sidretül münteha
Tue 29 March 2011, 03:35 pm GMT +0200
Ferid Paşa'nın Böldüğü Çâre!
İngiliz donanmasının Midilli önlerinde demir atmış olması hassas padişahı hayli tedirgin etmişti. Alman hayranı. Hıdiv ve Mahmud Muhtar Paşalar, sonunda İngilizlerle, Devlet-i âliyyenin başını derde sokmuştu. Ferid Paşa bir günde üç defa istifasını sunmuştu, Cennetmekân'da her seferinde ret cevabı vermişti. Salim bir kafanın, istifaret çekişmesinden çıkaracağı sonuç, bana kalırsa padişah'in, Ferid Paşa'ya işi sen halletmelisin tâlimatını imâ yoluyla belirttiği hükmünü çıkarmak mümkündür. Ferid Paşa verdiği üç istifanın da birbiri peşine ret şeklinde sonuç vermesi bizim acizane yukarıda serdettiğimiz imâ'nin anlaşılmış olması ile olacak derhal İngiltere'nin İstanbul'daki b.elçisi Sir Nikolas O'conor'a bir arabulucu gönderip randevu talep etmek oldu. Aslında hiç yoktan koca sadnazam, b.elçiden randevu almak mecburiyetinde bırakılmıştı. Yoksa esas olan görüşmek için babi-âlî'ye davet teamüllere uygundu.
Yapılan görüşmede b.elçi ve sadrıazam böyle bir olay olmamış gibi telakki olunmasını kararlaştırdılar. Her iki taraf bu tedbire muvafık davranışa dâir centilmenlik sözü verdiler. Beri yandan İngiliz entelijans servisi işi çok iyi anladı! Hıdiv Abbas Hilmi Paşa ve Mahmud Muhtar Paşalar kendilerine çıkar sağlamak ve İngiltereden Mısır için genişçe yetki ve maddi menfaatler teminine çalışıyorlar, hiç düşünmedende Osmanlı devletinin tehlikeye düşmesine zemin hazırlamış oluyorlardı. Entelejans servisin anladığını sanki Abdülhamid hân anlamamişmıydı? Öyle olmasaydı Ferid Paşa değil üç istifaname gön dermek, saray'a çağırılır mühr-ü hümayun elinden alınır idi.
Avlonyalı Ferid Paşanın sadaret dönemi; İttihad-ı Terakki cemiyeti hafi'yesinin vâni ittihad ü terâkki gizli cemiyetinin çalışmalarının gerek askeri gerekse mülkî alan da inkişaf kaydetmesi önlenemez bir devir olmuştur. Padişahı kendi fikirlerine imale etmek istiyen guruplar biribirilerine olmadık yalana müstenid atıf ve de jurnallere baş vuruyorlardı. İttihad ü terakki cemiyeti, masonların kucağına oturmuş onların localarından gelen taktik ve talimatlarla hedeflere kilitlenmişti. Bu hedeflerin ilkini meşrutiyeti meri'yete koymak teşkil ediyor idi. 30 yılı aşkındır dar bir kadro ile ülkeyi idare eden Padişahın, elini kolunu meşrutiyetle bağlamak daha sonra da kendilerine daha uyumlu gördükleri veliahd Reşad efendi'yi taht'a çıkararak uğursız emellerine ulaşmayı kuruyorlardi.