- Farz yükümlülüklerin en üst ve en alt sınırı

Adsense kodları


Farz yükümlülüklerin en üst ve en alt sınırı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Wed 9 February 2011, 04:56 pm GMT +0200
 

Farz Yükümlülüklerin En Üst Ve En Alt Sınırı:
 


Sonra en alt sınır, rahat ve sıkıntı anlarına göre değişiklik arzeder. Meselâ kıyam (namazda ayakta durmak) güçlü olan kimse için rükün sayılırken, zayıflar hakkında onun yerine, oturma ikâme edilmiştir.

En üst sınıra gelince, bu kemiyet ve keyfiyet bakımından ar­tar. Kemiyet yönünden, farzlar cinsinden nafileler bulunmaktadır. Düzenli kılınan vakit sünnet namazları, gece namazı, her ayda tu­tulan üç gün oruç, mendup sadakalar... vb., gibi.

Keyfiyet bakımından ise bunlar; haller, zikirler, taate uygun düşmeyen durumlardan geri durmak gibi şeylerdir. Kişi, yaptığı taatin tam ve eksiksiz yerini bulması, beklenilen amacın, en üst düzeyde gerçekleşebilmesi için bunlarla da emrolunur. Abdest es­nasında ciltte kir toplanan yerlerin oğularak yıkanması, yapılan taatin büyüklüğüne dikkat çekmiş olmak ve önemli işlere başlar gibi başlamak uyarısında bulunmak için sağdan başlanılması.., gi­bi.

 

İnsan Bir Huy Edinmek İstediğinde Şu Hususlara Dikkat Etmelidir:
 

Bil ki: İnsan herhangi bir huy edinmek ve nefsini o kalıba sokmak istediği zaman bunun çaresi, kendisini o huya uygun dü­şen fiil ve davranışlara -çoğunluğun dikkate almadığı basit şeyler dahi olsa- zorlamaktır.

Meselâ, şecaat sahibi olmak isteyen kimsenin, çamura dal­maktan, güneş altında yürümekten, gece karanlığında yola çık­maktan çekinmemesi, bunların üstüne üstüne gitmeye çalışması gibi.

Huşu mertebesine ulaşmak isteyen kimsenin, her an âdaba riayet etmesi, helaya otururken utanarak başını önüne eğmesi, Al­lah anıldığı zaman kendisine çeki düzen vermesi vb. gibi.

Adalet mertebesine ulaşmak isteyen bir kimsenin, her şeye hakkını vermeye çalışması gibi. Meselâ sağ ele, yemek gibi temiz olan işleri yaptırmak, sol eli, necasetlerin giderilmesinde kullan­mak gibi. Misvak hakkında Rasûlullah’a (s.a.)

“Büyükten! Büyük­ten!” [467] Denmesinin; Huvayyisa ve Muhayyisa olayında [468] Rasû­lullah’ın:

“Büyükten başlayın!” buyurmasının sırrı işte budur.

Bu nokta, âdâb bahsinde önemli bir esastır.

 

Bazı Amellerin Şeytana Nisbet Edilmesinin Hikmeti:
 

Bil ki: Rasûlullah’ın (s.a.):

“Şeytan soluyla yer.”

Hadisindeki sol elle yeme ve benzeri bazı amellerin şeytana nisbet edilmesinin hikmeti -Yüce Rabbimin benim kalbime açtığına göre- şudur: Şeytanlar, Allah’ın kendilerine tanıdığı imkânla, insanlara gerek rüyalarında, gerekse uyanık halde bulundukları esnada, kendi ya­pısal özellikleri sonucu olarak çeşitli suretlere girebilmekte, o şekle girme anında bazı hallerle ortaya çıkabilmektedir.



[467] İbn Ömer (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuş­tur:

"Rüyamda, bir misvakla dişlerimi temizliyordum. Bana iki adam geldi; biri diğerinden büyüktü. Ben misvakı küçük olana uzattım. Bana "Büyükten! Büyükten!" dendi. Ben de onu, daha büyük olanına ver­dim." Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir.

[468] Abdullah b. Sehl, Hayber'de öldürülmüş, katili bilinmiyordu. Öldürüle­nin kardeşi olan Abdurrahman ile Mesûd'un iki oğlu Rasûlullah'a (s.a.) geldiler, önce Abdurrahman konuşmaya başladı. Kendisi yaşça küçük­tü. Rasûlullah (s.a.) ona:

"Büyükten başlayın!" buyurdu, (Bkz. Buhârî, Edeb, 89; Müslim, Kasâme, 201).