- Had Cezalarını Düşüren Şüpheler

Adsense kodları


Had Cezalarını Düşüren Şüpheler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
seymanur K
Wed 17 August 2011, 12:18 pm GMT +0200
HAD CEZALARINI DÜŞÜREN ŞÜPHELER


Şüpheler hadleri düşürür. Şüpheler üç kısımdır:

1- Fail ile ilgili şüphe: Örneğin kişinin, zevcesi veya cariyesi zannederek bir kadınla cinsel ilişkide bulunması böyledir.

2- Fiilin ilgili olduğu şahısla ilgili şüphe: Örneğin bir cariyeye ortak olarak sahip olan kişiler bu cariye ile cinsel ilişki kurduklarında cariye açısından bir şüphe söz konusu olur.

3- Fiili mubah kılan sebep ile ilgili şüphe: Örneğin sıhhatinde ihtilaf edilen bir nikahın cinsel ilişkiyi mubah kılıp kılmamasındaki şüphe böyledir.

Birinci tür şüphe cinsel ilişkide bulunandan had cezasını bertaraf eder. Çünkü o günah işlememiştir. Doğacak çocuğun nesebi ona bağlanır. Kadına iddet gerekir. Erkeğin kadına mehir ödemesi gerekli olur.

îkinci tür şüphe de haddi bertaraf eder. Çünkü kişinin cariye üzerindeki mülkiyeti ilişkinin mubah olmasını gerektirir. Başkasının cariyeye ortak ol­ması ise haramlığı gerektirir. Bu ilişkideki mefsedet tamamen zina olan fiilin mefsedeti ile aynı değildir, tnsan başkası ile ortak olduğu bir ekmeği yese, kendi payına düşen kısmı yemekten dolayı ortağının payına düşen kısmı ye­medeki kadar günah almaz. Burada günaha vesile olan şeyi işlemekten do­layı alman günahı alır.

Yine ölünün velilerinden biri diğerlerinden izin almadan katili öldürse günahkar olur, ancak kendisine kısas yapılmaz. Öldürme konusunda ortak­lığın söz konusu olmadığı bir fiildeki kadar günah söz konusu olmaz.

Maslahatlara vesile olan şeylere maslahatların sevabı kadar sevap veril­mez, iki namazdan birini kaçıran ama hangisini kaçırdığını hatırlamayan kisinin her iki namazı da kaza etmesi gerekir. Bu iki namazdan vesile olan namaza vacip olan kadar sevap verilmez. Bu sebeple en doğru görüşe göre bu iki namazı bir teyemmümle kılmak caizdir.

Üçüncü tür şüpheye gelince; alimlerin ihtilafı şüphe değildir. Bu sebeple Ata' b. Ebi Rebah'ın "cariyenin sahibinin izin vermesi halinde cariye ile cin­sel ilişki caiz olur" görüşüne itibar edilmez. Şüphe yalnızca helal ve haram olma delilleri arasında tearuz olduğunda söz konusu olur. Helal, helal kılma delili sabit olan, haram da haram kılma delili sabit olan şeydir. Bunlardan bi­risi diğerinden daha öncelikli değildir. Nitekim bizim meselemizde ortaklar­dan birinin payı helalliği diğeri haramlığı gerektirmektedir. Burada şüphe söz konusu olduğu halde haddi bertaraf etme yönü ağır basmıştır. Çünkü en büyük maslahat, insanın Rabbi'ne ibadet edebilmesi için hayatta bırakılma­sıdır. Hadler insanı ölüme götüren son derece önemli cezalardır. Bu yüzden ancak tamamen mefsedetîn söz konusu olması ve mefsedetin tamamlanma­sı halinde sabit olur.

Zahirîler, cariyeye ortak olarak sahip olanlardan birinin cariye ile cinsel ilişkide bulunması örneğinde olduğu gibi haramlığı ortadan kaldırmayan şüphelerde muhalif görüş belirtmişlerdir. Onlar zinanın haram olan cinsel ilişki olduğunu zannetmişlerdir, ama öyle değildir. Çünkü Araplar "zina" is­mini, bir kimsenin hakkı olmayan bir kimse ile ilişkide bulunmasına vermiş­lerdir. "Zina" sözcüğünün, bir kimsenin bir bölümüne sahip olduğu bir kim­se ile ilişkide bulunması için kullanılması mecaz veya iştirak olur. Bunların ikisi de asla muhaliftir. Ortaklardan birinin ilişkide bulunması halinde had-din bertaraf edilmesinin bir benzeri de bir mala ortak olarak sahip olan iki ki­şiden birinin malı çalması halinde el kesme cezasının uygulanmamasıdır.