- Halkın kuvvete başvurma sartları

Adsense kodları


Halkın kuvvete başvurma sartları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Fri 20 May 2011, 03:43 pm GMT +0200
Halkın Kuvvete Başvurma Şartları


Bu açıklamalardan şu netice ortaya çıkmaktadır: "Kuvvete başvurarak münkeri ortadan kaldırmağa çalışmak herkesin hakkıdır şüphesiz. Fakat bunun da şartları vardır. Şimdi bu şartlara temas edelim:

a- Münkerin o anda mevcut olmasıdır:

Münkeri ortadan kaldırmak için halkın kuvvet kullanması, ancak münkeri işleyeni gördükleri zaman meşru olur. ileride meydana geleceğinden korktuğu bir münkeri şimdiden önlemeğe kalkışması doğru değildir. Günah işlendikten sonra onu men'etmeğe kalkışmak da böyledir. Ancak münkeri işleyen va'z ve nasihat yoluyla aydınlatılabilir.
İmam Gazali buyurur ki:
"Ma'siyetin üç hali vardır:
1- Kendi kendine zarar vermek için bir organını kesmeye kalkışmak. Böyle bir suça karşı şer'î ceza veya ta'zir uygulanır. Bu da herkesin değil, İslâm devletinin görevidir.
2- İşlenen günah küçük olup bizzat sahibinin işlemesi. İpek giymek, yanında çalgı ve şarap bulundurmak gibi. Daha büyük veya benzeri başka bir ma'siyeti ortaya çıkarmadığı müddetçe imkân nisbetinde bunu önlemek vaciptir. Bu suçu önleme hususunda fertler de halk da yetkilidir.
3- Vaziyete bakarak bir kötülüğün yapılacağını tahmin etmektir. Meselâ; Oda donanmış, içki içmek için masalar kurulmuş, kadehler hazırlanmış vaziyette. Artık içki içileceği tahmin ediliyor. Fakat henüz içki gelmemiştir. Bu şüphelidir. Belki bir engel nedeniyle içki içilmeyecektir. Bu durum karsısında herkesin saldırıp ortalığı dağıtması ve buna niyet edenlere karşı kuvvet kullanması caiz değildir. Ancak va'z ve nasihat yolu ile ikaz edilebilir. Şiddet kullanmak vurup-kırmak fertler için caiz olmadığı gibi, yöneticiler için de caiz değildir. Ancak devamlı olarak burada içki içildiği biliniyorsa, bu defa da ma'siyeti işlemek için bütün sebepleri hazırladı ve kötülüğü işlemek için herhangi bir sebep dolayısıyla bekliyor demektir. (Kadınları görebilmek için, kadınlar hamamının etrafında dolaşan gençler gibi. Her ne kadar etrafın geniş olması sebebiyle bunlar yolu. daraltmıyorlarsa da, bu maksatla toplanan gençleri, şiddet vb. yöntemler kullanmak suretiyle buradan dağıtmak caizdir.... Zira buralarda bulunmak da ma'siyetür.)" 391
Allâme İbn-i Nüceym, "ta'zir" konusundaki incelemesinde şöyle der: "Dediler ki: Şuç işleme anında her müslümanın müdahale hakkı vardır. Fakat suç işlenip bitirildikten sonra ona müdâhale hakkı devlet başkanına geçer, halkın yetkisi sona erer. 392
Bu husus fıkıh kitaplarında şöyle delillendirilir:
"Fuhuşla meşgul halde iken faile müdâhale edip önlenirse bu, önleyenin tabiî hakkıdır ve gayet normaldir. Çünkü, münkerden nehiydir. Herkes de bununla görevlidir. Münker fiilini bitirip ayrılmışsa faili yakalayıp kaba kuvvet kullanarak şahsına müdâhale etmek münkerden nehiy değildir. Çünkü geçmiş bir durumdan nehyetmek düşünülemez ki ta'ziren cezalandırılsın. Böyle bir durum devlet başkanına intikâl eder. 393
İslâm hukukçuları, münker bir fiilin işlenip sona ermesinden sonra, kuvvet kullanmanın cinayet olacağını, böyle bir fiili işleyenin sorguya çekileceğini açıklamışlar ve şöyle demişleridir. "Münkeri işleyip bitireni cezalandıran kimseye ceza vermek muhtesibin hakkıdır." 394
Bunu bir misâlle açıklayalım:
Bir kimse diğerine hücum eder, silahını çeker de onu öldürürse veya diğeri kendini korumak için onu öldürmesine karşı bir şey gerekmez. (Çünkü İslâm'da kendini koruma hakkı, meşru müdafaa hakkına girer.)
Bu açıklamalar gösteriyor ki, münkeri değiştirip ortadan kaldırmak için kuvvet kullanmak, münkeri işleme anında caizdir.
"Bir adam diğerine karşı silah çeker de onu dövüp ayrılır, Sonra dövülen (silah çekilen) de döveni (silah çekeni) dövüp öldürürse kendisine kısas tatbik edilir." 395
Bu hukukî kaide ise "münker işlendikten sonra kuvvet kullanmanın caiz olmayacağı " şeklinde ortaya çıkar.


391 İhya-u Ulûmid-Din: 2/284 (Tere: 2/799)
392 el-Bahr-ur-Râik Şerh-u Kenz-id-Dakaik: 5/42
393 A.g.e.
394 A.g.e.
395 el-Bahr-ur-Râik Tekmilesi: 302