mahiyetindeki istek olarak kendini gösteren bir hamilelik belirtisidir. Koca milletinin iki ayağını bir papuca sokar; gece yarıları, seher vakitleri kapı kapı, sokak sokak gezdirir.

HAMİLE KADINA MÜDAHALE EDEN ÇOK OLUR

Hamileler kendi hallerine bırakılmayan bir azınlıktır. Sürekli müdahale ve tavsiyelere maruz kalırlar. Müdahaleleri geldiği yere göre mektepli ve de alaylı olarak ikiye ayırabiliriz. Mektepli müdahalelere doktoru örnek verebiliriz. Hamileliğin seyrini takip eden doktor tabii ki anne adayını yönlendirecektir. Diğer müdahale gurubu olan alaylılar ise, geniş bir kitledir ve önceden hamilelik ve doğum geçirmiş kadınlardan oluşur. Tavsiye ve tecrübe aktarımları hamilelik kıyamete kadar sürse bile bitmez. Hatta doğumdan sonra da “bebek bakımı hakkında tavsiyeler” şeklinde devam eder. Değişen, gelişen, serpilen dünyanın sürekli ileriye giden bilimsel araştırma sonuçlarını takip eden ve kendini güncelleyip çocuğunu en rafine şekilde yetiştirmeyi istemekte olan taze anne, etrafından gelen nişastalı mama tariflerini duydukça aklına mukayyet olmakta güçlük çeker.

MAYMUN GÖRECEĞİM DİYE KORKAN HAMİLELER

Hamile müminelerin bir başka derdi de kendi üzerlerinden yapılan hurafelerdir. Bunlar hamile kişi saçını kestirirse bebeğin ömrünün kısa olacağı, hamile kişi kime bakarsa çocuğun ona benzeyeceği şeklinde dillerde gezinir. Bu nedenle Tv’de maymuna denk geleceğim diye aklı çıkan hamileler bile vardır. Hamile kişinin bu süreçte güzelleşip çirkinleşmesine bağlı olarak bebeğin cinsiyet tahminleri gibi aslı, astarı, sonu, ucu, bucağı olmayan dayanaksız sözlerle de boğuşmak zorunda kalabilirler.

HAMİLELİĞİN GÜZELLİKLERİ

Diyeceksiniz ki hamileler için hiç mi güzel bir şey yok? Elbette ki var… Mesela otobüslerde ön koltuklar hamileler için ayrılmıştır. Evdeki iş yükü büyük oranda üzerlerinden kalkmıştır. Söz gelimi yumurta kırmayı bilemeyen kocalar, eşi iş göremez durumda olduğundan kendi yemeklerini yapmak zorundadırlar. Bu zorunlu durum kocayı 9 aylık süreçte hünkar beğendi, imam bayıldı gibi okkalı yemekleri yapabilecek seviyeye getirir. Hakeza ev işleri konusunda da hatırı sayılır bir mesafe kat ettirir. Eşi hamile olan beylerin ütü, bulaşık, çamaşır gibi konularda son derece hamaratlaştığı gözlenir.

Ayrıca hamileler için ayrı bir moda dalı ve tekstil sektörü oluşmuştur. Yirmi yıl öncesinin klasik robadan bollaşan dümdüz elbiselerin yerini fırfırlı, kurdeleli, fiyonklu kıyafetler almıştır.

Tüm anne adaylarımıza şimdiden bebeklerini analı babalı büyütmelerini ve büyüttüklerinde hem dinlerine hem de vatan ve milletlerine hayırlı evlatlar kazandırmalarını diliyoruz…

Eş dost emmi dayı,
Çeker düğününde halayı.
Eğer hemen istersen
Olursun anne adayı.


Ayşenur USLU