- Gökyüzü kandillerini oruç ayında yakıyoruz

Adsense kodları


Gökyüzü kandillerini oruç ayında yakıyoruz

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ehlidunya
Mon 23 July 2012, 04:00 pm GMT +0200
Gökyüzü kandillerini oruç ayında yakıyoruz

"Anne, Ramazan gelmiş, biz de oruç tutmak istiyoruz." dedi. Ah ne güzel sözler söylüyor benim kuşlarım. Hem biliyor musunuz, gökyüzü kandillerini oruç ayında yakıyoruz zaten. O saadet halkası içinde sofraya oturduk. O güzelim sahur sofrasının lezzeti bir başkaymış gerçekten. Sabah kahvaltısına hiç benzemiyor.

Bugün sabaha karşı uykunun derin kollarında gezinirken, rüya ülkesinin prensi olmuşken, yatağımız sımsıcakken usulca bir öpücük kondu yanaklarımıza. İpek kanatlı bir kelebek dokunuşu...

- Haydi gökyüzünün kandillerini yakmanın vakti geldi.

Gökyüzü karanlık kalmasın, hilâl ve yıldızlar korkmasın diye gece bir el uzanır gökyüzünün kandillerini yakarmış.

Ramazan ayı geldiğinde de bunu minik yüreklerinde kocaman sevgiler taşıyan bizler yapmalıymışız.

Hem öyle bildiğimiz oyunlara benzemezmiş bu kandil yakma oyunu.

Bu oyunu oynayan çocukları en çok Allah severmiş. Melekler alkış tutarmış.

Oyun bitince ardından kandil ışığında öyle güzel bir sofra beklermiş ki bizleri...

Çocukluklarındaki bu sofraları da gökyüzünün kandillerini de anlata anlata bitiremez annemle babam.

Ben de kardeşimle birlikte bu yıl ki gökyüzünün kandillerini yakma oyununu dört gözle bekledim.

Bugün gecenin orta yerinde annemin öpücükleriyle uyandık.

Doğruca balkona koştuk.

Gece karanlık.

Herkes uykuda.

Kuşlar, çiçekler, ağaçlar, evler, yıldızlar...

İnce bir hilâl uykudan yeni uyanmış gibi göz kırpıp duruyor.

Balkonun kenarına kandilleri dizmiş annem.

- Haydi bakalım oyun başlasın, deyince birer birer yaktık kandilleri.

Gecenin karanlığında bir aydınlık demeti oluştu balkonumuzda.

- Şimdi burada bekleyin. Birazdan kandillerin sayısı artar, dedi annem.

Gerçekten de çevremizdeki evlerin ışıkları birer birer yanmaya başladı.

Gecenin koyu karanlığı ışıltılı bir gökyüzüne dönüştü.

Derken sokağı davul sesleri doldurmaya başladı. Hem de manilerle birlikte...

"Kavuştuk Ramazan'a,

Hem de büyük ihsana,

Bu ayda oruç tutmak,

Huzur verir insana."

Heyecanla içeriye girdik. Annem mutfaktaydı. Işığı açmamış, mutfakta da kandilleri yakmış, bize anlata anlata bitiremediği sofrayı hazırlamıştı kardeşim.

- Anne, Ramazan gelmiş, biz de oruç tutmak istiyoruz, dedi.

- Ah ne güzel sözler söylüyor benim kuşlarım. Hem biliyor musunuz, gökyüzü kandillerini oruç ayında yakıyoruz zaten. Sizler de onun için uyandınız.

O arada babamız da geldi. Bizleri dimdik ayakta görünce önce yanaklarımızı ziyaret etti, sonra elimizi yüzümüzü yıkamamız için bizi içeriye yolladı.

O saadet halkası içinde sofraya oturduk. O güzelim sahur sofrasının lezzeti bir başkaymış gerçekten. Sabah kahvaltısına hiç benzemiyor.

- Peygamber Efendimiz (sas): "Gündüz orucuna sahur yemeği ile yardımcı olun." buyurmuş. Onun için şimdi karnımızı güzelce doyuralım. Ayrıca şu söz de O'na ait: Sahur yemeği yiyin, zira sahurda bereket var.

- Gerçekten de öyleymiş babacığım. Sahurun tadı bir başka imiş. Hele de annemin yemekleri, börekleri daha da lezzetlenmiş.

Biz yemeye devam ederken bir başka mani duyuldu sokaktan:

"Hoşafın suyu boldur,

Bir kepçe daha doldur,

Sahurda köfte varmış,

Ne olur erken kaldır."

- Anneciğim duydun değil mi?

- Elbette duydum. Yeter ki siz kalkın. Sahurda hoşaf da hazır, köfte de...

İşte böyle güzel bir sahur yaşadık sevgili günlüğüm.


sumeyye
Mon 23 July 2012, 04:10 pm GMT +0200
s.a.. ; çok güzel bir hatira olmuş yaşayanlar için , çocuklarimiza buna benzer sekilde örneklerle orucu sevdirmeliyiz..Rabbim c.c. razi olsun.