hafiza aise
Mon 12 September 2011, 03:50 pm GMT +0200
GÜREŞ SPORUNDA HÜNERLİ ÇOCUK; SEMURE (R.A)
Mayıs 2010 56.SAYI
Yıldızkent’e yeni bir aile taşınmıştı. Puti adında sevimli bir çocukları vardı. Aydede onları ziyaret etti. Puti, Aydede’yi çok sevmişti. Ona sporu çok sevdiğini, güreş sporunda oldukça maharetli olduğunu söyledi. Bunun üzerine Aydede asr-ı saadette de güreş sporu ile ilgilenildiğini anlatmaya başladı. “Sporla ilgilenmene çok sevindim. Güreş oldukça eski bir spordur. Asr-ı saadet devrinde sahabiler birbirleriyle güreşirlermiş. Bir gün Semure adında bir çocuk Medine sokaklarında gezerken; ‘Üç bin kişilik ordu Medine’ye yaklaşıyor...’ diye bir ses duymuş ve çok heyecanlanmış. Bu savaşa ben de katılmalıyım. Ama henüz on beş yaşındayım, alırlar mı beni diye düşünmeye başlamış.
Semure, babasının yanına gittiğinde savaş için hazırlıklar da başlamış. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) zırhını giymiş, sahabiler ise son hazırlıklarını yapmaktaymış. Semure, o sırada arkadaşı Rafi’yi görmüş. Yanına gittiğinde ok atmada maharetli olduğu için savaşa katılmasına izin verildiğini öğrenmiş. Babasına, ‘Babacım Rafi ok atmada maharetliyse ben de güreşte hünerliyim, sen de benim için Resulullah’tan izin al’ diye yalvarmış.
‘Peygamberimiz (s.a.v), onun bu isteğini duyunca gülümsemiş. Rafi ile Semure’nin güreşmesini istemiş. Semure heyecanla Rafi’yi kucaklayarak bir hamlede yere yıkmış ve savaşa katılmaya hak kazanmış. O artık Peygamberimizin küçük kahraman askerlerinden biri olmuş.”
GİDEN BAKLAVA TEPSİSİ
Nasrettin Hoca akşam üzeri evine doğru yürürken bir köylüyle karşılaşır. Köylü; “Hocam, kısa bir süre önce bir adam büyük bir tepsi baklava götürüyordu” der. Hoca; “Beni ilgilendirmez!” cevabını verir. Köylü adam baklavayı çok seviyor olacak ki, “Baklava tepsisini sizin eve doğru götürüyordu” der. Hoca; “O zaman seni ilgilendirmez!” cevabını verir.
BİLMECELER
1- Meyvelerin şefi hangisidir?
2- Arşın ayaklı, burma bıyıklı.
3- Elimde kat kat, ateşte pat pat.
4- ALLAH yapar yapısını, bıçak açar kapısını.
UÇAN HALI AÇE’DE
Eren okul ödevini hazırlamak için kütüphaneye gidiyordu. Bana “tsunami” üzerine araştırma yapacağını söyledi. “Tsunami” deyince aklıma “Açe” geldi. Bütün dünya Açe’yi Tsunami faciası ile tanımıştı. Ben onlara Açe’yi gezdirmeyi teklif ettim. Onlar da seve seve kabul edince birlikte yola koyulduk.
Açe’ye vardığımızda ilk ziyaret mekanımız “Beytü’r- Rahman Camii” idi. Eren ve Enise caminin içine girdiler. Döndüklerinde Eren şöyle dedi; “Kur’an öğrenen çocukları gördük. Biz de onlarla birlikte dualar ettik. Birçok arkadaşımız oldu. Açe’de dostlar kazandık. Tanıştığımız Açeli bir çocuk; Beytü’r- Rahman Camii hakkında ‘Tsunami faciası esnasında bütün Müslümanlar hatta çevredeki diğer din mensupları bu camiye sığındı. Etraftaki binalar yıkılmasına rağmen camiye bir şey olmadı. Bizim gönlümüzde çok farklı bir yeri var...” dedi.
Enise ise şunları söyledi; “Açe’de Tsunami felaketinin yaşandığı yerleri gezerken Türkiyeliyiz dediğimizde yüzlerde tatlı bir tebessüm beliriyor. Açeliler, Osmanlı ve Türkler’e karşı büyük sevgi ve saygı duymakta. Tsunami faciasında onlara ilk yardım Türkiye’den ulaşmış. Bu da Açelilerin gönlünde büyük bir yer etmiş.”
Kadriye BAYRAKTAR