hafiza aise
Mon 4 July 2011, 04:41 pm GMT +0200
21— Halid b. Velid'in Cüzeymeoğulları Seriyyesi:
îbn Sa'd der ki: Halid b. Velid, Uzza'yı yıkmaktan döndüğünde Rasû-lullah (s.a.) Mekke'de bulunuyordu. Onu, Cüzeymeoğullannı İslâm'a davet etmesi için gönderdi. Savaşmak için göndermemişti. Halid, Muhacirler ve En-sar ile Süleyinoğullanndan üç yüz elli kişilik bir birliğin başında yola çıktı. Yanlarına ulaştığında: "Siz kimlersiniz?" diye sordu. Şöyle cevap verdiler: "Biz müsîümanız. Namaz kılıyoruz ve Muhammed'i (s.a.) tasdik ediyoruz. Meydanlarımızda mescidier yapık ve buralarda ezan da okutuyoruz." Halid: "Peki, üzerinizdeki bu silahlar ne oluyor?" diye sordu. Cüzeymeoğulla-n: "Araplardan bir kavim ile aramızda düşmanlık var. Sizin onlar olmanızdan korkmuştuk." diye cevapladılar. Onların, müslüman olduk ( = eslemnâ) demeyi beceremeyerek, sabe'nâ ( = biz dinimizden çıktık) dedikleri de söylenmiştir. Halid: "Silahlarınızı bırakın." deyince silahlarını bırakıverdiler. "Onları esir edin!" diye emretti. Müslümanlar onları esir aldılar. Sonra onlardan bir kısmına emredip diğerlerinin ellerini boyunlarına bağlattı. Onları arkadaşlarına paylaştırdı. Seher vakti olunca Halid b. Velid: "Yanında esir bulunan herkes onun boynunu vursun!" diye seslendi. Süleymoğullan elîerindekileri öldürüverdiler. Fakat Muhacirler ile Ensar esirlerini salıverdiler. Halid'in yaptıkları Hz. Peygamber'e (s.a.) haber verilince: "Allah'ım! Halid'in yaptıklarından dolayı sana sığınıyorum." buyurdu ve Hz. Ali'yi, öldürülenlerin diyetlerini ve kaybettiklerini ödemesi için gönderdi.[907]
Halid ile Abdurrahman b. Avf arasında bu meseleden dolayı birtakım sözler ve atışmalar oldu. Bunlar Hz. Peygamber'e (s.a.) ulaşınca şöyle buyurdu: "Yavaş ol ey Halid! Ashabıma ilişme. Vallahi, eğer senin Uhud dağı kadar altının olup onu Allah yolunda harcasan, ashabımdan bir kimsenin sefer için yaptığı bir sabah yürüyüşüne veya akşam yürüyüşüne erişemezsin."[908]
[907] İbn Sa'd, 2/147-148; İbn Hişâm, 2/428-431; Buharı, 64/58.
[908] İbn Hişâm, 2/431. Müslim'de (2541) Ebu Saîd el-Hudrî'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Halid b. Velid ile Abdurrahman b. Avf arasında bir şey vardı da Halid ona sövdü. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) buyurdu: "Ashabımdan hiçbirine sövmeyin. Çünkü biriniz Uhud dağı kadar altın infak etse, onların bir ölçeğine hatta onun yarısına erişemez."
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/466-467.
îbn Sa'd der ki: Halid b. Velid, Uzza'yı yıkmaktan döndüğünde Rasû-lullah (s.a.) Mekke'de bulunuyordu. Onu, Cüzeymeoğullannı İslâm'a davet etmesi için gönderdi. Savaşmak için göndermemişti. Halid, Muhacirler ve En-sar ile Süleyinoğullanndan üç yüz elli kişilik bir birliğin başında yola çıktı. Yanlarına ulaştığında: "Siz kimlersiniz?" diye sordu. Şöyle cevap verdiler: "Biz müsîümanız. Namaz kılıyoruz ve Muhammed'i (s.a.) tasdik ediyoruz. Meydanlarımızda mescidier yapık ve buralarda ezan da okutuyoruz." Halid: "Peki, üzerinizdeki bu silahlar ne oluyor?" diye sordu. Cüzeymeoğulla-n: "Araplardan bir kavim ile aramızda düşmanlık var. Sizin onlar olmanızdan korkmuştuk." diye cevapladılar. Onların, müslüman olduk ( = eslemnâ) demeyi beceremeyerek, sabe'nâ ( = biz dinimizden çıktık) dedikleri de söylenmiştir. Halid: "Silahlarınızı bırakın." deyince silahlarını bırakıverdiler. "Onları esir edin!" diye emretti. Müslümanlar onları esir aldılar. Sonra onlardan bir kısmına emredip diğerlerinin ellerini boyunlarına bağlattı. Onları arkadaşlarına paylaştırdı. Seher vakti olunca Halid b. Velid: "Yanında esir bulunan herkes onun boynunu vursun!" diye seslendi. Süleymoğullan elîerindekileri öldürüverdiler. Fakat Muhacirler ile Ensar esirlerini salıverdiler. Halid'in yaptıkları Hz. Peygamber'e (s.a.) haber verilince: "Allah'ım! Halid'in yaptıklarından dolayı sana sığınıyorum." buyurdu ve Hz. Ali'yi, öldürülenlerin diyetlerini ve kaybettiklerini ödemesi için gönderdi.[907]
Halid ile Abdurrahman b. Avf arasında bu meseleden dolayı birtakım sözler ve atışmalar oldu. Bunlar Hz. Peygamber'e (s.a.) ulaşınca şöyle buyurdu: "Yavaş ol ey Halid! Ashabıma ilişme. Vallahi, eğer senin Uhud dağı kadar altının olup onu Allah yolunda harcasan, ashabımdan bir kimsenin sefer için yaptığı bir sabah yürüyüşüne veya akşam yürüyüşüne erişemezsin."[908]
[907] İbn Sa'd, 2/147-148; İbn Hişâm, 2/428-431; Buharı, 64/58.
[908] İbn Hişâm, 2/431. Müslim'de (2541) Ebu Saîd el-Hudrî'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Halid b. Velid ile Abdurrahman b. Avf arasında bir şey vardı da Halid ona sövdü. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) buyurdu: "Ashabımdan hiçbirine sövmeyin. Çünkü biriniz Uhud dağı kadar altın infak etse, onların bir ölçeğine hatta onun yarısına erişemez."
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/466-467.