Eslemnur
Wed 22 September 2010, 04:04 pm GMT +0200
GAYR-İ MÜSLİMLERİN GEÇİM VE SANAT, MESELESİ
Sanat, ticaret, ziraat ve diğer iş ve meslek dalları, gayrı - müslim zimmîlere de müslümanlar gibi kapılar açıktır. Bu işlerde müslümanlara tanınan haklar aynı şekilde gayrı - müslimlere de tanınmıştır. Gayrı - müslimlere bu gibi işlerde müslümanlardan ayrı hiçbir mesuliyet payı düşmez. Her vatandaş, ister müslüman, isterse gayrı - müslim olsun, iş ve çalışma hususunda eşit olarak meydana atılabilir.
Gayrı - Müslimlerin korunması için tek şekil:
Şimdi, bu meseleleri gözden geçirdikten sonra, en son şu noktayı da açıklıyayım ki, İslâmî hükümette gay-rı - müslim vatandaşlar ve hemşehriler için verilmiş hak ve hukuk acaba komşularımız olan gayrı - müslim hükümetlerde de müslüman vatandaş ve hemşehrilere de, tanınabilir mi? Veya bunun tam aksi olarak tanınmaz mı? Tanınmadığı takdirde ne olacaktır? Ve böyle bir durumda kendi ülkemizde bulunan gayrı - müsümlere karşı tutumumuz ne olmalıdır?
Burada şu mühim nokta üzerinde durmak lâzımdır ki, biz müslümanlar, kâfirlere bakarak onların yaptıklarını taklit ederek, onların yaptıklarını kendimize örnek ala mayız "Onlar müslümanlara adaletle muamele ediyorlarsa biz de gayrı — müslimlere adaletle muamele edelim. Veya onlar müslümanlara zulmediyorlarsa bizde kendi ülkemiz içinde bulunan gayrı - müslimlere zulmedelim." Böyle bir zihniyet ve tutumun İslâmda katiyen yeri yoktur. Biz, müslüman olmak vasfı ile kesin ve açık bir şekilde bir usule bağlı bulunuyoruz. Kendi bağlı olduğumuz usulün hududu içinde muamele etmemiz gerekir. Başkaları ne yaparsa yapsın, bizi alâkadar etmez. Biz dinimizin emrettiği usulleri sadece kâğıt üzerinde tutamayız. Usulümüzle tam manasiyle amel etmemiz icabeder. Filiyatta ve amelde yeryüzünde icra edilmelidir. Bizim için, yolumuzun mesuliyetini düşünerek ve buna göre hareket etmek lâzımdır.
Bundan sonra artık bilmem şu hususu da, aydınlatmaya lüzum var mıdır ki, Pakistanda gayrı - müslimlerin korunmaları, onların refahının sağlanması, emniyet ve güven içinde yaşayışlarının temini, böyle bir İslâmi hükümet tarafından neden ve niçin tekeffül (garanti), edilemiyeçektir? Bir İslâmî hükümet kurulduğu takdirde elbette ki, oların hakları da tekeffül edilmiş olacaktır. Sadece bu şekilde büyük Hint - Pakistan kıtasında bazı şeytanî şaşırtmaların neticesinde zulüm ve karşılıklı zulüm icra edile gelmektedir. İşte bunun içindir ki, zulmün karşısında bulunanlar için bu meseleler aksi tesir yapıyor. Ancak söylediğimiz şekilde Pakistan bir adalet ülkesi olabilirse o zaman İndian Union (Hindistan Birliği) de ihtimal adalet yolunu tutar.
Ne yazık ki, gayrı - müslimler uzun zaman, İslâmı yanlış anlatanların tabir ve tefsirlerini duymuşlar ve İslamı başka türlü anlamış ve ters cepheden görmüşlerdir. İşte bunun içindir ki, onlar İslâmî hükümet ismini duyunca korkuyor, çekiniyor ve ürperiyorlar. Bazıları da gürültü patırdı kopararak, Hindistan birliği içinde bir dinsiz (gayrı dini) cumhuriyet kurulmasına taraftarlık ediyorlar.
Biz şuna hayret ediyoruz ki, böyle bir cumhuriyet isteyen zevat, halen mevcut bulunan Gayri Dinî Hindistan hükümetindeki müslümanların feci halini gördükleri halde bir de kalkıp onlardan örnek almak arzusunda bulunuyorlar!
Acaba, ortadaki menfî örnek yerine, böyle bir nizam tecrübe edilemez miydi? Zira, bu nizamın temeli ve esası Allah'tan korkmaya ve diyanete dayanarak, müstakil usuller dairesinde yürütülüp gider...