- Geçen yıllar ömürdendir

Adsense kodları


Geçen yıllar ömürdendir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Sun 31 January 2010, 11:31 pm GMT +0200
“Her gün yeni bir yere konup göçmek gerek \Akarsu gibi durmadan akmak gerek.\ Dün geçti gitti. \Dün gibi, dünün sözü de geçti \Bugün, yepyeni bir söz söylemek gerek.” (Mevlana)

Eski bir yılı geride bırakıp, yepyeni bir yıla başlangıç yaptık.

Eski yıl almış sırtına torbasını, doldurmuş içine yaşadıklarımızı gidiyor. Biz ardından sadece bakıyoruz. Ne bırak şu birkaç anıyı, ne dur biraz daha kal bir şeyler konuşsaydık diyebiliyoruz. Öylece bütün sözlerimiz söylenmeden kalıyor dilimizde.

“Bir yıl daha göz açıp kapayıncaya kadar geçti, gitti”

Sözü miras kalıp dilimize yapışıyor. Biz insanoğlu, her yıl böyle şaşar kalırız, zamanın hızına. Fakat her yeni yıl başlangıcında da “geçer mi ki” diye hayıflanırız. Oysa unuturuz, en hızlı geçen şey zamandır. Ve zaman, ömürdür. Ömür ise bir nefes kadar kısadır.

Ocak ayının içinden bakınca, aralık ayı ne kadar uzak görünse de: “Her gelecek yakındır.” düsturuyla bu yılda bitecek, yaşlarımız adedince geçirdiğimiz eski ve yeni yıllara bir tanesi daha eklenecek. Ancak “Geçen yılı, sonraki yılına eşit olan zarardadır.” diyerek başlamalı bu yeni dediğimiz zamana.

Ve insan en iyi bildiğini en zor yaşar…

“Çok bilen çok yanılır.” denir ve insan gelen her yılın sormadan, haber vermeden, fark ettirmeden gideceğini bildiği halde aynı hataya düşer.

“Zaman bize verilen sürenin tamamıdır. Zaman ne başka bir şeyle değiştirilebilir, ne tasarruf edilebilir, ne ödünç alınabilir, ne durdurulabilir, ne saklanabilir, ne geriye doğru işletilebilir.”


***

“Bu yıldan beklentilerin nedir?” sorusu da bildik sorular arasındadır.

Oysa yeni dediğimiz, eskinin bir gün sonrası. Bir gün içinde ne değişebilir ki? Sanki sabah güneş doğunca bambaşka bir şehirde, bambaşka bir yaşamın içinde gözlerimizi açacağız gibi, bir inançla uğurlanır eski yıl. Ancak ertesi gün yine aynı evde, aynı hayata uyanırız. Değişen hiçbir şey yoktur senenin adı dışında.

Tabi bütün kötü anılarımızı unutmak adına, umutlarımızı yenilemek adına, güzellikleri yâd edip daha iyilerini yaşamaya niyet etmek adına, beklentilerimizi bu yıla ertelemeliyiz. Ancak bir şartla ki; bunları yeni bir yılın değil, yine bizim yapacak olmamızı bilerek olmalı bu erteleme. Yoksa mutlu olmak, değişmek ve yenilenmek için dışarıdan bir şey beklemek ahmaklıktır.

Ömürden akıp giden her yılın sonunda en olması gereken, kendimizi içsel duygularımızın yoğunluğuyla muhasebeye tabi tutmak. Bir yıl büyümüş olan yaşın içinde daha temkinli, daha olgun, daha akıllıca hareket etmek adına kararlar almak. Zira büyümenin en güzel yanlarından biridir: gerçeğe hep yakın yürümek ve bir sonraki adımı ona göre atmak.

Keşke imkânımız olsa da alsak üç yüz altmış beş günü karşımıza, oturup bir çay bahçesinde, yıllardan demlenmiş bir çay söylesek ve dertleşsek her günü saniyesi saniyesine… Hesaplaşsak, en güçlü savunmamızı hazırlasak bütün boş vermişliklerimize. “Geçmişe karşı sorumluluklarım var.” deyip aklanmak için, mücadele etsek kıran kırana. Kim haklı! Kim haksız çıkar bilinmez ama. Birileri keşkelerle kalkacaksa masadan, bu biz oluruz mutlaka.

Bilmem bu yıl yaptınız mı muhasebenizi? Karşı karşıya olmasa da; hafızanızı temize çektiniz mi? Çıkardınız mı kârınızı zararınızı. Nerelerde hata yaptığınızı buldunuz mu? Sonra sözler verdiniz mi bir daha olmayacak diye kendinize? Eksik gördüklerinizi tamamlamak için girişimleriniz var mı? Eğer bu soruların cevabı “hayır” ise o zaman hiç üzülmeyin senelerin geçip gitmesine… Zira senelerle işiniz yok sizin, isimlerinin değişmesi dışında…

Umut etmenizi, silkinmenizi engelleyen yaşanmışlıklarınız beyninizi kemirebilir. Ancak bütün olumsuzluklarla inat, içimizde bir umut baloncuğu olmalı her yılda havaya uçurduğumuz. Ne kadar karamsar olsak da; “Ya tutarsa?” misali, hayal kurmaktan vazgeçmemeliyiz. Eskiye veda ederken, eskitmeye başlamamalıyız yeni gelen günleri. Kararlarımız olmalı uygulamaya koyduğumuz, umutlarımız olmalı yenilediğimiz ve mutluluklarımız olmalı her sabah tazelediğimiz.

Unutulmamalıdır ki: “Dün gitmiş, onun yerini bugün almıştır. Bugün ise yarın, bir daha dönmemek üzere gitmiş olacaktır.”

Gelen gideni aratır denir ancak, aratmaması gereken bir yıl yaşamak olmalı duamız. Zira bu bizim elimizde. Giden yılın ardından her birimiz farklı yaşanmışlıklar takarız zamanın şeridine. Her birimizin bıraktığı anısı farklı farklıdır. Ancak bilinen en büyük gerçek şudur ki: Giden her gün ömrümüzden eksilip de gitmiştir. Ve bu yeni yılda ölüme bir yıl daha yaklaşmışızdır. Zaman saçlarımızı ağartıp, yaşlarımızı büyütüp, sevdiklerimizi elimizden alırken, yeni gelen yılda kim bilir belki bizi alıp gidecektir. Eskitirken yenilenmek olmalı mücadelemiz.

Güzel bakabilmek, güzel görebilmek, güzel duyabilmek, güzel yaşamak senelerin değil, bizim elimizde…

Her yeni yıla girerken ilkokuldan kalma bir alışkanlıkla bir şarkı takılır dilime. Hala okullarda ezberletilir mi? Bilmiyorum. Ancak, yeni yıl umarım bu dizlerdeki kadar masum ve neşeli girer evlerimize…

“Eski yıl sona erdi/Yepyeni bir yıl geldi/Bu yıl olsun mutlu bir yıl/Bu yıl olsun hey hey/Yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl/Bizlere kutlu olsun/Yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl/Sizlere kutlu olsun/Mutlu olsun insanlar/Mutlu olsun tüm evren/Yeni yılda hep birlikte/Yeni yılda hey hey/Yeni yılda dargınlık yok/Yeni yılda hey hey!”

Saadet Bayri Fidan

zahdem
Mon 1 February 2010, 03:41 pm GMT +0200
geçen yılları nasıl geçirebildiğimizin farkında olabilrsek, gafletle geçirmemişsek zarar etmemiş oluruz.zamanın akıp gittiğinin farkına varmış oluruz