sidretül münteha
Sat 12 February 2011, 06:34 pm GMT +0200
A- Fidye Mükellefi:
Fidyenin kimlere vacib olduğu mevzuunda ulema,-hakkında nass bulunduğu için- zaruret karşısında başını traş eden kimseye fidye lâzım geldiğinde müttefiktirler.
Fakat zaruret bulunmadan başını traş eden kimse hakkında ihtilâf etmişlerdir.
îmam Mâlik «Mansus olan fidye buna da lâzım gelir» demiştir.imam Şâfıi ile İmam Ebû Hanife ise «Zorunluluk duymadan başım traş edene yalnız kurban lâzım gelir» demişlerdir.
Ulema ayrıca, fidye lâzım gelmesi için bile bile yapmak şart mıdır, yoksa bile bile yapanla unutarak yapanın hükmü bir midir diye ihtilâf etmişlerdir.
îmam Mâlik «İkisinin hükmü birdir» demiştir. îmam Ebû Hanife, Süf-yan Sevrî, Leys b. Sa'd ve iki kavlinden birinde îmam Şafii de buna katılır Zahirîler ise, «Unutarak yapana bir şey lâzım gelmez» demişlerdir.
Zarureti şart görenlerin delili nass'dır. Şart görmeyenler ise, «Başını traş etmek zorunda kalana fidye lâzım geliyorsa, bunu keyfî olarak yapana evleviyetle lâzım gelmesi gerekir» demişlerdir. Bile bile yapanla unutarak yapan arasında hüküm ayırımı yapanlar da, «Birçok yerlerde şeriatın bunları bir tutmadığına ve
"Yanlışlıkla yaptığınız işlerde sizin için günah yoktur. Ancak bile bile yaptığınız İşlerde size günah vardır" 167 âyet-i kerimesi ile,
«Ümmetim üzerinden yanlışlıkla ve unutarak suç islemenin sorumluluğu kalkmıştır» hadis-i şerifinin umumlarına dayanmışlardır. Bile bile yapanla unutarak unutarak yapan arasında hüküm ayırımı yapmayanlar ise, bunu da şeriatın bu iki kimse arasında ayırım yapmadığı bazı ibadetlere kıyas etmişlerdir.
167 Ahzâb,33/5.