- Hadislerin ve Uygulamanın Işığında Müctehidlerin İstidlalleri

Adsense kodları


Hadislerin ve Uygulamanın Işığında Müctehidlerin İstidlalleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Mon 26 July 2010, 03:13 pm GMT +0200
Hadislerin ve Uygulamanın Işığında Müctehidlerin İstidlalleri
 


Başta müctehid imamlar olmak üzere fahîhlerin hejnen hepsi, hâkimin duruşma esnasında nasıl hareket etmesi gerektiği üzerinde durmuşlar ve özellikle öfkeli bir halde hükmetmemesini vurgu­lamışlardır. Bu konuda kaynak kitaplarımızdan konuyu aydınlatır an­lamda kısa birtakım nakiller yapmayı faydalı görüyoruz. Şöyle ki:

a) Hanefîler, hem bu hadîsleri, hem de İkinci Halîfe Hz. Ömer'in (a.s.) hâkimin duruşma esnasındaki adabı hakkında Ebû Musa el-Eş'ârî'ye yazdığı mektubu delil seçmişlerdir. Bu mektubunda Hz. Ömer (r.a.) şu.cümlelere de yer vermiş bulunuyor: "Öfkelenmekten, göğsün daralıp sabırsızlık izhar etmekten, hakkı izhar etme düzeyinde insanla­ra eziyetten sakın!" [95]

b) Şâfiîler de hâkim, davacıyla davalı arasında eşit davranmalı, ikisini de dikkatle dinlemeli, asık surat göstermemeli, öfkeli bir tavır içine girmemeli şeklinde ve anlamında birtakım görüş ve ictihadlarda bulunmuşlardır. [96]

c) Hanbeliler bu konuda şöyle bir görüş ve ictihad ortaya koy­muşlardır; Hâkimin güçlü, sağlam iradeli olması, kırıcı, üzücü olma­ması, yumuşak olup zaaf eseri göstermemesi ve bu doğrultuda onun tavrı kuvvetli olana ümit, zayıf olana ümitsizlik vermeyecek bir ölçüde olması, hilim sahibi, dikkatli ve temkinli bulunması, bölgesinin dil ve şivesini çok iyi bilmesi, nezih, ciddi ve vakarlı bulunması gerekir. [97]

Nitekim Hz. Ali (r.a.), "Hakim ancak şu beş haslete sahip olursa hâkim olabilir: Temiz ve namuslu olmak, halım ve selîm bir tabiatte bu­lanmak, kendisinden öncekilerin nasıl davranıp, nasıl karar verdikleri­ni bilmek, bilgili, tecrübeli kimselerle istişare etmek ve Allah için ver­diği kararlarda kınayanın kınamasından endişe etmemek." [98]

Ömer b. Abdilaziz de geniş kültürü engin bilgisi ve üstün takvası ile bur:konuyu açıklarken, hâkimde yedi özelliğin bulunmasını gerekli görmüştür:

1- Aklî melekesi tam olmalı,

2- Haram ve şüpheli şeylerden kaçınıp her hâl-ü kârda Allah'tan korkmalı,

3- Pâk ve nezih olmalı,

4- Fıkhı (İslâm Hukukunu) çok iyi bilmeli,

5- Cesur ve soğukkanlı olmalı,

6-Yılları ve takvimi iyiJbihneli,

7- Nasıl hüküm verileceğine, nasıl karar alınacağına tam an­lamıyla vakıf olmalı...  [99]

 

Tahliller ve Rivayetler

 

972 no'lu Ebû Bekre hadîsini el-Cemaa rivayet etmiştir. Hadîs is­tidlale sâlihtir. O bakımdan ilim adamlarının hemen hepsi bu hadîsle ihticac etmişlerdir.

Bunu kuvvetlendirir anlamda bir diğer hadîsi Buharı şöyle rivayet etmiştir:

"Öfkeli olduğun halde iki kişi arasında hüküm verme!" [100]

Ahmed b. Hanbel bu rivayeti şu açıklıkla nakletmiştir:

"Eshab-ı Kirâm'dan Ebû Bekre (r.a.), Sicistan'da devlet görevlisi (kadı, tahsildar ve vali) olarak bulunan oğluna şu mek­tubu yazmıştır: "Öfkeli olduğun halde iki kimse arasında hükmetme. Çünkü ben bu konuda Resûlüllah (a.s.) Efendim i z'in şöyle buyurduğunu duydum: "Hiç bir hakem (ve hâkim) öfkeli olduğu halde iki kişi veya iki hasım taraf arasında hükmetmesin." [101]

Böylece hadîs, öfkeli halde olan bir hâkimin duruşma yapmasının veya duruşma yaparken karar vermesinin mekruh olduğuna delâlet et­mektedir.

973 nolu Abdullah b. Zübeyr hadîsini de Nesâî dışında el-cemaat, yani beşler rivayet etmiştir. Hadîs sahîh olup istidlale elverişli görülmüştür. Zübeyr (r.a.) ile tartışıp dava konusu olarak Resûlüllah'a (a.s.) arzedilen ihtilaflı sulama hakkında Resûlüllah (a.s.) ensardan olan kimseyi rahatlatmak için Zübeyr'in biraz fedakârlık yapmasını ar-zulamış ve ona göre bir hüküm vermişti. Bu da Zübeyr hurmalığını su-layıp içinde su-biriktirmeden ensardan olan kimseye salıvermesi an lamında idi. Ne var ki, ensardan olan adam, bu hükme pek râz*. olmamış ve Resûlüllah'm (a.s.) yakını olan Zübeyr'den yana meyledip gayr-i âdil bir hüküm verdiğini ifade etmek istemişti. Şüphesiz böyle bir düşünce ve ifade, kişiyi küfre sokacak kadar tehlikeli bulunuyordu. Ancak adam inanarak böyle söylemiş değil, hissine mağlup olarak ağzından kaçın vermiş ti. Bunun için Resûlüllah in (a.s.) yüztinün rengi değişmiş ve bu defa ensardan yana değil daha âdil bir hüküm vermişti. Bu da, Zübeyir (r.a.) hurmalığını sularken duvar diplerine akıp dolun­caya kadar suyu tutması ve sonra ensardan olan kimsenin bahçesine doğru salıvermesi idi.

Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, henüz İslâm'a tam anlamıyla kalbini ve ruhunu veremeyen bu tip kişileri pek cezalandırmamış tır. Çünkü o devirde Müslümanların tek vücut olması, aralarına nifak sokacak kişilere fırsat verilmemesi çok, hem çok gerekiyordu.

Resûlüllah'm (a.s.) hu olay hakkında hüküm verirken öfkelenmesi, O'nun hislerine mağlup olacak anlamına alınmamalıdır. Zira Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, yüksek bir iradeye, derin bir hoşgörüye, olaylar karşısında dayanma gücünü ortaya koyacak bir sabra sahipti. Başkasıyla asla kıyas edilemiyecek bir derecede bulunuyordu.[102]

 

Çıkarılan Hükümler

 

1- Hâkimlik makamım işgal edecek zatın birtakım özelliklerinin bulunması söz konusudur.                   

2- Çabuk öfkelenen ve hissine mağlup olan bir kimsenin hâkim ol­arak tayin edilmemesi gerekir.

3- Hâkim, tatlı bakışlı, güven telkin edecek bir simaya sahip ol­malıdır.

4- Hâkim olacak kimse, vakur, ciddi, halım, selim, nazik ve nezîh olmalıdır.

5- Hâkim, muhakeme esnasında öfkelendiği takdirde hükmünü geciktirmelidir. Öyle ki öfkesi zail oluncaya kadar beklemesinde hayır ve yarar vardır."

6- Hâkim olacak kimse, bilgili, kültürlü, takvimi ve hukukî kural­ları çok iyi bilmelidir.

7- Kendisinden önceki hâkimlerin ortaya çıkan davalar hakkında nasıl karar verdiklerine vâkıf olmalıdır.

8- Hâkim, İslâm fıkhını çok iyi bilmeli, kitap ve sünnetten hüküm çıkarma bilgi ve yetkisine sahip olmalıdır. [103]


ceren
Sun 17 February 2019, 05:37 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri her konuda ıslami hakkiyla yasayan kullardan eylesin inşallah. ...