- Eş Olarak Kadının Hakları

Adsense kodları


Eş Olarak Kadının Hakları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Wed 18 July 2012, 07:15 pm GMT +0200
Eş Olarak Kadının Hakları

Kadın, aile birliğinin bir üyesi olarak tam bir eşitliğe sahiptir. Belirli durumlarda eş ve anne olarak onun konumu büyük şeref ve şöhreti se­bebiyle eşsizdir. Bir eş olarak o, evinin hanımı ve öğretmenidir. Kocanın mevkii, hanımına karşı olan muamelesi ile tesbit edilebilir. Müba­rek Peygamberimiz: "Sizin aranızda en iyi­niz hanımına karşı en iyi muamele edeninizdir ve ben aranızda ailesine en iyi davranamnızım." demektedir. (Mişkat). O, ayrıca şunları söyle­mektedir. "İnananlar arasında en hakiki imana sahip olanlar, ailelerine karşı en şefkatli ve en iyi muamele edenlerdir." (Mişkat).

Son hacları vesilesiyle irad ettikleri Veda hut­belerinde Allah'ın rasulü Muhammed kadının haklan konusunda şunlan söyledi: "Ey halkım! sizin kadınlar üzerinde birtakım hak-lannız vardır. Onlar, sizin haklarınıza riayet et­melidirler. Onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Onlara karşı iyi davranınız. Eşlerinize şefkatle muamele ediniz. Sîz, onları Allah'ın ahdi ile aldınız. Onlar, size Allah'ın ahdiyle he­lal olmuştur." Kur'an-ı Kerîm'de açık bir şekil­de şu ifadeler yer alır." "...Erkeklerin kadınlar üzerinde bulunan haklan gibi, kadınların da er­kekler üzerinde haklan vardır." (2:228). Bir eş olarak kadın, kendi kocası için huzur ve saadeti onun vasıtasıyla bulur ve kadın rahat, huzur ve güvenliğe erkeğin yanında sahip olur. "O'dur ki sizi bir tek nefisten yarattı, gönlü ısınsın diye ondan eşini var etti; eşini sanp örtünce (eşiyle birleşince) eşi, hafif bir yük yüklendi..." (7: 189 ve 30:21).

Peygamber efendimiz, karı koca arasındaki münasebetlere ışık tutacak bir hadislerinde şöyle söylemektedirler: "Ebu Hureyre, Allah'ın peygamberine 'en iyi kadın hangisidir?' diye so­rulduğunda O şöyle cevap vermişti: 'Kocası kendisine baktığında hoşuna giden, erkeğinin isteklerine riayet eden ve onun tasvip etmediği herhangi bir şeyi yaparak şahsı ve mülkü hakkı­nda onun arzularına aykın bir hareketi yapma­yandır." (Mişkat). Aslında, yardımcı ve sükûn verici olarak kadın, erkeğin dünyasını daha güzel, daha kolay ve daha yaşanabilir hale ge­tirir.

Aile geçimsizliklerinin her çeşidinde erkek ve kadın benzer bir muamele karşısındadır: "Eğer (karı-kocanın) aralarının açılmasından endişe duyarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin, bunlar arayı düzeltmek isterlerse, Allah onların arasını bulur. Çünkü Allah (herşeyi) bilendir, haber alandır." (4:35). Diğer aile meselelerinde kendi çocuklarıyla münasebet dahi karşılıklı anlaşma ve dayanışma ile karara varılır: "Anneler, çocuklannı-emzirmeyi tamamlamak isteyen kim­se için- tam iki yıl emzirirler. Onların uygun bi­çimde yiyeceğini, giyeceğini temin etmek ço­cuğun babasına aittir. Herkes ancak gücü Ölçüsünde bir şeyle mükellef tutulur. Ne anne çocuğu yüzünden,'ne de çocuğun ait bulunduğu baba, çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Mi­rasçının da aynı şeyi yapması gerekir. Eğer (an-ne-baba), anlaşıp danışarak (çocuğu memeden) kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur...." (2:233).

Kadın, nasıl evlenme konusunda karar verme hakkına sahipse, aynı şekilde, evliliği başarılı olmadığı takdirde ona son verme talebinde de hak sahibidir. Bununla beraber, her halükârda kocalara, kendi hanımlarına karşı, onları sev­meseler dahi şefkatle muamelede bulunmaları tavsiye edilmiştir. Çünkü beğenmedikleri bazı Şeylerde Allah onlar için hikmetler koymuş olabilir: "...Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız, bilin ki sizin hoşlanmadığı­nız bir şeye Allah çok hayır koymuş olabilir." (4: 19). Erkeklere, sonuçta hanımlarından ayrılsalar bile, onlara güzel davranışta bulunma­ları emredilmektedir: "Kadınları boşadığıniz ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun veya iyilikle bıra­kın; haksızlık ederek ve zarar vermek için on­ları nikâh altında tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendine kötülük etmiş olur. Al­lah'ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini (size verdiği hida­yeti), size öğüt vermek için indirdiği Kitab'ı ve hikmeti düşünün. Allah'tan korkun. Bilesi­niz ki Allah, her şeyi bilir." (2:231).