- Eşler arasındaki Güç mücadelesi

Adsense kodları


Eşler arasındaki Güç mücadelesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Tue 17 August 2010, 02:30 pm GMT +0200


Eşler arasındaki Güç mücadelesi


Başkalarını mağlup eden insana güçlü gözüyle bakarız. Aslında kendini yenen insan güçlü insandır. (Peyami Safa)

Ömür boyu mutlu olmayı hedefleyen eşler önce "tanışırlar." Merakla birbirlerini "araştırırlar." Hevesle "sözleşirler." Umutla "nişanlanırlar." Sonunda da "evlenirler."

Evlilikle birlikte o güzelim duyguların, sevinçlerin, hayallerin ve umutların yerini başka duygular almaya başlar. Artık evlendiniz, nikâhla birlikte birbirinizi sahiplendiniz, evliliğin mahmurluğu içinde balayınızı da yaptınız. Şimdi ömür boyu sürecek olan bir beraberliğin gerçek yüzüyle karşı karşıyasınız. Gerçek kişiliğiniz, huylarınız, alışkanlıklarınız ve doğal yaşantınız yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayacaktır. Bu durum, iki ayrı kültürde yetişen, iki yabancı insanın kendilerini birbirlerine kabullendirme sürecidir.  Bilinçaltındaki bu duygu, aslında kadın ve erkeğin birbirlerine karşı olan bir güç mücadelesidir. Bilinçaltındaki bu gizli duygu, nikâh kıyılırken birbirlerinin ayağına "Önce kim basacak?" anlayışı ile yakından ilgilidir. Şaka dahi olsa bu ayak basma olayı, gücü elde tutma duygusunun bir ön hazırlığıdır.

Güç mücadelesine neden ihtiyaç vardır?


Kadın erkek arasındaki güç mücadelesi, "kültürel yozlaşmalar" başta olmak üzere "modernizmin" bir sonucudur. Modern anlayışta "Her varlık, karşı varlıkla çatışarak çıkarını korumalı." düsturu hâkim.  Bu anlayışa göre, kadın ve erkek birbirlerini tamamlayan değil, rakip gören bir konumdadır.  Rakip kurumlar, kuruluşlar veya insanlar da devamlı birbirleriyle çatışarak güçlerini ispatlamaya çalışırlar.

Bu mücadelenin gerilimi içine giren erkek, fiziksel ve ekonomik gücünü kullanarak çıkarını korumaya çalışırken; kadın da cinsel gücünü kullanarak karşı atağa geçer. Modernizmin hedeflediği kadın-erkek çatışması işte bu şekilde sürüp gider. Bu çatışmaların sonucunda en sağlam bildiğimiz aile kurumumuz içten içe sarsılıyor. Eşler arasındaki geçimsizlik ve boşanma oranları devamlı artıyor. Güçlü olma yarışı içine giren kadın ve erkek farkında olmadan yalnızlığın içerisine sürükleniyor.

Önemli olan 'ikinin gücü'dür!


Evlilikte önemli olan ikinin gücüdür. Bireyin sadece kendi gücü insanı yalnızlığa ve umutsuzluğa sürükler. İki insanın gücü ise birliğe, şefkate, paylaşmaya, muhabbete ve enerjiye götürür. Bu nedenle, evliliğin ilk dönemleri, kritik ve hassas dönemlerdir. Bu süreçte eşler, birbirlerine karşı nasıl ve ne şekilde davranacakları hususunda kendilerini hazırlamak zorundadır. Evliliğin bu ilk dönemlerinde eşler birbirlerine karşı "güç mücadelesi" verme yerine güçlerinin birleşmesi ve dengelenmesi için mücadele vermelidir.

Şimdi evliliğin ilk dönemlerinde yapılacakları ana başlıklarıyla sıralayalım.


Evlilik sürecinde eşlerin aslî görevleri

İnsanların ilk intibaları kalıcı ve etkileyici olduğundan, güzel davranışlar sergilemeye özen gösterin. Güzel bir intiba bırakmak belki size külfetli gelebilir. İlk zamanlar zor olsa bile, belli bir zaman için dahi olsa mutlaka deneyin. Uzun ömürlü ve sağlıklı bir evlilik için kendinizi yetiştirin. Bunun için de sağlıklı evlilik yapanların deneyimlerinden yararlanmalı. Kişisel gelişim ve evlilik kitapları okumalı. Televizyon, seminer ve bunlara benzer programları takip etmeli.

Aranızda "güven" ortamının olması için özel gayret gösterin. Evliliğin çimentosu eşlerin güven duygusuna bağlıdır. Bu duygu kendiliğinden olmaz. Eşlerin birbirlerine karşı yapacakları özverilerine ve fedakârlıklarına bağlıdır. Hoşunuza gitmeyen davranışları içinize atmayın. Sorunları biriktirmeden anında konuşmak birçok sorunun ön tedbiridir. Sorunlar biriktiğinde ağırlaşır, kaldırılamaz hale gelir.

Evlilikten sonra kendinizi kapıp koyuvermeyin. Evlilik öncesindeki duygularınızı koruyun. Sağlığınıza ve giyiminize önem verin. Eşinizin değer verdiklerine siz de değer verin.

Eşlerin alışkanlıklarını, zevklerini, hoşlandıklarını yapmak birbirlerini mutlu eder. Bu mutluluğu birbirinizden esirgemeyin.

Yıkıcı rekabetten ve etrafın yönlendirmelerinden kaçının!


Seven eşler birbirleriyle tükürük yarışına girmezler. "Eşitlik", "kadın hakları", "feminizm" gibi ideolojik akımlar kadın-erkek düşmanlığını körükleyen akımlardır. Kadın-erkek kendi seviyelerini bilip ona göre davranmalı. Kültürel değerlerine ve inançlarının gereklerine göre davranırlarsa uyumlu yaşarlar.

Sana yapılmasını istemediğini sen de eşine yapma!


Bu söz kültürel değerlerimizin en önemli mihenk taşıdır. Herkes için geçerlidir. Evliliğin olmazsa olmaz kuralıdır. Bencillik evlilikte olmaz, eşler arasında "ben" yerine "biz" anlayışı hâkim olmalı. Eşinizi değiştirmeye kalkmayın. Eşinize ait sevmediğiniz huyları varsa, evlilik öncesinde konuşup değiştirme hakkınız vardır. Evlendikten sonra birbirinizi değiştirmeye hakkınız yoktur. Artısıyla, eksisiyle eşinizi kabullenmek zorundasınız.

Seviyenize ve imkânlarınıza göre yaşamayı deneyin!


Daha iyi şartlarda yaşamak için çalışın ama var olan imkânlarınızla mutlu olmayı deneyin. Aile sırlarınızın başkaları tarafından bilinmesine izin vermeyin. Bir laf ağzınızdan çıkıncaya kadar size aittir. Ağzınızdan çıktıktan sonra başkalarına ait olur. Başkaları da hep sizin aleyhinizde kullanır. Özellikle akrabalar arasında dolaşan lafların geri dönüşümü çok korkunçtur. Sırlarınızı kendinize saklayın. Evliliğin can simidinin sağlıklı bir iletişim olduğunu bilin. İletişimin bütün yollarını deneyin. Günümüzde iletişim kültürü üzerinde çok duruluyor. Bütün yönlerini öğrenmeniz halinde size büyük kazanımlar sağlayacaktır.

Anne-baba ve akrabalar arasındaki 'dengeler'i koruyun!


Nasıl ki kâinatta her varlık bir denge üzerine kurulmuşsa; evlilik hayatı da bir denge üzerine kurulmalı. Bir tarafta kendi anne-babanız, diğer tarafta eşinizin anne-babası. Bir anne-baba varken, evlilikle birlikte iki anne babanız oldu. Tabi bu arada bir sürü akrabalarınızın olduğunu unutmayın. İşte bu durumda her iki tarafı idare etmek ve dengeleri sağlamak için özel gayret sarf etmeniz gerekiyor.

Birbirinize karşı, 'tahammüllü ve sabırlı' olun!


Evlilikte ufak- tefek kusurlar görülmez, bazı şeyler görmezlikten gelinir. Kusur arama, açık yakalama, eleştiri, önce "sürtüşme"ye sonra da "şiddet"e dönüşür. İlle de eleştiri gerekiyorsa; alttan alarak, ses tonunuzu yükseltmeden samimi bir dost gibi olmalı.

Başkalarıyla kıyaslama acziyetini göstermeyin. Bizim inancımızda "Maddî durumlarda, senden aşağı olanlara bakacaksın, manevî durumlarda senden yukarıda olanlara bakacaksın." ölçüsü vardır. Buna göre insani ilişkilerde, maddî durumlarda herkes kendi seviyesine göre hareket etmeli. Daha kötü durumlarda olanlara bakıp kendi haline şükretmeli. Ahlâkî ve manevî yönden ileride olanlara bakıp eşler kendilerini geliştirip yetiştirmeli.