- Hakiki ilmin özü

Adsense kodları


Hakiki ilmin özü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 27 July 2010, 04:16 pm GMT +0200
Hakİkİ İlmİn ÖzÜ

Sözlerde ve işlerde Allahu Azimüşşan ve Rasulü'nün yap dediğini yapmak, yapma dediğini yapmamak suretiyle, kime, ne maksatla itaat edildiğini bilmek ilmin özü ve Allah Tealâ'ya itaatin ta kendisidir Sözlerin ve işlerin dinin hükümlerine uygun olması şarttırDine uymayan uymayan anlayış ve amel sapıklıktır İmam Gazalî rha diyor ki: “Bir kişi başka birinin elbisesini çalıp onunla namaz kılsa günahtır Zira haram elbiseyle Allah'a itaat olmaz”
Bu bakımdan tasavvuftan ve sohbetten maksat, Din-i Mübin'e ittibadır Allah'ın emirlerine ittibadır Hak yolda insanın kemalâtı budur Bunun için yine İmam-ı Gazalî rha Hazretleri buyuruyor ki: “İnsan bütün ruhani kuvvetinin himmetini, ruhunun olgunlaşmasına vermeli Şehveti yenmeye tahsis etmeli, bedenini ani bir ölümden korumak mümkün olmadığına göre, nefsinin ölümü ile öldürmemeli”
Yani insanın bedeni ani bir ölümden korunamaz Muhakkak o beden bir gün ölecek, amma nefsinin hevâsıyla o bedeni mahvedip öldürmemeli Bir insan nefsini ıslah ederse, yani kalbini Allah'ın azametinden uzaklaştıran bütün halleri terkederse, ona ne mutlu! Eğer insan Allah'ın emirlerine sımsıkı sarılmıyor, sonra da tarikim var, mürşidim var demesi ya da manevi halleri olduğunu belirtmesi Allah'a yakınlığına delil teşkil etmez
İmam-ı Azam rha Hazretleri buyuruyor ki: “Ben bütün ilimlere muttali oldum Sonra gördüm ki, bütün mesele Hz İsa as'a indirilen İncil'deki hükümdür Allah Azimüşşan'ın bizden beklediği hidayetin ta kendisidir”
Bu hüküm nedir? Allah Azimüşşan, Hz İsa as'a İncil-i Şerif'te şöyle buyuruyor:
“Tabuta konulup mezar başına gidinceye kadar tam kırk yerde sorguya çekilirsin Birinci sual şudur: Ey kulum! İnsanların baktıkları yüzünü senelerce temizleyip durdun, fakat benim baktığım yüzünü, yani kalbini bir defa temizlemedin Bir defa nazar etmedin Halbuki Allah senin kalbine günde yetmiş defa bakar”
Evet; Cenab-ı Allah müminin kalbine günde yetmiş defa bakar: “Benim nimetlerime gark olmuş iken başkaları için çalışmaktasın İyi bil ki, sen duymayan bir sağır, görmeyen bir göz, hakikati anlamayan bir ahmaksın”
Günler geceler geçer, ömür de bir gün biter İnsan ne kadar yaşarsa yaşasın, bir gün ölür Ama bütün mesele nereye gelir? Kalbin Allah'ın zikrine geçmesine gelir
“Ey İnsan! Sen insanların sana baktığı yüzünü imar ettin, benim nimetimi yedin, benim sana baktığım yüzünü, yani kalbini marifetime, muhabbetime çevirmedin Kalbini benim fikrimle, zikrimle süslemedin Bundan dolayı da sen görmeyen bir kör, işitmeyen bir sağır, hakikati idrak etmeyen bir ahmaksın!” Bu sözü Allah insana günde yetmiş kere söyler Şu halde bütün mesele, tasavvufun hakikati olan kalbi imardan geçer
Tasavvuf yolunun bütün gayret ve himmeti, ruhu olgunlaştırmaya, kalbi şehvet duygularından, nefsin hevasından keserek Allah'a ait kılmaya, yani zikre yöneliktir
İmam-ı Gazalî rha söylüyor: “Oğlum sen şu iki meseleden anlıyorsun ki, artık büyük alim olmana lüzum yoktur Zira sen, deseler ki yarın şu saatte öleceksin; gider yeni şeyler öğrenmeye mi uğraşırsın? Yoksa alacağını vereceğini tanzim eder, günahlarına tevbe eder, Cenab-ı Allah'a yalvarır yakarır, kendine mağfiret etmesini mi dilersin? Elbette istiğfar ederek, varsa kul haklarını ödeyip Rabbinden bağışlanmayı istersin İşte oğlum, unutma! Dinin hakikatini görüp öğrendikten sonra, kalbini olgunlaştıracak, peygamberlerin hakikatlerini anlatacak, evliyaların hikmetlerini kalbinin derinliğine indirecek, kıyamette mahşerin azabını hafifletecek korku, ümit ve verâ; takva, tevazu ve vakar gibi ilimleri oku Bunlar seni olgunlaştırır Alim olmak, her ilimden haberdar olmak, farz-ı kifayedir Asıl sana faydalı ilim sahabenin takip ettiği ahiret ilmidir”


ALINTI