seymanur K
Wed 14 September 2011, 11:04 am GMT +0200
Genel Olarak
Tevhid inancı üzere kendisine ibadet etsinler, yüceliğini ikrar etsinler, O'nu övsünler, şükretsinler, inkar etmesinler, kendisine itaat edip isyan etmesinler diye insanları ve cinleri yaratan Allah'a hamd olsun. O Allah ki saygı gösterip yüceltsinler ve itaat edip ona yardımcı olsunlar diye insanlara Resulünü gönderdi. Resulünün lisanıyla onlara hayır ve iyi olan her şeyi emretti, şer ve kötü olan her şeyden de onları sakındırdı. İyilik ve takvada yardımlaşmayı emredip kötülük ve zulümde yardımlaşmayı yasakladı. İhtilafa düşüp yeni şeyler ortaya atmaktan sakındırdığı gibi doğru yolda yürüyüp ona tabi olmaya teşvik etti.
Vacip olsun mendup olsun her türlü hayrı emredip, "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa karşılığını alır"[2], ayetiyle az veya çok yapılan her hayırlı işe sevap vadetti. Aynı şekilde haram olsun mekruh olsun her türlü şerri yasak-la-yıp/"Kıyamet günü için adalet terazileri kurarız, artık kimseye hiçbir şekilde haksızlık edilmez, yapılan iş bir hardal tanesi kadar dahi olsa onu adalet terazisine götürürüz"[3], "Kim zerre miktarı şer işlemişse karşılığım görür"[4] ayetleriyle gerek büyük gerek küçük işlenen her günaha ceza vereceğini beyan etti.
Yine emirlerine uyup itaat etme maslahatlarını[5] elde etmeyi ve kendisine karşı gelip isyan etme mefsedederinden uzak durmayı kullarına bir iyilik ve 'nimet olarak emretti. Zira O'nun insanların kendisine itaat ve ibadet etmelerine ihtiyacı yoktur.
Doğru yola iletecek maslahat olan şeyler ile doğru yoldan saptıracak mef-sedet olan şeyleri insanlara bildirdi ki bunlara riayet etsinler. Şeytana uyma-yıp ona karşı gelmeleri için onun kendilerine düşman olduğunu da bildirdi. İki dünya maslahatını elde etmeyi, emirlerine itaat edip yasaklarından sakınmaya bağladı. Bunun için de emir ve yasakları, vaad ve tehdidi beyan eden kitaplar gönderdi. Allah dileseydi insanları bunun dışında başka bir yolla da ıslah edebilirdi. O, dilediğini yapan ve istediği hükmü koyandır. "Senin Rab-bin, kullarına zulmedici değildir."[6]
[2] ZüzaI 7
[3] Enbiya 47
[4] Zilzaİ.8
[5] Yazar, maslahat kavramını hayırlı, faydalı, iyi, doğru; mefsedet kavramını ise şer, zararlı, kötü, yanlış gibi çok geniş bir anlam yelpazesini kapsayacak şekilde kullanmaktadır. Bu anlam zenginliğini tek bir kelimeyle karşılama imkanı olmadığı için bu kavramlar tercüme edilmeksizin aynen alınmıştır.
[6] F'ussilet 46