- Ey özgür esir kardeşim

Adsense kodları


Ey özgür esir kardeşim

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 27 July 2010, 04:54 pm GMT +0200
Ey “özgür” esir kardeşim!

Ey “özgür” esir kardeşim!

Ey Kardeşim sen hürsün sedler arkasında olsan da…
Ey Kardeşim sen hürsün prangalar altında olsan da…
Sımsıkı bağlandıkça ALLAH’a…
Hiçbir kulun hilesi zarar veremez sana

--
Evet kardeşim Sen hürriyetin, özgürlüğün kişinin dini, akidesi ve ilkeleri için yaşamak anlamına geldiğini biliyorsan kulların tuzakları sana ne zarar verebilir ki?

Kulların tuzakları sana nasıl zarar verebilir ki? Sen gerçek hürriyetin insanın dini, akidesi ve ilkeleri için yaşamak anlamına geldiğini biliyorsan?  Bu yolda ne ile karşılaşırsa karşılaşsın alnı açık başı dik yaşayan, onurla bu günü dününden daha iyi olan ve yarını bu gününden daha iyi olacak olan bir insan olarak sana ne zarar verebilir

Ancak sadece yaşamış olmak için ilkesizce yaşayan ve amaçsızca ölen kişilere gelince Onlar zaten bu arz üzerinde, kâinatta yaşayan bir varlık sayılmazlar ki…

Hangi hayat? Zillet içinde yaşanan, değersiz, teslim olunmuş, boyun eğilmiş bir hayat mı?

Ama sen her şeyi reddettin… Şerefli, onurlu bir hayatı tercih ettin Korkularla boğuşan, şerefini kazanmak uğruna zorlukları omuzlayan biri olmayı tercih ettin Bu onurun bedeli sadece ölüm olsa bile ecel şerbetini bir an bile tereddüt etmeden içen, lisanı hal ile şöyle diyen bir kişi olarak yaşamayı seçtin:


“Benim tattığım şerefi tadacak mısın sanıyorsun?
Sabrı tatmadıkça ona ulaşamayacaksın”

Ey “özgür" esir kardeşim!

Senin elindeki şu kelepçeler ümmetin prangalarını çözecek olan anahtarlardır Bütün ümmet biliyor ki orada, ömrünün en değerli anlarını dininin şerefi yolunda tüketen adamlar var Ümmetin yolunu aydınlatmak için ömür sayfalarını yakan, ümmetleri hürriyet kokusunu teneffüs etsin diye özgürlüklerini boğan adamlar…

Diğer insanlar zillete rıza gösterip hakkı haykırmazken, zulme tutunup tağutun hükmüne teslim olurken, dinimize, akidemize, ırzımıza ve bütün kutsal değerlerimize saldıranlarla savaşmazken ipek bağlar yerine demir zincirleri tercih eden adamlar…



Belayı nimet bilen adamlar Hapsedilmeyi halvet, sürgünü hicret, ALLAH yolunda öldürülmeyi şehadet sayan Bunu hayal eden değil bizzat yaşayan, sözle değil eylemle, teoriyle değil pratikle yaşayan adamlar…

--
Ey “özgür” esir kardeşim!ALLAH bir kulunu severse ona belalar gönderir Biz kimiz ki ALLAH bizi gözetiyor ve belayı gönderiyor? Biz sürgünüzBiz firariyiz Biz korkanlarız Biz esiriz Biz bozguna uğramışız (parçalanmış) Biz Biz Bunlar, ALLAH’ın (cc) sevgisinin tezahürüdür… Nitekim O şöyle buyurur:



“Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz Sabır gösterenleri müjdele” (2, Bakara/155)



Rasûlullah (sallAllahu aleyhi ve sellem) ise şöyle buyurmaktadır: “ALLAH bir kulunu sevdiği zaman onu sıkıntılara maruz bırakır”



Eskiden bu ümmetin salihleri başkalarının iyiliğe, afiyete sevindiği gibi başlarına gelen musibetlere sevinirlerdi Çünkü onlar biliyorlardı ki başlarına gelen bu musibetler ALLAH’ın sevgisinin işaretlerinden başka bir şey değildi



Sevgili Kardeşim!

Senin önünde başına gelen felaketlere teselli olacak peygamberler ve onların izini takib eden örnek şahsiyetler var
İşte Musa (aleyhisselam) bir sürgün hayatının içinde… Korku ve yıllarca süren umutlu bir bekleyiş… Tüm bunlardan sonra Firavun ve ileri gelenlerinin cezalandırılması için…
İşte Yusuf (aleyhisselam) zulüm, iftira ile hapishane medresesine giriyor Oradan bir kral olarak çıkıyor ve ALLAH onu kardeşleri ve babası ile kavuşturuyor
İşte Nebi (sallAllahu aleyhi ve sellem) 3 yıl kasıp kavuran bir muhasara altında kalıyor İnsanların ALLAH’ın dinine fevc fevc girişini gören muzaffer bir fatih olarak çıksın diye…
İşte Ahmed Bin Hanbel; hapse giriyor, bedeni kamçılardan tükeniyor, bitkin düşüyor Ümmet onun akidesini hıfzetsin diye Böylece örnek alınan bir imam oluyor
İşte İbn Teymiyye; ışık görmeyen bir kaleye hapsediliyor Yemek zamanlarından namaz vakitlerini tahmin ediyor Böylece dinde imamlık şerefine nail oluyor Dinde imamet mertebesine sabır ve yakin ile ulaşılıyor

--
Ve sen ey özgür kahraman kişi! Zindandan ve esaretten inşALLAH kurtulacaksın Onurunla, muzaffer ve özgür olarak çıkacaksın Bil ki gerçek zafer ruhun zaferidir İnancın zaferi Değerler ve ilkelerin zaferi Bu hem dünya hem ahiret hayatında bir zaferdir:

“ALLAH, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıktır” (24, Nur/55)

“İşte ahiret yurdu; biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız (Güzel) Sonuç (taksitesi) sahiplerinindir” (28, Kasas/83)
Eğer esaret altında ölürsen ne kaybedersin? Çünkü sen ALLAH yolunda şehadeti göze alarak çıktığın bir yoldasın Sana düşmanların ne yapabilir?
“ALLAH yolunda katledilenleri sakın 'ölüler' saymayın Hayır, onlar, Rableri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar” (3, Al-i İmran/169)

Ey “özgür” esir kardeşim!

Bu din bizden çok şey istiyor, feda edilecek canlar, yok olacak ruhlar, infak edilecek vakitler, zayi edilecek mallar, nefsin sevdiklerini (mal, aile, çocuk) terk etmesini… Bunlar sadece yüce gayeyi, hedefi gerçekleştirmek için Bu hedef ise ALLAH’ın dinini sağlamlaştırmaktır Herkes bunu taşıyamaz ancak sen ve senin gibiler Ahiret hayatını dünyaya tercih edenler Eğer bundan başka şekilde düşünen ve farklı anlayan varsa şu ayeti okusun:

“De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere ALLAH'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık ALLAH'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun ALLAH, fasıklar topluluğuna hidayet vermez” (9, Tevbe/24)
 


ALINTI