- Görmez, Yalova’da din görevlileriyle bir araya geldi

Adsense kodları


Görmez, Yalova’da din görevlileriyle bir araya geldi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
halim
Sun 11 October 2015, 04:46 pm GMT +0200
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Yalova’da din görevlileriyle bir araya geldi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Yalova’da görev yapan din görevlileriyle bir araya geldi.

Bu milletin dini ve manevi hayatına hizmet etmenin Allah’ın bir lütfu olduğunu kaydeden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatı içerisinde milletimizin dini hayatına, manevi hayatına hizmet etme konusunda bizleri istihdam ettiği için Cenabı Hakk’a ne kadar şükretsek azdır” dedi.

Mihrap görevinin en yüce makam olduğunu ifade eden Başkan Görmez’in din görevlilerine hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi;

“En yüce makam olan Mihrapta görev yapıyor olduğumuz için Allah’a şükretmemiz gerekir…”

İnsan dünyaya bir kez gelir. O bir kez geldiğinde her bir insan bir vazife deruhte ederek dünya hayatını bitirir gider. Her birimiz farklı bir vazifeyle görevlendiriliriz. Ne kadar bahtiyar kullarız ki, Cenabı Hak bizi o bir kez geldiğimiz dünyada kullarının ibadetlerine rehberlik yapmakta. Mihrap yeryüzünde en yüce makamdır, en yüce makamda bizleri istihdam ediyor. Yahut Resulullah’ın getirdiği ilmi, irfanı, marifeti, hikmeti nura dönüştüren bir minberde Cenabı Hakk bu makamı bize lütfediyor. Yahut Allah’ın kitabını öğretiyoruz çocuklarımıza, yaşlılarımıza, büyüklerimize. Kitabı kerimi, kerim kitabı öğretmekte istihdam ediyor. Dinine davette, dinini tebliğde bizi istihdam ediyor. Onun için Cenabı Hakk’a ne kadar şükretsek azdır. Ama bazen bu şükrü eda etmekte aciz kalıyoruz, içinde olduğumuz için kıymetini bilmiyoruz.

“Her bir mihrap görevlisinde Allah’ın yüklediği büyük bir sorumluluklar var…”

Rabbimize şükrümüzü biz ancak Allah’ın bize verdiği, omuzlarımıza yüklediği büyük emaneti hakkıyla taşımak, hakkıyla yerine getirmek ve onu hakkıyla yaşamakla ancak biz şükrümüzü ifa etmiş oluruz. Aksi takdirde biz şükrümüzü ifa etmiş olmayız. Üzerimizde büyük bir sorumluluk var. Her bir mihrap görevlisinde Cenabı Hakk’ın yüklediği büyük bir sorumluluk var. Bu sorumluluğu yerine getirebilirsek ancak şükrümüzü eda etmiş oluruz. Biz gerçekten öncelikle Cenabı Hakk’ın bize yüklediği bu mesuliyete layık olmak için elimizden gelen her türlü gayreti sarf ederek şükrü eda ederiz. Öncelikle ilmimizi, irfanımızı sürekli arttırarak bir ilim talebesi olarak Allah’ın kitabını en güzel bir şekilde öğrenerek, Resulü Ekrem’in sünnetini en güzel şekilde öğrenerek ve yaşayarak ancak şükredebiliriz. Öğrendiklerimizi öğretmek, yaşadıklarımızı yaşatmak, ibadette de rehberlik yapmak, milletin ahlakını, maneviyatını yükseltmek, yüceltmek görevi verilmiş aynı zamanda bize. Biz bu görevi hakkıyla yerine getirdiğimiz zaman ancak Rabbimize karşı şükrümüzü eda etmiş oluruz.

“Diyanet İşleri Başkanlığı artık sadece Türkiye’ye hizmet eden bir müessese değil, dünya Müslümanlarına hizmet götüren bir müessesedir…”

Bütün alemi İslam yangınlar içerisinde. Bütün alemi İslam bir çöküş yaşıyor, bir bunalım içerisinde. Bağdat çöktü, Şam çöktü, Kahire çöktü, San'a, Yemen, Trablus daha sayamadığım medeniyet merkezlerinde büyük kaoslar yaşanıyor. Kardeş kardeşi katlediyor. Mezhep ihtilafı üzerinden insanlar birbirlerine savaş açmış vaziyette. Cehalet kol geziyor, tefrika her tarafı sarmış vaziyette.  Diğer dünyalarda milyonlarca Müslüman azınlık hükmünde başka inançların, başka ideolojilerin baskısı altında nice mazlum, mağdur, mahrum Müslümanlar bizden hizmet bekliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı artık sadece Türkiye’ye hizmet eden bir müessese değildir. Rusya’nın içerisinde 30 milyon Müslüman kimliğini ayağa kaldırma konusunda size muhtaç, sizin çalışmalarınıza ihtiyacı var. Mihrabı sırtına alıp oralara gidecek arkadaşlara ihtiyaç var. Onların lisanlarını öğrenerek davet, irşat, tebliğ nasıl yapılır, başka lisanlarla bu nasıl yapılır çok iyi bilerek, öğrenerek. Kafkasya’da nice Müslüman kardeşlerimiz var kimliklerini yeniden inşa etmekle uğraşıyorlar. Orta Asya’da, Balkanlar’da, Afrika’da dünyanın her tarafında İslam ümmeti büyük sıkıntılar çekiyor. Büyük zorluklar içerisinde. Bütün onlar bu zorlukları yaşarken Diyanet çatısı altında 120 bin 130 bin hocamızın, hoca hanımın hep birlikte Türkiye’deki meselelerini bitirip ayrıca bütün dünyaya ulaşmaları gerekiyor. Bütün buralara hizmet götürmesi gerekiyor. Bütün o beldeler, o ülkeler, o mağdur, mazlum milletler gerçekten sizin irşadınıza, sizin yardımınıza muhtaç vaziyette. Evrensel bir dinin mensuplarıyız. Bugün bütün insanlık büyük bir girdabın içerisinde, ama bütün o insanlığı kurtaracak rahmeti yüreklerini barındıran Müslümanlar birbirleriyle uğraşırken bütün insanları da bu rahmetten, bu merhametten mahrum bıraktığının farkında değil.

“Ümmetin dirilişi ancak namazla olur…”

Camiler Haftası geliyor. Bu haftaları fırsat bilerek çok iyi değerlendirmeliyiz. Biz bu haftayı fırsat bilerek camiyi hayata nasıl taşırız? Camiyi yeniden hayatın kıyısından, hayatın merkezine, kalbine nasıl taşırız? Seferber olmalıyız. Bu yılın konusu ‘namazla diriliş’ Ümmetin dirilişi ancak namazla olur. Namaz kadar bizi diriltecek, namazsızlık kadar bizi öldürecek bir iş yoktur.