hafız_32
Fri 1 October 2010, 03:17 pm GMT +0200
Beşinci Bölüm
ESİR VE YARDIMA MUHTAÇ KADINLARIN KORUNMASI
I. Esir Ve Köle Kadınların Korunması
Cahiliye devrinde, hür ve esir olmak üzere iki gruba ayrılan kadınlardan esir olanların toplumda çok kötü şartlarda yaşadıkları anlaşılmaktadır. Buna yukarıda kısaca temas edilmiştir.
Hz. Peygamber devrinde, bu anlayış yavaş yavaş değişir, Bütün insanların bir ana ve babadan geldikleri, eşit oldukları ve üstünlüğün ancak takva ile elde edilebileceği Kur'an ayetleriyle ifade edilmiştir. Ayrıca esirlerin hürriyete kavuşturulmasının da teşvik edildiği anlaşılmaktadır.
Kur'ân'da esir statüsündeki cariye ve kölelerin, yemin,[589] zihar[590] ve yanlışlıkla adam Öldürme [591]suçlarını işleyen bir müslü-manın ceza olarak veya doğruya ulaşma gayesiyle [592]hürriyete kavuşturması emredilmektedir. Ayrıca anlaşma (mükatebe) yaparak hürriyete kavuşmak isteyen esirlere yardım edilmesi isten-mistir.[593]
Yine Kur'ân'da, esir kadınlarla evlenmeye teşvik edilen [594]müslümanlara, köle ve cariyeleri evlendirmeleri de emredilmektedir.[595] Zekat verme yükümlülüğü olan müslümanların, zekat verecekleri yerlerden biri de köle azat etmek için yapılan harcamalardır.[596] Zekat'tan ayrı "köleler uğrunda mal harcamak"[597] ve "ellerinizin altındakilere iyilik" etmek [598]gibi emir ve tavsiyeler de Kur'ân'da bulunmaktadır.
Siyahı bir cariyesini azat edip, onunla evlenen Medineli Abdullah b. Revaha hakkında dedikodular başlayınca "inanan bir cariye, hoşunuza gitse de inanmayan bir kadından daha hayırlıdır...[599]ayetinin nazil olduğu rivayet edilmektedir.[600] Hz. Peygamber'in, esir kadınlardan olan Safiyye ve Meymune'yi hürriyete kavuşturup, onlarla evlendiği bilinmektedir. [601]Bu konuda O: "Kim cariyesini hürriyete kavuşturur ve onunla evlenirse ona iki ecir vardır"[602] diye buyurmaktadır. Yine Hz. Peygamber, esir kadınlara, kesinlikle haksızlık yapılmaması ve onlara iyi davranıl-nıası konusunda "Size, ellerinizin altındaki köle ve cariyelerinize iyilik yapmanızı tavsiye ederim. Onlara yediğinizden yedilin, giydiğinizden giydirin..."[603] demektedir.
Kızı Fatıma'ya verdiği esir bir kadım dövmemesini[604] söyleyen Hz. Peygamber, savaşlarda kadınların ve çocukların öldürülmesini yasaklar. Nitekim O, Mute'ye gönderdiği orduya, bir seriy-yenin komutam olarak görevlendirdiği Ebu Katade'ye ve Huneyn'de Halid b. el-Velid'e kadın ve çocukları öldürmemelerini emreder.[605]
Esir olarak getirilen kadınlar, Medine'de emniyetli bir yer olan Remle bint el-Haris isimli bir kadının evinde korunur ve on-laiîa iyi davranılır. Hz. Peygamber, Sefane bint Hatim et-Taî esir edilip Medine'ye getirildiği zaman, onun kabilesine dönmesi için yardım eder, elbise ve azık temin eder.[606]
Mekke fethinden sonra yapılan Huneyn ve Taif harekâtından sonra ele geçirilen kadın esirler müslümanlara dağıtılır. Fakat kısa bir süre sonra serbest bırakılırlar. Hz. Peygamberin, bu esirler arasında bulunan süt kızkardeşleri Şeyma bint el-Hâris'e iyi davrandığı ve ona ganimetten ihsanda bulunduğu rivayet edilmektedir.[607]
Arap yarımadasında, bu devirde esirleri barındıracak esir kampları bulunmadığı için ele geçirilen esirlerin askerlere dağıtıldığı düşünülebilir. Hz. Peygamberin, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Medine'de farklı bir uygulama başlatarak, bu maksatla Remle bint el-Haris'in evini kullandığı ve esirlerin serbest bırakılması konusunda kolaylıklar gösterdiği anlaşılmaktadır. Bazan müslümanlann yanında kalmayı tercih eden esir kadınlar çıkmaktadır.[608]
Bizans'tan dönen bir müslüman elçiyi soyan Hisma halkına Hz. Peygamber, Zeyd b. Harise komutasında bir seriyye gönderir. Zeyd yüz kadm ve çocukla beraber-ganimet de elde ederek Medine'ye döner. Bölge halkı, Hz. Peygambere elçiler gönderip müslüman olduklarım bildirince esirler serbest bırakılır ve ganimetler geri verilir.[609]
Yine hicrî sekizinci senede Rukbe bölgesine Suca b. Vehb komutasında giden seriyyenin ele geçirdiği esir kadınlar serbest bırakılır.[610]
İslâm'dan önce Medine, Hayber ve TeymâYahudilerinin ve Arapların, esir anne ile küçük çocuğunu birbirinden ayırdıkları ve ayrı ayrı sattıkları anlaşılmaktadır. Hz. Peygamberin, bu uygulamayı doğru kabul etmediği için, yasakladığı rivayet edilmektedir.[611]
Berire isimli bir cariye, ancak dokuz yılda kazanabileceği bir para karşılığında, sahibiyle hürriyete kavuşma sözleşmesi (mu-katebe) yapar. Hz. Âişe bu parayı Ödemek isteyince, Berire'nin efendisi "vela" hakkını [612]kendi üzerine almak ister. Bunun üzerine Hz. Peygamber, parayı kim öderse "velâ" hakkının ona geçeceğini açıklar ve Hz. Aişe'ye "Onu satın al ve hürriyete kavuştur. Çünkü vela hakkı, hürriyete kavuşturana aittir" der. Hz. Peygamberin emrini yerine getiren Hz. Aişe, Berire'ye "cariyem" demektedir. Hürriyete kavuşan Berire'nin Hz. Âişe'nin evinde yaşadığı anlaşılmaktadır.[613]
Buna göre cariye diye isimlendirilen kadınlardan bazılarının, esasen hürriyete kavuşturulmuş eski cariyeler oldukları söylenebilir.
Hz. Âişe'nin ayrıca Leyla isimli bir cariyeyi, Hz. Peygamberin ve eşlerinden Meymune ve Ummu Seleme'nin kadın ve erkek bazı esirleri hürriyete kavuşturdukları rivayet edilmektedir.[614]
Cariyelerin, para veya başka gayelerle fuhşa zorlanması yasaklanmıştır. Abdullah b. Ubey b. Selul'un, müslüman olmuş cariyesini Bedir'de esir edilen yakışıklı bir erkekten çocuk sahibi olmak için zinaya zorladığı ve dövdüğü, bunun üzerine en-Nûr sûresinin 33. ayetinin nazil olduğu rivayet edilmektedir.[615]
II. Muhtaç Kadınların Korunması
Hz. Peygamber, dadısı ve ailesinin cariyesi olan Ummu Eymen'e değer verir ve ona "annem" diye hitabeder.[616] Yine Hz. Peygamber'in, kendisine bağışlanan hurma bahçesini Ummu Eymen'e hediye ettiği nakledilmektedir.[617]
Hz. Peygamber'in, toplumda statüsü ne olursa olsun kadına yapılan zulüm ve saldırıyı ortadan kaldırmaya çalıştığı ve ihtiyacı olan kadınlara yardım ettiği anlaşılmaktadır.
Bedir savaşından sonra, îslâm düşmanı Medineli şâir Ka'b b. el-Eşref Mekke'ye gider ve müslümanlann aleyhine faaliyetlere girişin Medine'ye döndükten sonra da şiirleriyle müslümanlan rahatsız eden Ka'b, Hz. Peygamberin amcasının hanımı ve ilk müslümanlardan olan Ummu'1-Fadl bint el-Harisin ve bazı müslüman kadınların güzelliklerinden, müslümanlan rahatsız edecek şekilde bahsetmeye başlar. Hz. Peygamber'in, bu şairi öldürme emri verdiği ve bunun uygulandığı rivayet edilmektedir.[618] Bu idam kararının verilmesinde, şairin kadınları hedef alan faaliyetlerinin de etkili olduğu açıktır.
Hz. Peygamber'in muhacirlerden olan Amine bint el-Er-kam'a, el-Akik vadisinde bir kuyu[619] ve eş-Şifa bint Abdillah'a, el-Hakkakin yakınında bir ev ikta ettiği rivayet edilmektedir.[620] Esasen ihtiyacı olan kadınların, Hz. Peygambere veya eşlerine başvurdukları ifade edilmektedir.[621] Bir su kaynağı üzerinde kurulduğu anlaşılan Ummu'1-Iyâl isimli bir köyün gelirinin Hz. Fatı-ma'ya ait olduğu anlaşılmaktadır. Bunu nasıl elde ettiği kaydedil-memektedir.[622]
Hz. Peygamber'in ihtiyacı olan muhacir, kadınlara Hayber gelirlerinden maaş bağladığı nakledilmektedir. Bu kadınların, çoğunun Hz. Peygamber'in akrabası oldukları dikkat çekmektedir ihtiyacı olan her kadınla ilgilenen[623] Hz.Peygamber'in, yukarıda da yer verdiğimiz üzere, Medineli ve Kureyş'ten olmayan kadınlara da Hayber ganimetinden pay verildiği ifade edilmektedir.
Benu'n-Nadir yahudilerinden olduğu anlaşılan Muhayrik islâm'a girer ve islâm ordusu içinde Uhud savaşına katılırken, eğer Ölürse mallarını Hz, Peygamber'e verdiğini söyler. Muharrik, Uhud'da Ölünce malları Hz. Peygamber'e kalır. Medine'de Hz. Peygamber'in ihtiyaç sahiplerine verdiklerinin tamamının bu mallardan olduğu rivayet edilmektedir.[624]
el-Vakıdî, Hz. Peygamberin, gelirlerden kime ne kadar yıllık yiyecek verdiğinin, bir "Kitapta" tesbit edildiğini ve ölen kimselerin aldıkları bu tahsisatın miras olarak varislere geçmediğini kaydeder.[625] Bu yazılı belgelerde iki erkek şahidin imzasının bulunduğu da rivayet edilmektedir.[626]
el-Vakıdî, Hz. Peygamber'in Hayber'den kendisine düşen paydan nafaka ve ihsan olarak verdiklerinin, Hayber'in el-Ketibe bölgesinin gelirleri olduğunu kaydeder ve buradan 4000 vesk hurma, 1500 sa' arpa ve 500 (vesk) çekirdek miktarında geliri olduğunu ifade eder.[627]
Hz. Peygamber'in, Hayber gelirlerinden yıllık ihsandabulun-duğu kadınlardan isimleri tesbit edilenler şunlardır:
Kadının ismi
Kabilesi
1. Safiyye bint Abdilmutalib
2. Safiyye bint ez-Zubeyr b. Abdilmuttalib
3. Ummu'z-Zubeyr bint ez-Zubeyr[628]
4. Buhayne bint el-Haris b. el-Muttalib b. Abdimenaf[629]
5. Cumane bint Ebitalib [630]
6. Hind bint Usase [631]
7. Hamne bint Cahs[632]
____ Verilen Maaş
Kureyş (Haşim) 40 vesk (hurma)
30 vesk (hurma) Benu Esed
8. Ummu Habibe bint Cahş [633] Benû Esed
9. Ummu Rimse (veya Rumeyse) bint Amr b. Haşim b.el-Muttalib [634] Kureyş
10. Hind bint el-Husayn[635] Kureyş
11. Hatice bint el-Husayn Kureyş
12. Umeyme bint Abdilmuttalib [636] Kureyş (Haşim)
13. Dubaa bint ez-Zubeyr ns Kureyş (Haşim)
14. Ummu Hani bint Ebitalib [637] Kureyş (Haşim)
15. Ummu Talib bint Ebitalib 176 Kureyş (Haşim)
16. Ummu Hakim bint ez-Zubeyr [638] Kureyş (Haşim)
17. Fatıma bint Muhammed [639] Kureyş (Haşim)
18-25. Hz. Peygamber'in eşlerinden her biri (Aişe, Ummu Seleme, Hafsa, Ummu Habibe, Zeyneb bint Cahş, Cuveyriyye, Safiyye ve Meymune)[640]
40 vesk hurma
50 vesk
50 vesk
40 vesk hurma
40 vesk hurma
30 veya 40 vesk
40 vesk
30 vesk
200 vesk hurma
80 vesk hurma 40 vesk arpa [641]
Altıncı Bölüm
BAYRAM VE DÜĞÜNLERDE KADIN
Toplum hayatının en önemli kurumlarından olan evlilik, her toplumda değişik şekillerde yapılan törenlerle kutlanır. Hz. Peygamber devri toplumunda yapılan düğünlerde kadınların, önemli işler yaptıkları anlaşılmaktadır. Evlenmek isteyen çiftler,[642] nişanlandıktan sonra, düğün için hazırlıklar yapılır.[643] Bu devrede gelin adayı da evliliğe hazırlanır. Annesinin, Hz. Aişe'yi nişanlılığı devresinde düğüne hazırladığı ve onun beslenmesine dikkat ettiği rivayet edilmektedir.[644] îbn Sa'd, Hz. Peygamber'in, Hayber fethinden sonra Safiyye'yi düğüne hazırlamak için, Ummu Su-leym'e görev verdiğini kaydeder.[645]
Zifaf gecesinde, gelin odasının yakınında, çıkabilecek bir problemi çözmek için bazan yaşlı bir kadının bulunduğu anlaşılmaktadır.[646]
Düğün denince, oyun ve eğlence akla gelmektedir. Hz. Aişe, bakımını üzerine aldığı ensarh bir kızı evlendirir. Bu düğünde Hz. Peygamber, "bir oyun ve eğlence" duymayınca, Ensar'ın bundan hoşlandığını söyler [647]ve şarkıcı gönderilmediğini anlayınca, Medine'de şarkı söyleyen Zeyneb'i kendi gönderir.[648]
Hz. Peygamber, er-Rubeyyi bint Muavviz'in zifaf gecesinin sabahında düğününe gelir ve oturup, def çalarak şarkı söyleyen küçük kızlarını dinler. Bir kız "Aramızda yann ne olacağını bilen Peygamber bulunmaktadır" diye şarkısına bir cümle ekler. Hz. Peygamber, bunu söylememesi için şarkıcıyı ikaz eder ve daha önce söylediği şarkıları söylemesini emreder.[649]
Bir düğün esnasında, elindeki defle şarkı söyleyen Ummu Ne-bit'i gören Hz. Peygamber, bunun sebebini sorar. Kadın, düğün yaptıklarım ifade edince Hz. Peygamber, onun şarkısına bir ilavede bulunur.[650]
Düğünler dışında, bazı zamanlarda da kadın şarkıcıların sanatlarını icra ettikleri anlaşılmaktadır, ibn Hanbel, Hz. Peygamber'in bir gazveden döndüğü sırada zenci bir cariyenin def çalıp şarkı söylediğini kaydetmektedir.[651] Arkadaşlarıyla konağının gölgesinde oturan, şair Hassan b. Sabit'in yanına uğrayan Hz. Peygamber, uduyla şarkı söyleyen Hassanın cariyesi Sirîn'i dinler. Hz. Peygamberi gören Sirîn, yaptığı işin meşru olup olmadığını öğrenmek istediğini ifade eden bir şiir okur. Bunun üzerine Hz. Peygamber gülümser ve olumlu cevap verir.[652]
Şarkı dinleyen Hz. Peygamber'in ashabından iki kişiye, bunun doğru olup olmadığı sorulur. Onlar, düğünde eğlenceye izin verildiğim söylerler.[653]
Hz. Peygamber, eşi Hz. Aişe'nin, bayramda Medine mescidinde kalkan ve kısa mızraklarla oynayan Habeşlilere, bakmasına müsaade eder.[654]
Hatta Ensâr kadınlarından olan Esma bint Yezid'in, Hz. Aişe'nin şarkıcısı olduğu rivayet edilmektedir.[655]
Bayram günü Hz. Peygamber'in yanında şarkı söyleyen iki cariyeyi gören Hz. Ebubekir, onları susturmak ister, fakat Hz. Peygamber buna engel olur.[656]
Şarkıcılığın, esir kadınlardan olan cariyelerin işi olduğunu kaydeden araştırıcılar [657]varsa da hür kadınlardan da şarkıcıların bulunduğu anlaşılmaktadır.
"...Allah yolundan saptırmak için boş sözler satın alan..."[658] ayetinin, yabancıların haberlerini anlatan kitaplar alan ve bununla insanları Kur'ân'dan uzaklaştırmak isteyen Mekkeli en-Nadr b. el-Haris hakkında nazil olduğunu söyleyenlerin[659] yanında bu ayetin şarkıcılar ve şarkılar hakkında nazil olduğunu söyleyenler de bulunmaktadır. Ayette geçen "boş sözler" ile şarkılar arasında ilişki kurulmak istenmektedir.[660] Meşru ölçüler içinde şarkı söylemenin ve eğlenmenin Hz. Peygamber devrinde yapıldığı ve bunun yasaklanmadığı anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber devrinden sonraki devirlerde taşkınlık yapan ve bu konuda aşırılıklara kaçanlar olduğu için adı geçen ayetin buna göre yorumlandığı düşünülebilir.[661]
Yedinci Bölüm
DÜŞÜNCE HAYATINDA KADIN
Kur'ân'ın kadına verdiği en önemli hakların başında, ona tam bir kişilik sağlamış olması gelmektedir.[662] Kadın, hür iradesini kulanarak istediğini yapar ve yaptıklarının iyiliği de kötülüğü de kendisine aittir. Hz. Peygamber devrindeki uygulamalarda da bunun Örnekleri bulunmaktadır.
Kadın, istemediği bir erkekle evlendirilemez. Dul bir kadın olan Subey'a el-Eslemiyye'ye iki kişi evlenme teklif eder. O, genç olanı tercih edince, yaşlı olanla evlenmesi için kendisine baskı yapılır. Bunun üzerine Subey'a Hz. Peygamberce gelir ve olayı ona anlatır. Hz. Peygamber, onun istediği ile evlenme hakkına sahip olduğunu ifade eder.[663] Hz. Peygamber, dul veya bekâr olsun, kadının istemediği bir erkekle evlendirilmesini yasaklamıştır.[664] Nitekim, babası, dul kalan kızı Hansa bint Hizamı evlendirir. Bu evliliği istemeyen Hansa, Hz. Peygamber'e başvurunca, o, bu nikahı bozar.[665] Yine babası olmadığı için amcası tarafından istemediği bir erkekle evlendirilen Zeyneb bint Maz'un'un bu evliliği bozma isteğini Hz. Peygamber haklı görür.[666] Bekâr bir kız, babasının emri ile istemediği bir erkekle evlendirilir. Hz. Peygamber'in bu evliliği de geçersiz saydığı rivayet edilmektedir.[667]
Ibn Hacer, çocuklarının bakımı sebebiyle Şevde el-Kureşiyye isimli bir kadının, Hz. Peygamberin evlilik teklifim kabul etmediğini kaydeder.[668]
istemediği bir köle ile evlendirilen Habeşli Berîre isimli cariye, Hz. Âişe tarafından hürriyete kavuşturulunca, kocasından ayrılmak istediğini söyler. Hz. Peygamber bu evliliğin bozulmaması taraftarı olduğunu ifade eder. Fakat Berire kocasını istemez ve ondan ayrılır.[669] Hz. Peygamber, bu evliliğin sürmesini istediği halde, Berire'yi buna zorlamaz. Halbuki, Hz. Peygamber'in, Zey-neb bint Cahş'ı ve Ummu Kulsum bint Ukbe'yi, istemedikleri halde azat ettiği kölesi Zeyd b. Harise ile evlendirdiği ve "Allah ve Peygamberi bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına, artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz..."[670] ayetinin, Hz. Peygamberi desteklemek için nazil olduğu rivayet edilmektedir.[671] Bu rivayetlerde Ummu Kulsum'ün "Kendisini Hz. Peygam-ber'e bağışladığı" ve Zeyneb'in evlenmesi konusunda, kız kardeşini Hz. Peygambere gönderdiği ifade edilmektedir.[672] Buna göre onların, Hz. Peygamber'in bu konuda karar vermesini istedikleri ve sonra da bu karara karşı çıktıkları için, adı geçen ayetin nazil olduğu söylenebilir. Burada zorlama olmadığı, daha önceden kabul edilen bir düşünceden vazgeçen kadınların bu davranışlarının kınandığı anlaşılmaktadır.
Kadınların siyasî konularda da görüş beyan ettikleri ve yönetime yardımcı oldukları anlaşılmaktadır. Hudeybiye'de Mekkeli-lerle antlaşma imzalayan Hz. Peygamber, bu sefere katılanlara kalkıp kurban kesmelerini ve tıraş olmalarını söyler. Fakat o, bu emri üç defa tekrarlamasına rağmen, hiç kimse bu emre uymaz. Hz. Peygamber, olanları, eşi Ummu Seleme'ye anlatır. Ummu Seleme, Hz. Peygamber'e, çıkıp hiç kimse ile konuşmadan kurban kesmesini ve tıraş olmasını söyleyince Hz. Peygamber, onun görüşüne göre hareket eder. Ashap da Hz. Peygamber'den sonra kurbanlarım keser ve tıraş olur.[673] Esasen İbn Kuteybe, Hz. Peygamber'in kadınlarla da istişare ettiğini kaydetmektedir.[674]
Hz. Peygamber devrinde, ailede kadımn da şahsiyet sahibi olduğunu ve kocasının yanlış gördüğü fikirlerine karşı çıktığını söyleyebiliriz. Nitekim Amre bint Revaha'nm kocası, oğluna bir mal(atiyye) bağışlamak ister. Amre'nin, kocasına, Hz. Peygamberi buna şahit yapmazsa razı olmayacağını açıklaması üzerine, Hz. Peygamber gelir ve babanın bütün çocuklarına adil davranmasını ister.[675] Havle bint Salebe'nin kocası, cahiliye devrinde olduğu gibi "zihar" yoluyla Havle'yi boşar. Sonra pişman olan erkek Havle'ye: "Sen bana haram oldun" der, Havle: "Hayır sen talak kastetmedin" diyerek itiraz eder ve Hz. Peygamber'e gelir. Hz. Peygamber de olaya bir çözüm getiremeyince Havle onunla da tartışmaya (mücadele) başlar. Kadının bu yalvarmasını duyan evdeki herkes-üzülür ve ağlar. Hz. Peygamber'e "Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü işitmiştir..." ayetinin [676]nazil olduğu ve kadının boşanmaktan kurtulduğu rivayet edilmektedir.[677]
el-Isbehanî, Abdullah b. Ebibekir'le evli olan Atike bint Zeyd b. Amr'ın görüş yönünden kocasından üstün olduğunun ifade edildiğini kaydeder.[678]
Hz. Peygamber devri kadınlarının serbestçe fikirlerini açıklamalarında Hz. Peygamberden gördükleri desteğin Önemli katkısı olduğu söylenebilir. Hz.Ömer, kızı Hafsa'nm evinde Habeşistan'a hicret edip Hayber savaşı sırasında Medine'ye gelen Esma bint Umeys ile karşılaşır. Sohbet sırasında Hz. Ömer, Esma'ya, onlardan önce Medine'ye hicret ettiklerim söyleyerek övünmek ister. Esma buna kızar ve Hz. Ömer'in bu düşüncesinin yanlış olduğunu ifade eder. Olayı öğrenen Hz. Peygamber, "Sizin iki hicretiniz var" diyerek Esma'yı destekler.[679] Yine Hz. Peygamber'in, kendisinden ed-Dehnâ'yı isteyen bir erkeğin bu isteğinin, doğru ve adil olmadığını söyleyen Kayle bint Mahreme isimli bir kadının görüşüne uyarak, burayı ikta etmekten vazgeçtiği rivayet edilmektedir.[680]
Hz. Peygamber devrinde bazı siyasî tutukluların affı için kadınlardan aracı olanlar bulunduğu anlaşılmaktadır. Kurayza yahudilerinden olan Rifaa b. Samuel'in bağışlanması için Selma bint Kays, Hz. Peygamber'e başvurur. Bunun üzerine tutuklu, serbest bırakılır.[681]
Mekke fethinde Ummu Hanı bint Ebi Talib, kocası tarafından akrabası olan iki erkeğe [682]eman verdiği halde Hz. Ali, onları Öldürmek ister. Ummu Ham bu durumu Hz. Peygamber'e bildirince o, Ummu Hanî'nin emamnı geçerli sayar ve tutukluları serbest bırakır.[683] Kaynaklarda müslüman bir kadının inanmayan bir erkek için de eman tanıyabileceğini ifade eden rivayetler bulunmaktadır. Hz. Peygamber'in kızı Zeyneb, esir edilen ve henüz müslüman olmamış eski kocası Ebu'1-As'a eman verdiğini bir sabah namazında, Hz. Peygamber namaz kıldırırken mescitte açıklar. Bu eman isteğini oya sunan Hz. Peygamber kabul edildiğini görünce Ebul-As'm serbest bırakılmasını emreder. Bunun üzerine serbest bırakılan bu Mekkeliye, ele geçirilen malları da geri verilir.[684]
Hz. Peygamber devrinde, kadın gerektiği zaman kendini savunacak ve erkeklerin görüşlerinin yanlışlıklarını söyleyebilecek seviyeye gelmiştir diyebiliriz. Hz. Peygamber'in eşi Ummu Seleme'yi buna örnek verebiliriz. Hz. Peygamber ile eşleri arasında çıkan anlaşmazlığa Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer karışarak, bu kadınlara tavsiyelerde bulunmaya başlayınca Ümmü Seleme "... Sizinle eşlerinizin arasına kimse girer mi?.." der. Bunun üzerine onlar da susarlar.[685]
Hz. Peygamber devri toplumunda kadının da sözünün dinlendiğini ve görüşüne saygı gösterildiğini ifade eden rivayetlere sahip bulunmaktayız. Hz. Peygamber'e, mescidine bir minber yaptırma fikrini, bir kadın teklif eder ve bu kabul edilir. Bunun üzerine kadının isteği ile kölesi mescide bir minber yapar.[686]
Malının, 33.000 dirhem olan üçte birini, yahudi olan yeğenine (kız kardeşinin oğlu) vasiyet eden Hz. Peygamber'in eşi Safiy-ye'nin bu vasiyeti müslümanlar tarafından yerine getirilmek istenmez. Bunu duyan Hz. Âişe, olaya müdahele eder ve vasiyet yerine getirilir.[687] Tebük seferine katılmayanlara boykot uygulanırken, eşlerinin de onlardan geçici bir süre ayrılmaları istenir. Hilal b. Umeyye'nin hanımı, kocası yaşlı olduğu için yanında kalmak istediğini Hz. Peygamber'e söyler. O da ona, kocasıyla kalma izni verir.[688]
Bir kişiyi yaralayan Ummu Harise hakkında, şikayet edilince Hz. Peygamber, kısas yapılmasını söyler. Ummu Harise'nin annesi, bu karara itiraz eder. sonunda karşı taraf diyete razı olunca problem çözülmüş olur.[689]
Bazı konularda, özellikle kadınların ilgilerinin az olduğu sahalarda, iki kadının bir erkek yerine şahit olarak kabul edilmesine bakarak, kadının aklının azlığına veya onun değerinin, erkeğin yarısı kadar olduğuna hükmedilemez. Bazan bir kadının şahitliği tek başına kabul edilebilir.[690] Nitekim Ukbe b. efflaris, Ebu îhab b. Aziz'in kızıyla evlenir. Bir kadın gelip, bu çiftlerden her ikisini de emzirdiğini ve onların süt kardeş olduklarını açıklayınca, Hz. Peygamber'de bu evli çifti ayırır.[691]
Emzirme, nifas (lohusalık) ve doğum gibi konularda tek kadının şahitliğinin de kabul edildiği kaydedilmektedir.[692] Lehte ve aleyhte Huzeyme b. Sabit'in şahitliğinin, iki erkek gibi kabul edildiğini Hz. Peygamberin ifade ettiği rivayet edilmektedir.[693]
Kur'ân'da, borç alıp verme konusunda bir belge düzenlenmesi istenirken, şahit olarak iki erkek veya bir erkek iki kadının şahitlik yapmaları istenmektedir. Hz. Peygamber devrinde, kadının ilgilenmediği bir konu olan borç alıp verme muamelesinde, tek kadının yanılabileceği ifade edilmektedir. Bu ayete dayanarak, kadının aklının noksanlığının ileri sürülüp kitap ve sünnette olmadığı halde bazı konularda kadının şahitlik yapamayacağını söyleyebiliriz.
îbn Kayyım, bu konudaki ayet ve hadisleri inceledikten sonra kadının da her konuda şahitlik yapabileceği kanaatine varmıştır.[694]
Kadının aklının noksanlığım ifade ettiği düşünülen hadislerin, sıhhat yönünden incelenmesini hadisçilere bırakarak şu kadarını söyleyebiliriz. Hz. Peygamberin, kadınların görüşlerine ne kadar değer verdiğini yukarıda ifadeye çalıştık. el-Buharî'nin kaydettiği bir hadisin,[695] asıl amacının, kadınları daha dikkatli olmaya ve onları kötülüklerden uzaklaştırmaya yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Kur'ân'da kadının aklının noksanlığını ifade eden bir ayet bulunmamaktadır. Binaenaleyh Hz. Peygamberin bu hadisinin sebeb-i vürudunu bilmeden konuşmanın yanlışlıkları sebep olacağı açıktır. Çünkü Hz, Peygamber'in bu hadisi, ne zaman hangi şartlarda ve niçin söylediğini tam olarak bilmiyoruz.[696] Belki de Hz, Peygamber'in bu şekilde konuşmasını gerektiren bir durum vardır veya hitap ettiği kadınlar ancak bu şekilde bir konuşmayı anlayabilecek, seviyededir. [697]
[589] el-Mâide, 5/89.
[590] el-Mücadele, 58/3.
[591] en-Nisâ, 4/92.
[592] el-Beled, 90/13.
[593] en-Nûr, 24/33.
[594] en-Nisâ, 4/25.
[595] en-Nûr, 24/32.
[596] et-Tevbe, 9/60.
[597] el-Bakara, 2/177, en-Nahl, 16/71.
[598] en-Nisâ, 4/36.
[599] el-Bakara, 2/221.
[600] el-Vahidî, Esbâbu'n-Nuzûl, 45.
[601] İbn Sa'd, et-Tabakât, VIII, 117,121.
[602] Müslim, Sahih, II, 1045 (Nikâh, 14/86); Ebu Davud, Sünen, II, 543 (Nikâh, 6/2053).
[603] el-Ya'kubî, Tarih, II, 111.
[604] Muhammed el-Bakır, Tezvic, 57.
[605] el-Vakıdî, el-Megazl, II, 758, 778, III, 912,1117.
[606] el-Vakıdî, a.g.e., III, 987-988; îbn Hişam, es-Sîre, IV, 225-226; îbnu'l-Esîr, Usdu't-Gabe, VII, 143.
[607] el-Vakıdî, el-Megazî, III, 914, 943, 944, 951...; İbnu'1-Esîr, Usdu'l-Gabe, VII, 129.
[608] el-Vakıdî, a.g.e., II, 754, III, 975, 988-989; îbn Hişam, es-Sîre, IV, 226; îb-nu'1-Esîr, a.g.e., VII, 129; Hamidullah, Ulam Peygamberi, I, 427, 8. İbn Sa'd, el-Vakıdî, et-Tabakât, II, 88.
[609] el-Vakıdî, a.g.e., II, 753-754.
[610] el-Vakıdî, a.g.e., II, 524.
[611] el-Vakıdî, el-Megazî, II, 524.
[612] Köle azat eden kişi ve azat ettiği köle arasındaki hukuk devam eder. Bkz. el-Mevsılî, Abdullah b. Mahmud b. Mevdud, el-îhtiyar li Ta'lilVl-Muhtar, Beyrut 1975, IV, 42-45, V, 110-112.
[613] Malik b. Enes, el-Muvatta, 166 (Cenaiz 16, 16/57); el-Buharî, Sahih, I, 117 (Salat, 70); en-Nesaî, Sünen, VII, 305 (Buyu, 85); Îbnu'1-Esîr, Usdu'l-Gabe, VII, 39.
[614] Malik b. Enes, a.g.e., 308 (Syad 25, 6/16), 354 (Talak, 29,18/47); îbn Sa'd, et-Tabakât, V, 173, 174; Îbnu'l-Cevzî, Telkih, 164; İbn Hacer, el-îsâbe, IV, 390.
[615] îbn Şebbe, Tarih, I, 367. Eîe geçirilen esir kadın, hamile ise doğum yapıncaya, eğer hamile değilse hayz görüp temizleninceye kadar sahibi onunla beraber olamaz, efendisinden çocuk doğuran cariye, Ummu'l-Veled ismini alır ve cariyelikten kurtulur. Bkz. el-Vakıdî, el-Megazî, II, 683, III, 919; İbn Sa'd, et-Tabakât, II, 115; el-Mevsılî,el-îhtiyar, IV, 30-34.
Yrd. Doç. Dr. Rıza Savaş, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 4/315-318.
[616] İbn Sa'd, a.g.e., VIII, 223.
[617] el-Buharî, Sahih, III, 144 (Hibe, 35); el-Beyhakî, Delâil, 1,156.
[618] îbn İshak, Sîre, 297; el-Beyhakî, a.g.e., III, 190.
[619] İbnu'1-Esîr, Usdu'l-Gabe, VII, 5; îbn Hacer, ü-îsabe, IV, 219.
[620] İbnu'1-Esîr, a.g.e., VII, 162. Devlet başkanının bağışına ikta diyebiliriz. Daha geniş bilgi için bkz. Rıza Savaş, Emevîter'de İkta, Basılmamış yüksek lisans tezi, İzmir 1985, s. 4-7.
[621] îbn Sa'd, et-Tabakât, VIII, 459; el-Buharî, Sahih, III, 144 (Hibe, 35).
[622] es-Semhudî, Vefau'l-Vefâ, IV, 1117,1130.
[623] îbn Hişam, es-Sîre, III, 367.
[624] el-Vakıdî, el-Megazî, I, 263; İbn Hişâm, a.g.e., II164-165. İbn Şebbe, bu bahçelerin, 1. ed-Dellâl; 2. Berka; 3. el-A'vâf; 4. es-Safıye; 5. el-Meysib; 6. Husnâ; 7. Meşrebetu Ümmü İbrahim olduğunu, yerlerini ve el-Vakıdî'nin bunları Benu'n-Nadîr mallarından saydığını kaydeder. Bkz. îbn Şebbe Tarih, 1,173-175.
[625] el-Vakıdî, el-Megazt, II, 697-699.
[626] İbn Hişam, es-Sîre, III, 367; İbn Sa'd, et-Tabakât, VIII, 227, 228.
[627] el-Vakıdî, a.g.e., II, 693. Bir vesk'in 165 litre ve bir sa'mn ise 2,75 litre olduğu kaydedilmektedir. Bkz. er-Reyyis, el-Harac, 310, 333.
[628] İbn Sa'd, a.g.e., VIII, 41, 47.
[629] îbn Sa'd, a.g.e., VIII, 228; İbn Abdilber, el-lsüab, IV, 247; İbnu'1-Esîr, Us-du'l-Gabe, VII, 35.
[630] İbn Sa'd, a.g.e., VIII, 48.
[631] el-Vakıdî, a.g.e., II, 694-695; îbn Sa'd, a.g.e., VIII, 228.
[632] îbn Hişam, a.g.e., III, 366; îbn Sa'd, a.g.e., VIII, 241; İbn Hazm, Cemhere, 191.
[633] el-Vakıdî, el-Megazl, II, 694-695; İbn Hişam, es-Sîre, III, 366; İbn Hazm, Cemhere, 191.
[634] el-Vakıdî, a.g.e., II, 694; îbn Hişâm, a.g.e., III, 366, 367; İbn Sa'd, a.g.e., VIII, 227, 228.
[635] îbn Sa'd, a.g.e., VIII, 227.
[636] el-Vakıdî, a.g.e., II, 694-695; îbn Sa'd, a.g.e., VIII, 46.
[637] el-Vakıdî, a.g.e., II, 694-695; İbn Sa'd, a.g.e., VIII, 47, 48.
[638] el-Vakıdî, a.g.e., II, 694-695; îbn Hişam, a.g.e., III, 366.
[639] İbn Hişam, a.g.e., III, 363-367; îbn Sa'd, a.g.e., VIII, 27.
[640] el-Vakıdî, a.g.e., II, 694; İbn Sa'd, a.g.e., VIII, 69, 86, 97,100,107,119-120, 127, 140.
[641] Yrd. Doç. Dr. Rıza Savaş, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 4/318-321.
[642] Hz. Peygamber devrinde, genelde buluğ çağma gelen gençlerin evlendiği veya evlendirildiği anlaşılmaktadır. Buna bir misal için bkz. el-Vakıdî, el-Megazî, 111,1125.
[643] İbnu'1-Esîr, Usdu'l-Gabe, VII, 384.
[644] el-Kettânî, et-Teratib, II, 112.
[645] İbn Sa'd, ct-Tabakât, II, 116.
[646] el-Isbehanî, el-Egant, XII, 216.
[647] İbn Hanbel, Müsned, VI, 269; el-Buharî, Sahih, VI, 140 (Nikah, 63).
[648] İbn Hacer, el-îsâbe, IV, 221, 313; el-Kettanî, a.g.e., 11,124,125,127.
[649] İbn Sa'd, et-Tabakât, VIII, 447; İbn Hanbel, Müsned, VI, 359; el-Buharî, Sahih,V, 15 (Megaa, 12), VI, 137 (Nikah, 48);el-Kettani,et'Temtib,II, 129.
[650] İbn Hacer, el-îsâbe, IV, 478.
[651] İbn Hanbel, Fezâil, I, 334.
[652] el-Isbebânî, el-Eganî, XII, 67; İbn Hacer, a.g.e., IV, 331; el-Kettanî, a.g.e., II, 132.
[653] İbn Ebi Şeybe, Musannaf, IV, 192.
[654] Hz.Aişe, genç kızların eğlenmelerinin anlayışla karşılanmasını söyler. Bkz. el-Buharî, Sahih, 11,3 (Ideyn, 2), VI, 159 (Nikah, 114); en-Nesaî, Sünen, III, 195-196 (Ideyn, 19, 35).
[655] İbn Hacer, el-İsâbe, IV, 240.
[656] îbn Hanbel, Müsned, VI, 33; el-Buharî, a.g.e., II, 3 (Ideyn, 3), IV, 266 (Me-nakıb, 46); Müslim, Sahih, I, 607-610 (Salatu'l-Ideyn, 4/16-22).
[657] Cevad Ali, el-Mufassal, V, 114, Maamafıh mesleği şarkıcılık olan veya şarkı söylemeyi bilen cariyeler bulunmaktadır. Bkz. el-Buharî, a.g.e., ,V, 16 (Megazî, 12).
[658] Lokman, 31/6.
[659] îbn Kuteybe, Tefsîru Garibi'l-Kur'an, 344.
[660] el-Vahidî,Esbabu'n-Nuzul, 232-233.
[661] Ca'd isimli bir kişinin, kadın şarkıcıların yanma kötü niyetlerle sık sık gittiğini öğrenen Hz. Ömer, onu yakalatır, kırbaçlatır ve Medine'den sürgün eder. Bkz. îbn Kuteybe, Te'vîlu Muşkili'l-Kur'an, 265.
Yrd. Doç. Dr. Rıza Savaş, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 4/322-324.
[662] Fazlur Rahman, İslâm, 46.
[663] Malik b. Enes, el-Muvatta, 364 (Talak, 29, 30/83); lbnu'1-Esîr, Usdu'l-Ga-6e, VII, 137.
[664] el-Buharî, Sahîh, VI, 135 (Nikâh, 41); Müslim, Sahih, II, 1037 (Nikâh, 9/65); Ebu Davud, Sünen, II, 576 (Nikâh, 25/2096); en-N es âî, Sünen, VI, 87 (Nikâh, 36).
[665] îbn Sa'd, et-Tabakât, VIII, 457; el-Buharî, a.g.e., VI, 135 (Nikâh, 42) VIII, 57 (îkrâh, 3); lbnu'1-Esîr, a.g.e., VII, 88.
[666] îbn SA'd, a.g.e., VIII, 269.
[667] Abdurrezzak, el-Musannef, VI, 145-146.
[668] İbn Hacer, el-İsâbe, IV, 331.
[669] Ebu Davud, Sünen, II, 670 (Talak, 19/2231); Abdullah Afifi, el-Mer'e, II, 51. Buluğa ermede evlendirilen küçük bir kız, büyüdükten sonra, bu evlilikten vazgeçme hakkına sahip olduğa göre 5Bkz. Abdurrezzak, el-Mu-sannaf, VI, 164, 165) küçük kızların evlendirilmesi doğru olmaz.
[670] el-Ahzâb, 33/36.
[671] İbn Şebbe, Tarih, II, 492; et-Taberî, Tefsir, XXII, 11-12.
[672] Ebu Nuaym, Hilyetu'l-Evliyâ, II, 52.
[673] el-Buharî, Sahih, III, 182 (Şurut, 15); et-Taberî, Tefsir, XXVI, 100.
[674] îbn Kuteybe, Uyunu'l-Ahbûr, I, 27.
[675] el-Isbehanî, el-Eganl, XVI, 28, 29.
[676] el-Mucadele, 58/1.
[677] İbn Sa'd, et-Tabakât, III, 547, 548, VIII, 378-380; îbn Hanbel, Müsned, VI, 411; îbn Şebbe, Tarih, II, 274; Ibn Kayyım, Zadu'l-Mead, V, 323, 326; Ebu Hatim, Esma, 87a; Hamdi Yazır, Tefsir, VII, 4775.
[678] el-Isfehanî, a.g.e., XVIII, 59.
[679] îbn Sa'd, et-Tabakât, VIII, 281; el-Buharî, Sahih, V, 80 (Megazî, 38); el-Beyhakî, Delâil, IV, 244-245.
[680] îbn Sa'd, a.g.e., I, 317-319; el-Cahız, el-Heyevân, V, 487.
[681] el-Vakıdî, el-Megazî, II, 515; îbn Hişam, es-Sîre, III, 255; et-Taberî, Tarîk, II, 591.
[682] Bir kişi olduğunu ifade eden rivayetler de bulunmaktadır. Bkz. Malik b. Enes, el-Muvatta, 113 (Kas. Sal. 9, 8/31); el-Buharî, a.g.e., I, 94 (Salat, 47.
[683] el-Vakıdî, a.g.e., II, 830; Abdurrezzak, el-Musannef, Vy, 223-225; İbn Sa'd, a.g.e., II, 145; İbn Hanbel, Müsned, VI, 342, 343.
[684] İbn Hişam, es-Sîre, II, 313; îbn Sa'd, et-Tabakât, II, 87.
[685] îbn Sa'd, a.g.e., VIII, 180.
[686] el-Buharî, Sahih, 1,116 (Salât, 64), Meşhur komutan Halid b. el-Velid'in önemli konularda kız kardeşi ile istişare ettikten sonra karar verdiği anlaşılmaktadır. Bkz. İbn Asakir, Teracimu'n-Nisâ, 307.
[687] İbn Sa'd, et-Tabakât, VIII, 128.
[688] el-Vakıdî, el-Megazî, III, 1052.
[689] Müslim, Sahîh, III, 1302 (Kasame, 5/24); en-Nesaî, Sünen, VIII, 26-27 (Kasame, 45,16).
[690] İbn Kayyım, Î'lamu'l-Muuakkıîn, I, 95-97.
[691] el-Buharî, Sahîh, I, 30-31 (İlim, 26), III, 148 (Şehadât, 4); Ebu Davud, Sünen, IV, 27 (Akdiye, 18/3603).
[692] Abdurrezzak, el-Musannaf, VII, 482-485, VIII, 332-333.
[693] îbn Ebi'l-Hadid, Şerhu Nahci'l-Belağa, X, 108.
[694] îbn Kayyım, Î'tâmu'l-Muvakkıîn, Mısır 1955, I, 92-93; Süleyman Ateş, Tefsir, I, 491.
[695] el-Buharî, Sahih, I, 78 (Hayz, 6), II, 126 (Zekât, 44).
[696] Hadis hakkında yapılan açıklamalar için bkz. el-Buharî, Sahîh-i Buharî ve Tercemesi, çev: Mehmed Sofuoğlu, İstanbul 1987, I, 402; ez-Zebidî, Sahîh-i Buharı Muhtasarı Tecrîd~i Sarîh Tercemesi, çev: Ahmed Naim, Ankara 1976,1, 223-224.
[697] Yrd. Doç. Dr. Rıza Savaş, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 4/325-330.