- Giriş

Adsense kodları


Giriş

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Fri 14 January 2011, 02:09 pm GMT +0200
GİRİŞ

 

  Büyük Hadis Külliyatı, meşhur, muteber ve mutedavil olan ondört hadis kitabına dayanarak ve tekrarlardan azami ölçüde kaçınılarak tertip edilmiş bir eserdir. Elinizdeki bu eserin içerdiği kaynak kitaplar şunlardır:

Buhari, Sahih

Muslim, Sahih

Malik, Muvatta

Ahmeb b. Hanbel, Musned

Ebu Davud, Sunen

Tirmizi, Sunen

Nesai, Sunen

İbni Mace, Sunen

Ebu Ya'la el-Mavsili, Musned

Bezzar, Musned

Taberani, el-Mu'cemu's-Sağir

Taberani, el-Mu'cemu'l-Evsat

Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir

Rezin, et-Tecrid li sıhah ve's-sunen




Takdim

Bismillahirrahmanirrahim

Allah'a hamd ve sena, Resulüne salat ve selam olsun.
Yirminci yüzyılın başlarındaki sanayi ve teknoloji devrimi ile birlikte tarihi açıdan insanın yeryüzündeki yaşama standardında oldukça önemli bir devrim gerçekleşti. Buna karşılık felsefık ve düşünsel dünyasında, metafizik yönden tam aksine hiçbir gelişme olmadı. İnsanın evrendeki bu metafizik konumu, teknolojik ilerlemenin alanı dışında yer aldığı için düşünsel çıkmazları alabildiğine büyüme ye devam etmektedir. Bunun en canh belirtisi dünyevi ve maddi refahın en ileri de olduğu batı toplumlarında son zamanlarda dine doğru görülen yöneliştir.
Tarih boyunca Cenab-ı Hak Celle ve Ala hazretleri, insanın düşünsel açmaz ları aşabilmesine yardımcı olmak, başka bir deyişle yol göstermek için kendi iç lerinden peygamber denilen rehberler göndermiştir. Çünkü bu açmazları insan, tek başına aşabilecek donanımlara sahip değildir. Bİr rehbere ihtiyaç duyar. Evrenin maddİ boyutu olduğu gİbİ, metafizik bir boyutu da vardır. Kikinin ya-ratdış gayesi, bu iki âlemdeki konumu ve yaratıcı İle olan ilgisi, bu ikinci boyutta cereyan eder.

Müslümanlar olarak bizce insanın metafizik boyuttaki açmazlarını aşacak ve çıkmazlarından onu çıkaracak yegane bilgi manzumesi, başka bir deyişle ilahi öğretilerin iki güvenilir kaynağı vardır: Kur'an ve Sünnet. Kur'an'in bu sahadaki icmali yani genel kural ve bilgiler içermesine karşılık Sünnet, açıklayıcıve ayrıntılı bİlgİ kaynağı olma hüviyetine sahiptir. Kur'an'da muhatap msan olmakla birlikte, muhatıp bizzat Yaratıcı'dır. İnsanın yaradanım idrak boyutu ne kadar küçük bir şey olduğu göz önüne alınırsa, O'nun kelamını anlayıp idrak etmenin de o denli zor olacağı açık bir durumdur. Sünnet'te ise mu hatap yine insan olmasına karşılık, muhatıp ilahi bir boyutu da olan bir insandır.


Elimizdeki bu kitap, oldukça kapsamlı sahih bir sünnet, başka bir ifade ile doğru bilgi kaynağı olma hüviyetine sahiptir. Şimdiye kadar Arapça üç baskısı gerçekleşmesine rağmen Türkçe'ye çevirisi ilk defa yapılmıştır.
Kitabın sunuş tarzmda değişik bir yol izlenmiştir: Son Arapça baskısının ori jinali ortada; Türkçe çevirisi onu çevreler vaziyette altında; sözkonusu hadislerin Arapça asıllarındaki yerleri ise bizzat araştırılmak suretiyle, ravi zincirleriyle bir likte her cildin sonunda eknotlar halinde verilmiştir.


Şimdi yazan ve kitabı hakkında daha detaylı bilgi edinelim:


1-YAZARI HAKKINDA
Müellif Muhammed bin Süleyman er-Rûdânî, hicretin 1030. senesinde Kuzey Afrika'nın Sus şehrine yakın Tarivdenk kasabasında dünyaya geldi. Gençliğinde ilmi, kendi beldesinin âlimlerinden aldıktan sonra bilgi ve marifetini geliştirmek için Marakkeş, Cezayir ve Mısır'ı dolaşarak buralardaki ilmî şahsiyetlerden ya rarlandı. Bir müddet ikâmet ettiği Medine'yi, kendisini çekemeyen hasetçİler se bebiyle terkederek Mekke'ye gİttİ. Orada yıllarca kaldı, evlenip kendisine bİr ev yaptırdı. Hicri 1080 yılında Vezir-i azam Mustafa Bey ile tanıştı ve bir yıl sonra onunla beraber İstanbul'a gitti. Orada saygı ve takdir gördü; hatta Osmanlı Sul tanı İle görüştüğü söylendi. Vezİr Köprülü Ahmed Paşa'nın himayesi altında bir sene süreyle kaldığı İstanbul'dan Mekke'ye döndü. Peşinden Harameyn işleri so rumluluğuna atandığına daİr bİr emirname geldi. Daha sonra bu vazifede bir ara Mekke şerifliğine kadar yükseldi. Tekke, zaviye ve kervansarayları ıslah ettİ. Mi-na ve Hacun'a giden yolları düzlettİ; garip ve fakirlere Özel kabirler düzenledi.
Osmanli vezirinin vefatını fırsat bilen bazı hasetçi güçler. Şerif Berekat'ı et kileyerek Osmanlı Sultanından onu Mekke'den sürmesi için bir emirname çıkart tılar. 1093 senesinde Kudüs'e gitmek zorunda kaldı. Üzerine pek çok iftiralar atıl dı, zemmeden çirkin şiirler okundu. Hatta zamanın tarihçileri bile onun hakkında haksız söylemlerde bulundular. Döndüğü Mekke'den bir sene sonra hasta olarak gittiği Şam'da 1094 senesinde vefat etti.
Rûdânî, zamanının büyük âlimlerinden birisi idi. Meşhur eseri Sılatu l-halef içinde isimlerini verdiği pek çok kitabı okudu. Hadis ve usule dair önemli eserler verdi. Çağdaşlarından birisi onun bakında: "İdrak ettiğimiz insanlar arasında ha dis ve temel îslamî bilgilere ondan daha iyi vakıf olan birini görmedik" demiştir. el'Aletü'l~câmia adı verilen bir hesap ve geometri âleti icad edecek kadar derin astronomi ve matematik bilgisine sahipti.
En meşhur iki eserinden bİrİsi olan Sıîatu'l-haîef bi-mavsuli's-selef, müellifin rivayet hakkım aldığı kitaplar ile bunların umumi ve hususi İsnadlarım topladığı bir fihristtir. Bu eserinde hadis kitaplarının müellifleri ile kendi arasındaki ravi zincirlerini zikretmiştir. 1988 yılında Beyrut'ta basılmıştır. Müellifin ikinci meş hur eseri Cem'ul-fevâid'Ğir.


2-ESER HAKKINDA
Tam adı Cem'ul-fevâid min Câmi'il-usûl ve Mecma'iz-zevâid olan elimizdeki bu eser, büyük bir hadis kolleksiyonudur. Kütüphanelerde çeşidi yazmaları olma sına karşılık şimdiye kadar üç baskısı gerçekleştirilmiştir. İlk baskısı el-Matba-atu'l-Hayriyye tarafından 1346/1929 yılında Hindistan'da yapılmıştır. Bu baskı, daha sonra ofsetle 1406 yılında Medine'de tekrarlanmıştır. İkinci baskısı, Abdul lah Hâşİm  A'zebu'l-mevâridî tahrîci Cem'il-fevâid adım verdiği dipnotları ile birlikte 1387 yüında Medine'de gerçekleşmiştir. Keza bu baskı da 1408 yılında Beyrut'ta tekrarlanmıştır. Son baskısı, bizİm tercümeye esas aldığı mız Cidde, Dâru'l-Kıble, 1988 baskısıdır. Bu baskıda hadisler numaralandırılmış olup, dipnot ve şerh ihtiva etmemektedir.
Elimizdeki bu koUeksİyon, yİne aynı maksatla kaleme alınmış Çâmi'ul-usûl ve Mecma 'uz-zevâid adlı hadİs kitaplarının biraraya getirilmesi ile hazırlanmıştır.
Câmiul-usûl, Mecdüddin bin Ebi's-Seâdat el-Mübarek bİn Esîr el-Cezerî'nin (vefatı H.606); Mecma'uz-zevâid ise, Nûreddin Ebu'l-Hasan Ali bin Ebi Bekr el-Heysemî'nin (vefatı H.807) kitaplarıdır.

 Îbnü'l-Esîr, Cami'uî-usûVmm 535 senesinde vefat etmiş olan Rezin'İn et-Tec-rid U's-sihah ve's-sünen'im esas alıp üzerine ilaveler yapmak suretiyle hazırla mıştır. Kitabında Buharî ile Müslim'in Sahih'leri, Muvatta, Ebu Davud, Tirmİzi ve Nesâî'nin Sünen^ltnnı biraraya getirmiştir. el-Heysemî, Mecma'uz-zevâi mı yine kendi kaleme aldığı altı kitabı birara ya getirmek suretiyle derlemiştir. Ebu Ya'la, Bezzar ve İmam Ahmed'in Müsned ile Taberanî'nin Ma'cem'lerİnde geçip, Kütüb-i sitte'de olmayan hadis lerden düzenlenmiştir.


 Müellif Rûdânî İse, bu İki kolleksiyonu biraraya getirmekle kalmamış, bu adı geçen kaynaklara İbn Mâce'nin Sünen'i ile Dârimî'nin Müsned'ini de ilave etmiştir. Müellifin mukaddimesinde de geçeceği gibi Câmi'ul-usûl, sahih hadisleri bol olmakla birlikte Mecma'uz-zevâid, aralarında uydurma hadislerin de bulun duğu pek çok zayıf hadisi muhtevi olma hüviyetine sahiptir. Fakat Rûdânî, bu noktada marifetini ortaya koyarak sözünü ettiğimiz Mecma'uz-zevâid'deki uy durma ve ağır zayıflan ayıklamıştır. Buna ilaveten Sayın Prof. Dr. İbrahim Ca-nan'ın "Hadis Ansiklopedisi (Kütüb-İ Sİtte)" adıyla neşrettiği terceme ve şerhe esas teşkil eden Câmi'ul-usûrün 'alfabetik' konu tertibinin aksine daha kolay ta-kib edilip, aranılanın bulunmasını sağlayacak istikrarlı bİr konu tertibi yapılmış tır. Kitapta konu başlıkları azaltılmış ve tekrarlardan azami ölçüde kaçınılmıştır. Bu husus aranılan konu ya da hadislere daha kolay ulaşma imkânı sağlamıştır. Konuların birbirleri arasında sıralanışları yaygın klasik düzene uygundur.
Hadisler, birden fazla kaynakta yer alıyorsa ve o hadisin metni bu kaynaklar da birbirlerinden 'farklılıklar' arzedİyorsa, metinlerden yalnız birisi verilmekte, akabinde ise sözkonusu farklılıklara işaret edilmektedir.


3-TAHRICDE İZLENEN METOD HAKKINDA
Özellikle araştırmacıların, müllifîn 'gönderme' yaptığı hadis kitaplarındaki 'orijinal' yerlerine ulaşabilmelerini sağlamak için ikİ yol takİp ettik:
Öncelikle Çorcondance adıyla da maruf olan el-Mu'cemu'l-müfehres li-elfâz hadisi'n-Nebevî'nin esas aldığı Küîüb-ü tis'a nüshalarını kullandık. İkinci olarak, hadisin ravilerİ hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler içİn, orijinal kaynaklara gitmesine gerek kalmadan, o rivayetin ravi zincirini tam olarak verdik. Ebu Ya'la, Bezzar ve Tuberani'nin Mucem'lerİnde isnadlan zikretmedik. Bunlarda sadece ravi zincirleri hakkında Mecma'uz-zevâid müellifinin hükümlerini nakletmekle yetindik.

Tahric içinde 'orijinallere' gönderme yaparken şu noktalara riayet ettik: Buha-ri ve Müslim'in Sahih'len, Muvatta ve Nesai'nin Süneni için "bölüm adı ve bâb numarası + cilt ve sayfa numarası; Müsned-i Ahmed için cilt ve sayfa numarası; diğerleri için ise sadece hadis numarası verdik. Tirmİzî, Ebu Dâvud ve İbn Mâce için 'bölüm ve bâb numarası' yerine hadis numarası vermekle yetinmemizin ne deni, araştırmacıyı orijinaline daha çabuk ulaştırma isteğidir. Tahric bölümünde, gerek herhangi bir Arapça ibarenin, gerekse tercüme bölü mündeki herhangi bir ibarenin birkaç yer dışında izahı yapılmamıştır. Açıklama nın gerekli olduğu durumlarda bu izahları tercüme metninin içinde parantezler arasmda vermeye çalıştık. Bazen müellifin gönderme yaptığı kaynaklarda tüm aramalarımıza rağmen kimi hadisleri bulamadığımız olmuştur. Bazen de daha fazla orijinal kaynak içinde yer almasına rağmen müellif, daha az kaynağa gön derme yapmıştır.
Tüm hatalarımızla İzzet ve İkram sahİbİ olan Allah'a yönelir, O'nun mağfire tine sığınırız. Kitabın ümmete yararlı olması temennisiyle, Ve's-Selamu aleyküm.
Yusuf ÖZBEK 30. 09.1996 İstanbul


MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Yâ Rab! Vechinin celâli ve saltanatının azameti hakkı için ge reken hamd sana mahsustur! Allahım! Salavâtım, rahmetini, bereketlerini, peygamberlerin ulusu, takvaya erenlerin lideri, peygamberlerin sonuncusu hayrın imamı, hayrın kumandanı ve rahmetin elçisi olan kulun ve Resulün Muhammed sallal-lahu aleyhi ve sellem'e lutf et! AUahım! O'nu, evvelkilerin ve sonuncuların gıpta edeceği makâm-ı mahmûd'a ulaktır! AUa hım! Muhammed'e ve Muhammed'in âline; İbrahim'e ve İb rahim' in âline bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan et! Zi ra çok Övülen ve pek yüceltilen tek varlık sensin!...



Bu (kitap), CEM'UL-FEVÂÎD MİN CÂMİ'ÎL-USÛL VE MECMA'İZ-ZE-VÂİD'dir.
İki kitaptan ibaret olan bu kitabın birinci (Cami'ul-usûl); İmam Mecdüddîn Ebu's-Saâdât el-Mübârek bin Muhammed bin el-Esîr el-Cezerî el-Mevsılî'ye ait tir. Yani Câmi'ul-usûl adlı eser.
(Bu büyük bilgin) bu kitabına, Rezîn bin Muâviye'nİn Sünen-i İbn Mâce ye rine Muvatta koymak suretiyle hazırladığı Usûl-i Sitte'nin (Altı ana kitabının) Tecrîd'ınĞQ bulunan hadisleri toplamıştır. Rezîn'in eksik bıraktığı hadisleri ise yerlerine yerleştirmiş ve her hadisi kaynağına izafe etmiştir. Ancak Rezîn'in faz ladan olarak ilave edip de İbnü'l-Esîr'in Altı ana kitapta bulamadığı hadisler ha riç.. Onların yerini boş bırakmış, zamanla buldukça o boş bıraktığı yerlere koy muştur.
Akıllara hayret verecek tarzda onu tertip etmiştir. Çok ince ve dikkat gerekti ren bir şekilde olduğu için, onları ancak çok zeki ve uyanık kimseler anlayabil miştir. Onların dışında hiç kimse kolay kolay bu eserden yararlanamaz!
İkincisi (Mecma'uz-zevâid) ise; el-Hâfız Nûreddîn Ebu'l-Hasan Ali bin Ebî Bekr bin Süleyman el-Heysemî'ye aittir. O, bu eserinde, İmam Ahmed'in Müs-ned'inds, Ebû Ya'lâ el-Mevsılî'nin Müsned'inde, Ebû Bekr el-Bezzâr'm Müsned'mds, Taberânî'nin üç Mucem'inde mevcut olmakla birlikte, Kütüb-i sitte'de bulunmayan hadisleri bir araya getirmiştir.
Ancak el-Heysemî bu çalışmasında, Muvatta'm yerine İbn Mâce'nin Sü-nen'im söz konusu etmiştir. Her hadisin sonunda da (râviler hakkında) ta'dîl ve tecrîh cihetinden hadis ilminde özel olan bilgileri vermiştir.

Bir hüküm veya mânâda iki yahut daha fazla hadis ya da rivayet vârid oldu ğunu gördüysem, o hadis veya rivayetlerden hangisi daha faydalı ise onu (o bö lümde) zikrettim, diğerlerini ise bıraktım. Ancak böyle bir durumda bir rivayet di ğerlerine göre (metninde) herhangi bir ziyade (ilave)yi içeriyorsa, o zaman ondan sadece o ilaveyi çıkarıp alarak zikrettim, ya da duruma göre (bazen) metninin ta mamını birden verdim.
Eğer bir hadisi birkaç müellif birden tahrîc etmiş ise, kimi zaman lafzı kendi sine ait olan müellifin adını vererek, kimi zaman da lafzın kime ait olduğunu söylemeden zikrettim.

Kısaltmalar yapmaya özen gösterdiğim için, bunun dışında kalanları anlatmadım. Kitab elinize geçip, okuduğunuzda inşaallah o bilgileri de edinirsiniz.
Allah'tan, içindekileri, ona îmân edenleri ve onu bize getirenleri İle birlikte Melîki Muktedir'in nezdinde Sıdk kürsüsünde beraber olmamızı niyaz ederim.


Muhammed bin Süleyman er-Rûdânî