- Güzel Elbise Giyinmek Ve Alçak Gönüllü Davranmak

Adsense kodları


Güzel Elbise Giyinmek Ve Alçak Gönüllü Davranmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Fri 20 August 2010, 09:50 pm GMT +0200
Güzel Elbise Giyinmek Ve Alçak Gönüllü Davranmak

 

İslâm, temizliği nasıl temel kural kabul ederse, güzel giyinmeyi, kibar ve nazik olmayı, alçakgönüllü ve ülfet etme ve edilme düze­yinde bulunmayı emreder. "Allah güzeldir, güzelliği sever." [437] meâlindeki hadîs, kılık kıyafeti düzeltmenin, güzel elbise giyinmenin, güzel görünmenin ilâhî mahabbete vesile olacağını haber veriyor.

Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in günlük hayatını incelediğimizde hep bu güzelliğin misallerini görürüz. Pejmürde, dağınık ve perişan gezip dolaşanları; üst-başını temiz tutmayanları, rastladığı her yer­de uyardığı ise bir gerçektir. Zira İslâmiyet, hakiki medeniyeti ge­tirmiş, insanca yaşamanın bütün yollarını açarken bunları kelime­nin dar kalıbında bırakmamış, uygulama alanına getirip örnek vermek suretiyle eğitim konusu olarak belirlemiştir.

İlgili hadîsler:

İbn Mes'ûd (r.a.)'den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efen­dimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:

"Kalbinde zerre ağırlığınca kibir bulunan kimse Cennet'e girmeye­cektir."

Bunun üzerine bir adam:

"Adam elbisesinin ve ayakkaplarının güzel olmasından hoşlanıyor (sa, bunda bir sakınca var mıdır?)" deyince, buyurdu ki:

"Şüphesiz ki Allah güzeldir, güzelliği sever. Ki­bir ise, hakkı inkâr ve defetmek, insanları hakîr ve aşağı görmektir."[438]

Sehl b. Muâz el-Cühenî'den, o da babasından, o da Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den yaptığı rivayet, Resûlüllah şöyle buyurmuştur:

"Kim, gücü yettiği halde, sırf Aziz ve Celil olan Allah için tevazu göstererek uygun güzel elbise giyinmeyi terkederse, Allah (kıyâmat gününde) onu mahlukatın önünde çağırarak da imân kaftanların­dan hangisini dilerse onu seçmekte serbest bırakacaktır."[439]

İbn Ömer (r.a.)'dan yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efen­dimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:

"Kim dünyada şehvet elbisesi giyinirse, Allah ona kıyamet gününde mezellet (horluk, hakirlik)  elbisesi giydirir."[440]

Yine İbn Ömer (r.a.)'den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:

"Kim elbisesini kibir ve gururundan dolayı yerden sürüyüp çekerse, Allah kıyamet gü­nünde ona  (rahmet) nazarıyla bakmaz."[441]

Yine İbn Ömer (r.a.)'dan yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:

"(Kibir ve gurura de­lâlet eden sarkıtmak), entari, sarık ve gömlekte olur. Artık kim kibir ve gurura kapılarak bir şey sarkıtıp sürüklerse, Allah kıyamet günün­de ona (rahmet) nazarıyla bakmaz."[442]

Ebû Hüreyre (r.a.)'den yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:

"Kim azgınlık ve kibir göstererek entarisini (ve üstlüğünü sarkıtıp yerden) çekerse, Allah ona rahmet nazarıyla bakmaz."[443]

Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:

1- Büyüklük taslamak, kibir ve gurur gösterip başkasını kü­çük görmek, Cennet'e girmeye engel teşkil eden büyük günahlardan biridir.

2- Kibir ve gurur göstermeksizin, güzel ve düzenli elbise giyin­mek müstehabdır.

3- Allah için tevazu kaftanına bürünerek süslü ve güzel el­bise giyinmeyi terketmekte bir sakınca yoktur; yeter ki, kişinin kı­yafeti temiz ve düzgün olsun.

4- Şehveti tahrik edecek şekilde elbise giyinmek mekruhtur.

5- Entari veya üstlüğün eteğini uzatıp yerde sürükleyip çekmek mekruhtur. Bu, daha çok Arap Yarımadasında uzun entari giyinen erkeklerle ilgilidir.

6- Sarığın ucunu uzunca sarkıtmak da mekruhtur. Bir karış kadarını uzatmakta bir sakınca yoktur.

Müctehit imamların hemen hepsi, kibir ve gurura vesile kılınmaksızın güzel elbise giyinmeyi müstehab saymışlar; yırtık, pejmür­de bir kıyafetle sokağa çıkmanın sünnete aykırı olduğunu söylemişlerdir. Ancak kişinin malî gücü güzel ve düzenli kıyafete yetmediği takdirde, yamalı ve temiz olmak şartıyla eski ve yıpranık elbise gi­yinmekte hiçbir sakınca görmemişlerdir. Nitekim İmam Ebû Hanîfe'nin en güzel kumaştan elbise diktirip giydiği; İmam Mâlik'in ter­temiz ve düzgün bir kıyafetle Mescid-i Saadet'e gelip ders verdiği birer vakıadır. İmam Şafiî'nin devamlı İslâmî ilim merkezleri arasında dolaşıp mekik dokuduğu halde, kıyafetine özen gösterdiği bi­linmektedir.

Diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller:

407 nolu İbn Mes'ûd hadîsinde, kalbinde zerre ağırlığınca kibir bu­lunan kimsenin Cennet'e  giremeyeceği  belirtilmiştir. Bu ifadeden maksat, gereken cezayı çekmeden Cennet'e giremeyecektir, denil­miştir. Çünkü "tevhîd ehli"nin Cennet'e gireceğinde hiçbir farklı gö­rüş ortaya koyan olmamıştır. Aynı zamanda "tevhid ehli"nin âsi ve günahkârlarının da Cehennem'de ebediyen kalmayacağı kesin ifadelerle beyân edilmiştir.

408 nolu Sehl hadîsini, Tirmizî hasenlemiş ve bunu Abdurrahman b. Meymun tarikiyle rivayet etmiştir. Nesâî, bu zat hakkında "leyse bihi be'sün" derken, İbn Maîn, onun zayıf olduğunu söylemiştir. Sehl b. Muâz'a gelince, İbn Hibban onun "sıka" olduğunu belir­tirken, İbn Maîn zayıf olduğuna dikkatleri çekmiştir.[444]

Hadîsin açık delâleti, züht, takva ve tevazu yönlerinden, başka­sının dikkatini çekecek kadar güzel elbise giymeyi tefketmekte bir sakınca olmadığı gibi, bazı faydaları bulunduğunu ifade etmektedir. Konu bu açıdan değerlendirilince, sözü edilen güzel elbiseden mak­sadın, âdetin üstünde bir görünüm arzedeni olduğu anlaşılıyor. Ni­tekim Hafız İbn Kayyım diyor ki:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bazan tedariki kolay olan kaba yünden, bazan ketenden, bazanda pamuktan elbise giyinirdi. Yemen'de dokunan hırkaların çeşitli renklerinden giydiği olurdu. O halde insanlardan bir kısminin züht ve taabbüd olsun diye Allah'ın mübah kıldığı giyecek, yiyecek ve evlenilecek şeyleri men'etmeye çalışması; bir kısmının da onların aksine en na­dide elbiseleri ve en güzel yiyecek maddelerini seçmek suretiyle lüküs yaşamaya özenmesi, şüphesiz ki Peygamber (a.s.) Efendimiz'in sünnetine muhaliftir."

O bakımdan ortalama bir yol tutup giyim, kuşamda; yiyecek ve içecekte ifrat ve tefritten kaçınmak sünnete daha uygundur.

Şeyh Ebü İshak-el-Esfehanî, isnad-i sahîh ile Cabir b. Eyyub’dan şöyle dediğini rivayet etmiştir:

"Salt b. Râşit, ünlü bilgin ve muabbir İbn Sirîn'in yanına girdiğinde üzerinde kalın ve kaba yünden dokunmuş bir entari, bir sarık ve bir cübbe bulunuyordu. İbn Sirîn onun bu kıyafetinden hoşlanmayarak yüzünü ekşiterek tiksinti duy­duğunu belirtti ve şöyle buyurdu: Sanıyorum ki, bazı kimseler, İsa Peygamberin kaba yünden elbise giydiğini düşünerek öyle giyiniyor­lar. Oysa, sıhhatından pek şüphe etmediğim zatların verdiği habere göre, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz hem keten, hem yün, hem de pa­muk kumaşlardan elbise giyinmiştir. Peygamberimizin (a.s.) sün­netine uymamız elbetteki daha uygun ve daha lâyıktır..."[445]

Sonuç olarak bu konuda diyebiliriz ki, vasat ve vasatın üstün­de elbise giyinmek niyete göre mana ve hüküm taşır. Müslüman kimsenin toplum içinde daha güzel, daha düzenli görünmesi ve hem ameliyle, hem kıyafetiyle misal olması düşüncesinden hareketle, kendine güzel bir çeki düzen vermesi, elbette mübahtır ve örnek alınmaya lâyıktır. Bunun aksine başkasına üstünlük sağlamak, ki­bir ve gurur taslamak için yapıyorsa, her haliyle günâhtır.

409 nolu İbn Ömer hadîsinin ricali sahîh isnadı sağlamdır. Râvileri sıka (güvenilir) kişilerdir. Ravilerinden Muhammed b. İsa üzerinde konuşanlar olmuşsa da, Ebû Hatim onun sıka olduğunu söylerken Buharî onun tarikiyle rivayet yapmış ve İbn Hibban onu sıka (güvenilir raviler) arasında zikretmiştir.

Büyüklük taslayarak güzel elbise giyen kimseye, kıyamet gü­nünde misliyle ceza verilir, böylece mezellet (horluk ve hakirlik) el­bisesi giydirilir. Çünkü ceza amelin cinsinden olur.

Kadınların eteklerini yere dokunacak şekilde uzun  tutmaları, bu husustaki hükmün dışındadır. Çünkü onların ayaklarının üze­rinin örtülü bulunması vâcibdir. Ancak kalın çorap giyinen kadınla­rın topuklarına kadar entarilerini uzun tutmalarında bir sakınca yoktur.

O halde kadınlar sırf kibir gösterip başkasını küçük görmek için entarilerini lüzumundan fazla uzatır da etekleri yerde sürünürse, o takdirde kerahet işlemiş olurlar. Bazı ilim adamlarına göre, erkek­lerin de büyüklük taslama niyeti olmaksızın eteklerini uzatmaların­da bir sakınca yoktur, demişlerse de, onların bu görüşü fazla ilgi ve tarafdar toplamamıştır. Nitekim İmam Şafiî, niyetleri ne olursa ol­sun, erkeklerin eteklerini yerde sürünecek şekilde uzatmaları mek­ruhtur, demiştir.[446] el-Butî de kendi Muhtasar'ında İmam Şâfii’nin şöyle dediğini nakletmiştik:

"Etekleri büyüklük taslayarak uzat­mak, ne namazda, ne de namaz dışında caizdir. Erkeklerin giydiği üstlük, entari ve cübbenin topukları aşması ve biz bunu büyüklük tas­lamak için böyle yapmıyoruz diye yorumda bulunmaları da doğru değildir. Çünkü elbisenin topukları aşması, kibir ve gurur alâmeti olarak bilinir.

Ancak elbisenin topuklardan aşağı veya topuk seviyesinde olma hususu daha çok sıcak bölgelerde entari giyinen erkeklerle ilgilidir ve oraların  âdetleriyle yakından alâkalıdır.

Şafiî'nin görüşünü benimseyenlerin delili ise, daha çok şu riva­yettir:

"Entarini bacakların yansına kadar uzat, daha fazla uzatmak istiyorsan topuklarına kadar uzat ye sakın eteğini (daha aşağı sar­kacak şekilde) uzatma; çünkü öyle yapmak kibir ve gururdur. Allah ise kibir ve gurur (taslayanı) sevmez."[447]

Ayrıca şu hadîsle de istidlal etmişlerdir: Ebû Ümâme (r.a) di­yor ki, birara Resûlüllah (a.s.) Efendimizle beraber bulunuyorduk, derken Amir b. Zürare el-Ansarî ile karşılaştık ki, üzerindeki üstlü­ğü yere kadar sarkmış bulunuyordu. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz onun elbisenin bir ucundan tutup Allah'a karşı tevazu göstererek şöyle dedi:

"Senin kulun, kulun ve cariyen oğlu!.."

Bunu Amir işite­cek sesle söyledi ve o sebeble şöyle dedi:

"Ya Resûlellah! Doğrusu ben ince bacaklıyım..." Peygamber (a.s.):

"Ya Amir! Şüphesiz ki, Allah yarattığı her şeyi en güzel biçimde yaratmıştır. Ya Amir! mu­hakkak ki Allah, eteklerini (yere kadar) uzatanı sevmez."[448]

Bu hadîsin ricali sıkat (güvenilir) kişilerdir. Zahiri ise, Amr'ın böyle yapmakla büyüklük taslamadığına delâlet ediyor.

411 nolu İbn Ömer hadîsinin isnadında Abdülaziz b. Revvad bu­lunuyor ki, bu zat üzerinde konuşanlar olmuştur. İbn Mübarek, "o insanların en abidi idi." derken Ebû Hatim, "o sadûk doğru ve ibâ­dete düşkün bir zattır." demiştir. Ahmed b. Hanbel, "Hadisi (riva­yeti) uygundur" diyerek onu tezkiye etmiştir. İbn Cüneyd ise, onun zayıf olduğunu belirtmiştir.[449]

İbn Hibban ise ona iki münker hadîs isnâd etmiştir ki, onlardan biri Abdurrahim b. Harun, diğeri Zafir b. Süleyman tarikiyle riva­yet etmiştir.

Nevevî ise, Müslim şerhinde onun isnadının hasen olduğunu be­lirtmiştir.

 
Çıkarılan Hükümler:

 

1- Büyüklük taslamak niyetiyle ağır kumaştan elbise diktirip giyinmek mekruhtur.

2- Müslümanın vakar ve şerefine yakışır ölçü ve biçimde gü­zel elbise giyinmek müstehabdır.

3- Bununla beraber, daha çok, ifratla tefritten kaçınarak va­sat bir elbise giyinmek takvaya ve sünnete daha yakındır.

4- Şehveti tahrîk edecek şekilde giyinmek mekruhtur.

5- Kadınların entari ve dış kıyafetlerinin topuklara kadar uzun olması sünnettir. Topuklardan az yukarıya kadar uzanan entari veya mantonun örtmediği bilek ve yukarısını kalın çorap giyinmek suretiyle örtmeleri de tesettürü gerçekleştireceğinden caizdir.

6- Sıcak bölgelerde entari giyinen erkeklerin etek uçlarını to­puklardan aşağıya kadar uzatıp sarkıtmaları mekruhtur.

Fahri Alem
Tue 18 March 2014, 08:03 pm GMT +0200

    Hurma ağacına bakınız. Başı dik olduğu için Allah ona meyvelerini nasıl taşıtıyor. Kabak, kavun, karpuz gibi bitkiler ise yüzünü ve dallarını yere koyduğu için Allah onların meyvelerinin yükünü toprağa taşıtıyor.

yagmur_7-c
Tue 18 March 2014, 08:13 pm GMT +0200

    Hurma ağacına bakınız. Başı dik olduğu için ALLAH ona meyvelerini nasıl taşıtıyor. Kabak, kavun, karpuz gibi bitkiler ise yüzünü ve dallarını yere koyduğu için ALLAH onların meyvelerinin yükünü toprağa taşıtıyor.

İnsan da öyle...
Kafayı boşa taşıyan da var taşımayan da...

gulbaharaktay
Thu 20 March 2014, 05:15 pm GMT +0200
 Hurma ağacına bakınız. Başı dik olduğu için ALLAH ona meyvelerini nasıl taşıtıyor. Kabak, kavun, karpuz gibi bitkiler ise yüzünü ve dallarını yere koyduğu için ALLAH onların meyvelerinin yükünü toprağa taşıtıyor.

İnsan da öyle...
Kafayı boşa taşıyan da var taşımayan da...

Rüveyha
Thu 20 March 2014, 06:50 pm GMT +0200
Müslümanlar herşeyin en güzelini hak ediyor..Önemli olan kibirle, gururla giydiklerimizi, taktıklarımız en güzel benimdir diyerek kullanmamaktır..Mevlam tüm kardeşlerime herşeyin en güzelini nasip etsin, beraberinde alçakgönüllük, dünya sevgisinden uzak bir gönül naisp etsin inşaAllah.

MELİKE 7D
Tue 28 April 2015, 07:35 pm GMT +0200
güzel şeyler giymek insanın içini belli etmez.

Kaan8/B
Tue 28 April 2015, 07:46 pm GMT +0200

    Hurma ağacına bakınız. Başı dik olduğu için Allah ona meyvelerini nasıl taşıtıyor. Kabak, kavun, karpuz gibi bitkiler ise yüzünü ve dallarını yere koyduğu için Allah onların meyvelerinin yükünü toprağa taşıtıyor.

İnsan da öyle...
Kafayı boşa taşıyan da var taşımayan da...


Sevgi.
Sun 21 May 2017, 12:45 pm GMT +0200
Kalp güzelliği kadar dış giyim olarakta Allah'ın Rızasına uygun giyinmek gerekir. Mevlam bizleri herdaim Rızasına uygun giysiler giymeyi nasip etsin inşaAllah

Bilal2009
Sun 21 May 2017, 06:33 pm GMT +0200
Ve aleyküm selam güzel elbise giymek güzel dinimizin gereğidir eğer mümkünse herzaman temiz giyinmeliyiz her zaman alçak gönüllü olmalı kimseye tepeden bakmamalıyız inşaAllah