derya
Sun 31 January 2010, 01:44 pm GMT +0200
Hac Seferinin Başlangıcından Memlekete Geri Dönûnceye Kadar Yapılması Gereken Ameller
Hac Seferinin Başlangıcından Memlekete Geri Dönûnceye Kadar Yapılması Gereken Zâhirî Amellerin Tertibi
Bütün bunlar on maddede toplanır:
I. Evden çıkıştan başlayıp ihrama girişe kadar devam eden durumları kapsar.
Bu da sekiz kısma ayrılır:
1. Hacca giden bir insan öncelikle tevbe etmeli. Zulmen aldığı malları sahiplerine iâde edip, borçlarının tamamını ödemelidir. Üzerine nafakası vâcib olanların dönünceye kadar ki nafakalarını vermelidir.Yanındaki emanetleri sahiplerine iâde etmelidir. Cimrilik etmemek sûretiyle gidiş ve gelişine yetecek derecede helâl ve temiz maldan beraberinde bulundurmalıdır. Yiyeceğinde fakir fukaraya yardım edeceğinden kendisine yetecek derecede yanında para bulundurmalıdır.
Evinden çıkmadan önce biraz sadaka vermelidir. Yolda binmek için yük taşımaya el verişli bir hayvanı ya satın almalı veya böyle bir hayvan kiralamalıdır. Eğer bineği kiralarsa, binek sahibine az veya çok bineğe neler yükleyeceğini söylemeli ve rızasını almalıdır.
2. Sâlih, hayırsever ve kendisine yardımcı olacak bir arkadaş araması uygundur. Öyle bir arkadaş aramalıdır ki, unuttuğu zaman kendisine hatırlatsın, hatırladığı zaman, kendisine yardımcı olsun, korktuğunda kendisine cesaret versin, acizliğinde kuvvet, sıkıntı anında sabır tavsiye etsin. Hacca gitmeyen arkadaşlarıyla vedâlaşmalı, din kardeşleri ve komşularıyla helâllaşmalıdır.
Onlarla vedâlaşıp dualarını almalıdır. Çünkü Allah Teâlâ onların da dualarında büyük faydalar ve hayırlar kılmıştır.
Vedâ´da. sünnet-i seniyye şöyledir:
Dinini, emanetini ve amelinin sonuçlarını Allah´a ısmarlarım.35
Hz. Peygamber (s.a) sefere giden bir kimseye şöyle derdi:
Allah´ın koruması ve himayesinde ol. Allah sana takvâyı azık olarak versin. Senin günahını bağışlasın. Nerede olursan ol, seni hayra muvaffak kılsın.36
3. Evinden çıkmak istediği zaman, iki rek´at namaz kılıp birinci rek´atta Fâtiha´dan sonra Kâfirûn sûresini, ikinci rek´atta da İhlâs sûresini okuması uygundur. Namazı bitirdikten sonra ellerini kaldırıp saf bir ihlâs ve sâdık bir niyetle Allah Teâlâ´ya duâ ederek şöyle demelidir:
Allahım! Seferde arkadaşım sensin. Geride bıraktığım aile efradımın, malımın, çoluk çocuğumun ve arkadaşlarımın benim yerime bakıcısı sensin. Bizi ve onları her çeşit âfet ve felâketten koru.
Ey Allahım! Bu seferimizde senden takvâ ve seni razı edecek amelleri isteriz.
Ey Allahım! Senden yolu bize kısaltmanı, seferi bize kolaylaştırmanı isteriz. Bu seferimizde beden, din ve mal selâmetini bize ihsân et. Bizi beytinin ziyaretine, habîbi edibin Muhammed Mustafa´nın kabr-i şerifini ziyaret etmeye vâsıl eyle.
Ey Allahım! Seferin şiddetinden, dönüşün üzüntü verecek durumlarından, aile efradı, mal, evlât ve arkadaşlarımızın kötü görünmelerinden sana sığınıyoruz.
Yâ rabbî! Bizi ve onları himayene al. Nimetini bizden ve onlardan alma. Âfiyetini bizden ve onlardan esirgeme!
4. Evinden çıkınca şöyle demelidir:
Allah´ın ismiyle başlarım, Allah´a tevekkül ettim. Günahtan dönüş ve ibadete başlayış ancak Allah´ın yardımıyladır.
Ey rabbim! Dalâlete gitmekten ve götürmekten, zelil olmaktan ve zelil etmekten, sapmaktan ve saptırmaktan, zulmetmekten ve zulme uğramaktan, cahillik etmekten ve bana cahillik edilmesinden sana sığınıyorum.
Allahım! Ben zâlim, mütecâviz, riyâkâr ve şöhretperest ola-rak bu sefere çıkmadım. Bu sefere çıkışımın sebebi senin gazabından korunmak, rızanı elde etmek, farz ibâdetimi ye-rine getirmek, peygamberinin sünnetine uymak ve seninle mânen bir araya gelmenin şevkini tatmaktır.
Yoluna devam ettiği zaman da şöyle demelidir:
Yâ rabbî! Senin kuvvetinle yürüyorum. Sana tevekkül ettim. Senin kopmaz ipine tutundum. Kalbimi sana yönelttim. Güvenim için ümidim sensin. Benim için önemli olan ve olmayan herşeyden bana lûtufda bulun. Senin benden daha iyi bildiğin konularda bana lûtufta bulun. Senin komşuluğun elde edilmez bir komşuluktur. Senin senân azametlidir. Senden başka ilah yoktur. Yârabbi! Azık olarak bana takvâyı ihsân et. Günâhımı bağışla. Nereye yönelirsem yöneleyim, beni hayra yönelt!
Her inip konakladığı yerde bu duayı okumalıdır.
5. Bir bineğe binerken de şöyle demelidir:
Bismillâh ve billâh. Allah herşeyden daha büyüktür. Allah´a tevekkül ettim. Günahtan dönüş ve ibâdete varış, ancak yüce olan Allah´ın kudretiyle olur. Allah neyi dilerse o olur. Dilemeyince olmaz. Bize bu vasıtayı musahhar kılan mutî yapan Allah, her çeşit eksiklikten yücedir. Yoksa biz bunlara güç yetiremezdik. Muhakkak biz dönüp rabbimize varacağız. Yârab! Yüzümü sana yönelttim. Bütün işlerimi sana tefviz eyledim. Bütün işlerimde sana tevekkül ettim. Sen bana kâfisin ve ne güzel vekilsin! Bineğin sırtına yerleştiği ve binek de altında karar kıldığı zaman, yedi defa şöyle demelidir:
Allah her noksandan münezzehtir. Hamd, Allah´a mahsustur. Allah´tan başka ilah yoktur, Allah herşeyden yücedir!
Daha sonra şu duâyı okumalıdır:
Hamd, bizi bu doğru yola ileten Allah´a mahsustur. Eğer Allah bizi bu doğru yola iletmeseydi, biz kendiliğimizden bunu bulamazdık. Ey Allahım! Bineğin sırtına bindiren sensin. Her işte yardım eden sensin!
6. Sünnet-i seniyye odur ki, güneş kızışmadıkça yoluna devam edip istirahat için inmemelidir. Yolculuğun ekserisi, geceleyin olmalıdır.
Çünkü Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Geceleyin yolculuk yapmaya gayret gösteriniz. Çünkü yer yüzü, gündüzden daha fazla geceleyin kısalır.37
Gece az uyumalıdır ki yürümek sûretiyle mesafe katedebilsin.
Herhangi bir konak yerine vardığında şöyle dua etmelidir:
Ey Allahım! Yedi kat göğün ve o göklerin gölgesinde bulunanın, yedi kat yerin ve o yerin üstünde bulunanların, şeytanların ve dalâlete götürdüklerinin, rüzgârların ve bıraktıklarının, denizlerin ve süpürüp götürdüklerinin Rabbi! Bu konağın ve bu konaktakilerin hayrını senden talep ediyorum. Onun ve ondakilerin şerrinden sana sığınıyorum. Bunların şerlilerinin şerrini benden uzaklaştır!
Konağa indikten sonra orada iki rek´at namaz kılmalı ve namazdan sonra şöyle demelidir: ´Ne doğrunun, ne de yalancının geçemediği ve tam olan ilâhî kelimelerle yarattıklarının şerrinden sana sığınıyorum´.
Gece olduğu zaman şunu söylemelidir:
Ey kürre-i arz! Senin de benim de rabbimiz Allah´tır. Senin ve sendekilerin şerrinden ve senin üzerinde yürüyenlerin şerrinden Allah´a sığınırım. Arslanların, yılanların ve akreblerin şerrinden, bu memlekette bulunanların şerrinden, baba ve evlâdının şerrinden Allah´a sığınırım!
Sonra da şu ayeti okumalıdır:
Halbuki gecede ve gündüzde yerleşen ve hareket eden ne varsa O´nundur. O herkesin sözlerini işiten, bütün hallerini bilendir. (En´am/13)
7. Gündüzleri ihtiyatlı hareket etmek uygundur. Bu bakımdan kafilenin haricinde tek başına yürümemelidir. Çünkü çok zaman hileye uğrar veya yolunu şaşırabilir. Geceleyin de uyku zamanında tedbirli bulunmalıdır. Eğer gecenin başlangıcında uyursa, kolunu yayarak uyumalıdır. Eğer gecenin sonunda uyursa, kolunu yastık yaparak başını elinin ayasına alarak uyumalıdır.
Çünkü Hz. Peygamber (s.a) seferde böyle uyurdu. Zira uykunun ağır gelip, güneş doğuncaya kadar uykuda kalma ihtimali mevcuttur. O zaman hacdan elde ettiği faziletten daha üstün olan namaz faziletini elden kaçırmış olur. En sevimlisi, geceleyin iki arkadaş nöbet tutmakta yardımlaşmalıdırlar.38
Birisi uyuduğu zaman diğerlerinin nöbet tutması, sünnettir.
Gece veya gündüzde hacca giden bir kimseye herhangi bir düşman veya yırtıcı bir hayvan saldırırsa Âyet´el-Kürsî´yi, Şehidallahü´yü, İhlâs ve Muavvizeteyn´i okuyarak şöyle demelidir: Allah´ın ismiyle korunurum. Allah neyi dilemişse, o olacaktır. Kuvvet ancak Allah´tandır. Allah bana kâfidir. O´na tevekkül ettim. Allah neyi dilerse o olur.
Hayır ancak Allah´tan gelir. Allah neyi dilerse, o olur. Kötülüğü ancak Allah defeder. Allah benim için kâfidir. Allah dua edenin duâsını kabul eder. Allah´tan sonra hedef yok. Allah´tan başka sığmak yok. Allah şöyle hüküm vermiştir:
Celâlim hakkı için, hem ben galip geleceğim, hem de peygamberim. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir ve herşeye galibdir.
Azim olan Allah´ın kalesine sığındım. Yârab! Uyku tutmayan gözünle bizi gözet. Hiçbir düşmanın eli yetişmeyen himayene al bizi... Sen bizim ümid, güven kaynağımız olduğun halde kudretinle bize rahmet eyle ki, helâk olmayalım. Yârab! Erkek ve dişi kullarının kalplerini bize karşı merhametli kıl. O kalplere bize karşı rahmet ve şefkat doldur. Rahmet edenlerin rahmet edicisi ancak sensin.
8. Ne zaman ki, bir tepeciğe çıkarsa orada üç defa tekbir getirmesi müstehabdır. Tekbir getirdikten sonra şöyle demelidir: ´Ey Allahım! Her yükseğin üzerindeki yükseklik, sana mahsustur. Her hâl ve durumda hamd sana mahsustur´.
Dereye indiğinde tesbih etmelidir. Sefer esnasında herhangi bir vahşetten korktuğu zaman şöyle demelidir:
Ruh ve meleklerin rabbi olan, Kuddûs ve Melik bulunan Allah her noksandan münezzehtir. Gökler onun izzet ve ce-berutunu iclâl (celâlini kabul) etmektedirler.
II. Mîkat´tan Mekke´ye girinceye kadar ihramın âdâbları beş tanedir:
1. İhrama girmek niyetiyle gusletmek. Yani kişi, meşhur mîkata ki herkes orada ihrama girmektedir vardığında gusletmelidir. Guslünü temizlik yapmak, saç ve sakalını taramak, tırnaklarını kesmek, bıyıklarının önünü almak sûretiyle tamamlamalıdır. Taharet bölümünde zikrettiğimiz temizliğin şartlarını burada tam mânâsıyla yerine getirmelidir.
2. Dikişli elbiseleri çıkarıp,ihram denilen iki peştemalı bağlamalıdır. Birisi omuzlarına atmak sûretiyle ridâ, diğerini de belden aşağı bağlamak sûretiyle izâr yapacaktır. Bu iki peştemalın beyaz olması daha iyidir. Çünkü Allah´ın nezdinde en sevimlisi beyaz olanıdır, İhrama girmezden evvel gerek elbisesine, gerekse bedenine koku sürmelidir. İhramdan sonra kalıntısı devam edebilecek kokuyu sürmekte de sakınca yoktur. Çünkü ihramdan sonra Hz. Peygamberin saçları arasında ihramdan evvel sürünen miskin kalıntıları görülmüştür.39
3. İhram elbiselerini giydikten sonra hemen niyet getirmemelidir.Bineği hareket edinceye veya yaya ise kendisi sefere başlayıncaya kadar sabretmelidir. İşte o an haccın ihramına veya umrenin ihramına istediği gibi hacc-ı kıran veya ifradın ihramına niyet etmelidir. İhramın başlaması için mücerred niyet kâfi gelirse de Sünnet-i seniyye şudur ki, niyetle beraber telbiye lâfzına başlayarak şöyle demelidir:
Ey Allahım! Hizmetine geldim. Hizmetine geldim. Hizmetine geldim. Senin ortağın yoktur. Hizmetine geldim. Hamd ve nimet senindir. Mülk de senin. Senin ortağın yoktur.
Eğer bu ibâreden fazla söylemek istiyorsa, şunları da ekleyebilir: Hizmetine geldim. Senin dinine yardım ederim, senin dilline yardım ederim. Hayrın tamamı senin kudretindedir. İstekler ancak sendedir. Hak, kulluk ve kölelik yönünden hacca niyet ederek senin hizmetindeyim, senin hizmetinde Yârab! Muhammed´e ve onun âl´ine rahmet deryâlarını coştur.
İhrama girip Lebbeyk okumayı bitirince şöyle demesi müstahabdır: Yâ rabbi! Ben haccetmeyi irâde ediyorum. Onu bana kolaylaştır. Haccın farzını edâ etmekte bana yardım et ve edâ ettiğim hac farizasını benden kabul eyle. Yâ rab! Hacdaki farizayı edâ etmeye niyet ettim. Beni senin dâvetine icâbet eden, va´dine iman eden ve emrine tâbi olan kullarından kıl. Kendilerinden razı olduğun, huzuruna kabul ettiğin ve amellerini makbul kıldığın cemaatinden eyle beni. Niyyet ettiğim haccın edâsını bana kolaylaştır ey rabbim!... Yârab! Senin için etim, saçım, kanım, damarım, iliğim ve kemiklerim ihram bağladı. Nefsime kadını, güzel kokuyu haram kıldım. Dikişli elbiseyi yasakladım. Bütün bunları senin cemalinle müşerref olmak ve âhiret evini elde etmek gayesiyle yapıyorum.
İhrama girdikten sonra daha önce zikrettiğimiz altı mahzur kendisine haram olur. Bu bakımdan onlardan şiddetle korunmalı ve kaçınmalıdır.
5. İhramın devamı müddetince Lebbeyk´i zaman zaman söylemek müstehabdır. Hele arkadaşlarla birleştiği toplulukların bulunduğu yere vardığı, iniş ve çıkışları yaptığı, bineğine bindiği ve ondan indiği zamanlarda Lebbeyk´i tekrarlamak daha da müstahabdır. Hançeresini tahriş etmeyecek ve usanç vermeyecek derecede Lebbeyk´i söylerken sesini yükseltmelidir.
Çünkü haddinden fazla sesi yükseltmenin hiçbir mânâsı yoktur. Zira ne sağır ve ne de gâib bir kimseyi çağırıyoruz. Nitekim bu keyfiyet, bir hadîste de böyle vârid olmuştur.
Zira o, ne sağırı ve ne de gâibi çağırmıyor.40
Üç mescidde sesli olarak Lebbeyk´i okumakta sakınca yoktur. Çünkü bunlar hac menâsikinin icrâ edilen yerleridir. Üç mescidden gayem Mescid-i Haram, Mescid-i Hıf ve Mîkat Mescidi´dir. Diğer mescidlerde ise, sessiz olarak telbiye okumakta sakınca yoktur. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) hoşuna giden birşey gördüğü zaman şöyle derdi:
Senin hizmetindeyim. Hayat ancak âhiret hayatıdır.41
III. Mekke´ye girişinden tavâfa kadar olan âdâb hakkındadır. Bu âdâb da altı tanedir:
1) Mekke´ye giriş için Zi Tuva denilen yerde gusletmektir. Hacda müstahab ve sünnet olan gusüller dokuzdur:
a) Mîkatta ihrama girmek için,
b) Mekke´ye girişte,
c) Kudûm (varış) tavâfı için,
d) Arafat´ta vakfe için
e) Müzdelife´deki vakfe için,
f, g, h) Üç cemreye taş atmak için yapılan üç gusül. (Cemret´ul-Akabe´ye atılan taşlar için gusül yoktur).
i) Vedâ tavâfı için gusüldür.
İmam Şafii (r.a), sonraki görüşünde, ziyaret ve vedâ tavâfları için guslün gerekmediğini ileri sürmektedir. Bu bakımdan bu duruma göre, hacda sünnet ve müstehab olan gusuller yediye düşmüş olur.
2. Mekke´nin haricinde bulunan Harem sınırına ilk girişinde şöyle demelidir: Ey Allahım! Bu senin haremin, emniyetli bölgendir. O halde buraya giren etimi, kanımı, tüylerimi ve derimi ateşe haram kıl. Beni kullarını diriltip haşrettiğin günde azabından emin kıl. Beni velîlerinden ve ibadetini yapan kullarından eyle.
3. Mekke´ye el-Ebtah tarafından Seniyet´ul-Kedâ yolundan girmelidir.Çünkü Hz.Peygamber (s.a),Mekke´ye varınca, yolu değiştirerek Seniyet´ul-Kedâ´ya.giderek oradan Mekke´ye girmiştir.42
Bu bakımdan Rasûlullah´a uymak daha evlâdır.
Mekke´den çıktığı zamanda ise, Seniyet´ul-Kudâ denilen aşağı yoldan çıkmalıdır. Giriş yolu ise, Mekke´nin üst kısmında kalmaktadır.43
4. Mekke´ye girdiği zaman, Ra´s´ur Redm denilen yere varınca, kendisine Kâbe-i Muazzama görünür. (Müellifin zamanında böyle ise de, şimdi böyle değildir).
Kâbe görünür görünmez durarak derhal şu duâyı okumalıdır:
Allah´tan başka ilah yoktur. Allah herşeyden yücedir.
Ey Allahım! Selâm sensin ve sendedir. Senin evin selâm evidir. Sen her çeşit eksiklikten münezzehsin, ey celâl ve ikram sâhibi...
Ey Allahım! Şu beyti (Kâbe´yi) yücelten, kemâl ve şerefe nâil kılan sensin.
Yâ rabbi! Şu beyti daha da büyüt, Şeref ve keremini daha da artır. Azametini insanların kalbinde daha da fazlalaştır. Onu ziyaret edenleri de iyilik ve kerem yolunda geliştir.
Ey Allahım! Bana rahmet kapılarını aç ve beni cennetine dahil eyle. Beni şeytanın şerrinden koru!
5. Mescid-i Haram´a girdiği zaman, Benî Şeybe kapısından girmeli ve şöyle demelidir: Allah´ın ismiyle başlarım. Allah´tan yardım talep eder, iyiliklerin Allah´tan geldiğine inanır ve Allah´a dönerim. Allah yolunda ve Rasûlullah´ın milleti (dini) üzere bu hayırlı fiillerime devam ederim.
Beyte yaklaştığı zaman ise şöyle demelidir:
Hamd Allah´a mahsustur. Selâm Allah´ın seçkin kullarına olsun!
Ey Allahım! Kulun ve rasûlün Muhammed, dostun İbrahim ve bütün peygamber ve resûllerin üzerine rahmet deryâlarını coştur.
Böyle dedikten sonra iki elini kaldırıp sunu da demelidir:
Ey Allahım! Şu makamında amellerimin başlangıcında senden dileğim benim tevbemi kabul etmen, günahlarımdan vazgeçmen ve belimi büken yüklerimi sırtımdan atmandır. Beni insanlar için dönüş ve emniyet yeri kılınmış Beyt-i Harâmına vardıran Allah´a hamdolsun. O Allah ki, bu beyti âlemlere hidâyet rehberi ve mübarek kılmıştır. Ey Allahım! Ben kölenim. Bu belde ise senin belden. Harem senin haremin, beyt senin beytin. Sana geldim, rahmetini talep ediyorum. Senin azabından korkan ihtiyat sâhibinin girişiyle dergâh-ı izzetine giriyorum. Rahmetini umar ve rızana tâlip olan bir kimsenin yalvarışıyla yalvarırım.
6. Bunları yaptıktan sonra Hacer´ul-Esved´e gider, sağ eliyle ona dokunup öptükten sonra şu duayı okur:
Ey Allahım! Bende bulunan emaneti yerine getirdim, verdiğim söze sadakat gösterdim. Sen de böyle yaptığıma dair benim için şahidlik yap.
Eğer Hacer´ul-Esved´i öpmeye imkân bulamazsa onun karşısında durup bu duâyı okumalıdır. Sonra tavâftan (Kâbe´yi yedi defa ziyaretten) başka herhangi bir şeyle meşgul olmamalıdır. Bu tavâfa Tavâf´ul-Kudûm adı verilmektedir. Bu tavâftan ancak cemaatla farz namaz edâ ediliyorsa vazgeçilir. Namaz edâ edildikten sonra tavâfa başlanır.
IV. İster Tavâf-ı Kudûm, isterse başka tavâf olsun, tavâfa başlamak istediği zaman şu gelecek altı şeye riayet etmesi uygun olur:
1. Setr-i avret, mekân, beden ve elbise temizliğiyle abdestli bulunmak gibi namazın şartlarına riâyet etmektir. Bu bakımdan Kâbe-i Muazzama´yi tavâf etmek namaz demektir. Ancak Allah Teâlâ (c.c) burada konuşmayı helâl kılmıştır. Tavâfa başlamazdan önce üst havlusunun ortasını sağ koltuğunun altına getirmek sûretiyle iki tarafını sol omuzuna atmalı, bir ucu sırtında, diğer ucu ise göğsüne sarkmalıdır. O zaman Lebbeyk´i kesip gelecekte zikredeceğimiz tavâf duâlarıyla meşgul olmalıdır.
2. Omuzundaki peştemali böyle yerleştirdikten sonra Kâbe-i
Muazzama´yı soluna alarak. Hacer´ul-Esved´in yanında durmalıdır. Fakat azıcık aralıklı bir şekilde durmalı ki Hacer ´ul-Esved tam mânâsıyle kendisinin karşısında olsun. Sonra bütün bedeniyle Hacer ´ul-Esved´in önünden geçmiş sayılsın. Tavâf ederken Kâbe
ile arasında üç adımlık bir mesafe olmalıdır. Daha fazla mesafe bırakmamaya dikkat etmelidir ki Kâbe´ye yakın bir yerde bulunsun ve Şazırevan denilen eski temelin üzerinde yürüyerek tavâf yapmamış olsun. Çünkü Şazırevan, Kâbe´den sayılır. Hacer´ul- Esved´in yanında Şazırevan belirtecek taşlar yoktur. Ancak orada Şazırevan yeri ile birleşmekte ve orada karıştırma sözkonusu olmaktadır. Şazırevan üzerinde yürüyerek tavâf etmek sahih (doğru)değildir. Çünkü o zaman kişi, Kâbe´nin içinde tavâf etmiş sayılır. Halbuki tavâfın Kâbe dışında ve etrafında olması gerekir.
Şazırevan Duvarlar üstten daraldıktan sonra Kâbe duvarının eninden dışarıda fazla olarak kalan kısmına denir. Kişi Hace´´ul-Esved´´in karşısındaki vaziyetini tam aldıktan sonra oradan tavâfa başlar.
3. Tavâfın başlangıcında ve daha Hacer´ul-Esved´i geçmezden önce şöyle demelidir: Allah´ın ismiyle tavâfa başlarım. Allah herşeyden daha yücedir. Ey Allahım! Bu tavâfımı sana iman ettiğimden, kitabına inandığımdan, ahdine vefâ gösterdiğimden ve nebiyy-i zişânın Muhammed Mustafa´nın sünnetine uyduğumdan yapıyorum.
Bunu söyledikten sonra tavâfa başlar. Hace´ul-Esved´i iyice geçtikten sonra Kâbe´nin kapısına gelir ve orada şu duâyı okur:
Ey Allahım! Bu beyt, senin beytindir. Bu harem, senin haremindir. Bu emin yer, senin emin kıldığın yerdir. Bu makam ateşten sana sığınan kimselerin makamıdır.
Makam-ı İbrâhim´e vardığında gözüyle Hz. İbrahim´in makamına işaret ederek şöyle der: Ey Allahım! Muhakkak senin beytin büyüktür. Senin vechin kerimdir ve sen rahmet edenlerin rahmet edicisisin. Bu bakımdan beni ateşten ve dergâhından kovulmuş şeytandan koru. Benim etimi ve kanımı ateşe haram kıl. Beni kıyâmet gününün şiddetlerinden emin kıl. Dünya ve âhiret nafakasında bana yardımcı ol.
Bu duâyı okuduktan sonra Rükn-i Irâkî´ye (Kâbe´nin Irak cephesine bakan köşesine) varıncaya kadar Allah´ı tesbih eder, hamdeder. Sonra Rükn-i Irâkî yanında durup şöyle demelidir:
Ey Allahım! Ben şirk, şek, küfür, nifak, kötü ahlâk, aile efradı, mal ve evlâtta beliren kötü manzaradan sana sığınıyorum.
Mizabirahme´ye (Altın Oluk) vardığı zaman şöyle demelidir:
Ey Allahım! Arşının gölgesinden başka gölge bulunmadığı bir günde bizi arşının altında gölgelendir. Ey Allahım! Bana Muhammed´in (s.a) kadehiyle öyle bir su içir ki, ebediyyen ondan sonra artık susamayayım.
Rükn-i Şâmî´ye (Şam cephesine bakan köşeye) vardığında şöyle demelidir: Ey Allahım! Haccımı kabul olunmuş bir hac say. Sa´yimi sahibine teşekkür edilen bir sa´y kabul et. Günâhımı bağışlanmış günah et ve ticaretimi zarar etmeyen ticaretlerden kıl. Ey Azîz, ey Gafûr Allah... Yârab! Affeyle, rahmet
eyle, bildiğin günahların karşılığını vermekten vazgeç. Çünkü en azîz ve en kerîm sensin.
Rükn-i Yemânıye (Yemen tarafına düşen köşeye) vardığı zaman şöyle demelidir: Ey Allahım! Küfürden sana sığınıyorum. Fakirlikten sana sığınıyorum. Kabir azâbından, hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınıyorum. Dünya ve âhirette rezil olmaktan senin izzetine iltica ediyorum.
Rükn-i Yemânî ile Hacer´ul-Esved´in arasında şu duayı okumalıdır: Ey Allahım! Ey rabbimiz! Dünyada ve ahirette bize iyilik ver. Bizleri rahmetinle kabrin fitnesinden ve ateşin azâbından koru.
Hacer´ul-Esved´e vardığı zaman şöyle demelidir:
Ey Allahım! Rahmetinle beni affeyle. Ben borçtan ve fakirlikten, sıkıntıdan ve kabir azâbından şu taşın rabbine sığınırım! İşte o zaman, şavt diye tâbir edilen yedi turluk ziyaretin birinci turu bitmiş olur. Bu bakımdan kişi, bu şekilde ve bu duaları okumak sûretiyle böylece yedi tur ziyaret yapmalıdır.
4. İlk üç turda Remel yapar. Son dört turda ise, normal olarak yürür. Remel´in mânâsı; sık adımlar atmak sûretiyle koşar gibi yürümektir. Fakat tam koşmak olmadığı gibi normal yürüyüşün de biraz üstünde bir yürüyüştür. Gerek Remelden ve gerekse Izdıba´dan gaye şetâretini, celâdet ve kuvvetini göstermektir, İslâm´ın başlangıcında bu hareketleri yapmaktaki gaye buydu ki, din düşmanlarının emelleri kırılsın. İşte bu Sünnet-i seniyye daimî bir sünnet olarak ümmete kalmış oldu.44
Remel yaparken Kâbe´ye yakın olmak daha efdaldir. Eğer izdihamdan dolayı yaklaşmak mümkün değilse, uzaktan dolaşmak sûretiyle Remel yapmak daha efdaldir. İzdihamlı zamanlarda kişi metaf (tavâf yeri)´nin kenarına çıkıp üç defa remel yapmalı, sonra Kâbe´ye yaklaşarak dört defa turlarını tamamlamalıdır. Eğer mümkün ise her turun sonunda Hacer´ul-Esved´i istilâm etmelidir. Eğer zahmetten dolayı onun yanına sokulması mümkün değilse, eliyle Hacer´ul-Esved´e işaret etmeli ve onun yerine elini öpmelidir. Bütün rükûnler arasında ancak Rükn-i Yemânıyi istilâm etmek müstehabdır.
Hz. Peygamber Rükn-i Yemânıyi istilâm eder, öper ve ya naklarını üzerine koyardı.
Hacer´ul-Esved sadece öpüp, Rükn-i Yemânîye el sürmekle yetinmek etmek daha evlâdır.
Hac Seferinin Başlangıcından Memlekete Geri Dönûnceye Kadar Yapılması Gereken Zâhirî Amellerin Tertibi
Bütün bunlar on maddede toplanır:
I. Evden çıkıştan başlayıp ihrama girişe kadar devam eden durumları kapsar.
Bu da sekiz kısma ayrılır:
1. Hacca giden bir insan öncelikle tevbe etmeli. Zulmen aldığı malları sahiplerine iâde edip, borçlarının tamamını ödemelidir. Üzerine nafakası vâcib olanların dönünceye kadar ki nafakalarını vermelidir.Yanındaki emanetleri sahiplerine iâde etmelidir. Cimrilik etmemek sûretiyle gidiş ve gelişine yetecek derecede helâl ve temiz maldan beraberinde bulundurmalıdır. Yiyeceğinde fakir fukaraya yardım edeceğinden kendisine yetecek derecede yanında para bulundurmalıdır.
Evinden çıkmadan önce biraz sadaka vermelidir. Yolda binmek için yük taşımaya el verişli bir hayvanı ya satın almalı veya böyle bir hayvan kiralamalıdır. Eğer bineği kiralarsa, binek sahibine az veya çok bineğe neler yükleyeceğini söylemeli ve rızasını almalıdır.
2. Sâlih, hayırsever ve kendisine yardımcı olacak bir arkadaş araması uygundur. Öyle bir arkadaş aramalıdır ki, unuttuğu zaman kendisine hatırlatsın, hatırladığı zaman, kendisine yardımcı olsun, korktuğunda kendisine cesaret versin, acizliğinde kuvvet, sıkıntı anında sabır tavsiye etsin. Hacca gitmeyen arkadaşlarıyla vedâlaşmalı, din kardeşleri ve komşularıyla helâllaşmalıdır.
Onlarla vedâlaşıp dualarını almalıdır. Çünkü Allah Teâlâ onların da dualarında büyük faydalar ve hayırlar kılmıştır.
Vedâ´da. sünnet-i seniyye şöyledir:
Dinini, emanetini ve amelinin sonuçlarını Allah´a ısmarlarım.35
Hz. Peygamber (s.a) sefere giden bir kimseye şöyle derdi:
Allah´ın koruması ve himayesinde ol. Allah sana takvâyı azık olarak versin. Senin günahını bağışlasın. Nerede olursan ol, seni hayra muvaffak kılsın.36
3. Evinden çıkmak istediği zaman, iki rek´at namaz kılıp birinci rek´atta Fâtiha´dan sonra Kâfirûn sûresini, ikinci rek´atta da İhlâs sûresini okuması uygundur. Namazı bitirdikten sonra ellerini kaldırıp saf bir ihlâs ve sâdık bir niyetle Allah Teâlâ´ya duâ ederek şöyle demelidir:
Allahım! Seferde arkadaşım sensin. Geride bıraktığım aile efradımın, malımın, çoluk çocuğumun ve arkadaşlarımın benim yerime bakıcısı sensin. Bizi ve onları her çeşit âfet ve felâketten koru.
Ey Allahım! Bu seferimizde senden takvâ ve seni razı edecek amelleri isteriz.
Ey Allahım! Senden yolu bize kısaltmanı, seferi bize kolaylaştırmanı isteriz. Bu seferimizde beden, din ve mal selâmetini bize ihsân et. Bizi beytinin ziyaretine, habîbi edibin Muhammed Mustafa´nın kabr-i şerifini ziyaret etmeye vâsıl eyle.
Ey Allahım! Seferin şiddetinden, dönüşün üzüntü verecek durumlarından, aile efradı, mal, evlât ve arkadaşlarımızın kötü görünmelerinden sana sığınıyoruz.
Yâ rabbî! Bizi ve onları himayene al. Nimetini bizden ve onlardan alma. Âfiyetini bizden ve onlardan esirgeme!
4. Evinden çıkınca şöyle demelidir:
Allah´ın ismiyle başlarım, Allah´a tevekkül ettim. Günahtan dönüş ve ibadete başlayış ancak Allah´ın yardımıyladır.
Ey rabbim! Dalâlete gitmekten ve götürmekten, zelil olmaktan ve zelil etmekten, sapmaktan ve saptırmaktan, zulmetmekten ve zulme uğramaktan, cahillik etmekten ve bana cahillik edilmesinden sana sığınıyorum.
Allahım! Ben zâlim, mütecâviz, riyâkâr ve şöhretperest ola-rak bu sefere çıkmadım. Bu sefere çıkışımın sebebi senin gazabından korunmak, rızanı elde etmek, farz ibâdetimi ye-rine getirmek, peygamberinin sünnetine uymak ve seninle mânen bir araya gelmenin şevkini tatmaktır.
Yoluna devam ettiği zaman da şöyle demelidir:
Yâ rabbî! Senin kuvvetinle yürüyorum. Sana tevekkül ettim. Senin kopmaz ipine tutundum. Kalbimi sana yönelttim. Güvenim için ümidim sensin. Benim için önemli olan ve olmayan herşeyden bana lûtufda bulun. Senin benden daha iyi bildiğin konularda bana lûtufta bulun. Senin komşuluğun elde edilmez bir komşuluktur. Senin senân azametlidir. Senden başka ilah yoktur. Yârabbi! Azık olarak bana takvâyı ihsân et. Günâhımı bağışla. Nereye yönelirsem yöneleyim, beni hayra yönelt!
Her inip konakladığı yerde bu duayı okumalıdır.
5. Bir bineğe binerken de şöyle demelidir:
Bismillâh ve billâh. Allah herşeyden daha büyüktür. Allah´a tevekkül ettim. Günahtan dönüş ve ibâdete varış, ancak yüce olan Allah´ın kudretiyle olur. Allah neyi dilerse o olur. Dilemeyince olmaz. Bize bu vasıtayı musahhar kılan mutî yapan Allah, her çeşit eksiklikten yücedir. Yoksa biz bunlara güç yetiremezdik. Muhakkak biz dönüp rabbimize varacağız. Yârab! Yüzümü sana yönelttim. Bütün işlerimi sana tefviz eyledim. Bütün işlerimde sana tevekkül ettim. Sen bana kâfisin ve ne güzel vekilsin! Bineğin sırtına yerleştiği ve binek de altında karar kıldığı zaman, yedi defa şöyle demelidir:
Allah her noksandan münezzehtir. Hamd, Allah´a mahsustur. Allah´tan başka ilah yoktur, Allah herşeyden yücedir!
Daha sonra şu duâyı okumalıdır:
Hamd, bizi bu doğru yola ileten Allah´a mahsustur. Eğer Allah bizi bu doğru yola iletmeseydi, biz kendiliğimizden bunu bulamazdık. Ey Allahım! Bineğin sırtına bindiren sensin. Her işte yardım eden sensin!
6. Sünnet-i seniyye odur ki, güneş kızışmadıkça yoluna devam edip istirahat için inmemelidir. Yolculuğun ekserisi, geceleyin olmalıdır.
Çünkü Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Geceleyin yolculuk yapmaya gayret gösteriniz. Çünkü yer yüzü, gündüzden daha fazla geceleyin kısalır.37
Gece az uyumalıdır ki yürümek sûretiyle mesafe katedebilsin.
Herhangi bir konak yerine vardığında şöyle dua etmelidir:
Ey Allahım! Yedi kat göğün ve o göklerin gölgesinde bulunanın, yedi kat yerin ve o yerin üstünde bulunanların, şeytanların ve dalâlete götürdüklerinin, rüzgârların ve bıraktıklarının, denizlerin ve süpürüp götürdüklerinin Rabbi! Bu konağın ve bu konaktakilerin hayrını senden talep ediyorum. Onun ve ondakilerin şerrinden sana sığınıyorum. Bunların şerlilerinin şerrini benden uzaklaştır!
Konağa indikten sonra orada iki rek´at namaz kılmalı ve namazdan sonra şöyle demelidir: ´Ne doğrunun, ne de yalancının geçemediği ve tam olan ilâhî kelimelerle yarattıklarının şerrinden sana sığınıyorum´.
Gece olduğu zaman şunu söylemelidir:
Ey kürre-i arz! Senin de benim de rabbimiz Allah´tır. Senin ve sendekilerin şerrinden ve senin üzerinde yürüyenlerin şerrinden Allah´a sığınırım. Arslanların, yılanların ve akreblerin şerrinden, bu memlekette bulunanların şerrinden, baba ve evlâdının şerrinden Allah´a sığınırım!
Sonra da şu ayeti okumalıdır:
Halbuki gecede ve gündüzde yerleşen ve hareket eden ne varsa O´nundur. O herkesin sözlerini işiten, bütün hallerini bilendir. (En´am/13)
7. Gündüzleri ihtiyatlı hareket etmek uygundur. Bu bakımdan kafilenin haricinde tek başına yürümemelidir. Çünkü çok zaman hileye uğrar veya yolunu şaşırabilir. Geceleyin de uyku zamanında tedbirli bulunmalıdır. Eğer gecenin başlangıcında uyursa, kolunu yayarak uyumalıdır. Eğer gecenin sonunda uyursa, kolunu yastık yaparak başını elinin ayasına alarak uyumalıdır.
Çünkü Hz. Peygamber (s.a) seferde böyle uyurdu. Zira uykunun ağır gelip, güneş doğuncaya kadar uykuda kalma ihtimali mevcuttur. O zaman hacdan elde ettiği faziletten daha üstün olan namaz faziletini elden kaçırmış olur. En sevimlisi, geceleyin iki arkadaş nöbet tutmakta yardımlaşmalıdırlar.38
Birisi uyuduğu zaman diğerlerinin nöbet tutması, sünnettir.
Gece veya gündüzde hacca giden bir kimseye herhangi bir düşman veya yırtıcı bir hayvan saldırırsa Âyet´el-Kürsî´yi, Şehidallahü´yü, İhlâs ve Muavvizeteyn´i okuyarak şöyle demelidir: Allah´ın ismiyle korunurum. Allah neyi dilemişse, o olacaktır. Kuvvet ancak Allah´tandır. Allah bana kâfidir. O´na tevekkül ettim. Allah neyi dilerse o olur.
Hayır ancak Allah´tan gelir. Allah neyi dilerse, o olur. Kötülüğü ancak Allah defeder. Allah benim için kâfidir. Allah dua edenin duâsını kabul eder. Allah´tan sonra hedef yok. Allah´tan başka sığmak yok. Allah şöyle hüküm vermiştir:
Celâlim hakkı için, hem ben galip geleceğim, hem de peygamberim. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir ve herşeye galibdir.
Azim olan Allah´ın kalesine sığındım. Yârab! Uyku tutmayan gözünle bizi gözet. Hiçbir düşmanın eli yetişmeyen himayene al bizi... Sen bizim ümid, güven kaynağımız olduğun halde kudretinle bize rahmet eyle ki, helâk olmayalım. Yârab! Erkek ve dişi kullarının kalplerini bize karşı merhametli kıl. O kalplere bize karşı rahmet ve şefkat doldur. Rahmet edenlerin rahmet edicisi ancak sensin.
8. Ne zaman ki, bir tepeciğe çıkarsa orada üç defa tekbir getirmesi müstehabdır. Tekbir getirdikten sonra şöyle demelidir: ´Ey Allahım! Her yükseğin üzerindeki yükseklik, sana mahsustur. Her hâl ve durumda hamd sana mahsustur´.
Dereye indiğinde tesbih etmelidir. Sefer esnasında herhangi bir vahşetten korktuğu zaman şöyle demelidir:
Ruh ve meleklerin rabbi olan, Kuddûs ve Melik bulunan Allah her noksandan münezzehtir. Gökler onun izzet ve ce-berutunu iclâl (celâlini kabul) etmektedirler.
II. Mîkat´tan Mekke´ye girinceye kadar ihramın âdâbları beş tanedir:
1. İhrama girmek niyetiyle gusletmek. Yani kişi, meşhur mîkata ki herkes orada ihrama girmektedir vardığında gusletmelidir. Guslünü temizlik yapmak, saç ve sakalını taramak, tırnaklarını kesmek, bıyıklarının önünü almak sûretiyle tamamlamalıdır. Taharet bölümünde zikrettiğimiz temizliğin şartlarını burada tam mânâsıyla yerine getirmelidir.
2. Dikişli elbiseleri çıkarıp,ihram denilen iki peştemalı bağlamalıdır. Birisi omuzlarına atmak sûretiyle ridâ, diğerini de belden aşağı bağlamak sûretiyle izâr yapacaktır. Bu iki peştemalın beyaz olması daha iyidir. Çünkü Allah´ın nezdinde en sevimlisi beyaz olanıdır, İhrama girmezden evvel gerek elbisesine, gerekse bedenine koku sürmelidir. İhramdan sonra kalıntısı devam edebilecek kokuyu sürmekte de sakınca yoktur. Çünkü ihramdan sonra Hz. Peygamberin saçları arasında ihramdan evvel sürünen miskin kalıntıları görülmüştür.39
3. İhram elbiselerini giydikten sonra hemen niyet getirmemelidir.Bineği hareket edinceye veya yaya ise kendisi sefere başlayıncaya kadar sabretmelidir. İşte o an haccın ihramına veya umrenin ihramına istediği gibi hacc-ı kıran veya ifradın ihramına niyet etmelidir. İhramın başlaması için mücerred niyet kâfi gelirse de Sünnet-i seniyye şudur ki, niyetle beraber telbiye lâfzına başlayarak şöyle demelidir:
Ey Allahım! Hizmetine geldim. Hizmetine geldim. Hizmetine geldim. Senin ortağın yoktur. Hizmetine geldim. Hamd ve nimet senindir. Mülk de senin. Senin ortağın yoktur.
Eğer bu ibâreden fazla söylemek istiyorsa, şunları da ekleyebilir: Hizmetine geldim. Senin dinine yardım ederim, senin dilline yardım ederim. Hayrın tamamı senin kudretindedir. İstekler ancak sendedir. Hak, kulluk ve kölelik yönünden hacca niyet ederek senin hizmetindeyim, senin hizmetinde Yârab! Muhammed´e ve onun âl´ine rahmet deryâlarını coştur.
İhrama girip Lebbeyk okumayı bitirince şöyle demesi müstahabdır: Yâ rabbi! Ben haccetmeyi irâde ediyorum. Onu bana kolaylaştır. Haccın farzını edâ etmekte bana yardım et ve edâ ettiğim hac farizasını benden kabul eyle. Yâ rab! Hacdaki farizayı edâ etmeye niyet ettim. Beni senin dâvetine icâbet eden, va´dine iman eden ve emrine tâbi olan kullarından kıl. Kendilerinden razı olduğun, huzuruna kabul ettiğin ve amellerini makbul kıldığın cemaatinden eyle beni. Niyyet ettiğim haccın edâsını bana kolaylaştır ey rabbim!... Yârab! Senin için etim, saçım, kanım, damarım, iliğim ve kemiklerim ihram bağladı. Nefsime kadını, güzel kokuyu haram kıldım. Dikişli elbiseyi yasakladım. Bütün bunları senin cemalinle müşerref olmak ve âhiret evini elde etmek gayesiyle yapıyorum.
İhrama girdikten sonra daha önce zikrettiğimiz altı mahzur kendisine haram olur. Bu bakımdan onlardan şiddetle korunmalı ve kaçınmalıdır.
5. İhramın devamı müddetince Lebbeyk´i zaman zaman söylemek müstehabdır. Hele arkadaşlarla birleştiği toplulukların bulunduğu yere vardığı, iniş ve çıkışları yaptığı, bineğine bindiği ve ondan indiği zamanlarda Lebbeyk´i tekrarlamak daha da müstahabdır. Hançeresini tahriş etmeyecek ve usanç vermeyecek derecede Lebbeyk´i söylerken sesini yükseltmelidir.
Çünkü haddinden fazla sesi yükseltmenin hiçbir mânâsı yoktur. Zira ne sağır ve ne de gâib bir kimseyi çağırıyoruz. Nitekim bu keyfiyet, bir hadîste de böyle vârid olmuştur.
Zira o, ne sağırı ve ne de gâibi çağırmıyor.40
Üç mescidde sesli olarak Lebbeyk´i okumakta sakınca yoktur. Çünkü bunlar hac menâsikinin icrâ edilen yerleridir. Üç mescidden gayem Mescid-i Haram, Mescid-i Hıf ve Mîkat Mescidi´dir. Diğer mescidlerde ise, sessiz olarak telbiye okumakta sakınca yoktur. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) hoşuna giden birşey gördüğü zaman şöyle derdi:
Senin hizmetindeyim. Hayat ancak âhiret hayatıdır.41
III. Mekke´ye girişinden tavâfa kadar olan âdâb hakkındadır. Bu âdâb da altı tanedir:
1) Mekke´ye giriş için Zi Tuva denilen yerde gusletmektir. Hacda müstahab ve sünnet olan gusüller dokuzdur:
a) Mîkatta ihrama girmek için,
b) Mekke´ye girişte,
c) Kudûm (varış) tavâfı için,
d) Arafat´ta vakfe için
e) Müzdelife´deki vakfe için,
f, g, h) Üç cemreye taş atmak için yapılan üç gusül. (Cemret´ul-Akabe´ye atılan taşlar için gusül yoktur).
i) Vedâ tavâfı için gusüldür.
İmam Şafii (r.a), sonraki görüşünde, ziyaret ve vedâ tavâfları için guslün gerekmediğini ileri sürmektedir. Bu bakımdan bu duruma göre, hacda sünnet ve müstehab olan gusuller yediye düşmüş olur.
2. Mekke´nin haricinde bulunan Harem sınırına ilk girişinde şöyle demelidir: Ey Allahım! Bu senin haremin, emniyetli bölgendir. O halde buraya giren etimi, kanımı, tüylerimi ve derimi ateşe haram kıl. Beni kullarını diriltip haşrettiğin günde azabından emin kıl. Beni velîlerinden ve ibadetini yapan kullarından eyle.
3. Mekke´ye el-Ebtah tarafından Seniyet´ul-Kedâ yolundan girmelidir.Çünkü Hz.Peygamber (s.a),Mekke´ye varınca, yolu değiştirerek Seniyet´ul-Kedâ´ya.giderek oradan Mekke´ye girmiştir.42
Bu bakımdan Rasûlullah´a uymak daha evlâdır.
Mekke´den çıktığı zamanda ise, Seniyet´ul-Kudâ denilen aşağı yoldan çıkmalıdır. Giriş yolu ise, Mekke´nin üst kısmında kalmaktadır.43
4. Mekke´ye girdiği zaman, Ra´s´ur Redm denilen yere varınca, kendisine Kâbe-i Muazzama görünür. (Müellifin zamanında böyle ise de, şimdi böyle değildir).
Kâbe görünür görünmez durarak derhal şu duâyı okumalıdır:
Allah´tan başka ilah yoktur. Allah herşeyden yücedir.
Ey Allahım! Selâm sensin ve sendedir. Senin evin selâm evidir. Sen her çeşit eksiklikten münezzehsin, ey celâl ve ikram sâhibi...
Ey Allahım! Şu beyti (Kâbe´yi) yücelten, kemâl ve şerefe nâil kılan sensin.
Yâ rabbi! Şu beyti daha da büyüt, Şeref ve keremini daha da artır. Azametini insanların kalbinde daha da fazlalaştır. Onu ziyaret edenleri de iyilik ve kerem yolunda geliştir.
Ey Allahım! Bana rahmet kapılarını aç ve beni cennetine dahil eyle. Beni şeytanın şerrinden koru!
5. Mescid-i Haram´a girdiği zaman, Benî Şeybe kapısından girmeli ve şöyle demelidir: Allah´ın ismiyle başlarım. Allah´tan yardım talep eder, iyiliklerin Allah´tan geldiğine inanır ve Allah´a dönerim. Allah yolunda ve Rasûlullah´ın milleti (dini) üzere bu hayırlı fiillerime devam ederim.
Beyte yaklaştığı zaman ise şöyle demelidir:
Hamd Allah´a mahsustur. Selâm Allah´ın seçkin kullarına olsun!
Ey Allahım! Kulun ve rasûlün Muhammed, dostun İbrahim ve bütün peygamber ve resûllerin üzerine rahmet deryâlarını coştur.
Böyle dedikten sonra iki elini kaldırıp sunu da demelidir:
Ey Allahım! Şu makamında amellerimin başlangıcında senden dileğim benim tevbemi kabul etmen, günahlarımdan vazgeçmen ve belimi büken yüklerimi sırtımdan atmandır. Beni insanlar için dönüş ve emniyet yeri kılınmış Beyt-i Harâmına vardıran Allah´a hamdolsun. O Allah ki, bu beyti âlemlere hidâyet rehberi ve mübarek kılmıştır. Ey Allahım! Ben kölenim. Bu belde ise senin belden. Harem senin haremin, beyt senin beytin. Sana geldim, rahmetini talep ediyorum. Senin azabından korkan ihtiyat sâhibinin girişiyle dergâh-ı izzetine giriyorum. Rahmetini umar ve rızana tâlip olan bir kimsenin yalvarışıyla yalvarırım.
6. Bunları yaptıktan sonra Hacer´ul-Esved´e gider, sağ eliyle ona dokunup öptükten sonra şu duayı okur:
Ey Allahım! Bende bulunan emaneti yerine getirdim, verdiğim söze sadakat gösterdim. Sen de böyle yaptığıma dair benim için şahidlik yap.
Eğer Hacer´ul-Esved´i öpmeye imkân bulamazsa onun karşısında durup bu duâyı okumalıdır. Sonra tavâftan (Kâbe´yi yedi defa ziyaretten) başka herhangi bir şeyle meşgul olmamalıdır. Bu tavâfa Tavâf´ul-Kudûm adı verilmektedir. Bu tavâftan ancak cemaatla farz namaz edâ ediliyorsa vazgeçilir. Namaz edâ edildikten sonra tavâfa başlanır.
IV. İster Tavâf-ı Kudûm, isterse başka tavâf olsun, tavâfa başlamak istediği zaman şu gelecek altı şeye riayet etmesi uygun olur:
1. Setr-i avret, mekân, beden ve elbise temizliğiyle abdestli bulunmak gibi namazın şartlarına riâyet etmektir. Bu bakımdan Kâbe-i Muazzama´yi tavâf etmek namaz demektir. Ancak Allah Teâlâ (c.c) burada konuşmayı helâl kılmıştır. Tavâfa başlamazdan önce üst havlusunun ortasını sağ koltuğunun altına getirmek sûretiyle iki tarafını sol omuzuna atmalı, bir ucu sırtında, diğer ucu ise göğsüne sarkmalıdır. O zaman Lebbeyk´i kesip gelecekte zikredeceğimiz tavâf duâlarıyla meşgul olmalıdır.
2. Omuzundaki peştemali böyle yerleştirdikten sonra Kâbe-i
Muazzama´yı soluna alarak. Hacer´ul-Esved´in yanında durmalıdır. Fakat azıcık aralıklı bir şekilde durmalı ki Hacer ´ul-Esved tam mânâsıyle kendisinin karşısında olsun. Sonra bütün bedeniyle Hacer ´ul-Esved´in önünden geçmiş sayılsın. Tavâf ederken Kâbe
ile arasında üç adımlık bir mesafe olmalıdır. Daha fazla mesafe bırakmamaya dikkat etmelidir ki Kâbe´ye yakın bir yerde bulunsun ve Şazırevan denilen eski temelin üzerinde yürüyerek tavâf yapmamış olsun. Çünkü Şazırevan, Kâbe´den sayılır. Hacer´ul- Esved´in yanında Şazırevan belirtecek taşlar yoktur. Ancak orada Şazırevan yeri ile birleşmekte ve orada karıştırma sözkonusu olmaktadır. Şazırevan üzerinde yürüyerek tavâf etmek sahih (doğru)değildir. Çünkü o zaman kişi, Kâbe´nin içinde tavâf etmiş sayılır. Halbuki tavâfın Kâbe dışında ve etrafında olması gerekir.
Şazırevan Duvarlar üstten daraldıktan sonra Kâbe duvarının eninden dışarıda fazla olarak kalan kısmına denir. Kişi Hace´´ul-Esved´´in karşısındaki vaziyetini tam aldıktan sonra oradan tavâfa başlar.
3. Tavâfın başlangıcında ve daha Hacer´ul-Esved´i geçmezden önce şöyle demelidir: Allah´ın ismiyle tavâfa başlarım. Allah herşeyden daha yücedir. Ey Allahım! Bu tavâfımı sana iman ettiğimden, kitabına inandığımdan, ahdine vefâ gösterdiğimden ve nebiyy-i zişânın Muhammed Mustafa´nın sünnetine uyduğumdan yapıyorum.
Bunu söyledikten sonra tavâfa başlar. Hace´ul-Esved´i iyice geçtikten sonra Kâbe´nin kapısına gelir ve orada şu duâyı okur:
Ey Allahım! Bu beyt, senin beytindir. Bu harem, senin haremindir. Bu emin yer, senin emin kıldığın yerdir. Bu makam ateşten sana sığınan kimselerin makamıdır.
Makam-ı İbrâhim´e vardığında gözüyle Hz. İbrahim´in makamına işaret ederek şöyle der: Ey Allahım! Muhakkak senin beytin büyüktür. Senin vechin kerimdir ve sen rahmet edenlerin rahmet edicisisin. Bu bakımdan beni ateşten ve dergâhından kovulmuş şeytandan koru. Benim etimi ve kanımı ateşe haram kıl. Beni kıyâmet gününün şiddetlerinden emin kıl. Dünya ve âhiret nafakasında bana yardımcı ol.
Bu duâyı okuduktan sonra Rükn-i Irâkî´ye (Kâbe´nin Irak cephesine bakan köşesine) varıncaya kadar Allah´ı tesbih eder, hamdeder. Sonra Rükn-i Irâkî yanında durup şöyle demelidir:
Ey Allahım! Ben şirk, şek, küfür, nifak, kötü ahlâk, aile efradı, mal ve evlâtta beliren kötü manzaradan sana sığınıyorum.
Mizabirahme´ye (Altın Oluk) vardığı zaman şöyle demelidir:
Ey Allahım! Arşının gölgesinden başka gölge bulunmadığı bir günde bizi arşının altında gölgelendir. Ey Allahım! Bana Muhammed´in (s.a) kadehiyle öyle bir su içir ki, ebediyyen ondan sonra artık susamayayım.
Rükn-i Şâmî´ye (Şam cephesine bakan köşeye) vardığında şöyle demelidir: Ey Allahım! Haccımı kabul olunmuş bir hac say. Sa´yimi sahibine teşekkür edilen bir sa´y kabul et. Günâhımı bağışlanmış günah et ve ticaretimi zarar etmeyen ticaretlerden kıl. Ey Azîz, ey Gafûr Allah... Yârab! Affeyle, rahmet
eyle, bildiğin günahların karşılığını vermekten vazgeç. Çünkü en azîz ve en kerîm sensin.
Rükn-i Yemânıye (Yemen tarafına düşen köşeye) vardığı zaman şöyle demelidir: Ey Allahım! Küfürden sana sığınıyorum. Fakirlikten sana sığınıyorum. Kabir azâbından, hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınıyorum. Dünya ve âhirette rezil olmaktan senin izzetine iltica ediyorum.
Rükn-i Yemânî ile Hacer´ul-Esved´in arasında şu duayı okumalıdır: Ey Allahım! Ey rabbimiz! Dünyada ve ahirette bize iyilik ver. Bizleri rahmetinle kabrin fitnesinden ve ateşin azâbından koru.
Hacer´ul-Esved´e vardığı zaman şöyle demelidir:
Ey Allahım! Rahmetinle beni affeyle. Ben borçtan ve fakirlikten, sıkıntıdan ve kabir azâbından şu taşın rabbine sığınırım! İşte o zaman, şavt diye tâbir edilen yedi turluk ziyaretin birinci turu bitmiş olur. Bu bakımdan kişi, bu şekilde ve bu duaları okumak sûretiyle böylece yedi tur ziyaret yapmalıdır.
4. İlk üç turda Remel yapar. Son dört turda ise, normal olarak yürür. Remel´in mânâsı; sık adımlar atmak sûretiyle koşar gibi yürümektir. Fakat tam koşmak olmadığı gibi normal yürüyüşün de biraz üstünde bir yürüyüştür. Gerek Remelden ve gerekse Izdıba´dan gaye şetâretini, celâdet ve kuvvetini göstermektir, İslâm´ın başlangıcında bu hareketleri yapmaktaki gaye buydu ki, din düşmanlarının emelleri kırılsın. İşte bu Sünnet-i seniyye daimî bir sünnet olarak ümmete kalmış oldu.44
Remel yaparken Kâbe´ye yakın olmak daha efdaldir. Eğer izdihamdan dolayı yaklaşmak mümkün değilse, uzaktan dolaşmak sûretiyle Remel yapmak daha efdaldir. İzdihamlı zamanlarda kişi metaf (tavâf yeri)´nin kenarına çıkıp üç defa remel yapmalı, sonra Kâbe´ye yaklaşarak dört defa turlarını tamamlamalıdır. Eğer mümkün ise her turun sonunda Hacer´ul-Esved´i istilâm etmelidir. Eğer zahmetten dolayı onun yanına sokulması mümkün değilse, eliyle Hacer´ul-Esved´e işaret etmeli ve onun yerine elini öpmelidir. Bütün rükûnler arasında ancak Rükn-i Yemânıyi istilâm etmek müstehabdır.
Hz. Peygamber Rükn-i Yemânıyi istilâm eder, öper ve ya naklarını üzerine koyardı.
Hacer´ul-Esved sadece öpüp, Rükn-i Yemânîye el sürmekle yetinmek etmek daha evlâdır.