sumeyye
Sat 15 January 2011, 04:24 pm GMT +0200
Günahın Cezasını Dünyada Çekmek
31. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
"Kim bir günah işler de, bu günah sebebiyle dünyada cezâlandırırsa, Allah âhirette o günahı sebebiyle kulunu ikinci kez cezalandırmayacak kadar adaletlidir.
Kim dünyada bir günah işler de Allah o kulunun günahını gizler ve affederse, affedip örttüğü bir suçu âhirette cezalandırmayacak kadar cömerttir."[208]
İzah
İbni Mâce de bu hadisten başka şöyle bir hadis daha vardır:
"Sizden biriniz işlediği günah sebebiyle dünyada cezâlandırıldığında o ceza onun günahına keffâret olur. Şayet işlediği suçun cezasını dünyada çekmezse, artık âhirette onun işi Allah'a kalır."
Cenâb-ı Hak bâzı fiilleri haram kılmış, ayrıca bu haramlara verilecek dünyevî cezaları da tayin etmiştir. Meselâ zina eden evli kimseler recm edilir, cezayı gerektirecek derecede hırsızlık yapanın eli kesilir. Birini öldüren karşı taraf affetmedikçe kısas olarak öldürülür.
İşte eğer bir kul dünyada bu günahlardan birini işler de ona bu cezalardan birisi tatbik edilirse, Allah o kuluna aynı suçtan dolayı bir de uhrevî ceza vermez.
Bu, kula verilen musibetler için de düşünülebilir. Yüce Allah bâzı kullarına işledikleri günahlara ceza olarak dünyevî musibetler verir. Kul bu musibeti sabırla karşılarsa, hem âhirette o suçtan dolayı bir daha cezalandırılmaktan kurtulmuş olur, hem de sabırla karşıladığı için sevap kazanır.
Hadisin ikinci kısmında ise Allah'ın dünyada gizlediği bir günahı âhirette cezalandırmayacak kadar cömert olduğu nazara verilir. Zaten çeşitli âyetlerde Allah'ın âhirette bâzı kullarının günahlarını örteceği bildirilir. Mes Meâric: 70/6-7.elâ bu âyetlerden birisi şu mealdedir:
"Dinlerini korumak için hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, Benim yolumda eziyete uğrayanların, cihad edenlerin ve öldürülenlerin elbette günahlarını örteceğim ve elbette onları altlarından ırmaklar akan Cennete koyacağım."1
Bu örtme işinin nasıl gerçekleşeceğini de şu hadisten öğreniyoruz:
"Biriniz Rabbinin manevî huzuruna yaklaşır. Hattâ Allahü Teâlâ onu rahmet koltuğunun altına alır. Sonra, 'Filan ve falan günahları işledin mi?' diye sorar. Kul, 'Evet, işledim' der. Böylece onun bütün günahlarını sayar. Nihayet Allahü Teâlâ ona 'Onları. dünyada senin için örtüp gizlediğim gibi, bugün de onları bağışlıyorum' buyurur."
128 numaralı hadisin izahına da bakınız. [209]
Sağdan Başlamak
32. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
"Biriniz ayakkabısını giydiğinde önce sağı giysin. Çıkardığında ise önce solu çıkarsın."[210]
İzah
Zikrettiğimiz kaynakların bâzılarında, "Böylece sağ ayak, giyilen ayağın ilki, çıkarılan iki ayağın da sonu olsun" ilâvesi vardır.
İşlerde sağdan başlamak sünnettir. Abdest azalarını yıkarken sağdan başlamak, tırnak keserken sağ elin parmaklarından başlamak, yemek yerken sağ el ile yemek, camiye girerken sağ ayak ile girmek bunlardan bâzılarıdır. Peygamberimiz yukarıdaki hadislerinde de ayakkabı giymeye sağdan başlamayı tavsiye etmektedir. Gömlek giyerken sağ koldan, pantolun ve çorap giyerken sağdan başlamak da sünnet olan davranışlardandır.
Camiden çıkarken sol ayakla çıkmak, burnu sol el ile temizlemek, sol el ile taharetlenmek de yine sünnettir. Hadiste ayakkabıyı çıkarırken soldan başlamak gerektiğine dikkat çekilmektedir. Buna kıyasen gömleğin önce sol kolunu çıkarmak, pantolun ve çorabı çıkarmaya soldan başlamak da sünnettir.
Peygamberimizin bu çeşit tavsiyelerine uymak farz veya vacip gibi şart değilse de, bir Müslüman bu fiillerinde de Peygamberimizi taklit ederse, o şey artık sıradan bir hareket olmaktan çıkar, kişi Allah'ın rızâsını kazanmak için Allah'ın Resulünü taklid ettiğinden bir ibâdet sevabı kazanır. Böylece bütün bir ömrü ibâdetle geçirmek mümkün olur. Bunun içindir ki, Sahabîler bu davranışlar bakımından da Peygamberimize uymaya çok ehemmiyet vermiştir.[211]
Cennet Nimetleri
33. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu.
"Allah azze ve celle şöyle buyurdu: 'Salih kullarım için Cennette gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiçbir insanın hatırına gelmeyen nimetler hazırladım."[212]
Peygamber Sevgisi
34. Âişe (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam Resûlullaha geldi ve şöyle dedi:
"Yâ Resûlallah, Allah'a yemin ederim ki, seni canımdan, ailemden, malımdan ve çocuklarımdan daha çok seviyorum. Evde seni ansam, gelip seni görünceye kadar ayrılığına sabredemiyorum. Benim de senin de öleceğimizi hatırlıyorum. Biliyorum ki, sen Cennete gireceksin, Peygamberlerle beraber yüksek derecelerde olacaksın. Ben şayet Cennette girsem de seni görememekten korkuyorum."
Onun bu sözü karşısında Resûlullah (s.a.v.) bir şey söylemedi. Biraz sonra Cebrail (a.s.) şu âyeti getirdi:
"Her kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine pek büyük nimetler bağışladığı peygamberler, sıddıklar, şehidler ve sâlih kimselerle beraberdirler. Onlar ise ne güzel arkadaştırlar."[213]
38. nolu hadise ve izahına bakınız.[214]
[208] İbni Mâce, Hudûd: 33. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/89.
[209] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/89-90.
[210] Buhari, Libas: 39; Müslim, Libas: 67; Ebû Dâvud, Libas: 41; Tirmizî, Libas: 37; tbni Mâce, Libas: 78. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/91.
[211] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/91-92.
[212] Buhârî, Bedü'1-Halk: 8; Tefsir, Secde Sûresi; Müslim, Cennet: 2; Tirmizî, Tefsir (3195). İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/92.
[213] Nisa: 4/69.
[214] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/92-93.