- Facebook Teyzeler

Adsense kodları


Facebook Teyzeler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Thu 21 July 2011, 10:01 am GMT +0200
Tencere


Mart 2010 135.SAYI

Serhat ALBAMYA kaleme aldı, TENCERE bölümünde yayınlandı.

Facebook Teyzeler

Geçen sayılarda “Google ana”lardan bahsetmiştik. O yazıyı okuyanlar mutlaka çevrelerindeki Google anaları tespit etmiştir. Hepsine saygılar sunuyor, ellerinden öpüyoruz. Bu sayımızda tenceremize düşenler ise “Facebook teyze”ler.

Bildiğiniz gibi internette Facebook sitesinden eşi, dostu, akrabayı, ilkokul arkadaşlarımızı bile bulmamız mümkün. İnsanlar bu site üzerinden iletişim kuruyor, halini keyfini anlatıyor, hasret gideriyor. Hatta bazı insanlar yüz yüzeyken birbirleriyle konuşmadıkları halde bu sitede canciğer kuzu sarması olabiliyorlar.

Facebook teyzelere geliince...

Onlar iş ya da okul dönüşü evinize, sıcak yuvanıza döndüğünüzde hiç beklemediğiniz bir zamanda salonun baş köşesinde gördüğünüz insanlardır. Onlar telaşlı bir akşamüstü annenizle birlikte pazara çıktığınızda, sizi durdurup saatler süren bir sohbetin açılışını yapan teyzelerdir. Karşınıza beklenmedik bir anda çıkarlar ve hem kendi hayatlarını hem de sizin hayatınızı özetleyiverirler...

Siz onların hakkında hiçbir şey bilmeseniz de onlar sizi doğduğunuz zamandan itibaren tanıyorlardır. Ne zaman onlardan biriyle karşılaşsanız anneniz size sorar:

– Tanıdın mı yavrum bu teyzeyi?

Siz haliyle tanımadığınızı çaktırmak istemezsiniz ama o sizin bu halinizi anlar, hemen atılır:

– Yavrım nasıl tanımazsın, sen daha emeklerken ben seni oynatırıdım. İki yaşına gelene kadar bizim evden çıkmadın. Benim büyük oğlan Mithatnan oynamayı da ne çok severidin. Şimdi o askerden geldi iş ariye. Siz bizim yan evden taşındıktan sonra oraya Gülnur’un kaynı taşındı, sağosunlar sizi pek aratmadılar ama onun kardeşi yok mu Ekrem... Ah o adam neler çektirdi millete... Ha, Gülnur dedim de onun ufak kızı vardı, Elif... Geçen yaz sen kalk kocaya kaç... A aaa, halbuki nasıl da sessiz sakin bir kız idi...

(Burda kesiyorum. Eğer kesmezsem Zekai abi beni arayacak ve “Serhat yazı yine uzun olmuş, neresinden kırpalım?” diye soracak. Ama ne yapayım Zekai abi, Facebook teyze bu, hiç susar mı?)

Bir Gezginin Günlüğü - 8

Yaklaşık bir yirmi dakika sonra köyün meydanına gidip Sedat’ı beklemeye başladım. Namaz tahmin ettiğimden daha uzun sürmüştü. Camideki insanlar dışarı çıkarken birkaçının tek ayak üzerinde sektiğini fark ettim. Sanki ayakları uyuşmuştu. Anlam veremedim. Sedat gelince ona, camiden çıkan bazı insanların neden sekerek yürüdüklerini sordum, o da bana “İçeride çorba içtik, bizim çorba biraz başkadır o sebepten..” diyerek güldü. Daha sonra bana aç olup olmadığımı sordu, aç olduğumu söyleyince de birlikte pideciye girdik.

Pidelerin gelmesini beklerken Sedat’a şöyle bir bakıp içimde tutamadığım soruyu sordum.

– Sedat, hem çorba içip geldin, hem de şimdi iki pide sipariş ediyorsun. Buna rağmen sende kilodan eser yok. Yediğini nasıl eritiyorsun?

Sedat birden gülmeye başladı.

– Hizmettendir hizmetten, dedi.

O hizmet deyince aklıma az önce gittiğim yer geldi ve hemen anlatmaya başladım:

– Ben de az önce yolun sonundaki markete gidip hizmet yaptım, diye atıldım.

– Hangi market? Ne hizmeti, diye sorunca da yolun sonundaki türbeyi tarif ettim.

Sedat ciddi olup olmadığımı sordu. Ben de içeri girip yerleri hizmet yaptığımı söyledim. Sedat beni tanıdığından beri birçok şeye şaşırıyor ama bu sefer hepsinden çok şaşırmıştı. Neden markete girmeme şaşırdığını bilmiyorum ama içerisi hoşuma gitmişti.

Yarım saat önce türbeye girdiğimde yaşlı bir adam beni kapıdan içeri davet etmişti. Daha ne olduğunu anlayamadan bana süpürgeyi gösterdiğini ve:

– Hizmet yap kurban, hizmet yap, dediğini fark ettim.

Girdiğim bu mekanın atmosferi beni çok etkilemişti, bu yüzden yaşlı adama ancak bir müddet sonra cevap verebildim. Ben;

– Hizmet yapmak??? diye sorunca bana gülerek:

– Yaa kurban, aynen öyle, hizmet yapmak, dedi ve benden o büyük mekanı süpürmemi istedi.

Bunu yapmam gerçekten iyi oldu çünkü yeni bir Türkçe kelime öğrendim: “Hizmet yapmak”. Demek ki bizim yerleri temizleme işimize onlar “hizmet yapmak” diyordu. Ama bağ evinde de üzüm toplayanlar da hizmet yapıyoruz diyorlardı. Yine kafam karıştı. Demek burada ne yapsan adı hizmet yapmak oluyor.

Devam edecek...