hafiza aise
Tue 4 September 2012, 11:55 am GMT +0200
HALKI İDARE EDEN NE?...
Hükümdarın biri Vezirine:
– Huzur içinde yaşayan halkımın bu olaysız yaşayışından gurur duyuyorum, demiş.
Vezir sormuş:
– Sultanım niçin gurur duyuyorsunuz?
– Bu sükûnet ve huzur, benim çıkardığım kanunlar sayesinde oluyor; benim sağladığım otorite ve korku sayesinde cereyan ediyor da ondan, diye cevap vermiş.
Vezir, Hükümdarı uyarmak istemiş. Bunun için de:
– Sultanım, buyurun sizinle bir geziye çıkalım, halkın gönlünde beslediği fikir ve düşünceleri bir kontrol edelim. Bakalım sizin çıkardığınız kanunlardan korktukları için mi, yoksa gönüllerinde başka inançlar beslediklerinden mi huzur içinde yaşıyorlar, görelim? demiş...
Birlikte çarşıya çıkıp gezerken, bir küpçü dükkânına girmişler. Kendilerini hürmetle karşılayan küpçü, onları bir köşeye buyur ettikten sonra kahve söylemek üzere dışarı çıkmış.
Bundan istifadeyle küp yığınlarına bir dokunan Vezir, şangır-şungur koskoca küpleri, ortalığa yuvarlayarak paramparça etmiş...
Neden sonra dükkana dönen küpçüye:
– Efendim, şu küplerin ortasından bir küp çekip bakalım dedik. O da bir başka küpe dayalı imiş. Hepsini de ortalığa yığıp kırdık, çok mahcubuz, demişler.
Küpçü, hoşgörü içinde ve sâkin bir eda ile:
– Siz hiç mahcup olmayın, esasen kabahat bende. Birbirine bağlı olarak istif etmişim. Kırılan küp olsun. Küp kırılırsa yapılır, fakat insan kalbi kırılırsa tamiri mümkün değildir. Daha bu sabah hocamız, insan kalbinin bir Beytullah olduğunu, bu kâbeyi yıkanın hiçbir şeyi yapamayacağını söyledi. Yeter ki gönül kâbemiz kırılmasın. Hakk’ın eliyle yaptığı Beytullah’da bir çöküntü meydana gelmesin. Bu fâni dünyada kırılmayacak, ebede kadar devam edecek ne var ki?...
Bu tavır karşısında Vezir, Hükümdarın kulağına eğilmiş:
– Haşmetli Sultanım, görüyorsunuz ki, bu küpçüye şu anlayış ve sabır hissini verip, münakaşa ettirmeyen; onun hocadan aldığı dinî duygulardan, mânevî telkinlerden başka birşey değildir. Şu anda bizimle olan münasebetinde kavga ihtiyacı duymayışı, dindarlığından ileri gelmektedir. Şu halde bu huzur, halkta bulunan mâneviyat duygusundan meydana geliyor. Sizin kanunlarınızın korkusundan değil, ne dersiniz?..
Bu ikaz karşısında, Hükümdar düşünceye dalmış...
Ahmet Şahin