saniyenur
Mon 4 June 2012, 01:23 pm GMT +0200
11- Gayri Müslimlerin (Zımmîlerin) Hakları
İslâm Devleti ideolojik bir devlettir; bu yüzden de kendi amaçlarına ulaşmak için en âdil ve en etkili şekilde tedbirler almıştır. Bununla beraber, kendi topraklarında yaşayan gayri müslimlere Önem vermemezlik etmez; eşitlik ve adaleti esas alarak onların çıkarlarını korur, onlara ayrı hak ve imkânları garanti eder. Pratikte müslümanlann ve gayri müslimlerin haklan arasında bir fark yoktur. Her ikisi de aynı sivil (medenî) hakları kullanırlar, ülkenin ceza yasası önünde aynı cezaya boyun eğerler. Müslümanlar ve gayri müslimler arasında haklar, imtiyazlar ve ülke kanunları önünde cezalandırılma açısından tamamıyla eşitlik vardır, bu hususlarda bir imtiyaz söz konusu değildir. Rasulullah, bir gayri müslimi (zimmî) öldüren müslümanın Ölümüne hükmetmiş ve "zayıflar için ıslahı e'de etmekle sorumluyum" demiştir. 4. Ra-Ş'd Halife Ali (r.a.) aynı prensibi açıklamış ve "malları ve canlarının bizimkiler kadar kutsal-dokunulmaz kalacağı esası üzerine zınımîlik pozisyonunu kabul etmişlerdir!' de-miŞtir (Mişkât).
Tüm ferdî problemlerinde Şeriat kanunlarına tabi olmayacaklar ve kendilerinin özel kanunlarına göre meseleleri hükme bağlanacaktır. Bizzat Rasulullah tarafından Yemen ve Necran hıristiyanları ile Medine Ya-hudilerine verilen serbestlik ile gayri müslimlerin inanç özgürlüğü garanti altına alınmıştır. Bu haklar, onların özel kanunlarına saygı kadar ibadet ve dinî ayinlerini yerine getirme özgürlüğü ile ibadet mahallerinin güvenliği hususlarını da kapsar. Hatta ülkenin savunmasında malî katkı olarak cizye ödemeyi kabul ettikleri takdirde askerî görevden de muaf tutulurlar. (Ebu'1-Alâ Mevdudî, The Islâmic Law and Constitution).
Yukarıdan beri açıklanan bu on bir ilke İslâm Anayasası'mn esaslarıdır, İslâm Devleti'nin yürürlükteki siyasetini yönlendiren temel çizgilerdir. Bu ilkelerin herhangi bir parçasına herhangi bir tecavüz şeriat kanunlarına açıkça karşı gelmektir, bu yüzden de gayri meşrudur.