- Evrende Seyr Edebilmek

Adsense kodları


Evrende Seyr Edebilmek

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
rabia
Mon 26 April 2010, 03:49 pm GMT +0200
Evrende Seyr Edebilmek

İnsan demek, öncesi ve sonrası olan demektir. İnsanlığımız, varoluşumuzun bir köprüsüdür. “Biz Allah içiniz ve O’na döneceğiz.” (Bakara, 156) Yani, O’ndan geldik, O’na gidiyoruz. Yaratılmış olan her varlık, bu deveran içerisinde seyr ediyor. 

Tarihin başlangıcında da biz vardık; bitişinde de biz olacağız. İnsanın kalbinin atmaya başladığı andan itibaren tarih yazıyoruz; aynı zamanda herkes kendi tarihini yaşıyor. Belki de yaşanması gerekenlerle yüzleşiyoruz. Hem gezerken karşılaştıklarımızı seyrediyor, hem de seyrettiklerimizle birlikte ruhumuzun ve kalbimizin seyrine iştirak ediyoruz.

Bir yoldayız. Yürüyoruz; mekândan sonsuzluğa, zamandan zamansızlığa... Dünya hayatımız bu yolumuzun bütünü mü, yoksa yolda giderken ihtiyaçlarımızı giderdiğimiz ve dinlendiğimiz bir mola yeri mi?

Aşık Veysel’in gönlümüzde yer alan bir beytini aktaralım:

“İki kapılı bir handa, gidiyorum gündüz gece,
Varmak için menzile, gidiyorum gündüz gece…”

Yollar kapılara, kapılar yollara açılır

Dünyaya teşriflerimiz ile kapının biri açıldı; yaşıyor isek, içinde bulunduğumuz hanı seyrediyoruz demektir. Açılan bu kapı, çok uzun bir kervanın arkadan gelenleri için kapanmayacak ve bizler için kabirle birlikte yeni bir kapı daha açılacak... Yeniden yola koyuluşlar; kabirden açılan pencerelerden seyredişler...

Kısacası Elest Bezmi’nden başlayan ve sonsuzluğa doğru devam eden uzun bir yolculuktayız. Yol’da ilerliyor isek hızlarımızı artırmamız gerekmez mi? Sevgilisi’ne bir an önce varmayı kim istemez ki?! Sevgili Yunus Emre’nin dediği gibi, ya kervanı kaçırmış ve böylece dağlar başında yol’da kalmış isek kayıplarımızı telafi edebilmenin yollarını nasıl bulacağız? Sadece arayarak mı, yoksa yeni bir kervanı bekleyerek mi? Belki hayatımızın bir yüzü, ‘arayış’ ise, diğer yüzü de ‘bekleyiş!’ Aradığımızı bekliyoruz belki de!

Yaradılışımızın bir kanunudur iç içelik. Biri biter biri başlar. Ve biri içinde diğeri vardır. Kalbimizin kapaklarının açılıp kapanması gibidir bu süreçler. Veya med-cezir olayı gibi. Fizik ötesi anlamıyla söylersek kabz-bast hali gibi. Aralarında boşluk olmaksızın birbirini takip eden süreçler halinde sonsuzluk deryasına doğru, belki de o deryanın içinde seyr etmekteyiz.

İkbâl, sonu olmayan, sadece biri bitip biri başlayan konak yerlerinden ibaret olan bir seyr güzergâhından bahseder:

“Bir son arama; zira senin sonun yoktur. Sona erdin mi de canına sahip olamazsın. Sona ermeye kudretin yoktur. Bizi sakın kemâle ermiş sanma, biz hamız. Her konak yerinde hem tamam, hem de eksiğiz. Hayat, sona erişmemektir. Sefer, bizim için ebedî hayattır.” (Gülşen-i Râz-ı Cedîd, 25)

Miraç dediğimiz o muhteşem yükseliş, Allah’a gidiş, ömrümüzün her safhasında oluşan bir seyr hali değil midir? Gafletten kurtulabilmiş olanlarımız, aldıkları her nefeste miracın bir adımını, verdikleri nefeste de diğer adımını atıyor olabilirler.

Yüce Peygamberimiz s.a.v.’in yaşadığı en yüksek düzeydeki miracının öncesindeki hüzün yılının çilelerine karşı, aldığı her nefesinde ciğerlerine sabrı doldurduğunu biliyoruz. Mübarek elleri semaya doğru yükselirdi. Dilekleri Hakk’a kanat açardı. Böylece kederi kaybolur, mübarek gözlerinden huzur ve mutluluk yaşları akardı. Hakk’a açılan öpülesi o avuçlardan acaba neler seyredilebilirdi?

Mümin namazla seyr eder

Allah’a gönülden bağlanmış, bütün şüphelerini izale etmiş, O’nun aşkıyla mecnun olmuş insanların miracı yok mu? Evet, Peygamber değiliz! Ama O’nun izlerini takip ederek o muhteşem miracın izdüşümlerini kalbimizde seyr edemez miyiz?  Nerede bizim kişisel miracımız?

Bizler evrenin içinde ve onun temel bir parçası değil miyiz? Evrende seyr edebilmek için, yedi kat olan atmosfer tabakalarını geçmemiz gerekmiyor. Kendimizi, etrafımızı seyredebilsek, namaz kılarken ruhumuzla seyr edebilsek... Neler göreceğiz acaba? “Namaz müminin miracıdır.” hadis-i şerifinin anlamını ancak bu seviyede mi anlayabiliriz?

Her türlü yüksekliğin ötesine uzanan miracın o ilâhi merdiveninin basamaklarını, Allah’ı her zikredişimizde, O’nun kullarına yapabileceğimiz her hizmetimizde, karşılaştığımız insanlara her gülümseyişimizde, verdiğimiz her selamda birer birer çıkabiliriz. Her kandilimiz, kişisel miracımız için birer basamak olabilir. Bu arada, kırdığımız her kalbin göğü titreten inleyişinde de, çıktığımızı sandığımız bu merdivenden tepetaklak geriye doğru da yuvarlanabiliriz.

Hayatımızın her ânında ve sonsuzluğa kadar bu hassasiyetimizi koruyabilmemiz için bizlere gerekli olan payandalardan biri ilimdir. Peygamber Efendimiz s.a.v., Miraç’ta niçin sütü tercih etmiştir?

Allah adı ile aşılır konaklar

Candan gelen ‘bismillah’ ile, “Ey işleri kolay kılan! Suyun akışı gibi hayatımızın Sana akan seyrini kolay kıl; çünkü seninle aşılamayacak engel yoktur.” diyerek dua edebilirsek, Mirac’a giden yolda gördüklerimizden fazlasını seyredebiliriz.

Seyr, çetin ve güç bir yolculuktur; donanımlı olmayı gerektirir. Ehl-i sülûk, nefsindeki kötü huylardan arındığı ve iyi huylar edindiği ölçüde bu yolculukta mesafe alır. Marifet derecesine ulaşanlar ise, artık uçarak yolculuk yaparlar. Bu yüzden, ‘zâhid seyyâr; ârif tayyârdır’ denilmiştir.

Hakk’a doğru seyredebilirsiniz; bu seyahatiniz kendinizden geçip Hakk’a ulaşınca bitmemeli... Hak’ta seyre devam edilmeli veya Hak ile yürünebilmeli... İşte o zaman, seyrullah olanlar aşağıdaki ayetin müjdesine mazhar olacaklardır: “Onlar ki, inandılar, güzel işler yaptılar, namazı kıldılar, zekâtı verdiler; işte onların mükâfatları, Rableri yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara, 277)

Peki, herkes gezmeli mi? Seyrini helezonik bir şekilde kendi içine kıvrıla kıvrıla sürdürebilenlere ne demeli! İbrahim Fahreddin Cerrâhî Hazretleri’nin şu sözü idraklerimize yeni ufuklar açabilir: “Gezen ere kavuşur. Sebat eden, yani gezmeyen, er olur.”

En güzel seyr, bir yerde sebat etmek olsa gerek! Allah’ın kudretine sığınarak, Alvarlı Efe Hazretleri’nin aşağıdaki mısralarında ölümsüzleşen duyguları yaşayabilenlere selam olsun:

“Seyreyle güzel Mevlâ’nın kudreti ne eyler
Allah’a sığın ki kadir Rabbim neler eyler.

.
..

Lütfi der ki bu ilâhi dergâhta sebat et
Nazlı niyaz et Hakk’a, temenni neler eyler.”

hulya
Mon 26 April 2010, 04:17 pm GMT +0200
“Ey işleri kolay kılan! Suyun akışı gibi hayatımızın Sana akan seyrini kolay kıl; çünkü seninle aşılamayacak engel yoktur.”   Amin
 Namaz ile ötelere seyeran edebilmek duası ile..

akmina
Mon 26 April 2010, 10:05 pm GMT +0200
Bu güzel ve  değerli paylaşımın için teşekkürler