sumeyye
Thu 27 January 2011, 04:05 pm GMT +0200
HAC
Hacda Gözetilen Maslahatlar:
Hacda gözetilen maslahatlar çeşitlidir. Bunları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
1. Allah'ın evine saygı oluşu: Kâ'be, Allah'ın nişanelerinden biridir; dolayısıyla ona saygı göstermek, Allah'a saygı göstermek demektir.
2.Yıllık kongre oluşu: Her devletin ya da ulusun, uzak yakın herkesin katıldığı toplantıları olur. Böylece birbirlerini tanımaları, kendi durumlarını öğrenmeleri, simgelerini saygıyla yüceltmeleri amaçlanır. Hac da, müslümanların yıllık kongresidir, güçlerinin gösterildiği, askerlerinin toplandığı, dinlerinin yüceltildiği bir gövde gösterisidir. Nitekim, "Biz, Beyt'i (Ka'be'yi) insanlara toplantı ve güven yeri kıldık.[607] âyeti bu manayı ifade etmektedir.
3. İnsanların, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail'den tevarüs ettikleri şeylere uygun olması: Bu iki peygamber, hanif İslâm dininin imamlarıdırlar ve onu Arap milleti için şeriatl aştırmışlar dır. Ra-sûlullah (s.a.) ise, hanif İslâm dininin ortaya çıkarılması ve şanının yüceltilmesi için gönderilmiştir. "Atalarınızın İbrahim'in dininde olduğu gibi[608] âyeti bu manayı ifade eder.
Bu durumda, İslâm şeriatının kurucuları olan bu iki peygamberden tevarüs edilegelen fıtrat özelliklerinin, hac vecibeleri gibi şeylerin korunması gerekli olacaktır. Rasûlullah'ın (s.a.), "Hac menâsikini ifa ettiğiniz yerlerde (meşâir) durunuz; çünkü siz, atanız İbrahim'in mirası üzeresiniz.[609] hadisi bu manayı ifade etmektedir.
4. Avam havas bütün müslümanların haline uygun düşecek olması: Minâ'ya inmek, Müzdelife'de gecelemek gibi. Eğer böyle olmasaydı, o zaman hac insanlara ağır gelirdi. Ne yapacakları belir-lenmeseydi, o zaman da çokluklarına ve her tarafı tutmuş olmalarına rağmen, birlik halinde olmaz, darmadağınık olurlardı.
5. Tevhid ve şükür ifade eden fiillerden oluşması: Hac öyle fiillerle ifa edilmeli ki, sahibinin muvahhid ve Hakk'a bağlı olduğuna, hanif İslâm dini üzere bulunduğuna delâlet etsin, bu dinin ilk müntesipleri üzerine olan nimetlere karşı Allah'a gösterilen bir şükran nişanesi olsun. Safa ve Merve arasında sa'y edilmesi'böyledir.
6. Hurafelerden arındırılması: Cahiliye dönemi insanları haccediyorlardı ve hac, onların dinlerinin temelini teşkil ediyordu. Ancak ona, Hz. İbrahim'den gelmeyen bazı işleri katmışlardı. Bunlar kendilerinin sokmuş oldukları şeylerdi ve Allah'a şirk koşma anlamı taşıyordu. İsaf ve Nâile'ye[610] saygı göstermeleri, azgın Menât[611] için tehlîlde[612] bulunmaları, telbiye esnasında, "Lâ şerîke leke illâ şerîken hüve Ze[613] demeleri gibi. Bu tür fiillerin şiddetle yasaklanması gerekiyordu.
Araplar, hac vecibeleri arasına, kendilerini beğenmişlikleri sebebiyle bazı işler de sokmuşlardı. Kureyş'in, "Biz, Allah'ın evinin sakinleriyiz. Harem'den dışarı çıkmayız." demeleri[614] ve bunun üzerine de, "Sonra insanların sel gibi akın ettiği yerden siz de akın edin!'[615] âyetinin nazil olması böyledir. Mina günleri atalarını anarlardı. Bunun üzerine, "Babalarınızı andığınız gibi, yahut ondan daha yüksek şekilde Allah'ı anın. [616] âyeti indi.
Ensâr, bu esası hissettiklerinden, (daha Önce iki putun dikili olduğu) Safa ve Merve arasında sa'y etmek konusunda, "Şüphesiz Safa ve Merve Allah'ın nişanelerindendir[617] âyeti ininceye kadar içlerinde sıkıntı duymuşlardı.
7. Cahiliye dönemi insanları, sakat kıyaslar uydurmuşlardı. Bunlar, dinde aşırılık kabilindendi ve insanlar için zorluklar içeriyordu. Böylesi uygulamaların ortadan kaldırılması ve terkedilmesi gerekiyordu. "İhram halindeki bir kimsenin, evlere kapılarından girmemesi gerekir." demeleri ve evlere kapılarından girmenin ihram ile bağdaşmayacak bir rahatlık olduğu inancıyla, kapıdan girmek yerine tırmanarak (arkasından açtıkları bir delikten) girmeleri bu kabildendir. Bunun hakkında şu âyet inmiştir: "İyi davranış, asla evlere arkalarından gelip girmeniz değildir. Lâkin iyi davranış, korunan ve ölçülü giden kimsenin davranışıdır. [618]
Hac mevsiminde ticaret yapmayı da iyi görmezler ve bunun, ihlâsı zedeleyeceğini söylerlerdi. Bunun üzerine de şu âyet indi: "Rabbinizin fazl ü kereminden istemenizde, size bir günah yoktur[619]
Keza azıksız hacca gitmeyi müstehap sayarlar ve, "Biz, ehl-i tevekkül insanlarız" derler, sonra da insanlara yük olurlar ve tecavüzde bulunurlardı. Bunun hakkında da, "Azık edinin. Bilin ki, azığın en hayırlısı takvadır. [620]âyeti inmiştir.
Cahiliye dönemi hurafelerinden biri de, "Hac günlerinde umre yapmak, en çirkin günahlardandır. "Ne zaman Safer çıkar, hac yolculuğu sebebiyle develerin sırtında açılmış olan yaralar iyileşir, hac kervan izleri yağan yağmurlarla kapanır, işte o zaman umre yapmak helâl olur." demeleriydi. Böyle bir inanç, afakîler yani Mekke ve havalisinden uzakta yaşayan insanlar için büyük zorluklar içeriyordu. Çünkü umre yapmak için ikinci bir yolculuğa çıkmak zorunda idiler. Rasûlullah (s.a.), Veda haccmda umre yaparak ihramdan çıkmalarını ve onun arkasından da hac yapmalarını emretti ve kalplerinde yer etmiş olan eski inançların tamamen silinip atılabilmesi için bu konu üzerinde çok durdu, emrini teyit etti. [621]
Hac, Ömürde Bir Defa Farzdır:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Ey insanlar! Allah, size haca farz kılmıştır. Dolayısıyla hacc edin!" Bir adam: "Her sene mi, yâ Rasûlallah!" diye sordu. Rasûlullah (s.a.), sustu. Adam sözünü üç defa tekrarladı. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Evet desem, her sene vacip olur, siz de buna güç yetiremezsiniz. Ben sizi bıraktığım sürece, siz de beni bırakın.[622]
Bunun sırrı şudur: Allah'ın vahyinin muayyen bir şekilde belirlenerek inmesini hazırlayan şey, insanların o şeye karşı olan beklentileri, himmet ve bilgilerinin o şeyi kabulle karşılayacak halde oiması, bunun için yeterli olacak miktarın kendi aralarında yaygın ve mütedavil bir halde bulunması, sonra peygamberin (s.a.) o şeye azmetmesi ve onu Allah'tan istemesidir. Bunların bir araya gelmesi halinde, vahiy mutlaka o doğrultuda iner. Allah Teâiâ'mn indirdiği her kitabı, sadece gönderdiği kavmin dili ile ve anlayacakları bir şekilde göndermiş olması, onlar üzerine indirdiği her hükmün ya da delilin behemehal onların anlayışlarına yakın olması üzerinde düşünmelisin. Hem nasıl öyle olmasın ki?! Zira vahyin başlangıcı lütuftur. Lütuf ise, icabet için en elverişli şeyin seçimi demektir. [623]
[608] Hacc 22/78.
[609] Dâvûd, Menâsik, 63 (2/189).
[610] Ebİki put adıdır. Cahiliye inançlarına göre bunlar, Ka'be'de zina etmiş ve taş kesilmiş bir erkek ve kadındır.
[611] Arapların tapındıkları, kurban takdim ettikleri bir putun adıdır. Necm sûresi âyet 20'de sözü geçer.
[612] Elleri kaldırarak saygı selâmında bulunmak.
[613] Manası: Senin hiçbir ortağın yoktur; ancak senin için olan ortak hariç.
[614] Onlar, diğer insanlarla aynı yerde vakfe yapmamak için büyüklendiklerinden Harem sınırı içerisinde dururlar, Arafat'a çıkmazlardı.
[615] Bakara 2/199.
[616] Bakara 2/200.
[617] Bakara 2/158.
[618] Bakara 2/189.
[619] Bakara 2/198.
[620] Bakara 2/197.
[621] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/175-177.
[622] Müslim, Hacc, 412.
[623] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/178.