- Haccın Aslî Vacip İşlemleri

Adsense kodları


Haccın Aslî Vacip İşlemleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 11 August 2012, 11:28 am GMT +0200
Haccın Aslî Vacip İşlemleri:

Sa'y Etmek: [467]
 
Tanımı-Hükmü Ve Delili:

 

Ka'be'nin yakınında bulunan Safa ve Merve tepeleri arasında usulüne uygun olara gidip gelme işlemine Sa'y adı verilir. Merve-'ye dört, Safa'ya üç defa gidilir; Safa ve Merve tepeleri arasındaki gidip gelinen alana Mes'a denmektedir. Bugün Safa ile Merve ara­sındaki Mes'a denen alanda iki tarafta dükkânlar bulunur.

Sa'y, Hanefî Mezhebi ve Sevrî'ye göre, vaciptir ve tavaftan -kudüm veya ziyaret tavafından- önce yapılır; ÜM,  İbn Ömer, Cabir, Hz. Aişe ve İshak b. Raheveyh'e göre vacip değil, farz ve rükündür, yapılmamasında hac bâtıl olur; İbn Abbas ve Enes b. Malik'e göre sa'y sünnettir. [468]

Sa'yetmenin vacip olduğu, “Şüphesiz Safa ile Merve, Allah'ın varlığını ve birliğini) gösteren nişanelerindendir. Kim Kabe'yi hacceder veya umre yaparsa, bu ikisini tavaf etmesinde bir beis yoktur.” [469] Ayetiyle sabittir.

Kur'an ve Tevrat her ikisi de, Peygamber İbrahim'in (Hz. İsa­'dan yaklaşık onsekiz asır önce yaşamıştır) İsmail ve İshak adında iki oğlunun dünyaya gelmiş bulunduğunu yazarlar. Bugün elde bulunan bu Tevrat, sadece İshak soyunun tarihini nakleden bir kitap olarak, babaları İbrahim Peygamber'in defnedilmesi esnasında İshak ile birlikte onun da bulunduğunu zikrettikten sonra, artık İsmail'den bahsetmez. Kur'an, İsmail soyundan gelen bir Peygambere vahyedilmiş olması dolayısıyla, bu bahiste ondan söz açmaya değer daha fazla bilgi verir. Eski devirlerde Allah'a şükür ifadesi olarak, ister ehli hayvanların çoğalması ile ilgili olsun, ister zirai ürün turfandalıklarının devşirilmesiyle ilgili olsun, her ilk elde edilen veya doğan şey Tanrı'ya takdim olunurdu. Hatta insanın ilk doğan çocuğu, Allah adına kurban edilirdi. [470] Daha sonra doğan ilk çocukların kurban edilmesinin yerini alan bir diyet, müessesesi gelmiştir. [471] Fakat arkeolojik araştırmalar göstermektedir ki yeni doğan ilk çocuklar başlangıçta hakikaten kurban olarak ölüme terkedilmişlerdir. Hz. İbrahim de, yaşlılık çağındayken nihayet bir oğlu dünyaya geldiğinde bunu yapacaktı. Allah tarafından konmuş ve fakat artık unutulmuş bu dinî vecibeyi bir hak rüya sonucu hatırlayınca, bir tereddüt ve mırıldanmaya kapılmaksızin derhal yerine getirmek üzere harekete geçmiştir. Allah onun bu zühd ve takvasından o kadar hoşnut oldu ki, bir mucize oğulun hayatını kurtarmakla kalmadı, aynı zamanda bir mükâfat olarak Hz. İbrahim'e ikinci bir oğulun, yani İshak'ın dünyaya geleceği müjdesini verdi. [472] Pek tabiidir ki bir koyun kurban edilmesi şeklinde bir diyet, İslâm öncesi Arapları, yani ilk doğan oğul olan İsmail soyundan gelenler arasında devam etmiş ve pek tabiidir ki İshak soyunda, yani Yahudilerde görülmemiştir.

İbrahim Peygamber,  kundaktaki oğlu İsmail'i, anası Hâcer ile birlikte, sonradan Mekke diye anılan ve bu ıssız ve kimsesiz çöllük diyarda yaşamayı mümkün kılan Zemzem kaynak suyu ci­varına getirip bırakmış ve diğer oğlu İshak'ı Sâre adını taşıyan anasıyla birlikte Filistin'de tutmuştur. Hz. İbrahim, bir zaman sonrada, bir zaman burada kalmak şeklinde vaktini iki memleket arasında geçiriyordu. İşte İbrahim Peygamber, burada bulduğu Ka'be'nin yapısını yenilemiş ve böylece tek olan Allah'a ithaf ettiği, Beytullah için hac müesesesini kurmuştur. [473] İlk doğan oğlunu do­ğar doğmaz anası Hacerle birlikte alıp Filistin'den Mekke çölle­rine getirip, onları Allah'a emanet etme olayı -Mina'daki şeytan taşlama ve kurban kesme işlemlerinde zikredileceği gibi- Hz. İbra­him'in kurban olayından önce meydana gelmiştir. Oğlu Hz. İsma­il'i anası Hacer'le birlikte Filistin'den alıp Mekke'ye bırakmak da Allah'a bağlılık ve sadakatin bir diğer delilidir. Çünkü Allah Teala, bu bölgeyi ve ıssız çölü, Beyt-i Atik'in bina ve inşası için ve oturulur hale getirmek istiyordu. [474] Hz. İbrahim buradan ayrılmak istediğinde Hacer,

“Bizi bu yoksul, ıssız ve kimsesiz yerde bırakıp nereye gidiyorsun?”  diye sorduğunda, Allah'ın emrini yerine getirmekten alıkoyacağı endişesiyle ona bakmadı. Bir cevap alama­yınca, Hacer yeniden

“Ey İbrahim! Bunu Allah (c.c.) mı emretti?” diye sordu. Hz. İbrahim

“Evet” cevabını verdi. Bunun üzerine Ha­cer,

“Öyleyse Allah (c.c.) bizi sıkıntıya düşürmez” dedi. Buradan ayrılan Hz. İbrahim,  kendisinin onları görüp, ana ve çocuğun görmediği bir yere geldiğinde, şöylece dua etti:

“Rabbim! Burasını emin bir şehir kıl, halkından, Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır.” Allah'ın emrine uyarak ana ve çocuğunu Mekke'ye yerleştiren Hz. İbrahim, çölleri aşarak ilk yurdu olan Fi­listin'e geldi. Ana Hacer ve oğul İsmail, baba Hz. İbrahim'in yan­larında bıraktığı su ve yiyecekleri kullanıyorlardı. Mekke'nin ıs­sız çöllerine bırakıldıktan kısa bir zaman sonra ana ile oğlun yan­larındaki azıklar tükenmiş, bebek susuzluktan yokolma tehlike­siyle başbaşa kalmış ve bağırıp ağlamaya başlamıştı. Ana ise mer­hamet ve şefkat duyguları içinde, ümidini kaybetmeden oraya bu­raya, sağa sola koşuşuyor, etrafı gözeterek su bulmaya çalışıyordu. Safa'yı en yakın dağ olarak gördü, kalktı oraya gitti. Çevresini gözleyerek başka birinin onlara bakıp bakmadığını kontrol etti. Fakat kimse onları gözlemiyordu. Safa'dan inerek Merve'ye doğru gayretle koşmaya başladı. Hervele (koşmaya yakın yürüyüş) ile Safa ve Merve arasında yedi defa koştu! Buna bir hac işlemi olarak Sa'y denir. Yokolma tehlikesiyle başbaşa kaldı, gücü kuvveti de kalmamıştı. Uzaktan bir ses duydu. Sesin geldiği yana baktı. Zemzem'in yanında güzel yaratılışlı bir adam gördü. İnsan zannederek ona doğru hızla gitti. Ne görsün ki bu bir insan değil, Yüce Allah'ın meleklerinden biri.  Melek kanadıyla yere vurdu. İşte o zaman Allah onlara birdenbire patlayıp taşan Zemzem su kaynağını lütfedip nasip etti ve çöldeki hayat kurtuldu. Sonra melek, Hacer'e,

“Yok olacaksın diye korkma!  Burada bir ev var; yakında beşikteki bu çocuk ve babası onu inşa edecek, Allah kendi ehlini asla yoketmez.” dedi.  İşte bugün, müslümanların bir hac işlemi olarak Safa ile Merve arasındaki   koşuşmaları (sa'y), Hacer'in o gün çocuğuna  karşı gösterdiği, Allah'ın (c.c.) yaratıklarına karşı sahip olduğu merhamet ve sevgiyi sembolize eden “analık, şefkat ve merhametini” yad edip yaşatmak gayesine yöneliktir. [475]

Kur'an-ı Kerim'in verdiği topoğrafik bilgiler arasında,  Safa ve Merve tepeleri de bulunmaktadır. [476]




[467] Cezîrî, Fame, c. I, s. 659-661; Mergınânî, age, c. I, s. 142.

[468] Cessas, Ahkâmu'l-Kur'an, c. I, s. 111; Îbnu'l-Arabî, Ahkâmu'l-Kur'an, c. I, s. 47; Kâsânî, BS, c. II, s. 133; Mergınânî, Hidaye, c. I, s. 142.

[469] el-Bakara: 2/158.

[470] Bu konuda Tevrat'ta malumat vakdir: Çıkış, XIII, 2 ve 12; Hezzekiel, XX, 26.

[471] Çıkış, XXXIV, 19-20.

[472] es-Saffat: 37/112.

[473] Al-i İmran, 3/96.

[474] el-Bakara: 2/126; es-Saffat: 37/112.

[475] Hamidullah, Rasulullah Muhammed, s. 18-19, 161-162.

[476] Maide: 5/2-95; Bakara: 2/125-158; Hac: 22/29; Fetih: 48/25.