zera
Mon 2 November 2009, 02:39 pm GMT +0200
GEÇMİŞE BİR ÇİZGİ ÇEKMEYE DEĞER
Kitabı okuyamayan hayatın anlamını idrak edebilir mi ?
Hayatın anlamını idrak edemeyen hidayet üzere olabilir mi ?
İnsan, Allah'ın kulu mu,
yoksa hali itibariyle bir türlü çözülemeyen koca bir soru mu ?
Sualler uzayıp gider böylece,
sen garip yolcu, bari sen söyle;
bu yolun sonu felaha çıkar mı böyle ?
Emanetçi misin, yoksa sahip mi,
bu nasıl yaman çelişki izah et, söyle
Kimi takılıp kalmış cahili temennilere,
kimi bel bağlamış bir sürü hurafeye
Unutulmuş kitap, yitirilmiş değerler,
vurulmuş sırtına Müslüman'ın koca koca semerler
Gün bu gün, saat bu saat,
gerçekleşecektir mutlak Allah'ın verdiği vaad
Geriye dönüp şöyle bir bakınca arkaya,
bakıp da utanmak gerek zavallı karıncaya
Karınca bile geride bırakırken bizi,
sap dahi olamadık biz bir baltaya
Uyutuverirken bizi anlamsız söylemler,
bir yanda çaresizlik içinde yoldan geri dönenler,
diğer yanda etrafına korku duvarları örenler
Dikiş tutturmaya çalışırken kimileri,
dünya meşakkatine dalıp kayboldu birileri
Okunur da her gün Allah'ın kelamı,
anlamaz hiç kimse derdi, meramı
Sonu gelmez bu gidişle çıkmaz sokakların,
gün gelir sorulur hesabı ahmaklıkların
Dolanmış diline üç-beş slogan,
utanır dahi senden kırmızı tüylü papağan
Yürürmüş gibi yapıp yatarken döşek yorgan,
çoktan boynuna dolanmıştır ateşten urgan
Akıl mı tatile çıkan, yoksa vicdan mı,
gözler mi kör oldu, yoksa kalpler mi?
Allah'ın nurunu söndürdün içinde,
harabe taşımaktasın şimdi sinende
"Ölümden sonra diriliş var" diyorsan eğer,
bir bilsen feda etmeye dünyalar değer
Yeni bir diriliştir lazım olan sana,
gücün varsa yeniden ayağa kalkmaya,
geçmişe bir çizgi çekmeye değer
Kitabı okuyamayan hayatın anlamını idrak edebilir mi ?
Hayatın anlamını idrak edemeyen hidayet üzere olabilir mi ?
İnsan, Allah'ın kulu mu,
yoksa hali itibariyle bir türlü çözülemeyen koca bir soru mu ?
Sualler uzayıp gider böylece,
sen garip yolcu, bari sen söyle;
bu yolun sonu felaha çıkar mı böyle ?
Emanetçi misin, yoksa sahip mi,
bu nasıl yaman çelişki izah et, söyle
Kimi takılıp kalmış cahili temennilere,
kimi bel bağlamış bir sürü hurafeye
Unutulmuş kitap, yitirilmiş değerler,
vurulmuş sırtına Müslüman'ın koca koca semerler
Gün bu gün, saat bu saat,
gerçekleşecektir mutlak Allah'ın verdiği vaad
Geriye dönüp şöyle bir bakınca arkaya,
bakıp da utanmak gerek zavallı karıncaya
Karınca bile geride bırakırken bizi,
sap dahi olamadık biz bir baltaya
Uyutuverirken bizi anlamsız söylemler,
bir yanda çaresizlik içinde yoldan geri dönenler,
diğer yanda etrafına korku duvarları örenler
Dikiş tutturmaya çalışırken kimileri,
dünya meşakkatine dalıp kayboldu birileri
Okunur da her gün Allah'ın kelamı,
anlamaz hiç kimse derdi, meramı
Sonu gelmez bu gidişle çıkmaz sokakların,
gün gelir sorulur hesabı ahmaklıkların
Dolanmış diline üç-beş slogan,
utanır dahi senden kırmızı tüylü papağan
Yürürmüş gibi yapıp yatarken döşek yorgan,
çoktan boynuna dolanmıştır ateşten urgan
Akıl mı tatile çıkan, yoksa vicdan mı,
gözler mi kör oldu, yoksa kalpler mi?
Allah'ın nurunu söndürdün içinde,
harabe taşımaktasın şimdi sinende
"Ölümden sonra diriliş var" diyorsan eğer,
bir bilsen feda etmeye dünyalar değer
Yeni bir diriliştir lazım olan sana,
gücün varsa yeniden ayağa kalkmaya,
geçmişe bir çizgi çekmeye değer