- Habeşistan dan gelen yirmi kişi

Adsense kodları


Habeşistan dan gelen yirmi kişi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 5 May 2011, 10:49 am GMT +0200
Habeşistan'dan Gelen Yirmi Kişi

Habeşistan'a giden mü'minlerin hicretiyle birlikte Efen­dimiz'in haberi oralara da ulaşınca, bizzat huzurda bulunma niyetiyle bir grup yola çıkacak ve Mekke'ye kadar gelecekti.

Efendimiz'i, Kabe'de ibadetle meşgul buldular ve yanı­na yaklaşarak huzurunda oturup uzun uzadıya konuşmaya başladılar. Etraflanna toplanan Kureyşliler de, olup biten­leri seyrediyorlardı. Maksatlannı arz edip de Efendimiz'den alacaklannı aldıktan sonra Allah Resülü (sallallalıu aleylıi ve sel­lem), onlan Allah'a kulluğa çağırıp Kur'an ayetlerini okumaya başladı. Okunan ayetleri dinlerken, gözyaşlannı tutamamış, içtenlikle ağlıyorlardı. Allah'a davet olur da onlar geri durur muydu hiç? Hemen imanlannı ikrar edip davete icabetle Ha­k'tan gelen her şeyi tasdik ettiler; kitaplarımızda anlatılanlar da işte buydu, dereesine bir kabul yaşanıyordu Mekke'de.

Aynlık vakti gelip de huzurdan kalkınca, bir grup insanla birlikte Ebu Cehil yollannı kesti ve:

- Yazıklar olsun size! Ne kötü bir kafilesiniz! Kendi di­ninizden olan arkanızdakiler sizi buraya gönderdikleri halde siz, bir adamın sözüne kanarak dininizden dönüyor ve on­lan yüz üstü bırakıyorsunuz! O'nunla ne konuştunuz ki, iki kelamla dininizi değiştirip O'nun dediklerini kabulleniyorsu­nuz? İşin doğrusu, sizden daha ahmak bir kafileyle hiç karşı­laşmadık, diyordu.

Ne garip bir durumdu? Işık kaynağının yanında duruyor­du; ama karanlığın en koyu tonunu tercih etmiş cehalet yu­dumluyordu. Böyle bir adama, ancak acınırdı. Aslında, böy­lesi bir yaklaşımın cevabı, sadece süküttu; ama onlar yine de şunlan söylediler:

- Allah'ın selamı üzerinize olsun! Cehalette biz sizinle ya-

414 Bazı rivayetlerde bu insanlann, Necranlı olduklan söylenmektedir.

rışamayız; bizim anlayış ve tercihlerimiz bize ait, sizinkiler de size! Kendimiz adına biz, sadece hayır talep ediyoruz!

Yine, yeni bir vahiy gelmiş ve bir durumu haber veriyor­du:

- Daha önce kendilerine Kitap verdiğimiz ilim sahipleri, buna da Kur'an'a da inanırlar. Kendilerine Kur'an okununca, "Ona iman ettik, o, Rabbimizden gelen gerçeğin ta kendisi­dir. Biz zaten daha önce de Allah 'a teslim olmuş kimselerdik" derler. İşte onlar, gösterdikleri sabır ve sebattan dolayı çifte mükafat alırlar. Onlar, kötülüğü iyilikle mukabele ederek sa­varlar ve kendilerine nasip ettiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. Anlamsız ve çirkin söz işitince de, yüzlerini çevirip ondan uzak durur ve, "Bizim işlerimiz bize, sizinkiler de size aittir; selam olsun size, hoşça kalın! Biz, cahillerle arkadaş­lık etmeyi hiç arzulamayzz." derler.s's

İşte Kur'an, bu kadar toplumun içinde ve insan unsuruyla bütünleşmiş, ihtiyaç endeksli ve gelişen olaylara paralel nazil oluyor; insanlar da ona bakarak kendilerine çekidüzen veri­yorlardı. Bu insanlar, Hristiyan'dı ve aralarında bulunan ruh­ban ve kıssisler sebebiyle olgunluk gösteriyor ve imanı kabul­lenmede, diğer insanlara nispetle daha önde görünüyorlardı. Böyle olunca, meveddet ve muhabbet yönüyle Müslümanları daha çok seviyor ve Kur'an dinlerken de, Hak adına ortaya konulanıardan dolayı duydukları haşyetle göz yaşı döküyor­lardı.416

415 Kasas, 28/52-55. Bu ayetlerin, Necaşi ve arkadaşlan hakkında indiğine dair de rivayet vardır. Bkz. Muhammed Yusuf es-Salihi, Sübülü1-Hüdil. ve'r­Reşad, 2/421

416 Bkz. Maide, 5/82, 83