armi
Mon 22 June 2009, 02:45 pm GMT +0200
Yedinci ve sekizinci asırlarda yaşamış velîlerden ve Tâbiînin büyüklerinden. Hadîs ve fıkıh âlimlerinden olup, ismi Eyyûb bin Ebî Temîme el-Keysân'dır. Künyesi Ebû Bekir'dir. Basralı olduğu için Basrî, Basra'da deri satıcılığıyla meşgûl olduğu için Sahtiyânî nisbeleriyle meşhûr olmuştur. Bâzı kaynaklarda Eyyûb-i Sahtiyânî yerine Ebû Eyyûb Sahtiyânî diye de yazılmıştır. Tâbiînin en gençlerinden olup, 685 (H.66 veya 67) senesinde Basra'da doğdu. 748 (H.131) senesinde tâûn hastalığından Basra'da vefât etti. Kabri oradadır.
Hadîs ve fıkıh ilimlerinde mütehassıs olan Eyyûb-i Sahtiyânî hazretleri, Eshâb-ı kirâmdan Enes bin Mâlik'i radıyallahü anh görüp onun sohbetinde bulundu. Ondan hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu. Amr bin Seleme, Humeyd bin Hilal, Ebû Kilâbe, Kâsım bin Muhammed, Abdurrahmân bin Kâsım, Nâfî ibni Âsım gibi zâtlardan da hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kendisinden de çok sayıda âlim hadîs-i şerîf rivâyet etti. Bunlardan bâzıları: İmâm-ı A'meş, Katâde bin Diâme, Süfyân-ı Sevrî, Süfyân bin Uyeyne, Mâlik bin Enes, İbn-i İshâk, Saîd bin Ebî Anübe, meşhur iki Hammâd ve İbn-i Aliyye gibi zâtlardır.
Ebû Eyyûb-i Sahtiyânî hadîs ilminde hâfız idi. Yâni yüz bin hadîs-i şerîfi senetleriyle birlikte ezbere bilirdi. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden sekiz yüz kadarı meşhûr altı hadîs kitabı olan Kütüb-i Sitte'de yer almıştır.
O, ilimdeki üstünlüğü, tasavvuftaki yüksek derecesi ve daha nice vasıflarıyla insanların saâdete kavuşmasına hizmet etmiştir. Hadîs-i şerîflerle medhedilen Tâbiîn arasında o da Ehl-i sünnet îtikâdını ve din bilgilerini Eshâb-ı kirâmdan nakletmiştir. Bu bilgileri zamanlarındaki insanlara ve sonraki nesillere ulaştırıp, nice gönüllerin îmân nûruyla aydınlanmasına sebeb oldu.
İmâm-ı Mâlik onun hakkında; "O, ilmiyle amel eden, Allahü teâlâdan korkan âlimlerdendir." Şu'be bin Haccâc; "O, âlimlerin efendisidir." İbn-i Uyeyne; "Onun gibisini görmedim." Hammâd bin Zeyd; "Gördüğüm kimselerden en fazîletlisi ve Peygamber efendimizin sünnetine son derece tâbi olanı odur." Hasan-ı Basrî; "O, Basralı gençlerin efendisidir." Hişâm bin Urve; "Basra'da onun bir benzerini daha görmedim." sözleriyle onun büyüklüğünü dile getirmişlerdir.
Eyyûb-i Sahtiyânî hazretleri ilimdeki yüksekliği yanında Peygamber efendimizin sünnetine çok bağlıydı.İmâm-ı Mâlik hazretleri şöyle buyurdu:
"Biz Eyyûb-i Sahtiyânî'nin yanına gidip Resûlullah'ın aleyhisselâm hadîs-i şerîflerini okuyunca öyle ağlardı ve içli gözyaşları dökerdi ki, ağlamasına dayanamayıp kendisine acırdık. Şu'be bin Haccâc, Süfyân-ı Sevrî ve Hammâd bin Zeyd, onun fıkıh ilminde yüksek derecede olduğunu bildirerek; "O, fakihlerin üstünü ve bizim fıkıh âlimimizdir." demişlerdir.
Eyyûb-i Sahtiyânî hazretleri haram ve şüphelilerden şiddetle sakınır, çok ibâdet ve niyâzda bulunurdu. Geceleri uyumayıp hep ibâdet ve ilimle meşgûl olurdu. Fakat bunu gizleyip kimseye bildirmezdi. Sabah olunca hiç uyumadığı halde üzerinde uykusuzluk hâli görülmezdi. Komşularının kıskanıp hased etmemesi ve günaha girmemeleri için yeni elbise giymezdi.
İnsanlara karşı güler yüzlü olan Eyyûb Sahtiyânî hazretleri sohbetlerinde insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatır, onların dünyâ ve âhirette mutluluğa kavuşmaları için gayret ederdi. Bir sohbetinde buyurdu ki:
"Kişi ancak şu iki hasletle üstün olur: Biri insanlardan bir şey beklememek, diğeri insanlardan gelen sıkıntılara katlanmaktır."
Tevekkül ile alâkalı olarak da; "Tevekkül bedeni kulluğa, kalbi Allahü teâlâya çevirmek ve yetecek kadar rızka râzı olmaktır." buyurdu.
Hadîs ve fıkıh ilimlerinde mütehassıs olan Eyyûb-i Sahtiyânî hazretleri, Eshâb-ı kirâmdan Enes bin Mâlik'i radıyallahü anh görüp onun sohbetinde bulundu. Ondan hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu. Amr bin Seleme, Humeyd bin Hilal, Ebû Kilâbe, Kâsım bin Muhammed, Abdurrahmân bin Kâsım, Nâfî ibni Âsım gibi zâtlardan da hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kendisinden de çok sayıda âlim hadîs-i şerîf rivâyet etti. Bunlardan bâzıları: İmâm-ı A'meş, Katâde bin Diâme, Süfyân-ı Sevrî, Süfyân bin Uyeyne, Mâlik bin Enes, İbn-i İshâk, Saîd bin Ebî Anübe, meşhur iki Hammâd ve İbn-i Aliyye gibi zâtlardır.
Ebû Eyyûb-i Sahtiyânî hadîs ilminde hâfız idi. Yâni yüz bin hadîs-i şerîfi senetleriyle birlikte ezbere bilirdi. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden sekiz yüz kadarı meşhûr altı hadîs kitabı olan Kütüb-i Sitte'de yer almıştır.
O, ilimdeki üstünlüğü, tasavvuftaki yüksek derecesi ve daha nice vasıflarıyla insanların saâdete kavuşmasına hizmet etmiştir. Hadîs-i şerîflerle medhedilen Tâbiîn arasında o da Ehl-i sünnet îtikâdını ve din bilgilerini Eshâb-ı kirâmdan nakletmiştir. Bu bilgileri zamanlarındaki insanlara ve sonraki nesillere ulaştırıp, nice gönüllerin îmân nûruyla aydınlanmasına sebeb oldu.
İmâm-ı Mâlik onun hakkında; "O, ilmiyle amel eden, Allahü teâlâdan korkan âlimlerdendir." Şu'be bin Haccâc; "O, âlimlerin efendisidir." İbn-i Uyeyne; "Onun gibisini görmedim." Hammâd bin Zeyd; "Gördüğüm kimselerden en fazîletlisi ve Peygamber efendimizin sünnetine son derece tâbi olanı odur." Hasan-ı Basrî; "O, Basralı gençlerin efendisidir." Hişâm bin Urve; "Basra'da onun bir benzerini daha görmedim." sözleriyle onun büyüklüğünü dile getirmişlerdir.
Eyyûb-i Sahtiyânî hazretleri ilimdeki yüksekliği yanında Peygamber efendimizin sünnetine çok bağlıydı.İmâm-ı Mâlik hazretleri şöyle buyurdu:
"Biz Eyyûb-i Sahtiyânî'nin yanına gidip Resûlullah'ın aleyhisselâm hadîs-i şerîflerini okuyunca öyle ağlardı ve içli gözyaşları dökerdi ki, ağlamasına dayanamayıp kendisine acırdık. Şu'be bin Haccâc, Süfyân-ı Sevrî ve Hammâd bin Zeyd, onun fıkıh ilminde yüksek derecede olduğunu bildirerek; "O, fakihlerin üstünü ve bizim fıkıh âlimimizdir." demişlerdir.
Eyyûb-i Sahtiyânî hazretleri haram ve şüphelilerden şiddetle sakınır, çok ibâdet ve niyâzda bulunurdu. Geceleri uyumayıp hep ibâdet ve ilimle meşgûl olurdu. Fakat bunu gizleyip kimseye bildirmezdi. Sabah olunca hiç uyumadığı halde üzerinde uykusuzluk hâli görülmezdi. Komşularının kıskanıp hased etmemesi ve günaha girmemeleri için yeni elbise giymezdi.
İnsanlara karşı güler yüzlü olan Eyyûb Sahtiyânî hazretleri sohbetlerinde insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatır, onların dünyâ ve âhirette mutluluğa kavuşmaları için gayret ederdi. Bir sohbetinde buyurdu ki:
"Kişi ancak şu iki hasletle üstün olur: Biri insanlardan bir şey beklememek, diğeri insanlardan gelen sıkıntılara katlanmaktır."
Tevekkül ile alâkalı olarak da; "Tevekkül bedeni kulluğa, kalbi Allahü teâlâya çevirmek ve yetecek kadar rızka râzı olmaktır." buyurdu.