SevD@_GüLü
Mon 27 June 2011, 02:36 pm GMT +0200
Gönül gül bahçesine benzer
Sufi manevi neşe bulup gönlünün ferahlaması için
güllerle dolu bir bahçeden içeri girer.
Bir köşeye çekilip yüzünü dizine koyar.
Gönlüne kapanıp derinlere daldığında onun uyuduğunu zanneden bir kişi
“Ne uyuyorsun? Gözünü aç da güllere, üzüm çubuklarının haline,
çiçek açmış ağaçlara, şu yeşermiş çimenlere bak. Allah’ın emrini duy.
Cenab-ı Hak Kur’an’da ‘Allah’ın rahmet eserlerine bakınız’ buyurmuştur.
Başını dizinden kaldır da şu rahmet eserlerine yüzünü çevir” deyip dürtükler.
Sufi “Ey arzularının esiri olan kişi, Allah’ın en güzel eseri gönüldür.
Bağlar ve yeşillikler canın kendisindedir, dışarıda bulunanlar ise
akarsu üzerindeki yansıma gibi onun yansımasıdır.
Yani eserlerin eserleridir ancak.
Eğer bu dünyada gördüğün bağlar, bahçeler, gönül alemindeki
neşe selvisinin aksi olmasaydı Cenab-ı Hak bu hayal alemine
‘aldanma yurdu’ demezdi.
Bu aldanış hayali hakikat sanmaktan kaynaklanır.
Aldanan kişiler gördükleri hayalin güzelliğine dalarak
‘burası cennettir’ zannına kapılmışlardır ve aksi seyre gelmişlerdir.
Onlar bağların, bahçelerin aslından (yani velilerden) kaçıyorlar da
bir hayale bağlanıp kalıyorlar.
Bir gün bu gaflet uykusu sona erince yani ölüm gelip çatınca gözler açılır,
hakikat görünür. Ama son nefeste görmek ne işe yarar?”
Bu bağın aslından haberdar olan kişiye ne mutlu!” der.
(Mesnevi)
Sufi manevi neşe bulup gönlünün ferahlaması için
güllerle dolu bir bahçeden içeri girer.
Bir köşeye çekilip yüzünü dizine koyar.
Gönlüne kapanıp derinlere daldığında onun uyuduğunu zanneden bir kişi
“Ne uyuyorsun? Gözünü aç da güllere, üzüm çubuklarının haline,
çiçek açmış ağaçlara, şu yeşermiş çimenlere bak. Allah’ın emrini duy.
Cenab-ı Hak Kur’an’da ‘Allah’ın rahmet eserlerine bakınız’ buyurmuştur.
Başını dizinden kaldır da şu rahmet eserlerine yüzünü çevir” deyip dürtükler.
Sufi “Ey arzularının esiri olan kişi, Allah’ın en güzel eseri gönüldür.
Bağlar ve yeşillikler canın kendisindedir, dışarıda bulunanlar ise
akarsu üzerindeki yansıma gibi onun yansımasıdır.
Yani eserlerin eserleridir ancak.
Eğer bu dünyada gördüğün bağlar, bahçeler, gönül alemindeki
neşe selvisinin aksi olmasaydı Cenab-ı Hak bu hayal alemine
‘aldanma yurdu’ demezdi.
Bu aldanış hayali hakikat sanmaktan kaynaklanır.
Aldanan kişiler gördükleri hayalin güzelliğine dalarak
‘burası cennettir’ zannına kapılmışlardır ve aksi seyre gelmişlerdir.
Onlar bağların, bahçelerin aslından (yani velilerden) kaçıyorlar da
bir hayale bağlanıp kalıyorlar.
Bir gün bu gaflet uykusu sona erince yani ölüm gelip çatınca gözler açılır,
hakikat görünür. Ama son nefeste görmek ne işe yarar?”
Bu bağın aslından haberdar olan kişiye ne mutlu!” der.
(Mesnevi)