sidretül münteha
Tue 15 February 2011, 02:53 pm GMT +0200
43. Fitrenin Hükmü
Cumhur, filtre zekâtının farz olduğu görüşünde müttefiktirler. îmam Mâlik'in Müteahhirîn olan tabilerinden bazıları fitre zekâtının sünnet olduğunu söylemişlerdir ki Iraklılar da bu görüştedirler. Kimisi de «fitrenin vücubu zekâtın vücubu ile mensuhtur» demiştir.
Bu ihtilâfın sebebi, fitre hakkındaki hadisler arasında bulunan çelişmedir. Zira Abdullah b. Ömer'den «Rasulullah (s.a.s) fıtır zekâtım müslü-manlardan köleye, hüre, erkeğe, kadına, küçüğe büyüğe hurmadan, ya da arpadan bir sa' (dört avuç) vacib kıldı ve bunun halk bayram namazına çıkmazdan önce verilmesini emretti» diye söylediği sabit olmuştur [2] Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in herhangi bir emrinden vücub veya mendubluk mânâsını anlamakta sahabiye uymanın vücubunu benimsemiş olanlara göre, bu hadisin zahiri fitrenin vacib olduğunu gerektirmektedir. Zira İbn Ömer, her ne kadar Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in buna dair sözünü nakletmişse de, onun sözünden vücub mânâsını anlamış olacak ki «Vacib kıldı» demiştir. Arabi'nin meşhur hadisinde de, sabit olmuştur ki Peygamber (s.a.s) Efendimiz Arabi'ye zekâtın vücubunu da bildirmiş ve Arabi "Bundan başka vereceğim bir şey var mı?", diye sorunca
«Hayır, meğer sen kendi isteğinle veresin» [3] diye cevab vermiştir. Bu hadisin zahirinden ise zekâttan başka vacib olan herhangi bir sadakanın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Cumhur, «Fıtır zekâtı da, farz olan zekâta dahildir» demiştir. Diğerleri ise, Kays b. Sa'd b. Übâde'den «Rasulullah (s.a.s) zekât âyetinin nüzulünden evvel, fitre vermemizi emrederdi. Fakat zekât âyeti indikten sonra, ne fitre vermekle emrolunduk, ne de onu verdiğimiz halde ondan nehyedildik» diye rivayet olunan hadis ile ihticac ederek «Dahil değildir» demişlerdir. [4]
[2] Buhârî, Zekât, 24/17, no: 1504.
[3] Buhârî, îman, 2/34, no: 46.
[4] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/139.