saniyenur
Mon 30 July 2012, 05:13 pm GMT +0200
Evlilik Ve Boşanma
1- Dulun Görüşü Alınmaksızın Evlendirilmesi: Ensar kadınlarından Hansa bintü Hızâm'dan rivayete göre, Hansâ'yı babası (Hâlid) iznini ve rızasını almaksızın nikahlamıştı. Halbuki Hansa dul kadındı. Rızâsı alınmak icab ederdi. Kadın bu evliliği hoş görmeyerek Rasulullah'a gidip şikâyet etti. (Ve babam beni birisine nikâh etmiş, halbuki başkası ile evlenmek benim için daha hayırlı olurdu, dedi). Peygamber de bu nikâhı red ve iptal etti (Buharî).
2- Kadınların Boşanma İsteme Hakkı (Hulü'): İbni Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Sabit b. Kays'ın hanımı Peygamber'e gelerek; 'Ya Rasulullah! Zevcim Sabit b. Kays, ahlâkı, dini (düzgün bir kimsedir. Bu) hususta ona darılmış değilim. Lâkin ben (zevcimi hilkaten çirkin gördüğümden) müslümanlık hayatında küfrü (icabeden bir harekette bulunmayı) çirkin buluyorum. (Bu cihetle kocamdan ayrılmak istiyorum)' dedi. Rasulullah; 'Sabit'in vaktiyle mehir verdiği bahçeyi kendi sine iade etmek ister misin?1 diye sordu. Kadın; 'Evet! Ederim' dedi. Rasulullah, Sabit b. Kays'a; 'Bahçeyi al, bir talakla bu kadını bırak!' buyurdu. Kadın bahçeyi, Sabit de talakını verdi." (Buharî).
Yine İbni Abbas'dan rivayete göre: (Hz. Aişe'nin cariyesi) Berîre'nin kocası, Mugîys denilen bir köle idi. (Berîre'yi çılgınca severdi). Hâlâ gözümün önünde görür gibiyim. Zavallı Mugîys, ağlayarak ve gözyaşları sakalına dökülerek Berîre'nin arkasında döner, dolaşırdı. (Berîre ise hiç hoşlanmazdı). Bir kere Peygamber (babam) Abbas'a: "Ey Abbas! Mugîys'in Berîre'ye aşın sevgisine, Berîre'nin de ona olan buğzuna, nefretine hayret etmez misin?" buyurdu. Sonra da Berîre'ye; "Keşke şu Mugîys'e rucû etsen olmaz mı?" buyurdu. Berîre de; "Ya Rasulullah! Öyle yapmamı mı emrediyorsunuz?" dedi. Rasûl-i Ekrem; "Hayır! Emretmiyorum, şefaat ve iltimas ediyorum." buyurdu. Bunun üzerine Berîre; "Öyle ise, benim o adama ihtiyacım yoktur." dedi (Buharî).
3- Hanımın Suçlanması: Sâ'îd b. Cübeyr ŞÖyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Ömer'e, karısına zina isnad eden kimse hakkında hükmü sordum. İbni Ömer şöyle cevap verdi: "Rasûl-i Ekrem, Benî Aclân'dân bir karı-kocanın zina töhmetinden dolayı ayrılığına hükmetti. Şöyle ki; (Ey karı-koca, Allah bilir ki, ikinizden biriniz yalancıdır. Binaenaleyh ikinizden biriniz tövbekar olup da mülâane (karı, koca lânetleşmesi)den sarf-ı nazar eder mi? diye üç kere sordu. Fakat her defasında ikisi de imtina ettiler. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem mülâaneden sonra bu karı kocanın ayrılığına hükmetti. Ve kocaya; Artık bu kadın üzerinde alâkan kalmadı, buyurdu." (Buharı).
4- Nikâh'da Mehir Ödenmesi: Yukarıdaki hadîsin ikinci râvilerinden Amr b. Dînâr rivayette şu ilâvelerin de bulunduğunu naklediyor: Bunun üzerine erkek; "Ya Rasûlullah, ya benim hâlim (verdiğim mehir bedeli) ne olacak?" diye sordu. Rasûlullah; "O mal sana ait değildir. Çünkü sen kadına zina isnadında doğru olsan bile, o malı sen, kadının ırzını kendine helâl kılmak mukabilinde vermiştin (ve kadının olmuştu). Eğer sen zina isnadında yalancı isen mehir malını istemek sana daha uzaktır." buyurdu (Buharî).