selsebil
Sat 12 September 2009, 06:50 pm GMT +0200
“Hamd etmek şükr etmekten daha kıymetlidir. Çünkü şükr etmekte, sevgilinin nimetlerini düşünmek vardır, onlar gözönündedir. Bu ise sıfata ve fiile yönelmektir.
“Hamd ederken düşünülen ise, hamd edilen Zât’ın güzelliğidir; O’nun hüsn-i cemâli yani bizzat kendisi gözönündedir. Yani nimetleri de, elem ve keder vermesi de hep sevilmekte, medhedilmekte/övülmektedir. Zira, Cenâb-ı Hakk’ın verdiği elemler-ıztıraplar, hüzün ve kederler de, nimetleri gibi güzeldir.
“Görülüyor ki, hamd; senâ etmenin, övmenin en üstün şeklidir ve özünde hüsn-i cemâl mertebesini daha çok toplamakta; dolasıysile sevinç hâlinde de, üzüntü ve sıkıntı hâlinde de hamd edilmektedir.
“Şükür ise; nîmet zamanlarında olup devamlı değildir. Nîmet kalmayıp ihsan-ikram bitince, şükür de çabucak kaybolur gider.” (el-Mektûbat, İmâm-ı Rabbâni, 2, 33)
Kısacası hamd şükür’den daha umumidir; bollukta da darlıkta da, sağlıkta da hastalıkta da, hüzünde de sevinçte de hamd edilir/edilebilir. Ama şükürsadece nimet mukabili ve o nimetin ziyadeleşmesi/artması için olduğundan, hastalıkta ve sıkıntılı anlarda, kötü durumlarda şükredilmez… Şükredilirse, içinde bulunduğumuz o kötü halin -Allâh korusun- daha da artmasına sebep olur.
Dilerseniz mevzumuzu, Süleyman Efendi (k.s.) hazretlerinin dilinden, sahip olduğumuz maddi-manevi tüm nimetlerin şükrünü içinde toplayan güzel bir dua ile noktalayalım.
“Yâ Rabbi! Şükründen âciz olduğumuz bütün nimetlerine, İslâm nimetine, Ümmet-i Muhammed’ten olmak nimetine; başta Zât-ı ilâhi’nin, sıfât-ı ilâhiyenin, esmâ-i ilâhiyenin ve ef’âl-i ilâhiyenin hudutsuzluğunca şükürler olsun.”
“Hamd ederken düşünülen ise, hamd edilen Zât’ın güzelliğidir; O’nun hüsn-i cemâli yani bizzat kendisi gözönündedir. Yani nimetleri de, elem ve keder vermesi de hep sevilmekte, medhedilmekte/övülmektedir. Zira, Cenâb-ı Hakk’ın verdiği elemler-ıztıraplar, hüzün ve kederler de, nimetleri gibi güzeldir.
“Görülüyor ki, hamd; senâ etmenin, övmenin en üstün şeklidir ve özünde hüsn-i cemâl mertebesini daha çok toplamakta; dolasıysile sevinç hâlinde de, üzüntü ve sıkıntı hâlinde de hamd edilmektedir.
“Şükür ise; nîmet zamanlarında olup devamlı değildir. Nîmet kalmayıp ihsan-ikram bitince, şükür de çabucak kaybolur gider.” (el-Mektûbat, İmâm-ı Rabbâni, 2, 33)
Kısacası hamd şükür’den daha umumidir; bollukta da darlıkta da, sağlıkta da hastalıkta da, hüzünde de sevinçte de hamd edilir/edilebilir. Ama şükürsadece nimet mukabili ve o nimetin ziyadeleşmesi/artması için olduğundan, hastalıkta ve sıkıntılı anlarda, kötü durumlarda şükredilmez… Şükredilirse, içinde bulunduğumuz o kötü halin -Allâh korusun- daha da artmasına sebep olur.
Dilerseniz mevzumuzu, Süleyman Efendi (k.s.) hazretlerinin dilinden, sahip olduğumuz maddi-manevi tüm nimetlerin şükrünü içinde toplayan güzel bir dua ile noktalayalım.
“Yâ Rabbi! Şükründen âciz olduğumuz bütün nimetlerine, İslâm nimetine, Ümmet-i Muhammed’ten olmak nimetine; başta Zât-ı ilâhi’nin, sıfât-ı ilâhiyenin, esmâ-i ilâhiyenin ve ef’âl-i ilâhiyenin hudutsuzluğunca şükürler olsun.”