seymanur K
Fri 16 December 2011, 05:45 pm GMT +0200
FERAİZ VE MİRAS
Miras; varislerden her birinin terikeden alacağı hissenin bilinmesini sağlayan hesap ve fıkıh kurallarıdır.
Başka bir tarifle mirası açıklayalım:
Her hak sahibinin teri kederi alacağı miktarı bilmeyi sağlayan hesap ve fıkhi esasların bilinmesidir.
Burda her hak sahibi diye bir tabir kullanmamızın nedeni 'Vasiyet, borç ve diğer hak sahipleri' anlaşılmaktadır.
Feraiz: 'Fariza' kelimesinin çoğul şeklidir ki, miktarını bildirmek manasına gelen 'Farz' kelimesinden türemiştir.
Yüce Allah (c.c.) ölünün terikesinden kalanın taksimatı için zikrettiği ayet-i kerimede:
"Ana-baba ve akrabanın (geriye) bıraktığı maldan erkeklere pay vardır. Kadınlara da, ana-baba ve akrabanın (geriye miras olarak) bıraktığı maldan pay vardır; (geriye kalan) o malın azından da çoğundan da (varisler için) takdir edilmiş birer hisse ayrılmıştır. " (Nisa: 4/7)
Peygamber (s.a.v..) efendimiz de,
"Feraizi öğrenin ve öğretin. Çünkü o ilmin yarısıdır. İlim unutulur. Ümmetim arasında ilk kalkacak olan odur." [1] buyurmuştur
Burda anlamamız gereken şu olmalıdır:
İslam, ekonomi ve haklara son derece önem vererek, kişinin vasiyet etmesine gerek kalmaksızın ölümünden sonra malının adil bir yolla taksim edilme imkânını sağlamıştır. [2]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] İbni Mace.; 2719.
[2] Kadı Ebu Şuca’, Ğayet’ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 377-378.