- Gaye nefsi ıslah olmazsa

Adsense kodları


Gaye nefsi ıslah olmazsa

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
SevD@_GüLü
Thu 28 October 2010, 01:57 pm GMT +0200
     Gaye Nefsi Islah Olmazsa

Bir insanda ilim varsa ve o ilim artıyorsa, ameli de artmalıdır. Öğrendikçe tatbik lazım gelir. İmam Gazalî hazretleri “El-Munkız mine’d-Dalâl” isimli eserinde “Bildiğiniz ile amel ederseniz Allah size bilmediğinizi bildirir.” buyuruyor. Tasavvufî hayatın temel hükümlerindendir; kişi bildiğiyle amel ederse, Allah ona bilmediği rahmet kapılarını açar, huzuruna üstadları gönderir, dolayısıyla bilmediğini kalbine atar.

Ebu Bekir Şiblî hazretleri şöyle buyuruyor:

“Dört yüz kadar alime hizmet ettim. Dört bin hadis ezberledim. Sonra yalnız bir tanesini seçip onunla amel ettim. Kurtuluşumun bu hadise bağlı olduğunu anladım. O hadis-i şerif de şudur:

“Ey insan! Dünya için orada kalacağın kadar çalış. Ahiret için de orada kalacağın kadar çalış. Allah için, O’na ihtiyacın kadar çalış. Cehenneme dayanacağın kadar da günah işle.”

Allah’a ihtiyacımızın olmadığı bir şey var mı? Nefes alıp verişimiz, gözlerimizin görmesi, kulağımızın duyması... Hep O’nun sayesinde, O’nun irade ve kudretiyle.

İnsan niçin yaratıldığının sırrını bilmeli, vazifesini idrak etmelidir. Ne kadar ilim okusa, alim olsa, yine de bütün mesele kendini bilmektir. “Nefsini bilen Rabbni bilir.” bundan dolayı ferman edilmiştir.

Seyyid Hasan Şazelî k.s. hazretleri bir arkadaşı ile bir mağaraya girdi. Gayeleri nefslerini ıslah etmekti. Ancak mağarada halvette ibadetle meşgul iken birbirbirlerine şöyle diyorlardı:

“Muradımıza nasıl erer, nasıl keşif ve keramet sahibi oluruz? Ulu makam ve mertebelere nasıl ulaşırız?”
Onlar böyle konuşurken mağaranın kapısında bir ihtiyar peyda oldu. Selam verdi, aldılar. Ona kim olduğunu sordular. Şöyle cevap verdi:

– Ben Allah’ın kullarından biriyim, ismim Abdülmelik.

– Hayırdır, niye geldin?

– Size hayret ettim, ondan geldim.

– Bizim şaşılacak ne halimiz var? Mağaraya nefsimizi, benliğimizi yok etmeye geldik.

– Hayır, siz mağaraya nefsinizi azdırmaya girdiniz. Ne gün evliya oluruz, ne gün gökte uçar, denizde yürürüz... Bunları konuşuyorsunuz. Mağarada olanın gayesi bu olmamalı. Ne zaman Allah’ın rızasını buluruz, Allah düşmanı nefsimizi ne zaman ıslah ederiz, kötü ahlâktan nasıl kurtulur, güzel ahlâkı nasıl kazanırız?.. Amacınız işte bu olmalı. Fakat sizin gayeniz bunlar değil.

Bu sözler üzerine tevbe istiğfar ettiler. İşte, halis niyet ile o zat, bir tasavvuf büyüğü olan Hasan Şazelî hazretleri oldu.

Kişi abid olsa, mağaraya girse, mağara nefsini yok etmiyorsa, çirkin sıfatlardan kurtarmıyorsa ibadetinin faydası yoktur. Gayesine ulaşamaz. Demek ki alim, ilmi arttıkça kendi varlığını yok edecek. Abid, ibadeti çoğaldıkça hiçliğe, yokluğa; tevazu, vakar, merhamet ve doğruluğa erecek. Kibri ve kendini beğenmeyi terk edecek.

Herkesin derecesine göre ilmi ve ibadeti vardır. Dolayısıyla herkes kendini kontrol etmelidir.