ezelinur
Fri 30 July 2010, 07:39 pm GMT +0200
ESAS HASTA BENMİŞİM
Bir zaman Cüneyd-i Bağdâdî'nin gözlerinde ağrı meydana geldi Tabib çağırdılar gelen tabib hıristiyan idi Muâyene edip;
"Gözlerinize su değdirmeyeceksiniz" dedi
Cüneyd-i Bağdâdî;
"Su değdirmesem nasıl abdest alırım?" deyince tabib;
"Gözleriniz size lâzım ise su değdirmeyeceksiniz" dedi
Cüneyd-i Bağdâdî abdest alıp namaz kıldı ve namazdan sonra bir mikdâr uyudu Uyandığında gözlerinde hiç ağrı kalmamıştı O anda duyduğu ses;
"Yâ Cüneyd! Sen bizim için gözlerini fedâ ettiğin için biz de senden o ağrıyı aldık" diyordu
Bir zaman sonra hıristiyan tabib tekrar geldi Baktı ki gözleri tamâmen iyi olmuş Hayret edip;
"Nasıl yaptın da iyi oldu?" dedi
Cüneyd-i Bağdâdî olanları anlatınca Cüneyd-i Bağdâdî'nin elini öpüp îmân etti ve;
"Esas ağrıyan göz sizinki değil benim gözlerim imiş Hakikatleri göremiyen ben imişim" dedi
KİMSENİN GÖRMEDİĞİ YERDE
Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin bir talebesi vardı Bütün iyilik ve fazîletler onda mevcuttu Sonradan gelmesine rağmen Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri onu pek ziyâde seviyor diğer talebeler bu hâli çekemiyorlardı Talebelerinin bu hâli Cüneyd-i Bağdâdî'ye mâlûm oldu Talebelerinin eline birer kuş verdi ve;
"Her biriniz bu kuşları kimsenin görmediği bir yerde boğazlayıp getirsin" buyurdu
Hepsi de kendilerine verilen kuşları aldılar varıp ıssız bir mahalde boğazlayıp getirdiler Yalnız o talebesi boğazlamadan getirdi Cüneyd-i Bağdâdî;
"Niçin boğazlamadın?" buyurdu
"Hocam! Siz; "Kuşları kimsenin görmediği bir yerde boğazlayın" demiştiniz Ben ise ıssız bir yer bulamadım Her yeri Allahü teâlâ görüyor" deyince
Cüneyd-i Bağdâdî buyurdu ki:
"Arkadaşınızın firâsetini gördünüz mü?" Bunun üzerine; tövbe edip boyunlarını büküp Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinden affedilmelerini dilediler
VAKİT GELDİ
Cüneyd-i Bağdâdî insanlara ilim öğretmek için bir meclis kurdu Herkes bu sohbetlere gelip istifâde etmeye başladı Bir gün hıristiyan fakat hıristiyan olduğuna dâir görünüşte bir alâmeti bulunmayan bir genç Cüneyd-i Bağdâdî'nin sohbet ettiği meclise gelip Cüneyd-i Bağdâdî'ye şöyle dedi:
"Ey üstâd! Hazret-i Peygamber buyuruyor ki:
"Müminin firâsetinden korkunuz Çünkü o Allahü teâlânın nûru ile bakar" Bunun mânâsı nedir?"
Cüneyd-i Bağdâdî bir müddet sustu Sonra başını kaldırıp;
"Müslüman ol Müslüman olmak zamânın geldi" buyurdu Meğer o genç hıristiyan imiş Hemen zünnârını kesip orada müslüman oldu
İmâm-ı Yâfiî buyuruyor ki: "İnsanlar bu hâdisede Cüneyd-i Bağdâdî'nin bir kerâmeti var zanneder Halbuki bu hâdisede onun iki kerâmeti vardır Birisi o gencin hıristiyan olduğunu bilmesi diğeri de gencin müslüman olma vaktinin geldiğini bilmesidir"
Bir zaman Cüneyd-i Bağdâdî'nin gözlerinde ağrı meydana geldi Tabib çağırdılar gelen tabib hıristiyan idi Muâyene edip;
"Gözlerinize su değdirmeyeceksiniz" dedi
Cüneyd-i Bağdâdî;
"Su değdirmesem nasıl abdest alırım?" deyince tabib;
"Gözleriniz size lâzım ise su değdirmeyeceksiniz" dedi
Cüneyd-i Bağdâdî abdest alıp namaz kıldı ve namazdan sonra bir mikdâr uyudu Uyandığında gözlerinde hiç ağrı kalmamıştı O anda duyduğu ses;
"Yâ Cüneyd! Sen bizim için gözlerini fedâ ettiğin için biz de senden o ağrıyı aldık" diyordu
Bir zaman sonra hıristiyan tabib tekrar geldi Baktı ki gözleri tamâmen iyi olmuş Hayret edip;
"Nasıl yaptın da iyi oldu?" dedi
Cüneyd-i Bağdâdî olanları anlatınca Cüneyd-i Bağdâdî'nin elini öpüp îmân etti ve;
"Esas ağrıyan göz sizinki değil benim gözlerim imiş Hakikatleri göremiyen ben imişim" dedi
KİMSENİN GÖRMEDİĞİ YERDE
Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin bir talebesi vardı Bütün iyilik ve fazîletler onda mevcuttu Sonradan gelmesine rağmen Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri onu pek ziyâde seviyor diğer talebeler bu hâli çekemiyorlardı Talebelerinin bu hâli Cüneyd-i Bağdâdî'ye mâlûm oldu Talebelerinin eline birer kuş verdi ve;
"Her biriniz bu kuşları kimsenin görmediği bir yerde boğazlayıp getirsin" buyurdu
Hepsi de kendilerine verilen kuşları aldılar varıp ıssız bir mahalde boğazlayıp getirdiler Yalnız o talebesi boğazlamadan getirdi Cüneyd-i Bağdâdî;
"Niçin boğazlamadın?" buyurdu
"Hocam! Siz; "Kuşları kimsenin görmediği bir yerde boğazlayın" demiştiniz Ben ise ıssız bir yer bulamadım Her yeri Allahü teâlâ görüyor" deyince
Cüneyd-i Bağdâdî buyurdu ki:
"Arkadaşınızın firâsetini gördünüz mü?" Bunun üzerine; tövbe edip boyunlarını büküp Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinden affedilmelerini dilediler
VAKİT GELDİ
Cüneyd-i Bağdâdî insanlara ilim öğretmek için bir meclis kurdu Herkes bu sohbetlere gelip istifâde etmeye başladı Bir gün hıristiyan fakat hıristiyan olduğuna dâir görünüşte bir alâmeti bulunmayan bir genç Cüneyd-i Bağdâdî'nin sohbet ettiği meclise gelip Cüneyd-i Bağdâdî'ye şöyle dedi:
"Ey üstâd! Hazret-i Peygamber buyuruyor ki:
"Müminin firâsetinden korkunuz Çünkü o Allahü teâlânın nûru ile bakar" Bunun mânâsı nedir?"
Cüneyd-i Bağdâdî bir müddet sustu Sonra başını kaldırıp;
"Müslüman ol Müslüman olmak zamânın geldi" buyurdu Meğer o genç hıristiyan imiş Hemen zünnârını kesip orada müslüman oldu
İmâm-ı Yâfiî buyuruyor ki: "İnsanlar bu hâdisede Cüneyd-i Bağdâdî'nin bir kerâmeti var zanneder Halbuki bu hâdisede onun iki kerâmeti vardır Birisi o gencin hıristiyan olduğunu bilmesi diğeri de gencin müslüman olma vaktinin geldiğini bilmesidir"