saniyenur
Fri 15 June 2012, 10:01 am GMT +0200
Garer (İhtimal Ve Risk)
Arapça "garer" kelimesi risk, tehlike anlamlarını taşır. Ticari tabir olarak, yeterli bilgisi olmadan birşeyi körü körüne üzerine almak; ne tür bir sonuç olacağını tamamiyle bilmeden tehlikeli bir İşte kendini riske sokmak; neticeyi göz önüne alarak tehlikeye düşüncesizce dalmak anlamını taşır. Bütün bu durumlarda risk faktörü vardır. İmam İbn-i Teymiye'ye göre garer, kişinin ticari bir girişim ve anlaşmanın sonuçta kendisine ne hazırladığını bilemediği durumları içerir. Belirsiz akibet niteliğindeki her mukavele garer unsuru içerir.
Garer mefhumu iki grup muamelede bulunur:
1- İlk grupta, şüphe, ihtimal ve belirsizliğin sebep olduğu tehlike veya risk faktörü daha belirgindir.
2- ikinci grupta ise, tehlike veya risk faktörü daha çok taraflardan birinin hile ve kandırmacalanna bağlıdır.
Kur'an-ı Kerim, ister şüphe ve ihtimal, isterse kandırmaca ve hile yoluyla olsun belirsizliğe yol açan ve taraflardan biri aleyhine herhangi bîr şekilde haksızlık taşıyan bütün muahade-leri kesin bir dille yasaklamıştır. "Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Biz bir nefse ancak gücünün yettiğini teklif ederiz." (6:152). İlahi Kanun'un temel bir ilkesidir bu: Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın, hak ve adaletten ayrılmayın. Ölçüde, tartıda ve diğer ticari işlemlerinde adaletli ve doğru olmak için elinden geleni yapan insanlara mesuliyetten kurtulacakları ve hesaba çekilmeyecekleri hususunda temin etmek amacıyla ayetin devamında Allah, 'Biz bir nefse ancak gücünün yettiği kadarını teklif ederiz' buyuruyor. Ancak sırf diğer insanların meşru haklarını hile ile elinden almak gayesiyle ekonomik ilişkilerde bulunan kişiler ise hilekar davranışlarının Kıyamet günündeki, tehlikeli neticesi ile uyarılmaktadır. Burada 'hile' mefhumu, ticari ilişkilerde her an görülebilecek bütün haksızlıkları kaplayacak genişlikte genel bir kavram olarak alınmalıdır. (The Meaning of the Qur'an').
Bu nokta Kur'an-ı Kerim'in şu ayet-i kerimelerinde sarih bir şekilde ifade edilmiştir: "Eksik ölçüp tartanların vay haline; onlar insanlardan ölçerek aldıklarında noksansız alırlar, ölçtüklerinde veya tarttıklarında ise eksiltirler." (83: 1-3). "Ey iman edenler! Birbirinizin mallarını batılla yemeyin; (bunun yerine) karşılıklı anlaşma ile ticaret yapın." (4:29).
"Batıl", İslami kanunlara ve prensiplere aykırı, yanlış ve gayri ahlaki bütün yanlışlıkları içine alır. "Ticaret", alım-satım, zenaat, endüstri vb. de olduğu gibi kâr ve kazanç için yapılan bütün işlemleri ihtiva eder.
"karşılıklı anlaşma" ifadesi ticari muamelelerin baskı ve hile İle değil, karşılıklı rıza ile gerçekleştirilmesi gerektiğine delalet eder. Mesela, faiz ve rüşvette de karşılıklı rıza varmış gibi görülse de ihtiyaç içerisindeki tarafın şartların zorlamasıyla bu tür bir anlaşmaya taraftar olduğu ortadadır. Kumarda ise her iştirakçi de "kazanma" ümidi ile kandırılıp avunmaktadır. Kaybedeceklerini bilseler kumar oynamayı zaten hiç düşünmezlerdi. Bu husus hile içeren her muamele için geçerlidir. Dolandırılan kişi, o işte hile olmadığı kanısıyla muvafakat göstermektedir. Kandırılacağını bilse o anlaşmaya elbette yanaşmayacaktır. (Ebu'l A'la Mevdudi, 'The Meaning of the Qur'an', c. I, sh. 62). Bütün bunlar taraflardan birinin diğerini kandırma gayesini güttüğü ticari ilişkilerin Kur'an-ı Kerim'ce yasaklandığı hususunda hiç bir şüphe bırakmamaktadır. Elbette Rasulullah'in da ticari muamelelerde hile ve dolandırıcılıkla ilgili men edici emirleri vardır.
İlk olarak şüphe ve ihtimale, sonra da hile ve kandırmaya bağlı garerle ilgili hadisleri müta-la edelim.