sumeyye
Thu 20 January 2011, 05:53 pm GMT +0200
Hamile Ve Kocası Ölen Kadının İddeti:
Kadının hamile olması halinde iddet, gebelik süresinin sona ermesiyle biter. Çünkü doğum ya da düşük rahmin temizliğinin göstergesidir.
Kocası ölen kadının iddeti, dört ay on gündür. Ayrıca kadının bu süre içerisinde yas tutması da gerekir. Bu hükmün gerekçeleri şunlardır:
i. Kadın bu süre içerisinde iken Ölen kimsenin nesebinin korunması için nikâhlanamaz, sözlenemez. Bu halde iken kadının süslenmeyi terketmesi hikmet gereğidir. Çünkü süslenmek, iki taraflı şehveti tahrik eder. Böyle bir halde iken kadının tahrik olması, büyük mefsedetler içerir.
ii. Kadının kaybettiği kocasına karşı vefa borcu olarak üzülmesi, pejmürde bir hal alması, ona yas tutması gerekir. Bu, ona vefa göstergesi ve zahiren gözünün sadece onu görmesi manasının tahkiki demektir.
Boşanan kadın ise, yas tutmakla emrolunmamıştır. Çünkü kadın, süslenmeye ve böylece kocasının kendisine olan rağbetini kamçılamaya muhtaçtır. Bu durumda onun süslenmesi, yıkılan yuvalarının tekrar kurulması için bir tedbir mahiyetindedir. Bu gerekçeden hareketle ulemâ, üç talâkla boşanmış bir kadının süslenip süslenemeyeceğini tartışmışlardır. Kimi hikmete bakmış, kimi de "boşanmış kadınlar" lâfzının umumuna bakmış ve farklı neticelere ulaşmışlardır. [64]
Vefat İddetinin Dört Ay On Gün Olmasının Hikmeti:
Kocası ölen kadının dört ay on gün iddet beklemesinin hikmetine gelince, dört ay üç tane kırk gün eder[65] Bu süre ise, cenine ruh üflenme işinin tamamlandığı zamandır. Ceninin hareket etmeye başlaması bundan daha uzun zamanda olmaz. Bu süreye on gün daha eklenerek ceninin hareketinin iyice hissedilir hal alması amaçlanmıştır.
Hem bu süre, normal gebelik müddetinin yarısıdır. Bu süre sonunda hamilelik, ilk bakışta herkes tarafından anlaşılabilir. [66]
Boşan Kadının İddetinin Üç Kar' Olmasının Hikmeti:
Boşanmış kadının iddetinin, üç kar', kocası ölen kadının iddetinin. ise dört ay on gün olarak belirlenmesinin hikmeti şudur: Boşanma durumunda hak sahibi hayattadır ve nesep maslahatını bizzat kendisi kollamaktadır, boşadığı karısının hamile olduğunu gösteren emare ve karineleri bilmektedir. Bu durumda kadının, kocaya ait olan şeyi bildirmesi doğrultusunda emrolunması ve kendisine güvenilmesi caizdir. Kadında olan şeyi başkalarının bilmesine imkân yoktur; ancak kadının bildirmesi yoluyla öğrenilebilir. Vefat halinde hak sahibi bulunmamaktadır ve başkası da kadının iç durumunu bilemez, onun hilelerini ölen kocası gibi bilen olmaz. Bu durumda vefat iddetinin herkes tarafından bilinebilecek, bu arada hayız halini de gerçekleştirecek -çünkü temizlik süresi genelde bu kadar uzun sürmez- açık ve munzabıt bir müddet kılınması gerekli olmuştur. [67]
İstibrâ: Cariyenin İddeti:
Rasûhıllah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Gebe (cariye) kadınla doğurmadıkça, gebe olmayanla da bir? hayız görmedikçe cinsel ilişkide bulunulmaz.[68]
Rasûlullah (s,a.), bir çadır kapısında hemen hemen doğurmak üzere bulunan bir esir kadının yanına uğramış da: "Galiba bu adam (sahibi), bu kadına yanaşıyor." demiş, ashap da evet demişler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Vallahi İçimden geldi, bu adama öyle bir lanet edeyim ki, bu lanet onunla beraber kabrine girsin! Acaba bu adam çocuğu mirasçı yapmak kendisine helâl olmadığı halde, onu nasıl mirasçı yapar. Çocuğu köle gibi kullanmak kendisine helâl olmadığı halde onu nasıl hizmetçi olarak kullanır? [69]
İstibrânın sim, rahmin temizliğinin bilinmesi ve böylece neseplerin karışmamasının sağlanmasıdır. Hamile kadınla ilişki kurulması halinde tecrübe göstermiştir ki doğacak çocukta iki benzerlik bulunur:
i. Suyundan yaratıldığı kimseye (babasına) benzerlik,
ii. Gebelik esnasında ilişkide bulunan kimseye benzerlik. Nitekim Hz. Ömer'in bir sözü bunu açıklamaktadır ve Rasûlullah'ın (s.a.), "Allah'a ve âhiret gününe inanan bir kimseye, suyu ile başkasının ekinini sulaması helâl olmaz. [70] hadisi bu manayı ima etmektedir.
"Çocuğu köle gibi kullanmak kendisine helâl olmadığı halde onu nasıl hizmetçi olarak kullanır?" ifadesinin manası şudur:
Başkasından gebe olan cariye ile ilişkide bulunulması halinde doğacak çocukta iki benzerlik olur ve her benzerlik kendi hükmünü icra etmek ister ve diğer benzerliğe ters düşer. Birinciye benzerlik, çocuğun köle olmasını gerektirir; ikinciye benzerlik ise, adamın kendi çocuğu olmasını gerektirir. Birincinin hükmü köleliktir ve efendisine hizmet etmesi üzerine vaciptir. İkincinin hükmü ise hürriyet ve mirastan hak sahibi olmasıdır.
Görüldüğü gibi bu halde yapılan cinsel ilişki, şer'î hükümlerde karışıklığa yol açmaktadır; bu yüzden de yasaklanmıştır.
Allah'u a'lem! [71]
[64] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/448-449.
[65] Ceninin oluşmasındaki evreler kırkar gündür.(Ç)
[66] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/449.
[67] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/449-450.
[68] Ebû Dâvûd, Nikâh, 44.
[69] Müslim, Nikâh, 139; Ebû Dâvûd, Nİkâh, 44.
[70] Ebû Dâvûd, Nikâh, 44.
[71] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/450-451.