hafiza aise
Tue 2 August 2011, 10:07 am GMT +0200
GÖRÜŞTÜĞÜM KIZI ANNEME KABUL ETTİREMİYORUM
Haziran 2011 69.SAYI
Merhaba Yasemin Hanım, ben 25 yaşında İstanbul’da yaşayan biriyim. Bir bayanla tanıştım izdivaç yapmak üzere, fakat annem bir türlü razı gelmiyor. Yaşantı tarzımızı eğitim anlayışımız ve diğer kriterlerimiz birbirine uyuyor, fakat annem o Kürt diye kızı kabul etmiyor. Annem bunca ilim okudu, kendisi aynı zamanda sohbet veriyor. Bu hastalık nasıl bulaştı anlamıyorum. Kendisi de kızı gördü; “Evet, güzel insanlar, edepli insanlar, dindar insanlar” diyor, ama Kürt diye olmaz diyor. Tek Türkiye dizisini çok izlerdi; “Televizyonda hiç izlemiyor musunuz, önce iyi yüzle kız veriyorlar sonra ne oluyor başlarına neler geliyor?” diyor. Sizce bu konuda ne yapmalıyım?
MUSTAFA …
Bu mektubunuzla bir kere daha aklın yaşta değil başta olduğunu gösteriyorsunuz. Yazınızı okuyunca bana gelen tüm mektuplardan çok daha fazla şaşkınlık uyandırdı. Zira anneniz Müslüman ve sanırım intisaplı bir bayan. Anneniz bu yazıyı ne kadar dikkate alacak bilmiyorum, zira ben de Kürt’üm.
Irkların varlığı Cenab-ı Hak’kın kudretinin delili. Ve biliyoruz ki üstünlük ırkla değil. Fakat tıpkı cinsiyetimizi tarif ederken kadın olduğumuzu ifade etmemiz gibi bir şeydir. Çünkü hepsi kimliğimize dair itemlerdir (öğe). Türkiye’de şuan Kürtler üzerinden bir takım oyunlar oynanıyor. Batılı devletler her zaman sömürge devletleri olduğu için Türkiye’yi parçalamanın yolunu doğu üzerinden düşlüyorlar. Bundan Türk ve Kürt halkları oldukça rahatsız. Fakat bir takım kardeşlerimiz bu durumu fark etmedikleri için bir hengamenin içinde sürüklenip gidiyorlar. Ancak elini vicdanına koyan herkes şunu kabul eder ki; eğer doğu gerekli şekilde korunup kollansaydı bugün batılıların elinde istedikleri gibi şekil veriliyor durumda olmazlardı.
Gelelim en önemli konumuza, insan olmak, insani hususiyetlere haiz olmanın ölçüsü ancak yüce kitabımızda belirtilen mikyaslarla mümkündür. Yani iyi olmak, dürüst olmak, samimi olmak, dindar olmak, ne ırka, ne şehre, ne kariyere, ne de cinsiyete bağlı değildir. Anneniz ne kadar farkında bilmiyorum, ama Cenab-ı Hak onu böyle bir imtihandan geçiriyor. Kürt kızını gelin olarak kabul etmeyerek aslında zımni anlamda kendi ırkının üstünlüğünden dem vuruyor. Çünkü itiraz noktası ırki kimliği.
Anneniz şuan Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan Kürtleri sorumlu görüyor. Ve bu da onun için çok meşru ve haklı bir gerekçe. Fakat ben hiç öyle düşünmüyorum. Bugün Türklüğüyle gelinini kabul etmeyen, yarın fakirliğiyle ya da kariyersiz diye, soyu sopu asil değil diye daha nice gelinleri reddedebilir. Kürtlerin içinde bulunduğu durum annenizi haklı kılmıyor. Evet, bazı Kürtler gerçekten de oyunun maşası durumundalar. Nasıl oluyor da bir Müslüman’ın, varsa, hakkını bir batılı gelip savunur? Psikolog olarak şunu belirtmek isterim ki haklarını isterken takındıkları tavır ve seçtikleri yöntem savaşa dairse bunlar çok yanlış ve gereksiz. Oysa her türlü hakkı savunmada dilimiz her zaman barış dili olmalı. Şuan biliyorsunuz ki Türkiye’de bir başörtüsü sorunu yaşanmakta. Sizce formülümüz savaş mı olmalı? Kardeş kardeşi kıran, vuran her ortamda batılı bir oyun olduğunu biz Müslümanlar asla unutmamalıyız.
Yasemin U. SALİHOĞLU