saniyenur
Mon 28 May 2012, 12:24 pm GMT +0200
Genel Politika
Savaş esirlerine merhamet ve güzellikle muamele edilirdi; esaretleri süresince çalıştırılmazlardı. Devlete karşı isyan etmiş veya cinayet işlemiş olanlar dışındakiler öldürül-mezdi. Normal şartlar altında savaş esirleri için ölüm cezası hoş görülmezdi (Dr. Muhammed Hamidullah, Müslim Conduct of State, s. 215-221). Genelde müminler esir almaktan sakınırdı, kaçan düşmanı takip de etmezlerdi; ancak ne zaman esir edinseler vakaların çoğunda onları karşılıksız salıverirler, Bedir Muharebesi'nde olduğu gibi bazan da fidye karşılığı, ki bu durumda da fidye ödemeye güç yetiremeyenler karşılıksız olmak üzere, salınırlardı. Nitekim İslâm'da savaş esirlerinin kökleştirilmesi zorunlu bir davranış değildir, sadece düşmanın savaş gücünü imha etmek amacıyla izin verilmiştir, mlüslümanların üstünlüğü yerleştiği ve barış ile nizam zulmün yerini aldığı zaman müminler savaş esiri almamışlardır. Bu husus Rasulullah'ın, Arapların köleleştirilmesini yasaklayan emri ve bu emrin bir uzantısı olarak Hz. Ömer'in bunu fethedilen bölgelerin insanlarını kapsayacak şekilde değerlendirmesi ile desteklenmektedir.
Savaş esirleri, düşman elindeki müslüman savaş esirleriyle mübadele edilirler. Rasulullah'ın hayatında da şartlara ve düşman elindeki esir sayısına bağlı olarak bir gayri müslim savaş esirinin bir mümin savaş esiriyle değiştirilmesinin örnekleri vardır. Ebu Bekir'in Fazara seferinde esir edilen güzel bir kız, Kureyşliler tarafından "Mekke'de esir tutulan birkaç müslümanla mübadele edildi." (Sahih-i Müslim, Abdullah Sıddıkî'nin İngilizce Çevirisi, Cilt 3, s. 953).
Hemen burada zikredilmelidir ki, tutsakların askerler arasında dağıtılmasından önce İslâm kuvvetlerinin komutanı onlara en güzel olduğunu düşündüğü şekilde davranmakta özgürdür; ancak dağıtımdan sonra her askerin kendi payıyla ilgili rızası esastır. He-vazin kabilesi esirleri bu hususun güzel bir örneğini teşkil ederler. Rasulullah müminlere tutsaklarını salıvermelerini emretmedi, ancak ona uymak için kendi istekleriyle salıverdiler. Bu olay aynı zamanda, savaş esiri alma geleneğini azaltmak ve minumum hale getirmek için birçok tedbir olmasına rağmen İslâm'ın bu müesseseyi iptal etmediğini de gösterir.