- Halife devamlı teyakkuz halinde olmalıdır

Adsense kodları


Halife devamlı teyakkuz halinde olmalıdır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Fri 11 February 2011, 02:32 pm GMT +0200
Halife Devamlı Teyakkuz Halinde Olmalıdır:


Halife, gerçekten birbiriyle çekişme halinde bulunan unsur­lardan meydana gelen bir yapının sağlıklı bir şekilde işlemesinden sorumlu olduğu için, sürekli olarak teyakkuz halinde olması, ülke­nin her yerine istihbaratçılar göndermesi, güçlü bir ferasete sahip olması ve bu yeteneğini kullanması gerekmektedir. Askerlerinden meydana gelen aleyhinde bir oluşumu gördüğü zaman, âdeten on­larla uzlaşma içerisine girmeyeceğini bildiği kimselerden oluşan ve onlardan daha güçlü başka bir oluşumu tekrar meydana getir­melidir. Bir kimsenin hilafette gözü olduğunu gördüğü zaman, bu cüretkârlığının önüne geçecek, burnunu yere sürtecek, güç ve kud­retini kıracak girişimlerde bulunmalı ve bu konuda gevşek dav­ranmamalıdır. Her halükârda verdiği emirlerin kabul edilmesini, iyiliği için çalışılmasını herkesçe kabullenilmiş bir davranış biçimi haline getirmelidir. Bu konuda mücerred kabul yeterli değildir; aksine kabullenildiğini gösteren açık bir emare bulunmalıdır ve halife tebaayı bu ikrarla onları sorumlu tutabilmelidir. Hayır dua etmeleri ve büyük toplantılarda onun adını yüceltmeleri [277], halife­nin emretmiş olduğu kılık kıyafet ve davranış biçimlerini benimse­meleri gibi. Zamanımızda, halife adına para basma böyledir.

Allah’u a’lem!

 

10) İhtiyaçların GiderilmesiYolları ÜzerindeTüm İnsanlarİttifak Halindedirler
 
İhtiyaçlarını Karşılamayan Hiçbir Mamur Belde Yoktur:

 

Bil ki: Mamur beldelerde bulunan hiçbir şehir, ihtiyaçlar ve bunların giderilmesi için gerekli olan kurum ve kuruluşlardan hah değildir. Mutedil bir tabiata sahip olan, üstün ahlâk anlayışı bulu­nan hiçbir ümmet, tâ Hz. Adem’den başlayarak kıyamet gününe kadar bu kurumların dışında olmamıştır ve olmayacaktır. Bunlar, esas itibarıyla, her ulus tarafından benimsenmiş ve asırdan aşıra, nesilden nesile uygulanagelmiş, karşı çıkanlara çok sert bir şekil­de tepki gösterilmiş şeylerdir. Uluslar bunları, çok açık olmaları sebebiyle bedîhî şeylerden saymaktadırlar. Sözünü ettiğimiz bu ih­tiyaçlar ve onların karşılanması için gerekli olan kurum ve kuru­luşların şekillerinde ve ayrıntılarında ihtilâfın olması, sizi bu ko­nuda yanıltmaman ve tezimizi tasdikten alıkoymamalıdır.

Meselâ, bütün insanlık, ölülerin cesedini ortadan kaldırmak ve kokuşmasını önlemek, edep yerlerini örtmek üzerinde görüşbirliği içerisindedirler; yani esasta birdirler. Fakat sonra tercih edilen surette farklı düşünebilirler ve bunun sonucunda da kimi cesedi gömmeyi tercih ederken, kimi yakmayı yeğler.

İnsanlar, nikâhın aleniliğini ve böylece herkesin gözü önünde yapılarak zinadan ayrılması esası üzerinde müttefiktirler. Sonra şekilde farklılıklar ortaya çıkmış ve bazıları şahit tutulmasını, icab ve kabulün olmasını, ziyafet verilmesini şart olarak aramış; diğer bir kısmı ise tef çalmayı, şarkı söylemeyi, sadece büyük ziya­fetlerde giyilecek lüks elbiseler giymeyi gerekli görmüşlerdir.

Zinakârların ve hırsızların cezalandırılması hakkında görüş­birliği etmişler, sonra şekil üzerinde ihtilâf etmişlerdir. Kimileri recim [278] ve elkesme cezasını tercih etmişler; bazıları da ağır şekilde dövmeyi, işkence verici hapsi, altından kalkılmaz maddî tazminatı ceza olarak benimsemişlerdir.

 

İhtiyaçlar Ve Onların Giderilmesi İçin Gerekli Olan Kurum Ve Kuruluşlara Ancak Aptallar Ve Fâsıklar Muhalefet Eder:

 

Bu konuda iki grup muhalefet edebilir:

a) Hayvanlar sınıfına dahil olabilecek aptallar: Çoğunluk in­sanlar, bu tiplerin sağlıklı bir mizaca sahip olmadıkları, akılları­nın noksan olduğu konusunda kuşku duymazlar ve onların kendi­lerini, sözü edilen kayıtlardan âzâde saymalarını aptallıklarının nişanesi görürler.

b) Fâsıklar: Eğer bunların kalplerini açmak ve içindekilere bakmak mümkün olsa, onların da sözünü ettiğimiz kurum ve ku­ruluşlara inandıkları, fakat şehvetlerinin esiri oldukları görülür. Bunlar, bile bile onlara karşı çıkarlar ve onun bunun kızlarıyla, kızkardeşleriyle zina ederler. Oysaki, aynı şeyi bir başkası kendi kızları ya da kızkardeşleriyle yapacak olsa, öfkelerinden nerede ise çatlarlar. Aynı duyguyu başkalarının hissettiğini de kesin olarak bilirler. Keza bu yaptıkları ahlâksızlıkların toplum nizamım boz­duğunu da çok iyi bilirler, fakat şehevî arzuları gözlerini bürümüş, kalpleri kör olmuştur; asla yola gelmezler. Aynı durum; hırsızlık, gasb ve diğer gayrimeşru tasarruflar için de geçerlidir.

Dolayısıyla bu iki tip insanların muhalefetleri, yukarıdaki te­zimizin doğruluğunu ortadan kaldırmaz.

 

Bozulmamış Fıtrat, İhtiyaçların Giderilmesi İçin Gerekli Kurum Ve Kuruluşlar Üzerinde Görüşbirliği Etmeye Çağırır:

 

Bütün insanların, fıtrî bir saik olmaksızın durup dururken sözünü ettiğimiz yollar üzerinde görüşbirliği ettiklerini zannetmek yanlış olur. Bu, doğudan batıya bütün insanların tek bir çeşit yiye­cekle gıdalanmak üzerinde ittifak etmeleri gibi bir şeydir. Bundan daha saçma bir şey olabilir mi? Aksine fıtrat-ı selime şunu ortaya koymaktadır:

Yeryüzünde yaşayan insanlar, birbirlerinden uzak ülkelerde yaşamalarına, ayrı ayrı gidişat ve dinlere sahip olmalarına rağ­men eğer sözünü ettiğimiz bu kurum ve kuruluşlar üzerinde gö­rüşbirliği etmişlerse, mutlaka bunun şu üç sebebi vardır:

a) Kaynağını insan türünün özelliklerinden alan fıtrî bir mü­nasebet.

b) İnsanoğlunun devamlı yüzyüze kaldığı ihtiyaçlar.

c) İnsan türünün, fertlerde mizaç olarak bulunmasını gerekli kıldığı ahlâk anlayışı.


Meselâ, yerleşim alanlarından uzakta, hiç kimsenin olmadığı bir yerde bir insan yetişse, hiçbir kimseden en ufak bir davranış biçimi öğrenmese, şüphesiz bu insanın, açlık, susuzluk ve şehvet­ten kaynaklanan ihtiyaçları olacak, hiç kuşkusuz kadına arzu du­yacaktır. Bir kadının da bulunması halinde, eğer yapıları sağlıklı ise aralarında çocuklarının olması muhakkaktır. Bunlara giderek yeni evleri eklenecek ve aralarında muameleler başlayacaktır. Böylece birinci dereceden olan ihtiyaçlar ve giderilme yolları bir intizama girecektir. Sonra zamanla daha da çoğalınca, aralarında üstün ahlâk sahibi kimseler çıkacak, yeni yeni olaylar meydana gelecektir. Bütün bunlar diğer ihtiyaçları ve giderilme yollarını or­taya çıkaracaktır.

Allah’u a’lem!                     



[277] Hutbede adının anılması gibi. (Ç)

[278] Taşa tutarak öldürme. (Ç)