sidretül münteha
Sun 13 March 2011, 02:45 pm GMT +0200
e. Görüşlerin Değerlendirilmesi Ve Sonuç
ea. Genel Değerlendirme
ea. Genel Değerlendirme
Vakıaların hükmünü belirlemede ehli sünnet çizgisindeki mezheplerin ittifakla kabul ettikleri deliller kitap, sünnet, icma ve kıyastır. "Masalih-i mürsele" ve "istihsan" ise tartışmalı olmakla beraber yine bu mezheplerin öyle ya da böyle baş vurdukları delillerdendir. Akıl ise olayların hükmünü belirlemede tek başına bir delil değildir. Ehl-i Sünnet çizgisinin görüşü budur. Aklın şer'i bir delil olması sadece Mutezile ve Şia görüşüdür. Buna göre:
Hicri 11. Asrın başlarında ortaya çıkan sigara hakkında kitap; sünnet ve icma delilinin bulunmaması tabiîdir. Diğer bir ifade ile, filan âyetin veya hadisin herhangi bir dalalet yoluyla delâletine, ya da müctehidlerin icmaına binaen sigara haram veya mubahtır, denemez.
Kıyasa gelince, şüphesiz bu, üç asıl delilden sonra ahkâm belirlemede en önemli delildir ve şartlarına uygun kıyasın işletilmesi de bir içtihattır, dolayısı ile kıyas yapmak ehlinin, yani müctehidlerin işidir. Hükmü nasların delâletlerinin delâleti ile anlaşılacak kadar açık olan konular ise bundan müstesnadır. Bu durumda sigaranın kıyas edilebileceği –edildiği- en yakın asıl pırasa, soğan ve sarımsaktır. Yukarıda da kaydettiğimiz gibi, Hz. Peygamber (sav) bu bitkilerden yiyenlerin, ağız kokularıyla meleklere ve insanlara eziyet edecekleri için mescide gelmemelerini emretmiş, hatta bu durumda gelenler olmuşsa onları mescitten çıkartarak Bakî Mezarlığı istikametine göndermiştir. Çoğu insanlarca sigaranın ihdas edeceği ağız kokusu da bundan daha az rahatsız edici değildir. Öyleyse sigara da aynı hükmü almalıdır. Ama bu hüküm nedir? Soğan-sarımsak konusunda (asıl) baktığımızda onların yenmelerinin yasak edilmediğini, hatta bir hadisle teşvik edildiğini, dolayısı ile mekruh dahi görülmediğini müşahede ederiz. Yasak edilenin onları yiyenin henüz ağız kokusu çıkmamışken camiye gelmeleridir ve bu hükmün (haram ya da mekruh) illeti de "eza vermek"tir. İmdi sigarayı buna uygularsak; önce sözkonusu illetin onda da aynı ölçüde bulunup bulunmadığı tartışma konusu olabilir. Çünkü sigara içen herkesin nefesi ra hatsız edici ölçüde kokmamaktadır. Bu açıdan kıyasın "aslı" ile "fer'i" arasında küçük de olsa bir fark vardır. İkinci olarak "illetin bulunmayacağı yerde hükmün de bulunmayacağı" esasına göre, ister soğan-sarımsak'ta, ister sigarada herhangi bir yolla ağız kokusunun izalesi mümkün olursa bu, hükmün de kalkmasını gerektirir. Kaldı ki "asıl" daki hüküm, soğan-sanmsak yemenin haramlığı ya da mekruhluğu değildir. Binaenaleyh, sigaranın onlara kıyaslanmasının uygun olması halinde bile bu, tek başına sigaranın içiminin haram ya da mekruh olmasını gerektirmez. Ne var ki, sigara içenin ağız kokusu, diğerleri kadar çabuk çıkmayacağı dolayısı ile mescidlere sürekli gidemeyeceği ve şeairden olan bir sünnetin -cemaate gitmek gibi- sürekli terki de mekruh ya da haram olacağı için, [935] bu sebeple sigara içmek de aynı hükmü alır. Ancak bu esasa göre de yine kokusunun izale yöntemi bulunuyorsa hüküm de ortadan kalkar.
Sonuç olarak sigaraya hüküm vermede en güçlü delil görülebilecek kıyas da nihaî hükmü belirlemede yeterli olmamaktadır.
Geriye ihtilaflı deliler kalır ki, bunlar da Hanefîlerin "İstihsan"ı ile Malikilerin "istislahf (masalih-i mürsele)'dir. Sigara için istihsanın işletilebilecek yönleri zaruret, umumî belva ya da kıyas-ı hafîdir. Sigara içmekte bir zaruret olmadığı herkesin kabulüdür. Umumî belvanın olup olmadığı tartışılabilir. Çünkü sigaranın bir "fısk" sayılması halinde günümüzde o ölçüdeki fısklardan sakınan dinî bütün insanlar çok yüksek oranda sigara da içmemektedirler. Bu kesimde içenler azınlıktadır. Bunun dışındaki müslümanlar ise fısk olduğu sabit olan benzeri konularda dahi tesahül göstermektedirler. Binaenaleyh, onların sigara içmeleri de umumî belvadan değil, tesahül ve laubalilikten kaynaklanıyor denebilir. Böylece zaruret ve umumî belva tarzındaki bir istihsanla da sigaranın hükmüne ulaşmak mümkün görülmemektedir. Kıyas-ı Hafi tarzındaki bir istihsan ıstıslahla aynı şey olur ki, bu da sigaranın zararının kesinkes sabit olmasına bina edilebilir ve açık naslarla haram kılınan nesnelerdeki ortak özellik, insan için hayatî zarar taşımalarıdır. Aynı şey sigarada da mevcuttur, ya da böyle bir "asıl" bulunamazsa dahi sigaradaki mefsedet yönü daha ağırlıklıdır. Binaenaleyh mahzurludur ve "memnu" olması gerekir denebilir. Ancak yukarıda da değindiğimiz gibi bu delilerde de ittifak yoktur ve bu yolla sigara kesin haramdır, hükmünü vermek zordur. [936]
[935] bkz, Zeydan, el-Vette. 36.
[936] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 352-354.