müzzemmil
Sat 17 September 2011, 04:46 pm GMT +0200
5- En'âm Sûresi'ndeki Ayetler
Nesihle ilgili yazılan kitaplarda, En'âm Sûresf nde on beşe yakın ayetin mensuh oiduğu zikredilir. Yaptığımız araştırmada bu bilgilerin, alimlerin kendi kanaatlerinin olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü ilk tefsir kaynaklarında bu suredeki üç tane ayetin neshiyle ilgili bilgi bulunmakta, diğerlerinin konuyla ilgili bir irtibatının olmadığı gözlenmektedir. Adı geçen üç ayeti, diğer tefsir kitaplarına bakarak yaptığımız araştırmada, onların da mensuh olmadığı görülmektedir. Zira ayetler, anlam bakımından uyum halindedir. Söz konusu surede mensuh kabul edilen ayetler şunlardır:
Mensuh Ayetler Nâsih Ayetler
En'âm Sûresi 70. Tevbe Sûresi 5.
106. Tevbe Sûresi 5.
159. Tevbe S. 5 ve 29.
Buraya aldığımız ayetlere ilaveten; 15, 66, 68, 104, 107, 108, 112, 121, 135, 137 ve 158. ayetlerinin mensuh olduğu nesihle ilgili kitaplarda yer almaktadır.[414] Söz konusu nakiller ve ayetlerin anlamları, nâsihi kabul edilen ayetlerle karşılaştırıldığında mensuh olmadıkları görülmektedir. Diğer taraftarı yukarıda işaret edilen ve incelemeye aldığımız tefsir kitaplarında ileri sürülen görüşleri kuvvetlendirecek nakil bulunamamıştır.
a) "Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen, kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri kendi haline bırak..."[415]
Neshe konu olan ayetin anlamına dikkat edilirse, Yüce Allah Hz. Peygamber'den önce kendilerine kitap verilip, kitaplarını gereği gibi koruyamayan, son gönderilen dine de inanmayan Gayr-i Müslimlerİ uyarmaktadır. Zamanımızda da İslâm'a ve daha önce gönderilen kitaplara inanmayan ve her fırsatta Allah'ın gönderdiği yüce değerlere hakaret eden insanların olduğu gözlenmektedir. Yaratıcı başta Ehl-i Kitap olmak üzere, her asırda Allah'ın emirlerine karşı çıkan insanların kendilerine gelmesini arzulamaktadır. Çünkü yaratılan, Yaratıcısına muhtaçtır. Dünya kendisine verilen nimetler geçici bir süre için verilmiştir. Bunların iyi kullanılması gerekmektedir. Allah verdiği nimetleri her zaman alabilme imkanına sahiptir. Kur'ân kıssalarında bunların hayli örnekleri bulunmaktadır. Yüce Allah, dünyada imkan verdiği insanlara, bu imkanlarını iyi olarak kullanmalarını istemektedir. Aksi takdirde, verilen nimetin azaba dönüşme ihtimali söz konusudur. İşte, mensuh kabul edilen ayet benzer ikazlarda bulunarak, insanların her zaman uyanık olmasını tavsiye etmektedir. Bütün uyarılara rağmen, Allah ve emirlerine karşı çıkanları, kendisine bırakılmasını hatırlatmaktadır. Anlamı çok açık olan böyle bir ayetin mensuh haberi bazı kitaplarda yer almaktadır.[416] Mücahİd bu ayetin, Tevbe Sûresi 5. ayetle nesih edildiğini bildirmekte, başka bir nakilde Katade'den gelmektedir.[417]
Yukarıdaki rivayetleri değerlendiren Taberi, nesih görüşüne katılmaktadır.[418] Öte yandan, aksini savunan müfessirler de bulunmaktadır.[419] Menar sahibi ayet hakkında gelen rivayetleri zayıf kabul etmektedir.[420] Bu gelen nakillerin ışığında ayetin anlamına baktığımızda mensuh olmadığı açık bir şekilde görülmektedir. Ayette bir tehdit söz konusudur. Yüce Allah, İslâm'ı hafife alan, dünya menfaatini dine tercih eden insanların kendisine bırakılmasını İsteyerek, böyle kişilere vereceği cezayı hatırlatmaktadır. Dolayısıyla, ayetin anlamında azapla ilgili bir haber vardır. Haberi ihtiva eden ayetler de nesih söz konusu değildir. Ayrıca, mensuh kabul edilen ayetin başka benzerleri, Kur'ân'da vardır.[421] Buraya alınan ayetin mensuh sayılması halinde diğerlerinin de mensuh olması gerekecektir. Oysa onlar için böyle bir rivayet ileri sürülmemiştir. Öte yandan, buraya alınan ayetle, Tevbe Süresindeki ayetin ihtiva ettiği anlamlar farklıdır. Farklı anlamı ihtiva eden ayetler arasında neshin varlığı mümkün değildir. Gelen nakiller ve ayetin anlamındaki haberin olması, Yüce Yaratıcının cezasının dünya ve ahıreti içermesi, nesih haberlerinin yorumdan ileri gitmediğini hatırlatmaktadır.
b) ''Rabb'inden sana gönderilene uy. Ondan başka Tanrı yoktur. Ortak koşanlardan yüz çevir."[422]
En'am Süresindeki bu ayetin, "Ortak koşanlardan yüz çevir" bölümünün mensuh olduğu rivayet edilir.[423] Nesihle ilgili nakil İbn Ab-bas'a dayandırılır. O, bu ayetin, "... Müşrikleri nerede bulursanız öldürünüz. Onları yakalayın, hapsedin ve her gözetleme yerinde oturup onları bekleyin..." şeklindeki Tevbe Sûresi 5. ayeti tarafından nesih edildiğini ileri sürmektedir.[424] Dikkat edilirse, birinci ayette müşriklerden yüz çevrilmesi istenmekte, diğerinde ise onların öldürülmesi emredilmektedir. Tevbe Sûresi'nde yer alan ayet savaş şartlarını konu edinmektedir. Mensuh kabul edilen ayet İse umum ifade etmektedir. İbn Abbas'tan gelen bu rivayete Taberî katılmış,[425] Alûsî ise, rivayetleri zayıf olarak değerlendirmiştir.[426]
Yüce Allah peygamberini İslâm'ı tebliğ etmekle görevlendirmiş, bu görevin nasıl yapılacağını da değişik ayetlerde açıklamıştır.[427] İncelemeye aldığımız ayet Müşriklerle karşılıklı ilişkileri tanzim eden ve onlara İslâm'ı tebliğ etmek için yapılması gerekenleri açıklayan ayetlerden biridir. Karşılıklı ilişkilerde yapılanlara sabır etmek, onların davranışlarını affetmek İslâm'ın temel esasları arasında bulunmaktadır. Yüce Yaratıcı başta Peygamberi olmak üzere, inananlara gelen vahye uymalarını, Allah'ın birliğini tanımalarını. Müşriklerin her türlü hilelerinden yüz çevirmelerini emretmiştir. Bununla birlikte, Kur'ân-ı Kerim'de Müşriklerin genel karakterlerini açıklayan, yaptıklarına karşı nasıl davranılmasını açıklayan hayli ayetler bulunur. Bu ayetler muhkem olarak değerlendirilir.[428] Seyf ayeti olarak bilinen Tevbe Sûresi 5. ayetin 120'ye yakın ayeti nesih etmiş olması akıl ve nakle uymamaktadır. Aksi durumda, Hz. Peygamberin görevi tebliğ değil Öldürmek olurdu. Hiçte böyle olmamıştır. O, kendisini Öldürmek İsteyenleri bile affet-miştir. Dikkat edilirse, ayetin nesih edilebilecek bir durumu yoktur. Çünkü Müslüman ve Müşrik ilişkisinin her devirde olması mümkündür. Buraya alınan ayetin neshi durumunda, benzer ayetlerin de nesih edilmesi gerekecektir. Bu durumda tebliğ şartları zorlaşacak, Müslümanlar zor durumda kalmış olacaktır. Bir sonraki ayette, Allah'ın istemesi halinde bütün insanların Müslüman olacağı vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, ayetin anlamı bir haber içermektedir. Konuyla ilgili çalışma yapan Mustafa Zeyd'de, benzer görüşleri ileri sürerek, ayetin muhkem olduğunu savunmaktadır.[429] Yaptığımız incelemede neshe konu olan bu ayetin, nâsıhi kabul edilen ayet arasında bir zıtlığın olmadığı, konuyla İlgili rivayetlere müfessirlerin bir çoğunun katılmadığı, ayetin nesih edilmesi için sağlan bir rivayetin olmadığı anlaşılmaktadır.
c) "Fırka fırka olup dinlerini parçalayanlarla senin hiçbir ilişkin olamaz. Onların işi Allah'a aittir. Yaptıklarını O kendilerine sonra haber verecektir."[430]
Buraya alınan ayet anlam itibariyle Ehl-i Kitab;ı muhatap alır. Yüce Allah ayetle, kendi peygamberlerine ve son nebiye gereği gibi inanmayan söz konusu din sahiplerinin dikkati çeker. Kur'ân onların içinde bulundukları yanlışlıkları birçok ayetlerde haber verdikten sonra,[431] onların kendisine bırakılmasını istemiştir. Mensuh kabul edilen ayet anlam itibariyle haber ihtiva etmektedir. Onların yaptıkları dünyada haber verildiği gibi, ahırette de verilecektir. Bununla birlikte, Kur'an-ı Kerim'le ilgili yazılan eserlerden bazılarında bu ayetin mensuh olduğu belirtilir.[432] Müfessirler, nesihle ilgili rivayetler hakkında, farklı görüş ve düşüncelere sahiptirler. Bunlar arasında baskın görüş. Suddi'den gelen nakle İtibar edilmemesidir. Konuyla ilgili gerekli yorumlar yapıldıktan sonra ayetin muhkem olduğu şeklindeki kanaat ağırlık kazanmaktadır.[433] Alimlerden bazıları, incelemeye aldığımız ayeti mensuh olarak değerlendirse de, bunun nesihle bir ilgisinin olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü ayetin anlamında emir ve nehiy yoktur. Söz konusu ayet ihbarı ayetler nevindendir. Yüce Allah ayetle, dinleri tahrif edenleri, yanlış yola sapanları ve İslâm'ı bozmak isteyenleri cezalandıracağını İfade etmektedir. Bu ceza dünya ve ahırette olabilmektedir. Bunun için bir zaman belirtilmemiştir. Böyle bir ayetin neshi, nesih kurallarına aykırıdır, öte yandan, Kur'ân-ı Kerim'de benzer ayetler bulunmakta, onlar ise. muhkem olarak değerlendirilmektedir.[434]
Özetlemek gerekirse; Yüce Allah adı geçen ayette tefrikaya düşmenin insanlar için bir felaket olduğunu hatırlatmakta, dolayısıyla insanları birlik ve beraberliğe, tevhide çağırmaktadır. Kendi emirlerini gereği gibi inanmayanların ise, cezalandırılacağını haber vermektedir. Buraya aldığımız ayetle nâsihi kabul edilen Tövbe Sûresi 29. ayet arasında bir anlam yakınlığı bulunsa da, İhtiva ettiği konular farklıdır. Tevbe Sûresi 29. ayet Ehl-i Kitap'tan alınması gereken cizyeyi açıklamış, mensuh kabul ediien ayet ise, insanların ayrılığa düşmesi ve dinlerini bozması durumunda başlarına gelecek musibetleri haber vermiştir. Anlamında haber bulunan bu tür ayetlerin neshi mümkün görülmemektedir.[435]
[414] Bk. Hibetullah. Vrk. 25a; İbn Hazm. s. 175.
[415] Kur'ân-ı Kerim, En'âm, 6/70.
[416] Hibetullah, Vrk. 25a; İbn Hazm, s. 175; İsferâînî, s. 166.
[417] Bk. Taberi, Tefsir, VI1/231; Alûsî, Tefsir, 186.
[418] Bk. Taberi, V1I231-232.
[419] Bk. İbn Kesir, 11/144; Alûsî. V1I/186; Kasım-î,VI/2363.
[420] R.Rıda, Menar, VI1/519.
[421] Bk. Kuran-ı Kerim, Hicr. 15/3-5; Müddessir, 74/11.38,39.
[422] Kur'ân-ı Kerim, En'âm, 6/106.
[423] Bk. Hibetullah, Vrk. 25b; İbn Hazm. s. 176.
[424] Bk. Taberi. Tefsir. VII/308; Alûsî. Tefsir. VIİ/250
[425] Farklı nakiller için bk. İbn Kesîr. H/163: Alûsî, VII/250; Kâsımî, Tefsir. VI/2460.
[426] Alûsî. Tefsir, VII/250.
[427] Bk. Kuran-ı Kerim, Nahl, 16/125.
[428] Ayetler için bk. Nisa. 4/63. 81; En'âm, 6/68: Araf. 7/199: Hicr. 15/94; Secde.32/30; Neon. 53/29.
[429] Bk. Zeyd, a.g.e.. s. 525.
[430] Kur'ân-ı Kerim.En'âm, 6/159
[431] Bk. Kur'ân-ı Kerim. Enam, 6/151-158
[432] Bk. Hibetullah. Vrk. 26a: İbn Hazm. s 176.
[433] Farklı nakiller için bk. Taberî. Tefsir. VIII/107; İbn Kesir, 11/196; R.Ridâ. V1II/214-215;
Elmalılı. 111/2111
[434] Bk. Kur an-ı Kerim. Bakara. 2/85: Âl-i İmrân, 3/105: Rum, 30/31-32
[435] Doç. Dr. Remzi Kaya, Kur'ân-ı Kerim'de Nesih, ISBN : 975-97468-1-6, Bursa Nisan 2001: 79-83.