- Hacc ı ifrâd kıran temettü ve haccı feshetmek 2

Adsense kodları


Hacc ı ifrâd kıran temettü ve haccı feshetmek 2

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Mon 10 January 2011, 05:59 pm GMT +0200
Hacc-ifrâd, Hacc-ı Kıran, Hacc-ı Temettü' Ve Haccı Feshetmek 2

3394- Urve radiyallahu anh'dan: Abdullah bin ez-Zübeyr, tavaf esnasında

yedilerin arasını birleştirir ve hızlı yürürdü; Âişe'nin de böyle yaptığını ve en sonunda her

yedi için iki rekat (tavaf namazı) kıldığını söylerdi. [Rezîn][280]

 

3395- Abdurrahman bin Abdi'1-Kârî radi­yallahu anh'dan:

O, sabah namazından sonra Beyt-i şerifi Ömer'le birlikte tavaf etmiş.

Ömer tavafı bitirince bakmış ve güneşi(n doğuşunu) görememiş. Hemen devesine binip Zû Tuvâ'da çöktürmüş, inip orada iki rekat (tavaf) namaz(ı) kılmış. [Mâlik][281]

 

3396- İsmail bin Ümeyye radiyallahu anh'dan:

Zührî'ye dedim ki: "Atâ, farz namazının, iki rekatlık tavaf namazına kâfi geleceğini söylüyor." Cevap verdi: "Sünnete uymak da­ha faziletlidir. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, yedi şavtlı (dolanmalı) bir tavaf yaptı ve onun için iki rekatlı bir tavaf namazı kildi." [Baharı muallak olarak.][282]

             

3397- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Beyt' in etrafında tavaf etmek namaz gi­bidir. Dikkat edin tavaf esnasında siz konuşu­yorsunuz; kim konuşursa ancak hayırla ko­nuşsun." [Tirmizî][283]

 

3398- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Veda haccında Allah Resulü  sallallahu

aleyhi ve sellem, Beyt'i deve üzerinde tavaf etti. Rüknü, elindeki başı eğri değnek ile isti­lâm etti." [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][284]

 

3399- Bir rivayette:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Veda haccında Mekke'ye geldi, rahatsızdı. Onun için devesinin sırtında tavaf etti; Hace-ru'1-Esved'e her geldiğinde eğri değnekle onu istilâm etti. Tavafını bitirdiğinde devesini çöktürüp iki rekat namaz kıldı.[285]

 

3400- Safiyye bint Şeybe radiyallahu an-hâ'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, fetih yılı tavaf ettiğinde, devenin üzerinde ta­vaf etti. Hacer-i esved'i elindeki değnekle is­tilâm etti ve o esnada ben de onu seyrediyor­dum. [Ebû Davud][286]

 

3401- Câbir radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Veda haccında devesinin üstünde olduğu hal­de Beyt'i tavaf etti. Rüknü elindeki değnekle istilâm etti. Halk kendisini görsün, kendisi de halkı görsün ve ona sorsun diye Safa ile Mer-ve arasında da devesinin üstünde sa'y etti. Çünkü halk çok kalabalıktı.

[Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî][287]

 

3402- Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de şu eki yaptı:

"Abdullah bin Ümmü Mektûm'un yula­rından tuttuğu kulağı kesik devesinin üstünde belîğ bir şekilde konuştu."[288]

 

3403- Âmir bin Rabî'a radiyallahu anh'­dan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ta­vaf ederken pabucunun kayışı koptu. Bir adam onun yerine kendi pabucunun kayışını bağlamak isteyince Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu çekip şöyle dedi: "Bu bir tercih ve üstünlüktür. Ben tercih ve üstün­lüğü sevmem." [Ebû Ya'lâ ve Taberânî Mu'cemu'l-Kebtr ve Mu'cemu'l-Evsat'ta zayıf bh isnadla.][289]

 

3404- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Bir adam ona dedi ki: "Vakfe yerine git­meden önce Beyt'i tavaf etmem doğru olur mu?" İbn Ömer "Evet, olur" dedi. Adam "Ama İbn Abbâs «Vakfe yerine gelmeden Beyt'i tavaf etme» derdi" deyince İbn Ömer şöyle cevap verdi: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, hac yaptı, vakfe yerine git­meden önce Beyt-i Şerîf'i tavaf etti. Şayet doğru sözlü isen Allah Resulü sallallahu aley­hi ve sellem'in sözüyle amel mi doğrudur, yoksa İbn Abbâs'ın sözüyle amel mi?"

[Nesâî ve aynı lafızla Müslim.][290]

 

3405- İbn Abbas radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, (Veda haccmda) Mekke'ye geldi, tavaf etti ve Safa ile Merve arasında sa'y etti. (Geldiği za­man yaptığı bu ilk tavaftan) sonra Arafat'tan dönünceye dek Kabe'ye bir daha yaklaşma­dı." [Buhârî][291]

 

3406- Cübeyr bin Mut'im radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ey Abd-i Menâfoğulları, bu Beyt'i tavaf eden, gündüz ya da gecenin herhangi bir sa­atinde orada namaz kılan kimseye sakın engel olmayın!" [Sünen ashabı][292]

 

3407- Ebû'z-Zübeyr radiyallahu anh'dan: İbn Abbâs'ın, ikindiden sonra yedi kere tavaf yaptığını, sonra içinde ne yaptığını (ya­ni tavaf namazı kılıp kılmadığını) bilemediği­miz hücresine girdiğini gördüm. Sabah nama­zından sonra güneş doğana kadar Beyt'in boş (ziyaretçisiz) olduğunu, ikindiden sonra da güneş batıncaya kadar orasını kimsenin tavaf etmediğini de gördüm. [Mâlik][293]

 

3408- İbn Abbâs ve Âişe radiyallahu an-humâ'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Kurban (bayramının ilk) günü yapılacak farz tavafı geceye kadar tehir etti."

[Tirmizî ve aynı lafızla Ebû Dâvud.][294]

 

3409- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Kurban günü ziyaret tavafı yaptı. Sonra dö­nüp Mina'da öğle namazı kıldı.

Nâfi' der ki: "İbn Ömer de Kurban günü ifâda (ziyaret) tavafını yapardı. Sonra dönüp Mina'da öğle namazını kılar ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in de böyle yaptı­ğını söylerdi." [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][295]

 

3410- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: İnsanlar hac bittikten sonra her yöne dağılıyorlardı. Bunun üzerine Peygamber sallalla­hu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Son ay­rılışınız Beyt'i tavafla olsun (yani veda tava­fı).' [Müslim ve Ebû Dâvud. |[296]

 

3411- Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Hiç kimse Beyt'i tavaf etmeden asla dön­mesin. Çünkü hac ibadetlerinin sonuncusu, Beyt'in tavafıdır." [Mâlik][297]

 

3412- Diğer rivayet: "Ömer radiyallahu anh, Veda tavafı yapmadı diye bir adamı Mer-rü'z-Zahrân'dan geri çevirdi."[298]

 

3413- Nâfi'den, o da İbn Ömer radiyalla­hu anh'dan, dedi ki:

"Aybaşı olan kadın, veda tavafını yapma­dan dönmesin." Sonra dedi ki:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'in onlara (o haldeki kadınlara veda tavafi yapmadan ayrılmalarına) izin verdiğini duydum." [Tirmizî][299]

 

3414- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Safiyye hayız oldu. Bu, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e anlatılınca: "O bizi burada hapis mi edecek?" deyince, şöyle de­diler: "O (Arafat'tan dönüp) ziyaret tavafını yaptı."

"Öyleyse sakıncası (dolayısıyla bekleme­nize gerek) yoktur" buyurdu. [Altı hadis imamı.][300]

 

3415- Diğer rivayet: "Allah Resulü sallal-lahu aleyhi ve sellem hacdan dönmek istedi­ğinde, Safiyye'yi çadırının önünde üzgün ve bitkin gördü. Çünkü hayz olmuştu. "Sen bizi burada alıkoydun, Allah senin hayrını ver­sin" buyurdu. Sonra dedi ki:

"Kurban günü, sen ziyaret tavafı yapmış miydin?"

"Evet!" deyince: "Öyleyse ayrılabilirsin" buyurdu.[301]

 

3416- Diğer rivayet: Allah Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem ile haccettik. Kurban gü­nü Arafat'tan döndük. Safiyye hayz oldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, on­dan, her erkeğin karısından istediğini istedi. Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! O âdet gör­müştür."

"Eyvah o bizi burada alıkoydu!" dedi. "Ey Allah'ın Resulü! O Arafat'dan döndü­ğünde ziyaret tavafı yapmıştı" dediklerinde: "Öyleyse haydi çıkın ve gidin!" buyurdu.[302]

 

3417- el-Hâris bin Abdillah el-Evsî radi­yallahu anh'dan:

Ömer'e gelip, Kurban günü (Arafat dönü­şü) Beyt'i tavaf ettikten sonra hayz olan kadın hakkında sordum. Şöyle dedi: "O tavaf onun son tavafı olur."

el-Hâris dedi ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de bana böyle fetva vermişti (dedim)."

Bunun üzerine Ömer, Allah Resulü sallal­lahu aleyhi ve sellem'e sorduğun bir şeyi, ben O'na muhalif fetva vermem için bana soru­yorsun, elleri düşesice!"

[Tirmizî ve aynı lafızla Ebû Dâvud.][303]

 

3418- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Emir olmadıkları halde iki emir vardır: Bir grup insanlarla hac eden bir kadın, ziya­ret tavafından önce hayız olur. İşte arkadaşla­rı onun emri olmadan bir yere kımıldayamaz-lar. Bir de cenazeye iştirak eden adam, nama­zını kıldıktan sonra cenaze sahibinden izin al­madan bir yere gidemez." [Bezzâr][304]

 

3419- İbn Cüreyc radiyallahu anh'dan, dedi ki:

Atâ b. Ebî Rebâh bana İbn Hişâm'ın, ka­dınları erkeklerle birlikte tavaf yapmaktan alıkoyduğunu bildirdi. O (Atâ) dedi ki: "Bunu nasıl yasaklar? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hanımları erkeklerle beraber ta­vaf etmişlerdir." (İbn Cüreyc) Dedim ki:

"Bu hicâb âyetinin (örtünme emrinin) ini­şinden sonra mı, yoksa önce miydi?"

"Ben onları örtünme emrinden sonra idrak ettim."

"Peki onlar, erkeklere nasıl karışırlardı?" dedim.

Atâ: "Onlar erkeklere karışmazlardı. Âişe, erkeklerden uzak bir halde tavaf ederdi de bir kadın şöyle derdi: "Ey mü'minlerin annesi! Çekil de biz de Hacer-i Esved'i istilâm ede­lim." O da "İstediğin şekilde git!" deyip yol vermeye razı olmazdı. Geceleri tanınmaz hal­de çıkıp karışık bir vaziyette tavaf ederlerdi. Lâkin Kabe'ye girmek istediklerinde adamlar çıkartılırdı. Sonra onlar girip rahatça tavaf ederlerdi. Ben Ubeyd bin Umeyr'le birlikte, Müzdelife'deki Sebîr dağının içinde mücavir olan Âişe'nin yanma giderdim." (İbn Cüreyc) Dedim ki:

"Onun (Âişe'nin o günkü) örtüsü ne idi?"

(Cevaben Atâ şöyle dedi:) "O, keçeden yapılmış bir Türk çadırındaydı. Bir de çadırın bir perdesi vardı. Aramızda o perdeden başka hiçbir şey yoktu. Âişe'nin üzerinde kendisini kapatan gül rengi bir gömlek vardı."[305]

 

3420- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan, de­di ki:

"Ey insanlar, söyleyeceklerimi benden iyi dinleyin, benim sizi iyi dinleyebileceğim tarz­da da bana söyleyeceklerinizi dinletin! Sonra gidip, İbn Abbâs bunu dedi, şunu dedi, deme­yin. Kim Beyt-i şerifi tavaf ederse, Hıcr'ın arkasından doğru tavaf etsin. Oraya sakın "hatîm" demeyin. Çünkü cahiliyette kişi ye­min edip samimiyetinin göstergesi olarak kamçısını ya da pabucunu ve yahut okunu oraya bırakırdı." [İkisi de Buhârî'ye aittir.][306]

 

3421- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, başında bir yular veya başka bir şey bulundu­ğu halde Kabe'yi tavaf eden bir adamı gördü de onun yularını kesti."[307]

 

3422- Diğer rivayet: "Burnuna taktığı bir yularla birini götüren kişiyi gördü de hemen onun o yularım kesti ve (amâ olduğu için ona rehberlik yapan adama) elinden tutarak götür­mesini emretti." [Buhârî, Ebû Dâvud ve Nesâî)[308]

 

3423- İbn Ebî Müleyke radiyallahu anh'­dan:

Ömer Beyt'i tavaf eden cüzzamlı bir kadı­nın yanından geçti. Şöyle dedi:

"Ey Allah'ın kadın kulu, insanlara eziyet etme! Evinde otursaydm senin için daha iyi olurdu." Ondan sonra evinde oturdu, bir daha tavafa çıkmadı. Ömer öldükten sonra bir adam onun yanına varıp dedi ki: "Seni mene-den adam öldü. Haydi çık ta tavaf et!" Şu ce­vabı verdi:

"Vallahi sağ iken itaat ettiğim kimseye ölü iken âsi gelmem!" [Mâlik][309]

 

3424- Mâlik radiyallahu anh'dan:

Bana ulaştığına göre, Sa'd bin Ebî Vak-kâs Arafat'a dar vakitte girdiği zaman (vakfeyi kaçırma endişesiyle) Beyt-i şe­rifi tavaf etmeden ve Safa ile Merve ara­sında sa'y etmeden önce Arafat'a giderdi. Oradan döndükten sonra tavaf ederdi. Tabü ki bu, vakti dar olarak çıkan kişi için bir genişliktir."[310]

 

3425- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Beyt'i tavaf etmek, Safa ile Merve ara­sında sa'y etmek, şeytanı taşlamak ancak Al­lah'ın şanını yüceltmek ve adını anmak için meşru kılınmıştır."

[Tirmizî ve aynı lafızla Ebû Dâvud.][311]

 

3426- Abdullah bin es-Sâib radiyallahu anh'dan:

O, İbn Abbâs'ı elinden tutup götürürdü ve onu kapıdan, Hacer-i esved ve Rükün'den sonraki üçüncü bölümde (Mültezem'de) dur­dururdu. İbn Abbâs ona şöyle derdi: "Bana bildirildiğine göre Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem burada namaz kılarmış." Öteki de: "Evet" deyince, (İbn Abbâs) kalkıp orada namaz kılmış. [Ebû Dâvud ve Nesâî][312]

 

3427- Abdullah bin es-Sâib radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in, iki rükün arasında tavaf ederken, şöy­le dediğini duydum: "Rabbena âtina fi'd-dünyâ haseneten ve fıl-âhireti haseneten ve kına azâbe' n-nâr (=Ey Rabbimiz! Sen bize dünyada da, âhirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru!)" [Ebû Dâvud][313]

 

3428- Nâfi' radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer, Hacerü'l-Esved'i istilâm ettiği zaman şunu okurdu:

«Allahümme îmânen ve tasdîkan bi-Kitâ-bike ve sünneti Nebiyyike (=Allahım! Senin kitabına, peygamberinin sünnetine imân ve tasdik ederek (tavafımı yapıyorum).» Ondan sonra da Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e salât ü selâm getirirdi."

[Taberânî, Mu 'cemu'l-Evsat'ta.][314]

 

3429- Câbir radiyallahu anh'dan: Beyt'i görünce ellerini yukarıya kaldı­ran adam hakkında kendisine bir sual soru­lunca, şöyle dedi: "Yahudilerden başka bu­nu yapan kimseyi görmedim. Biz Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber haccederdik de böyle bir şey yapmazdık."

[Sünen ashabı][315]

 

3430- İbn Abbas radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Eller ancak yedi yerde kaldırılır: Nama­za başlarken, Mescid-i haram'a girerken, Kabe'yi gördüğünde, Safa'da dururken, Mer­ve'de dururken, Arafat'ta vakfedeyken, Şeyta­nı taşlarken iki makamda."

[Taberânî, Mu'cemıı' I-Kebîr ve' I-Evsat'tu.][316]

 

3431- Huzeyfe bin Üseyd radiyallahu anh'dan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Beyt'i gördüğü zaman şöyle derdi:

"Allahım! Beyt'inin şerefini, tazimini, ke­rametini, iyilik ve heybetini artır!"

|Taberânî, Mu'cemıı'I-Kebîr ve'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.][317]

 

3432- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, halkın «Benû Şeybe kapısı» diye adlandırdık­ları Abdimenâfoğullannın kapısından içeriye girdi; biz de onunla beraber girdik.

Onunla Medine'ye dönerken, Hayyâtîn kapısı olan Bâbu'l-Hazûre'den çıktık."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Evsat'ta. İsnadında Mervân bin ebî Mervân adlı bir râvi vardır.][318]

 

3433- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'­dan:

"Bu Beyt'i tavaf edin ve bu taşı selâmla­yın! Çünkü onlar cennetten inen iki taştır. Bi­ri kaldırıldı, diğeri de kaldırılacaktır. Dediğim çıkmazsa, kabrimden geçen kimse: «Bu kabir, yalancı Abdullah bin Amr'ın kabridir" de­sin!'" [Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de][319]

 

3434- el-Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Beyt'i tavaf ederdi; tavaf ederken de su içerdi."

[Taberânî Mu'cemu'I-Kebfr'de ismi zikredilmeyen bir râvi kanalı ile.][320]

 

3435- Sa'd bin Mâlik radiyallahu anh'­dan:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile tavaf ettik; içimizden yedi kere tavaf eden, sekiz kere tavaf eden, bu sayıdan daha çok ta­vaf edenler oldu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bunlar hakkında: «Sakınca­sı yoktur» buyurdu." [Ahmed][321]



[280] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/120.

[281] Bu mevkufu Mâlik (hacc no. 117, s. 368), ani'z-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman b. Avfan Abdirrahman se­nedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/120.

[282] Sahîh-i Buhârî, hacc 69, II, 165.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/120.

[283] Bu hadisi Tîrmizî(no. 960), Kuleybe an Cerir an Atâb. es-Saîb an Tavus an Ibn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve hadisin sadece bu tarikten merfû olarak geldiğini, başkaları tarafından yine Tavus tarikiyle İbn Abbâs'ın sözü olarak rivayet olunduğunu söylemiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/121.

[284] Bu hadisi eş-Şâfiî (Ümm II, 149), Buhârî (hacc 58, II, 162), Müslim (hacc no. 253, s. 926), Ebû Dâvud (no. 1877), Nesâî (menâsık 159, V, 233; mesâcid 21, II, 47), İbn Mâce (no. 2948), İbn Huzeyme (no. 2780), İbn Hibbân (no. 3818) ve Beyhakî (V, 99), ez-Zührîan Ubeydil-lah b. Abdillah b. Vtbe an Ibn Abbâs asl-ı senedi ile; Ahmed (1,264). Dârimî (II. 43), Buhârî (hacc 60-61. II. 162; 74, II, 166; talâk 24/1, VI, 175), Tirmizî (no. 865), Nesâî (menâsık 160, V, 235), İbn Huzeyme (no. 2722), Taberânî (no. 11955), İbn Hibbân (no. 3814) ve Beyha­kî (V, 84, 99), Hâlid el-Hazzâ' an İklime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/121.

[285] Bu hadisi Ahmed (I, 304), Ebû Dâvud (n6. 1881) ve Ta­berânî (M. el-Evsat II, 162 b), Yezîdb. e. Ziyadan İleri­me an Ibn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/121.

[286] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1878) ve İbn Mâce (no. 2947), Yûnus b. Bukeyr an Muh. b. İshâk an Muh. b. Ca'fer b. eı-Zübeyr an Ubeydillah b. Abdillah b. e. Sevr an Safıyye asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/121.

[287] Bu hadisi Müslim (hacc no. 254, s. 926), Ebû Dâvud (no. 1880) ve Nesâî (menâsık 173, V, 241), İbn Cüreyc an Ebf z-Zilbeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.       

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/121.

[288] Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mec-raa' III, 244).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/121.

[289] Râvilerinden Âsim b. Ubeydillah zayıf bir râvidir (Mecma' III, 244).   

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/121.

[290] Bu hadisi Ahmed (II, 6,56), Müslim (hacc no. 187-8, s. 905), Nesâî (menâsık 141/1, V, 224) ve Beyhakî (V, 78), Vebre b. Abdirrahman an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/121.

[291] Bu hadisi Buhârî (hacc 70, II,'.165), Muh. b. e. Bekr an Fudayl an Mûsâ b. Ukbe an Kurtyb an Ibn Abbâs sene­di ile tahrîc etti.   

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/122.                                                         

[292] Abdürrezzâk (no. 9004), Şafiî (Ümm I, 131), Ahmed (IV, 80, 81, 82, 83), Dârimî (II, 79), Tirmizî (no. 868), Ebû Dâvud (no. 1894), Nesâî (mevâkît 41,1, 284; me­nâsık 137, V, 223), İbn Mâce (no. 1254), İbn Huzeyme (no. 2747,1280), Taberânî (no. 1599-1602), İbn Hibbân  (no. 1550-2), el-Hâkim (I, 448) ve Beyhakî (V, 92), Ebû'z-Zübeyr an Abdillah b. Bâbâh an Cübeyr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/122.                                                         

[293] Mâlik, bunu (hacc no. 118-9, s. 369), Ebû'z-Zübeyr'den ahzetmiştir.           

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/122.                                                         

[294] Bu hadisi Ahmed (1,288,309,207), Ebû Dâvud (no. 2000), Tirmizî (no. 920), İbn Mâce (no. 3059), Ebû Ya'lâ (no. 2700), Tahâvî (II, 219) ve Beyhakî (V, 144), es-Sevrî an EbTz-ZBbeyr an İbn Abbâs ve Âişe asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler. İsnadı hakkında Tirmizî "hasen sahîh" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/122.                                                         

[295] Lafız Müslim'e aittir. Bu hadisi Ahmed (II, 34), Buhârî (hacc 129, II, 1897), Müslim (hacc no. 335, s. 950) ve   Ebû Dâvud (no. 1998), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/122.

[296] Bu hadisi Müslim (hacc no. 379), Ebû Dâvud (no. 2002) ve İbn Mâce (no. 3070), Süleyman el-Ahvel an Tavus an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/122.

[297] Mâlik, bunu (hacc no. 120, s. 369), an Nâfi' an İbn Ömer ebîhî senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/122.

[298] Mâlik, bunu (no. 121, s. 370) Yahya b. Saîd'den mürsel olarak tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/122.

[299] Bu hadisi Tirmizî (no. 944), EbâAmmâr an îsâ b. Yûnus an Ubeydillah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü ver­di.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/122-123.

[300] Bu hadisi Mâlik (hacc no. 225, s. 412), Şafiî (Ümm II, 154), Buhârî (hacc 145, II, 195), Tahâvî (II, 234), İbn Hibbân (no. 3891) ve Beyhakî (V, 162), Mâlik an Abdir­rahman b. el-Kâsım an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile; Mâlik (no. 226, s. 412), Buhârî (hayd 27,1, 84), Müslim (no. 385, s. 964), Nesâî (hayd 23,1, 94) ve Beyhakî (V, 163), Mâlik an Abdillah b. e. Bekr b. Amr b. Hazm an ebî­hî an Amre binti Abdirrahman an Âise asl-ı senedi ile; Mâlik (no. 288, s. 413), Şâfıî (Ümm II, 154), Ebû Dâ­vud (no. 2003), Tahâvî (II, 234) ve Beyhakî (V, 162), Mâlik an Hisâm b. Urve an ebîhî an Âise asl-ı senedi ile; Buhârî (mağâzî 77, V, 125), Müslim (no. 382-3, s. 964), Tahâvî (II, 234) ve İbn Hibbân (no. 3892, 3894), ez-Zührî an Ebî Seleme ve Urve an Âişe asl-ı senedi ile; Ahmed (VI, 85), Müslim (no. 386, s. 965) ve İbn Hu­zeyme (no. 2954), el-Evzâî an Muh. b. İbr. b. el-Hâris et-Teymîan Ebî Seleme an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/123.

[301] Bu rivayeti Ahmed (VI, 175), Dârimî (II, 68), Buhârî (edeb 93/2, VII, 110; talâk 43, VI, 184), Müslim (no. 387, s. 965), Tahâvî (II, 223) ve Beyhakî (V, 162), İbıâ-hîm ani'l-Esved an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/123.

[302] Bu rivayeti Buhârî (hacc 129, II, 189), Yahya b. Bükeyr an Leys an Ca'fer b. Rabî'a ani'l-A'ıec an Ebî Seleme an Âişe senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/123.

[303] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2004) ve Tirmizî (no. 946), iki ayrı tarîkten olmak üzere el-Hâris b. Abdillah b. Evs'ten tahrîc ettiler.

Tirmizî, kendi isnadı hakkında "garîb" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/123.

[304] Bezzâr diyor ki: "Bu lafızla hadisin daha hasen bir tari­kini bilmiyorum" (Mecma' III, 281). İbn Hacer'e göre ise isnadı oldukça zayıftır (Neyi V, 90).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/123.

[305] Sahîh-i Buhârî'de (hacc 64, II, 163-4) yer alan bu mev­kufun isnadı şöyledir: Amr b. Alî an Ebî Âsim an İbn Cüreyc an Alâ.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/123-124.

[306] Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 27, IV, 238), Ubeydullah b. Muh. el-Cu 'fî an Süfyân an Mularrif an Ebî's-Sefer an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/124.

[307] İki lafız da Buhârî'ye aittir. Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 15861-2), Ahmed (I, 364), Buhârî (hacc 65-66, II, 164; eymân 31, VII, 234), Nesâî (menâsık 135, V, 221-2; eymân 30, VII, 18), Taberânî (no. 10984-5), İbn Hibbân (no. 3820-1) ve el-Hâkim (I, 460), Süleyman el-Ahvel an Tavus an İbn Abbâs asl-ı se­nedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/124.

[308] İki lafız da Buhârî'ye aittir. Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 15861-2), Ahmed (I, 364), Buhârî (hacc 65-66, II, 164; eymân 31, VII, 234), Nesâî (menâsık 135, V, 221-2; eymân 30, VII, 18), Taberânî (no. 10984-5), İbn Hibbân (no. 3820-1) ve el-Hâkim (I, 460), Süleyman el-Ahvel an Tavus an İbn Abbâs asl-ı se­nedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/124.

[309] Bu mevkufu Mâlik (hacc no. 250, s. 424), a/ı Abdillah b. e. Bekr b. Hazm an İbn e. Müleyke senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/124.

[310] Muvattâ, hacc no. 125, s. 371.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/124-125.

[311] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1888) ve Tirmizî (no. 902), Isâ b. Yûnus an Ubeydillah b. e. Ziyâd ani'l-Kâsım b. Muh. an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizi, isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü vermiş­tir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/125.

[312] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1900) ve Nesâî (menâsık 133/3, V, 221), Yahya b. Saîd ani's-Sâib b. Amr el-Mah-zûmî an Muh. b. Abdillah b. es-Sâib an ebîhî asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler. Lafız Nesâî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/125.

[313] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1892), Müsedded an îsâ b.Yûnus an Ibn Cüreyc an Yahya b. Ubeyd an ebîhî an Ab­dillah b. es-Sâib senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/125.

[314] Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mec­ma' III, 240).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/125.

[315] Bu hadisi Tayâlisî (no. 1770), Dârimî (II, 69), Ebû Dâ­vud (no. 1870), Tirmizî (no. 855), Nesâî (menâsık 122, V, 212), İbn Huzeyme (no. 2704-5), Tahâvî (II, 176) ve Beyhakî (V, 73), Şu'be an Ebî Kaza'ati'l-Bâhilî an Mü-hâcir el-Mekkîan Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Muhâcir'in hâli meçhuldür.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/125.

[316] M. el-Kebîr'deki isnadında yer alan Muh. b. Abdirrah-man b. e. Leylâ'nın hıfzı bozuk olduğu için hadisi ha-sendir. Mu'cemu'l-Evsat'ta yer alan râvi Atâ b. es-Sâib'in hıfzı yaşlanınca bozulmuştur.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/125.

[317] Heysemî'ye göre râvilerinden Atâ b. Süleyman er-Kev-rî, metruk bir râvidir (Mecma' III, 238).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/125.

[318] Mervân b. ebî Mervân hakkında es-Süleymânî menfî söz sarfetmiştir (Mecma' III, 238).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/126.

[319] Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricalidir (III, 242).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/126.

[320] Râvilerinden birisinin kimliği meçhuldür (Mecma' III, 246).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/126.

[321] Bu hadisi Ahmed (I, 184), Süreye b. en-Nu'mân an Ebî Şihâb ani'l-Haccâc an Ibn e. Necîh an Mücâhid an Sa'd senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/126.


Bilal2009
Sat 6 July 2019, 12:18 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm Rabbim bizlere hac ve umreyi nasip eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun

ceren
Sat 6 July 2019, 06:09 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Rabbim razi olsun bizlere bu bilgileri sunan kardesimizden...