- Hadîsin nahiv asıllarına tesiri

Adsense kodları


Hadîsin nahiv asıllarına tesiri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Fri 10 June 2011, 03:02 pm GMT +0200
Hadîsin Nahiv Asıllarına Tesiri:



Şimdi geriye, pişen fakat yanmayan nahiv asılları kalmış oluyor. Bunlar hadîsin tâsîrinde nasıl kalabilir?. Nahvin, -dünyevî ve insanî bir ilim olarak- dînin temellerinden ve teşrî esaslarından birine ne ihtiyâcı vardır?!

Hayret edilecek nokta şürasıdır: Bu soruya cevâp verirken, hadî­sin nahve ve nahiv asıllarına olan tesirinin, fıkha ve tefsire olan tesîri kadar kuvvetli olduğunu âdeta gözle görmekteyiz. Şurası da var ki, bunların birbirine olan tesîr ve müessiriyetine kendi arasından bak­tığımız açı, taklîdle hiçbir münâsebeti clmayan asîl ve orjinâl bir açıdır.

Görüşümüzü açıklamaya başlamadan önce, - tâbirin sıkıcılığm-dan kurtulmak için - bu fasılda nahiv sözünü her zikredisimizde, yalnız lügat meselelerini sırf nahvi kısımlar olarak ihtiva eden büyük nahiv asıllarını kasdettiğinmi söylemek istiyoruz. Bu nahiv asılları, - umûmî vfe şümullü ıstılaha göre - hadîsin tesirinde kalmış ve onun metodundan çok istifâde etmiştir.

Hadîsin nahiv asıllarına tesîri, bu asılların genişliğine, derin ligine ve ufkunun büyüklüğüne rağmen - iki türlü olmuştur: Birincisi hadîs ilmi pişmeden önce nahiv asılları onun doğuşuna katılmış; diğeri de, hadîs ilminin pişip, parlak nefis yemişlerini verdikten son­raki yanışına şahit olmuştur!

Birinci kısımda bu tesîr derecesini genişleterek ifrata sapmayaca­ğız; zîrâ şimdi biz, hadîsleri isnâd fikrinin İlk ve basit şekliyle Hulefâ-i râşidîn devrinde doğduğunu tasavvuf etmekte, sonra da - yine ilk ve basit şekliyle - Hulefâ-i râşidîn'in sonuncusu olan Hz. AH zamanında nahiv ve arabî ilimlere dâir bâzı meseleleri ortaya koyma fiikfinİn doğduğunu düşünmekteyiz. Her hâl-ü kârda İslâm âlimlerinin ahkâm-ı şer'iyyeyi elde ettikleri rivayetlere gösterdikleri titizliği, aynen, nahiv kaidelerini çıkardıkları rivayetlere gösterdiklerini müşahede etmekteyiz. Arabî ilimleri ilk olarak ortaya koymakla tanınan Ebu'l-Esved ed-Duelî[1092], nahiv meselelerini ilk defa Hz. Alî'nin bahis mevzuu ettiğini söylemektedir. Rivayet edilen haber, dînî ve şer'î bir mesele olmasa bile onun Hz. Alî'ye nisbet edilmesi, tahammül ve edâ yollarının müslü-manlar tarafından çok Önceleri kullanıldığını göstermesi bakımından bir isnâd çeşidi sayılır. Ebu'l-Esved ed-Duelî bu rivayeti Hz. Alî'ye isnâd ettikten başka, yine pek aşikâr bîr isnâdla fetvalarının bir ço­ğunu da ona nİsbet ediyordu.

Hadîs rivayetinde isnadın kullanılmaya başlandığı zamanı tâyin etmenin güç olduğu zannı, hadîsin kaynaklarına pek az inilmesi se­bebiyle doğmuştur; zîrâ bu kadar çok ve yaygın hadîsleri sahâbîlerin birbirinden aldığını, onların bir sözü bir başka sahâbîye isnâd ettiğini ve bir sözün, o mealdeki diğer sahabe sözleriyle takviye edildiğini reddetmek güçtür,

Kitâbımızdakî teşrî'de hadîsle ihticâc faslım okuyan, -zikredildiği üzere - hadîsleri duyup Öğrenip başkalarına rivayet etmeky maksadıyla sahâbe-i kiramın Rasûlullah (s.a.v.)'ın yanına nöbetleşffl gittiğini müşahede eden, asr-ı saadette bile müslümanlarin birbirlej rinden rivayet ettiğini gören okuyucunun rivayet ve isnâd meselelerini tekrar ele almaya intiyaç duyduğunu zannetmiyoruz. Ve yine sahabe ve tâbi'înİn, rivayet etmekte oldukları haberleri kimden aldıklarını beyân ettiklerinden de şüphe ettiğine ihtimâl vermiyoruz.[1093]



[1092] ez-Zerkeşî, el-Burhân fi ''ulûmi'l-Kur'ân, c. I, s. 378.

[1093] Dr. Subhi es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadîs Istılahları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 274-276.